Ödül Töreni

9 dk

Süper Lig'de her zaman olduğu gibi dolu dolu bir yılı geride bıraktık. Gelenler, gidenler, kazananlar, kaybedenler, saçmalıklar, güzellikler… Hepsi, ilk ve son Socrates Süper Lig Ödülleri'nde…

"Kucağında bomba buldu."

Bir Türk futbolu klişesi olan bu ifade, genellikle bir kulüpte ya da federasyonda göreve yeni gelen yöneticilerin bir anda karşısına çıkan krizlerle ilgili kullanılır. Dergimizin yeni yıldaki ilk sayısını çıkarmak üzere yaptığımız toplantıda bir başka arkadaşımın yazması için önerdiğim bu yazının bana uygun görülmesi ile birlikte aklıma direkt olarak bu cümle geldi. Kucağımda bomba buldum zira Türk futbolu hakkında yazı yazmak giderek daha zor hale geliyor. Hele ki benim gibi bir parça 'mimli' biri için ince buzda yürümek gibi. Yürüyelim o zaman…

Yılın Golü

Kariyerinde üç Serie A, bir Şampiyonlar Ligi, bir Premier Lig şampiyonluğu ve bir de Avrupa şampiyonası finali olan bir futbolcu, 31. yaş gününü Adana Demirspor Aytaç Durak Tesisleri'nde kutlar mı? Adı Mario Balotelli ise neden olmasın… Yeteneğinden de çılgın karakteri, İtalyan golcünün yolunu Türkiye'nin güneyine düşürdü. Sezona sessiz başlayan Balotelli, vatandaşı Vincenzo Montella'nın takımın başına geçişiyle kanatlandı. En büyük uçuşu ise ligin son haftasındaydı. Dört gol daha attığı maçın 70. dakikasında Göztepe yarı sahasının sol tarafında topla buluşan oyuncu, karşısına Atakan Çankaya'yı aldı ve 'makas' adı verilen (tam bu noktada Buğra Balaban'a mesaj attım, o söyledi), benim Ronaldo ile hatırladığım, Brezilyalının ikinci büyük sakatlığından hemen önce yaptığı hareketlerle dansa başladı. Rakibini tamamen ekarte ettikten sonra da rabona ile bitirdi (rabona'yı biliyordum) ve ortaya yılın en güzel golü çıktı. Bu, ne yazık ki Balotelli'nin Türkiye'deki son golüydü. Onu buraya getiren sebepler, sonrasında buradan da götürdü…

Mario Balotelli

Mario Balotelli

Yılın Maçı

Direkten dönen uzaktan şutlar, röveşata ortalar, çok sayıda pozisyon, kaçıp tekrarlanan penaltı, verilip ofsayt diye iptal olan penaltı, 90+10'da verilen penaltı, sayılmayan güzel gol, sayılan sekiz gol, birkaç güzel kurtarış, olağanüstü bir mücadele, geri dönüş, geri dönüşün geri dönüşü, son anda gelen eşitlik… Hepsi ve daha fazlası, 18 Şubat akşamı oynanan Konyaspor-Kasımpaşa maçında yaşandı. Birçok kritik düdüğün çalındığı 4-4 biten müsabakanın ardından elbette çok tartışılsa da, ilginçtir, hakem bile iyiydi.

Yılın Futbolcusu

Rüştü Reçber'den bu yana çıkan en iyi kaleci olduğunu düşündüğüm Uğurcan Çakır, geçen sezon Galatasaray'ı kümede tutan Kerem Aktürkoğlu ve bu sezonun ilk yarısında tam 15 gol atan Enner Valencia da iyi adaylardı. Yine de bütün bir takvim yılının en iyi performansı Anastasios Bakasetas'tan geldi. Geçtiğimiz sezona muhteşem başlamış, sakatlığının ardından kısa bir performans dalgalanması yaşamıştı. Yine de şampiyonlukta en büyük paylardan biri onundu. Bu yıl, Nwakaeme'yi de kaybeden Trabzonspor'u sırtında taşıyor. Futbol zekâsı, sebatkâr oyunu ve muhteşem şutlarıyla, 1,5 yılda kulübün efsaneleri arasına girdi bile. Bu sezon Avrupa Ligi'nde her maçta skor katkısı verip turnuva tarihinde bunu başaran ilk isim olarak bir başka unvan da edindi. İlk ve son Socrates Süper Lig Ödülleri'nde aldığı bu unvanın yanında küçük bir detay işte…

