
82 Maçta Devr-i Âlem
5 dk
NBA yüzüğüne ulaşmak için birçok engel var. En zorlularından biri de uçaklarda geçen uzun saatler ve bitmeyen seyahatler.
Golden State Warriors, Denver deplasmanında sezonun 15. maçını kazanmıştı ve o an kimsenin aklında, bir sonraki maçta evlerinde Lakers’ı yenip tarihin en uzun namağlup başlangıç rekorunu kırıp kıramayacaklarına dair bir soru işareti yoktu. Nitekim 16. galibiyeti 111- 77’lik skorla, güle oynaya aldılar. Akıllardaki soru, seriyi nereye kadar geliştirebilecekleriydi. 19. maçta Utah’tan kılpayı sıyrılırken yedi maçlık bir deplasman turuna başlamışlardı. İki sonraki durakta Toronto’yu son toplara kalan bir maçın sonunda devirip 21-0 oldular. Ligin en iyi savunmalarından Indiana’ya karşı ilk çeyrekte buldukları 44 sayıyla maçı kontrollerine aldılar ve 23-0’a geldiler...
Sıradaki durak Boston’dı ve birçokları, Klay Thompson’ın oynayamayacağı maçta, Celtics’in Warriors’ın tekerine çomak sokabileceğini düşünüyordu. Gerçekten de Celtics, Stephen Curry’yi 9/27 gibi verimsiz bir şut isabetine ve 8 top kaybına zorlamayı başardı. Ancak Warriors 18 top kaybettiği maçı uzatmada kazanmayı bildi. Serileri nerede mi sonlandı? Bir sonraki akşam, hiç de parlak bir sezon geçirmeyen Milwaukee Bucks’ın sahası Bradley Center’da. İşin doğrusu, o gün Golden State’e sezonun ilk yenilgisini tattıran, Milwaukee’li oyuncuların becerilerinden ziyade -muhtemelen- NBA takvimiydi. ABD’nin en Batı noktalarından birinden hareketlenen Warriors, 13 gün içerisinde önce Utah’a, sonra Doğu ucuna Charlotte’a, ardından kuzeydeki Toronto’ya, Brooklyn’e, biraz aşağı inip Indiana’ya, tekrar Kuzeydoğu’ya hareketlenip Boston’a, en sonunda merkeze doğru Milwaukee’ye uçmuştu. ABD’nin yüzölçümü büyüklüğünü, maçların bazılarının arka arkaya akşamlarda oynandığını ve oyuncuların kimi geceleri uçaklarda geçirip sabaha karşı otele giriş yaptıklarını da unutmayalım. Bütün o yolculukların ve bir gün önceki uzatmaya giden maçın üzerine Bradley Center’da Jabari Parker, Giannis Antetokounmpo, Greg Monroe gibi oyuncular, Warriors’a normalden daha hızlı, daha çabuk ve daha kuvvetli gelmiş olmalılar.
Warriors’ın ABD haritasının en batısındaki takımlardan biri olması önemli bir coğrafi dezavantaj; çünkü bu, daha uzun seyahatleri beraberinde getiriyor. Normal sezonu 73-9’luk dereceyle bitirip NBA rekorunu kırmalarını daha da etkileyici hale getiren, bunu 30 takım arasında en fazla mesafeyi kat ederek gerçekleştirmeleri. Yalnızca normal sezonda 86 bin kilometre mesafe yol yapan Golden State’in en yakın takipçisi, Kuzeybatı ucunda yer alan ve 84 bin kilometre mesafe alan Portland Trail Blazers’tı. Bir kıyaslama gerekirse; Socrates’in 14’üncü sayısında Kaan Kural’ın da yazdığı gibi, 72-10’la daha önceki normal sezon rekorunun sahibi olan Chicago Bulls, ülkenin merkezinde yer almanın sağladığı avantajla o sezon sadece 59 bin kilometre mesafe kat etmişti.
Evet, bu oyuncular mevzubahis seyahatleri özel jetlerde yapıyor, en pahalı otellerde kalıyor ve etraflarında pervane olan görevliler ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmuyor. Fakat bütün bu özen, kimi zaman yedi günde beş maç seviyelerine çıkan yoğunluğun uzun yolculukların ve uykusuzluğun getirdiği yıpranmaya çare değil. Tam da bu yüzden, bir zamanlar ‘teklif dahi edilemez’ görülen normal sezon maç sayısının azaltılması senaryosu konuşulur hale geldi. Gerçi her maç milyonlarca dolar ettiğinden, 82 maçlık yükün kırpılması hâlâ olası değil ama gelecekte, sezonun daha uzun bir periyoda yayıldığını, hem maç hem de seyahat temposunun hafifletildiğini görebiliriz.
Bütün bu götürülerine karşın deplasman yolculukları NBA aleminin toptan lanet ettiği bir şey değil. Bilakis birçok koç ve yönetici, oyuncuların birbirleriyle baş başa kaldığı bu yolculukları, takım içi bağların kuvvetlenmesi için iyi bir fırsat olarak görüyor. Birkaç yıl öncesinin Washington’ı gibi, ipin ucunun çoktan kaçtığı zehirli ortamlarda bu tip turların hiçbir etkisi olmayabilir ama kazanma hedefi etrafında bir araya gelmiş oyunculardan oluşan sağlıklı yapılarda, birlikte kat edilen kilometreler takım kimyasına ve saha içine de yansıyor. NBA tarihinin en büyük koçlarından Phil Jackson’ın Chicago ve Los Angeles’taki takımlarının başarısında, deplasman yolculuklarının altını çizmesi boşa değil.
Adam Silver’ın; oyuncuları, takım sahiplerini, yayıncıları, sponsorları daha az sayıda maça ikna ettiği bir NBA, normal sezonun daha da güzelleşmesini ve sakatlık riskinin azalmasını isteyen herkesin hayali. Lakin adı üstünde; şimdilik sadece bir hayal ve o gün gelene kadar, uzun mesafeli yolculuklar oyuncuların en zorlu rakiplerinden olmaya devam edecek gibi görünüyor.