
Ahenk
8 dk
Leicester City, bir masal daha yazabilir mi? Muhtemelen hayır. Ama kutlamalardan kâbuslara uzanan kulüp, Brendan Rodgers'la birlikte doğru teknik adamı bulmuş gibi.
2015-2016 sezonunu şampiyon bitirerek sadece Premier Lig değil, Avrupa futbol tarihine de geçen Leicester City'nin ertesi sezonki kötü başlangıç sonrasında Claudio Ranieri'nin görevine son vermesi tepki çekmişti. Bu karar haksız ve gaddar bulundu, ikonik bir zafere imza atan İtalyan teknik adama daha fazla süre verilmesi gerektiği konuşuldu. Yerine geçici olarak getirilen Craig Shakespeare'in kısa vadeli başarı sonrasında umut verdiği ama uzun süre dayanamadığı koltukta Claude Puel de beklentileri karşılayamadı. Ancak bugünlerde her şey Brendan Rodgers'ın gelişiyle birlikte değişmiş gibi görünüyor. Görevi devraldıktan sonra sadece altı ay içerisinde Premier Lig'in en iyi takımlarından birini ortaya çıkaran Kuzey İrlandalı, şu an en dikkat çeken figürlerden biri.
İlk teknik direktörlük deneyimi olan Reading'deki altı aylık performansı, Rodgers'ın kariyerindeki tek başarısız dönem olarak bilinir. Ne var ki o dönem oyuncusu olan Brian Howard, bir röportajda eski hocasını farklı hatırlıyor: "Her antrenmanda farklı bir şey uygulardık. Üst üste iki seansı aynı şekilde geçirdiğimizi hatırlamıyorum. Brendan buraya geldi ve mantaliteyi tamamen değiştirdi. Her şey topu rakipten almak üzere kuruluydu. Topu alınca stoperler birbirinden ayrılıyor, takım geriden oyun kurmaya çalışıyor ve rakibin üzerine topluca hücum ediyordu. Ne var ki bu, uzun vadeli bir çalışmaydı ve ona yeterli zaman tanınmadı."
O zamanı Reading'de bulamayan Rodgers'a diğer kulüpleri cömert davrandı. Sadece iki yıl sonra Swansea'yle Championship'ten -play-off finalinde Reading'i mağlup ederek- Premier Lig'e yükseldi ve zirve ligde de etki yarattı. Scott Sinclair, Nathan Dyer, Danny Graham ve Leon Britton gibi oyunculara seviye atlatarak Premier Lig'deki tek sezonunda oyunu Barcelona'ya benzetilen bir takım ortaya çıkardı. O sezon ligi yukarıda bitiremedi fakat tepe takımlara karşı büyük galibiyetler aldı; Bayern Münih, Manchester City, Chelsea, Real Madrid ve Barcelona'dan sonra Avrupa'nın en yüksek yüzdeyle pas yapan altıncı takımını ortaya çıkardı.
Yaklaşık üç sezonluk Liverpool döneminde de oyun stili farklı değildi. Swansea'deki 4-3-3 aynı şekilde devam etmiş, artan oyuncu kalitesiyle birlikte oyunun da seviyesi yükselmişti. İkinci sezonunda Liverpool'u Premier Lig tarihinde şampiyonluğa en çok yaklaştıran teknik direktör olan Rodgers, bitime üç hafta kala oynanan Chelsea maçında kaybedilen lig sonrasında takımdaki moral bozukluğunu toparlayamadı. Akabinde Liverpool, Jürgen Klopp'la farklı bir yola girdi. Celtic'e gidip rakipsiz olduğu bir ligde ülke içinde kazanılabilecek her şeyi kazanan Kuzey İrlandalının Premier Lig'e dönüşü de bir o kadar şaşaalı oldu.