Yılın Teknik Direktörü

Abdullah Avcı, 38 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaşan Trabzonspor'un başındaydı. Konyaspor'da özel işler yapan İlhan Palut, yeni teknik direktör jenerasyonu içinde bir adım öne çıktı. Jorge Jesus, ülkemizde bulunduğu 6 aylık süre zarfında gerek oynattığı keyif veren futbol gerekse de farklı tavırları ile tüm dikkatleri üzerine çekti, çekmeye devam ediyor. Okan Buruk ve Emre Belözoğlu, saha içindeki başarılarını saha kenarına taşıyorlar. Nuri Şahin, Vincenzo Montella gibi başka isimleri de hesaba katınca Süper Lig'deki taktiksel kalkınma gözle görülür şekilde ortaya çıkıyor. Çağın gerisine düşen Türk futbolu, belki de bu ve benzer isimlerle tekrar Avrupa'yla rekabet eder hale gelecek. Fakat bu yılki en büyük teknik direktörlük performansını gösteren isim bence hiçbiri değildi. Geçtiğimiz sezon ortası, liderle arasında 17 puan olan Fenerbahçe'nin başına geçen İsmail Kartal, ligden kopmuş ve hiçbir motivasyonu kalmamış gibi görünen Sarı-Lacivertlileri baştan yarattı. Oyuncuların özgüvenini kazandırdı, tutmamış görünen transferleri fayda sağlar hale getirdi, olağanüstü bir seri sonunda takımını ikinci yaptı ve halefi Jesus'a Şampiyonlar Ligi vizesiyle teslim etti. Doğru zamanda başlayan, doğru ilerleyen ve yine doğru zamanda biten; alışılmışın dışında bir süreçti.

İsmail Kartal

İsmail Kartal

Yılın Diğer Futbolcusu

Bir futbolcu, 90+1. dakikasında oyuna girdiği bir maça ne kadar damga vurabilir? Cevap, Karl Anthony Uchechukwu Mubiru Ikpeazu tarafından 29 Ağustos'ta verildi. 27 yaşındaki santrfor, Konyaspor'un 1-0 üstünlüğüyle devam eden Fenerbahçe maçında sahaya adım attığı andan itibaren insanlara bildikleri her şeyi unutturdu. İyi mi oynadı yoksa kötü mü; hiçbir fikrim yok. Faydalı bir futbolcu mu yoksa yoldan geçen herhangi bir insan mı; bu konuda da bir fikrim yok. Ancak o akşam oyunda bulunduğu birkaç dakikada futbola dair bütün ezberleri bozarken, ileride top tutmaktaki becerisiyle de takımına fayda sağladı. Orta yapmak isterken taç çizgisini hedef alan sert bir şut çektikten saniyeler sonra ceza sahasının sol köşesinden muhteşem bir vuruşla direkleri yerinden oynattı. Aldığı hiçbir topu kaybetmedi. Kendisine çarpan tüm rakiplerini, hiçbir kural dışı hareket yapmadan yere yıktı. Nice günler Konyaspor maçlarında Ikpeazu'yu görebilmek maksadıyla televizyon başına geçtim, birkaç dakikadan fazla fırsat bulamadı. Nihayet bir Trabzonspor maçında takımı 2-0 yenik duruma düşünce, daha ilk yarıda oyuna girdi. Lakin kontrolsüz gücün güç olup olmadığı tartışmalarına bir yeni "değildir" cevabı vermekten öteye gidemedi. Üç dakika içinde gördüğü iki sarı kartla, hayranlarına yine kendisini uzun uzun izletmedi.

Türk Futbolu Özel Ödülü

Türkiye'deki hemen her şey gibi futbolun da nasıl bir çamurun içinde debelendiğini sık sık görüyoruz. Birçokları mantığının peşinden gidip ilgisini tamamen kesti. Günden güne soğuyup tam olarak kopamayanlar, sevgisi ağır basanlar, her şeyi görmesine rağmen önemsemeyenler var; çamura su ve toprak taşıyanlar da… Ama en nihayetinde herkes durumun farkında. Bu yıl da futbolumuz birçok saçmalık gördü. Zirveye, -yayın ihalesinin ve rezerv lig projesinin hemen üstüne- MHK'nın 8 Mart kararlarını koyuyorum. 13 hakemin ligden men edilmesine dair bir gerekçe açıklanmazken, kararın tahkimden dönmesi kendi istifalarıyla sonuçlandı. Ortada hâlâ bir gerekçenin olmadığı olayın ardından tabii ki futbolumuzun neredeyse tüm birimleri yine aynı anda mağdur ve mağrur oldu.

