
64 Karenin Hâkimi
10 dk
Magnus Carlsen, 2013'ten beri taşıdığı unvanını Ian Nepomniachtchi'ye karşı kazanarak korudu. Bu zafer, tarihin en iyisi olup olmadığı tartışmalarını beraberinde getirdi.
Sekiz yılda beş dünya satranç şampiyonluğu maçı kazanan Magnus Carlsen'in kendi kuşağında dize getirmediği rakibi kalmadı. Norveçlinin son zaferinin önemini konuşmak için kariyerine ve önceki maçlarına ufak bir göz atmak gerek. 1990 doğumlu Magnus Carlsen, beş yaşında taşların hareketlerini öğrendi, sekiz yaşından itibaren satranca ciddi ilgi duymaya başladı. 13 yaşında büyükusta oldu. Temmuz 2011'den beri de dünya sıralamasında aralıksız zirvede. 2013'ten bu yana dünya şampiyonu ve sahibi olduğu satranç platformlarıyla bir marka.
Carlsen'in özellikle 2013 ve 2014'te kazandığı ilk iki unvan maçı, kuşaklar arası bir devir teslim töreniydi. 2000'li yıllarda Garry Kasparov'un emekliliğini açıklamasıyla boşalan zirveyi Hindistan'ı satranç haritasına sokan Viswanathan Anand devralırken, ona Vladimir Kramnik, Veselin Topalov ve Boris Gelfand meydan okuyorlardı. 2010'da Carlsen dünya sıralamasında zirveyi yaşlı kurtlardan alsa da dünya şampiyonluğuna ancak 2013'te Anand'ı yenerek ulaştı. 2014'te Anand, Carlsen'e bir kez daha meydan okudu ama Carlsen, ikinci Anand maçını da kazandı.
Modern Dönem
Kendi kuşağının tartışmasız lideri olsa da tek süper yeteneği değildi Carlsen. Bir başka 1990 doğumlu yıldız Sergey Karjakin, 12 yaş 7 ayla en genç yaşta büyükusta unvanına ulaşan isim olarak rekor kırmıştı. Carlsen'in 2000'lerin ortalarında en sık karşılaştırıldığı rakibiydi. Hatta Karjakin, Carlsen'in bir adım önündeydi. Karjakin, sonradan biraz Norveçlinin gölgesinde kaldı ve ancak 2016'da Carlsen'le dünya şampiyonluğu maçına çıkabildi. 6-6 biten maçı, eşitlik bozmada Carlsen kazandı. Ama Karjakin'in 'Savunma Bakanı' lakabıyla anılmasına neden olan direnciyle hafızalara kazınan bu karşılaşma, Carlsen'i çok zorladı. Norveçli, stili gereği farikası hafif üstün konumları zorluyor; Karjakin de kale gibi yıkılmıyordu. Berabere biten yedi oyunun ardından Karjakin öne geçti. Carlsen, bu noktada kariyerinin en büyük krizini atlatmayı bildi, uçurumun eşiğinden dönüp maça geri geldi. 12 oyunluk klasik oyun (uzun süreli oyunlar) bölümü berabere bitti. Hızlı satranç temposunda oynanan eşitlik bozmada Carlsen, Karjakin'i devirdi. Kuşkusuz Carlsen için kariyerinin en zor sınavıydı.
Carlsen'e medyan okuyan bir sonraki isim, dünyanın 2 numarası Fabiano Caruana'ydı. Carlsen favoriydi; ama ondan iki yaş küçük Caruana da çok dengeli bir oyuncuydu. Maç başlarken dünya sıralamasında Carlsen'i geride bırakma olasılığı da vardı. Caruana ilk oyunda neredeyse kaybediyordu ama beraberliği kurtardı. Sonrasında Carlsen'e pek fırsat vermedi, 12 oyunun tamamı berabere bitti. Hızlı satranç, Caruana'nın Karjakin'e zayıf karnıydı. Carlsen ise bu tempoda da dünyanın en iyisi ve bu kısımda ağırlığını koyarak Caruana'ya karşı da unvanını korudu. Bu iki maçın ortak özelliği Carlsen'in kendi kuşağının en istikrarlı iki yıldızını yenmesiydi. İzleyiciler ise modern satrancın soğuk gerçekleriyle yüzleşmişti...