Leicester City halen lig ikincisi ve Manchester City'nin beklenmedik düşüşü sonrasında Norwich maçına dek süren galibiyet serisinin de etkisiyle şampiyonluk için şans verilen takımlar arasında. Bunu muhtemelen uzun süre devam ettiremeyecekler fakat iki süper güce sahip olan Premier Lig'in böyle sağlam bir döneminde adlarının şampiyonlukla anılması bile onlar için çok özel bir durum. Yeni takımındaki ilk gününde tüm kadronun önünde sunum yapan ve oyunculardan kulüp çalışanlarına kadar herkese aynı standardın uygulanacağını söyleyen Rodgers, kısa sürede gelen bu yükselişin merkezindeki isim. Leicester City'yle anlaşma sebebini kadro kalitesi olarak gösteren tecrübeli hoca, her oyuncuyu geliştirebilecek bir kültür ortaya çıkarabilirlerse mücadeleci bir takım yaratabileceklerini düşünmüştü. Ve açıkçası şu ana kadar bu hedefine ulaştı, takımdaki hemen her bir oyuncuda ciddi gelişim görünüyor. "Antrenmanlardaki yoğunluk çok yüksek. Maçlara girerken verilen taktikler de oldukça sarih ve kusursuz. Herkesi geliştirdi ve bu süreçte mesajı da hep kazanma mantalitesi üzerineydi. City'ye ya da Burnley'ye karşı, onun için hiç fark etmiyor. Sahaya hep aynı fikirle çıkıyoruz."
Rodgers'ın Leicester'a gelişiyle birlikte süresi artan ve ilk 11'in değişilmez isimlerinden biri haline gelen Harvey Barnes, hocası için bunları söylüyor. Taktik disiplinini zayıf bulduğu James Maddison'la bireysel antrenmanlar yapan ve bu yönüyle Arsene Wenger'e benzeyen Rodgers, toplu idmanlarının temeline iki olgu koyuyor: Topu muhafaza etmek ve rakibe pres. Toplu ve topsuz oyunun en temel iki konusuna savunma ve hücum geçişlerini de ekleyen Rodgers'ın üçlü orta saha ve üçlü hücum hattından, yani 4-3-3'ten vazgeçmemesi dikkat çekiyor.
Sezonun ilk ayında James Maddison'ı Ayoze Perez'le birlikte kenarlarda kullanan ve orta üçlüyü Ndidi, Tielemans, Choudhury ve Praet dörtlüsünden seçen Rodgers, Bournemouth maçıyla birlikte Maddison'ı ortaya çekti. Liverpool'a karşı tekrar eskiye dönen tecrübeli teknik adam, Spurs maçını merkezde Maddison ve sol kenarda Barnes'la kazandıktan sonra arkasına bakmadı ve bu formül üzerinden yürüdü. Maddison'ın kenarda olduğu denklemde hem yetenekli oyuncunun yaratıcılığından yararlanamayan hem de takımın hızının düştüğünü gören Rodgers, Barnes'la çizgideki atletizmi ve hızı artırıp Maddison'dan da sevdiği merkezde özel bir rol çıkarttı. Oyuncunun düşük taktik disiplini nedeniyle merkezde yaratacağını düşündüğü savunma tahribatı da sezon başında onu kenara atmasının nedenlerinden biriydi. Fakat Tottenham maçından sonra başarılı 10 numaranın savunma istatistiklerinde de ciddi bir artış ortaya çıktı.
Geçtiğimiz sezon takımın başına geçtikten sonra Çağlar Söyüncü'yle ilgili yargısını da çabuk veren, milli oyuncunun kendisiyle görüşmek ve kulüpten ayrılmak için şehre gelen temsilcilerine sabırlı olmaları gerektiğini söyleyen Rodgers'ın ısrarı, ortaya Premier Lig'in en özel stoperlerinden birini çıkardı. Kuzey İrlandalı teknik adamın, şu anda adı Virgil van Dijk'la anılan ve ligin en az gol yiyen savunmasının lideri olan Çağlar'la birlikte performansını zirveye çıkardığı bir başka isim de Jamie Vardy. Rodgers'ın Leicester kapısından içeri girmesiyle birlikte bir anda zincirlerinden boşalan deneyimli santrfor, şu anda ligin açık ara gol kralı.
Leicester City, Brendan Rodgers'la birlikte ideal hedefler için doğru profili bulmuş gibi görünüyor. Şubat 2017'de Claudio Ranieri -tüm dünyayı ayağa kaldıran bir kararla- kovulmasa ve İtalyan teknik adama bir yıl daha zaman tanınsa kulüp şu anda daha iyi durumda olabilir miydi? Muhtemelen hayır. Ama futbolda bazen yanlış görünen kararlar, doğrulara kaynaklık edebiliyor. İki sene gibi kısa bir süre içerisinde…