Yılın En İyi Çıkış Yapan Futbolcusu

Her yıl birçok genç futbolcuyla tanışıyor, bazen de tanıdığımız isimlerin beklenmedik şekilde yükselen performanslarına şahit oluyoruz. 2022'de Kerem Aktürkoğlu, Emirhan İlkhan, Emre Mor, Abdülkerim Bardakcı, Ferdi Kadıoğlu gibi birçok ismin çıkışı ve yükselişini gördük. Ancak bir isim var ki hepsinden ayrılıyor. Arda Güler'den söz ettiğim çok açık. Bu sezon ligde alabildiği sürelerin toplamı bir devre etmese bile Türk futbol tarihinin en iyi çıkışını gerçekleştirdiği kanaatindeyim. Son 30 yılda Sergen Yalçın, Okan Buruk, Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi isimlerin büyük yetenekler olarak parlayışını izledik. Hepsi de arkalarında iyi kariyerler bıraktı. Arda Güler, bana bu dörtlüden bile daha farklı geliyor. İlk maçından bu yana, sanki zihnimin bir bölümü onu Avrupa'nın en iyi takımlarında izliyor. Çalım becerisi, frikikleri ve çok az futbolcuda rastladığımız oyun görüşü, onu dünyanın parmakla sayılan futbolcularından biri haline getirebilir.

Elbette bunlarla bitmiyor; fiziksel ve mental birçok aşamadan geçip bunları yetenekleriyle harmanlaması gerekiyor. Yani yukarıda saydığım isimlerin yaptığı kariyerin yanına yaklaşamayabilir, bu ihtimal mevcut. Fakat her şey yolunda giderse… İşte bu ihtimal, çok heyecan veriyor.

Arda Güler

Arda Güler

Yılın Futbol Olayı

23 Nisan günü Gaziantep FK, Göztepe'yi ağırlıyor. Konuk takım son on maçını kaybetmiş ve mantıken küme düşmüş olsa da kazanırsa matematiksel şansını sürdürecek. Bu sebeple farklı bir motivasyonla sahadalar, son dakikaya kadar direniyorlar. Uzatmalar oynanırken yapılan bir hakem atışının ardından Soner Aydoğdu, kalecinin kalesinden uzakta olduğunu fark edip şutu çekiyor...

Üst direkten dönen topu Jahovic tamamlıyor ve Göztepe öne geçiyor. Centilmenlik sınırları içinde bir gol mü, tartışılır. Aksini iddia ettiğimden değil, gerçekten tartışılır, benim hâlâ net bir fikrim yok. Gaziantepli oyuncular ise bu gole yoğun itiraz halindeler. Göztepe tarafı, sahadaki birkaç oyuncunun muhalefetine rağmen, son tahlilde bu itirazları haklı buluyor ve santra sonrası hareketsiz kalıp rakibine gol izni veriyor. Yedikleri bu golle resmi olarak küme düşecekler. Üstüne üstlük ev sahibi ekip, iki dakika sonra bir de penaltı kazanıyor. Bu defa centilmenlik yapma sırası onlarda; beyaz noktaya geçen Muhammet Demir topu bilerek auta gönderiyor. Maç bitiyor, Göztepe düşüyor. Tartışmalar ise yeni başlıyor.

Muhammet Demir'i şov yapmakla suçlayanlar bir yana, maçta bahis şikesi yapıldığını iddia eden binlerce insan fikirlerini paylaşıyor. Elbette Türk futbolu temiz değil. Muhtemelen her şey dönüyordur, her kulüp ve her kurum kural dışı işlerin peşine düşüyordur, aksine olağanüstü şaşırırım. Fakat kırk yılın başı centilmence bir hadise gerçekleşmiş, hem de bir taraf bunu küme düşmeyi garantileme pahasına yapmış, diğer takım da karşılık vermiş. Ama yok. Bu karşılıklı iyi niyete dair yapılan olumlu yorumlar, olumsuzların arasından seçilemiyor.

Yılın Ödülü

Bu kadar ödül verdik, bir ödülü de ödül vericilere vererek bitirelim. Ödüllerin, ödül törenlerine gelmeyi kabul eden kişilere verilmesi beni her daim eğlendirmiştir. Gerçi her daim diyorum ama son 15-20 yılın geleneği bu. Kanımca en müstesna örneği ise bu yıl, İstanbul Kent Üniversitesi'nde gerçekleşti ve Arda Turan, "2022'nin en sevilen ve örnek alınan futbolcusu" seçildi. Şeytanın aklına gelmez. Bu orijinal ödülü vererek hem böyle bir işletmenin varlığından haberdar olmamızı hem de eğlenceli dakikalar geçirmemizi sağlayan herkesi canıgönülden kutluyor ve bu ödülü onlara takdim ediyorum. Elbette ofisimize gelmeyi kabul ederlerse…

Yılın Hakemi

Yok. Hiç olmadı.

Socrates Dergi