Neredeyse hatasız oyunlar, az risk alınan eşit konumlar seyirciler için sıkıcı da olsa bu seviyede bir gereklilikti artık. 90'lardaki Kasparov-Deep Blue maçlarından sonra artık bilgisayarlarla satranç oynamanın, 2009'un Usain Bolt'unu bir Ferrari'nin peşinden koşturmaktan farkı kalmadı. Bilgisayarlar artık dünyanın en iyi 'insan' satranççılarının rakibinden ziyade onların açılış hazırlıklarını şekillendiren ve savunma becerilerini kusursuzlaştıran sadık asistanları haline geldi. Carlsen'in, Karjakin ve Caruana maçlarındaki 24 oyunda sadece iki klasik oyun berabere bitmedi. Ortada oynanacak yalnızca 12 oyun, satranççıların kariyerlerinde elde edeceği en önemli unvan ve kazanacağı en yüksek para ödülü olunca oyuncuların risk alması iyice zorlaşmıştı. Tıpkı 19. yüzyıldaki erken hücumlarla, Tal'inki gibi sonu belirsiz içgüdüsel fedalarla rakibi yenmek hatta Botvinnik ve Kasparov'unki gibi âdeta masaya inen demir yumruk misali açılış hazırlıkları yapmak... Herkes bilgisayarlardan faydalanarak açılışlarını kusursuzlaştırdı ve bunun üzerine çalışmaya da devam ediyor. Elit oyuncular çok az hatayla oynuyorlar; gereksiz risk almak ise 12-14 oyunluk ikili maçlarda her şeyi kaybetmek anlamı taşıyor.
Nepo
Nepomniachtchi de 1990 kuşağının bir başka temsilcisi. Yaş grupları şampiyonalarında Carlsen'e karşı ikili skorlarında beraberlikler hariç 4-1 üstünlük sağlamıştı. İlerleyen yıllarda Carlsen ve Karjakin öne çıktılar. 'Nepo' iki kez Rusya, bir defa Avrupa şampiyonu olmuş ama bir türlü dünya şampiyonluğu mücadelesine girememişti. Nepo'nun Carlsen, Karjakin ve Caruana'dan farkı, kariyerinin daha erken aşamalarında bütünüyle satranca odaklanmamasıydı. Bilgisayar oyunu Dota'ya merakı herkesin dilindeydi. Ayrıca Nepo'nun, diğerlerine nazaran daha agresif bir satranç stili vardı. Çocukluktan gelen -bazen hızlı karar verip oynama- alışkanlığı da eklenince Nepo, diğer süper yıldızlara nazaran biraz daha kırılgan bir görüntü çiziyordu. Bu nedenle çıkışı daha yavaş oldu, nihayet 2019'da FIDE Grand Prix Turnuva serisinde ilk ikiye girip Carlsen'in rakibini belirleyecek sekiz kişilik Adaylar Turnuvası'na katılma hakkı elde etti.

Mart 2020'de pandemiden ötürü dünyanın kendisini karantinaya aldığı günlerde Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde oynanan, dünya şampiyonunun rakibini belirleyecek bu turnuva, devam eden nadir spor etkinliklerindendi. Rusya'nın sınırlarını kapatacağı belli olunca turnuva, -ilk yarısında Vachier-Lagrave ile Nepo birinciliği paylaşırken- eşi görülmemiş şekilde yarıda kesildi. Organizasyon, ancak 2021 baharında devam ettirilebildi. İkinci kısımda turnuvaya iyice ağırlığını koyan Nepo, dünya şampiyonuna rakip olma hakkını elde etti.
