Acta est fabula

6 dk

Bu dünyada artık asla eskisi gibi Asterix çizilemeyecek. Efsane çizer Albert Uderzo'yu 'evlatları' vasıtasıyla anıyoruz...

Şimdilerde olduğumdan daha ufak bir çocukken çizgi maceraların peşine düşmek benim için maceranın kendisiydi. Favorim Tommiks'in yanı sıra çoğunlukla ondan ayrı anılmayan Teksas, Zagor, Martin Mystere, Nathan Never, Ken Parker, okul servisindeki abilerden alınan Mister No, daha sonraları nezdimde sempatisini yitirse de Marvel çizgi romanları derken bu maceralar beni bambaşka yerlere çıkarıyordu. Birkaç yere ise neredeyse hiç çıkarmamıştı. Asterix ve Tenten'in maceraları bir şekilde tüm kitaplardan ayrılıyordu. Hem fiziksel olarak boyutları hem de basıldıkları kâğıt diğerlerinden farklıydı. Parlak renkleri vardı ama çok fazla sayıları yoktu ki bu da koleksiyon düşkünleri için eksi puandı. Üstelik diğer kitaplara göre çok 'çocuksu' duruyorlardı. Nevada Ranceri Er Tommiks adaleti sağlayan bir muhafızdı, Zagor ve Teksas istediklerinde baltalarına davranabilirdi, Martin Mystere zaten profesördü! Hal böyleyken biri kısa ve zayıf, diğeri ise uzun ve şişman -buna karşın burunları aynı büyüklükte- iki karakteri sayfalarca takip etmek çok çekici gelmiyordu. Aslında çoğu açıdan en sofistike hikâye onlarınkiydi. Bendekiyse çocukluğun cehaleti.

Hun imparatoru Attila, 5. yüzyılda İtalya'nın kuzeyini talan edip geçtiği yerleri yakıp yıkarken; rivayete göre küçük bir kasabada bir ufak bebek şans eseri hayatta kalır. Attila'dan kaçabilen kasaba halkı eve döndüğünde ismi Uderzo olan bu bebeği görür ve yaşadıkları yere onun ismini verirler. Bugünkü ismiyle Oderzo, Venedik yakınlarında varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu kasaba Asterix'in Fransız yaratıcılarından Albert Uderzo'nun anavatanı, o ufak bebek de uzaklardan atasıdır. Asterix, Uderzo'nun çizgileriyle doğmuştur. İşin hikâye kısmını üstlenense Rene Goscinny'dir. Annesi günümüz Ukrayna sınırlarında yaşayan Goscinny'nin geçmişi, yıkımlardan payını modern zamanlarda almıştır. Ufak köyü Yahudi karşıtlarınca talan edilir. Belki bu iki öyküdendir ki Asterix'teki ufak Galya köyünün ismini hiçbir zaman öğrenemeyiz de sadece "Çok iyi bildiğimiz o ufak köy" ifadesini okuruz.

'Yüce Sezar'a sonuna kadar direnen ufak Galya köyü yaratılırken hem Uderzo hem de Goscinny'nin geçmişi elbet etkilidir. Ancak onları asıl birbirlerine bağlayan şey başkadır. Daha tanışmadıkları dönemlerde, farklı şehirler hatta ülkelerdeyken, ikisi de "Çizgi romanlar sadece çocuklar için değildir. Gülmenin de yaşı yoktur" görüşünü savunur. İki cihan harbinin geride kaldığı, ekonomik gelişmenin arttığı, '68 Mayıs'ı ve punk hareketinin henüz uzak ufukta olduğu 1959'da görücüye çıkan Asterix, büyükleri de güldürmek için iyi bir dönem seçmiştir. Asterix'in maceralarını izleyen bu çizgi seri, ilk kez Goscinny ile Uderzo'nun başta olduğu Pilote dergisinde boy gösterir. Asterix'i derginin 'amiral gemisi' karakteri olarak düşündüklerinden her şeyi ince eleyip sık dokumuş, son dakikaya kadar kararsız kalmışlardır. Bizim enfes çevirisiyle Oburiks olarak bildiğimiz Obelix, Uderzo'nun ısrarlarıyla hikâyeye son anda girer. Öykünün hangi dönemde geçeceğini bulmak içinse defalarca tarih kitapları karıştırılmıştır.

Ancak Galya'nın öyküsü Uderzo'yu öyle etkilemiştir ki çocukluğundan beri uçak mekanikeri olmak isteyen çizer, kendisine uçak çizmeye dahi yeltenemeyeceği bir iş kurmuştur. (Onun bu tutkusu akla Studio Ghibli'nin ustası Hayao Miyazaki'yi getiriyor. O da uçaklara ve gökyüzüne vurgundur. Büyük çizerlerin düş gücü kendisine semalarda karşılık buluyor olsa gerek.)

