I. Starbury İmparatorluğu

10 dk

Son yıllarda kariyerinin güz evresine girmiş çokça NBA geçmişli isim dümeni Çin’e kırdı. Ama hiçbiri, Stephon Marbury’nin yarattığı etkiye yaklaşamadı.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin basketbola sevgisi çok eskilere dayanıyor. Hatta iç savaşın sona erdiği ve 'Halk Cumhuriyeti' tabirinin resmî ismine eklendiği 1949’dan önce dahi sepettopu oldukça yaygın bir uğraştı. Mao döneminde çoğu Batı kültürü ürününe yasak gelirken komünist rejim, basketbolu desteklemeye devam etti. Kimi kaynaklar -ki buna NBA’in resmî internet sitesi de dahil- James Naismith’in bu güzel oyunu icat ettiği 1891’den birkaç yıl sonra, Piengiane isimli bir bürokratın basketbolu Çin’e tanıttığını söylüyor. Anlayacağınız, Çin’in basketbol sevgisinin temelinde Yao’dan çok daha fazlası var.

Elbette Yao, Çin’in milli serveti gibi ve onun gibisi muhtemelen gelmeyecek. Yaklaşık iki milyar insana aralarından birinin bu Amerikan sporunda en iyilerle başa çıkabileceğini kanıtlamak epey bir iş ne de olsa. Bu yüzden 2.26’lık şöhretler müzesi üyesinin, Çin için basketbolun Olimpos Dağı’ndaki yeri hazır. Yanındaki koltuklardan biri ise basbayağı 2010’da Pasifik Okyanusu’nun ötesine adım atan Stephon Marbury’ye ait.

Marbury, üç şampiyonluk, kendisine adanmış müze, bir heykel ve oturma izniyle kariyerini sonlandırdı. 1996 sınıfının dördüncü sıra seçimi, 13 sezonun ardından iki All-Star maçı ve beş farklı forma barındıran NBA kariyerinin sonuna geldiğinin farkındaydı. El üstünde tutulduğu günler geride kalmış, Marbury’nin ismi başarısızlıklar dışında anılmaz olmuştu. Çin-ABD ortak yapımı biyografik filmi My Other Home’da (Diğer Evim) itiraf ettiği üzere, o dönem intiharı bile düşünmüştü. Hayatını baştan aşağı değiştirecek telefon tam da o sırada Çin’den geldi.

Marbury, ilk iki takımında işler yolunda gitmese de 2011’de adım attığı Beijing Ducks’ta, yeniden sevildiğini hissetti. İlk antrenmanlarında ‘şampiyonluk’ kelimesini telaffuz ettiğinde omuz silken takım arkadaşlarıyla birlikte, son dört yılın şampiyonu Guangdong Southern Tigers’ı geçip kupaya uzandı. Ducks’ın ligdeki ilk şampiyonluğu şerefine salonun önüne heykeli dahi dikilen Starbury, takip eden üç yılın ikisinde daha -sonuncusu 38 yaşındayken- taç giydi.

Yalnızca para için Çin’in yolunu tutan çoğu ABD’linin aksine, ülkenin yaşantısıyla da uyum sağladı Marbury. Hayatını değiştiren Çin kültürüne karşı bir vefa göstergesi olarak bölge halkı için çeşitli çalışmalar yaptı. 2003 NBA All-Star’ında giydiği formayı müzayedede satışa çıkardı ve elde ettiği gelirle kırsal bölgelere okul yaptırdı. Lösemi hastası bir kız çocuğuna düzenli ziyaretlerde bulunup onun hayata tutunmasına yardım etti. Tüm bu gayretleri Beijing yönetimi tarafından ödüllendirildi ve o güne dek yalnızca yerel halka layık görülen ‘Örnek Vatandaş’ payesinin 2014’teki 10 sahibinden biri Marbury oldu. Nihayetinde de üç şampiyonluk, bir heykel, kendisine adanmış bir müze ve elde ettiği oturma izninin ardından basketbol kariyerini sonlandırdı.

40 yaşındaki Marbury’nin sadece bir yıldıza değil aynı zamanda yerel bir kahramana dönüştüğü Çin basketbolundaki yolculuğu ise devam edecek gibi görünüyor. 19 bin 500 kişi önünde son üçlüğünü yolladıktan birkaç saat sonra Çin Milli Takımı’nda çalışmak istediğini açıklayan Marbury için, oyunun ‘oralardaki sahibi’ de yeşil ışık yaktı. Yao’ya göre Marbury, resmî dili (Putonghua) öğrendiği takdirde bu görev için değerlendirilebilir.

Kariyerini noktaladıktan sonra Çin devlet televizyonuna konuşan ve “ABD’de bir imparatorluk inşa etmek istedim, başaramadım. Çin’e gelmek bana bu fırsatı sundu” diyen eski NBA yıldızı, I. Starbury İmparatorluğu’nun kuruluş dönemini hiç de fena geçirmemiş görünüyor. Yükselme döneminin gidişatı ise şimdilik Marbury’nin dil becerisine bağlı...

Socrates Dergi