Nepo'nun Carlsen'i zorlayacağını düşünenler çocukken aralarındaki ikili skorun Nepo'nun lehine olmasının ufak bir psikolojik iz bırakabileceğini düşünüyorlardı. Ayrıca Nepo'nun agresif stilinin Carlsen'e ters gelebileceği de konuşuluyordu. Carlsen'in her unvan maçından sonra dile getirdiği düşen motivasyonu da akıllardaydı. Diğer taraftan Carlsen aslında geçmişteki tüm dünya satranç şampiyonları gibi büyük bir rekabetçiydi. Ayrıca yıllar içinde neredeyse hatasız ve hep kazancı hedefleyen sabırlı oyunuyla çağdaşlarına karşı büyük bir psikolojik üstünlük de oluşturdu. Bu tip maçlardan önce yapılan röportajlar, hep bir psikolojik savaş ilanı niteliğindeydi. Carlsen'in bu konudaki ustalığı, kendisine "Neden favorisin?" sorusu sorulduğunda belli oluyordu: "Favoriyim çünkü daha iyi satranç oynuyorum."
Satranç Maratonu
Carlsen-Nepomniachtchi maçının ilk beş oyunu da Caruana ve Karjakin maçlarına benzer başladı. Carlsen riskler alıyor ama Nepo gayet sağlam duruyordu. Ta ki altıncı oyuna kadar. Karşılıklı hataların sonuncusu Nepo'dan gelince Carlsen, o meşhur stiliyle hafif üstün bir oyun sonunu saatlerce zorladı, ekmeğini taştan çıkardı. Yaklaşık sekiz saat ve 136 hamle süren oyun, 125 yıllık dünya satranç şampiyonluğu tarihinde bir rekordu. Carlsen bu satranç maratonunu kazandı ve öne geçti. Bu oyun, şimdiden dünya şampiyonası tarihinin unutulmazları arasına girdi ve dünya satranç şampiyonluğu tarihini anlatan kitaplarda detaylıca incelenecek bir 'klasik' niteliği kazandı. Nepo, bu oyundan sonra nakavt oldu. Sonraki oyunlarda o seviyede görülmeyecek basit hatalar yaptı ve beş oyunun üçünü kaybetti. 14 oyun uzunluğundaki maçta Carlsen 11'inci oyunda galibiyetini ilan etti.
Bu maç, Carlsen'in günümüzün tartışmasız en iyi satranççısı olduğunu gösterdi. Ayrıca Dubai zaferi, onu satranç tarihinin en iyisi olup olmadığını tartıştıracak istatistiklere ulaştırdı. Dünya sıralamasında en uzun 1 numarada kalma süresi bakımından sadece Kasparov'un gerisinde ama Kasparov'un tarihteki en yüksek Elo reytingine ulaşma rekorunu çoktan kırdı. En uzun süre dünya şampiyonu kalma rekoru 1894-1921 arasında 27 yıl tacı takan Emanuel Lasker'e ait. Bu rekoru Carlsen'in kırması zor. Kazandığı beş dünya şampiyonluğu maçıyla bu alanda Botvinnik ve Anand'ı yakaladı ama altı kez kazanan Kasparov, Karpov ve Lasker'e ulaşmak için bir maç zaferine daha ihtiyacı var. Çağdaşlarına kurduğu hâkimiyet açısından ancak Fischer ve Kasparov'la kıyaslanabilir. Fischer'ın hâkimiyeti oldukça kısa sürse de Kasparov, 15 yıl dünya şampiyonu, 21 yıl da dünya 1 numarası kaldı. Carlsen'in bu süreleri zorlaması gayet olası ama buna motivasyonu olduğu şüpheli.
Nepo maçı sonrası gündeme bomba gibi düşen açıklamaları oldu. Bir podcast'te eğer bir sonraki maç karşısına Alireza Firouzja çıkmazsa dünya şampiyonluğu maçı yapmadan unvanını bırakabileceğini, onun yerine bugüne kadar kimsenin göremediği 2900 Elo seviyesine çıkmayı hedefleyeceğini açıkladı. 18 yaşındaki İran asıllı Fransız süper yetenek Firouzja pekâlâ Carlsen'in sonraki rakibi olabilir. Dubai'deki maç oynanırken 18 yaşında tarihte 2800 Elo barajını geçen en genç isim olup dünya sıralamasında ikinciliğe yükseldi. Önümüzdeki Adaylar Turnuvası'na katılma hakkını da kazandı. Kasparov'un kariyeri nasıl Karpov ile büyük rekabetiyle şekillendiyse belki Firouzja da Carlsen'e aradığı ilhamı verebilir. Kimbilir, belki Carlsen'den sonraki dünya şampiyonu dahi olabilir...