Kitabın fikrini tarih kitaplarından kazıyan Uderzo ve Goscinny, yeni maceralar için yüzlerini şimdiki zamana çevirir. Bu durum özellikle Goscinny'nin 24. sayıyı kaleme aldıktan sonra hayatını yitirmesiyle belirginleşir. Baştan yoldaşı olmadan daha fazla üretmeyeceğini söyleyen Uderzo ısrarlara dayanamaz, hayranlarını kırmaz. Artık Asterix'in hem yazarı hem de çizeridir ve güncelle de pek ilgilidir. Yıllar boyu bu renkli çizgi kitaplarda Berlin Duvarı'na da gönderme yapılır, dünya genelinde yükselişe geçen feminizme de dokunulur. Üstelik Asterix tam anlamıyla Fransız'dır. Esprilerin çoğu sadece Fransızların anlayabileceği şeylerken bu durum dünya üzerindeki çoğu Asterix çevirmeninin omzuna büyük bir yük koymuştur. Çevirmenler bazen kendi şakalarıyla kitabı yeniden yazmışlardır. Bu yüzdendir ki sıradan çevirmenler değil de entelektüeller Asterix'le ilgilenmiştir. Türkiye'de de ilk dönem çevirilerde iş TSYD'nin kurucularından Tevfik Ünsi ile büyük duayen Halit Kıvanç'a düşmüştür. Bugün Galyalıların büyülü iksiri yavan bir şekilde değil de 'devegücü-tazıhızı şerbeti' olarak hatırlanıyorsa onların kaleminin kıvraklığındandır. Hopdediks, büyücü Hokuspokus, Toptoriks, balıkçı Palamutiks hep onlardan bize kalmıştır. Öte yandan Asterix, kendi siyaset iklimine de dokunur. Başbakanlık seçimlerine de göndermeler vardır, Jacques Chirac'ın para politikalarına da... Hiçbir şey göze sokulmaz. Şeytan ayrıntıya gizlenir.

Asterix hayata bu kadar yakınken spor da çizerden nasibini alır. Akla ilk gelen şüphesiz beyaz perdeye de taşınan Asterix Olimpiyat Oyunları'nda olsa gerek. Tüm zamanların en çok satanları arasında bulunan bu macera, serinin önceki kitaplarına nazaran torpillidir. Uderzo ilk kez bu kitap çıkarken diğer tüm işlerini bırakmış ve sadece Asterix evrenine yönelmiştir. Onun detaycılığı artınca olimpiyat Galya köyünün tam kadro çıktığı ilk macera olur. Olimpiyat ruhu sanki tesadüfen ortaya çıkıvermiştir. Önceki kitaplarda köy halkı hep evdeyken Asterix ve Obelix macerayı yaşayıp döner. Olimpiyat istisnadır. Uderzo için maceranın ilhamı 1968 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda gelir. Kitabın çevirileri 1972 Münih'e denk getirilince satışlar da patlamıştır. Her ne kadar Uderzo daha sonra karakterleri iyice ticari değer getirmeye başlayınca Lamborghini ve Ferrari'lerden bir koleksiyon yapacaksa da iki tekeri unutmamıştır. Serinin Le Tour de Gaul isimli beşinci kitabının esini Fransa Bisiklet Turu'dur. Bisikletin seride en net görüldüğü yer ise Asterix Belçika'da kitabındadır. Bisikletin icat olmadığı çağlarda Eddy Merckx, hızlıca koşarken âdeta bir bisiklet şeklini alan vücuduyla bize bakar. Anakronizm, hep Asterix'in en kuvvetli mizah yöntemlerinden olmuştur. Üstelik Uderzo çabayı sadece çizim masasında da vermemiştir. Yeni maceranın geçeceği mekânlar yurtiçinde de yurtdışında da olsa fotoğraf makinesini alıp oraya gider. İşin çizgi kısmını layıkıyla yerine getirirken 'gazeteci' titizliğini de elden bırakmaz.

Büyücü Getafix'in kıyafetlerinin Fransa bayrağındaki renkleri taşıdığını, Galya'nın direnişçi ve devrimci karakterinin böylelikle ülkeyle bağdaştırıldığı gibi tezlereyse hem Goscinny hem de Uderzo kulak asmamıştır. "Amacımız sadece herkesi güldürmek" derler. 1959'dan 2009'a kadar hep aynı derecede olmasa da amaçlarına ulaşırlar.

1977'de hayatını kaybeden Goscinny'den sonra geçen ay Uderzo'ya da veda ettik. Asterix'in iki yaratıcısı da böylelikle dünyadan ayrılmış oldu. Ancak bir dönemi öyle etkilemişlerdi ki Fransa'nın uzaya gönderdiği ilk uyduya (dünya çapında da sadece altıncıydı) Asterix ismi verilmişti. Bugünden birkaç yüzyıl sonra çizgi romanlar, animasyonlar, filmler unutulmuş, yok olmuş haldeyse bile hâlâ bir umudumuz var demektir. Zira henüz yörüngede olan Asterix'in birkaç yüzyıla yeniden dünyaya düşmesi bekleniyor.

*Acta est fabula: Asterix kitaplarında geçen "Oyun bitti" anlamındaki Latince deyiş.

Socrates Dergi