
Aile Bağları
5 dk
Muhammed Ali ve Joe Frazier arasındaki rekabet bugün spor tarihinin altın sayfalarında yer alıyor. Peki ya kızlarının rekabeti?
Hayatını kaybetmesine kısa bir süre kala Joe Frazier’a “Muhammed Ali’yi affettin mi?” diye soruldu. Yanıtı şöyleydi: “Onu affetmek bana düşmez, bunu sadece Lord (Tanrı) yapabilir.” İkilinin hayatları öylesine birbirine bağlanmıştı ki ölüm döşeğinde bile Frazier’ın duyduğu isim, en büyük rakibi oluyordu. Ama aslında ilişkileri daha farklı başlamıştı.
Vietnam Savaşı karşıtı açıklamaları yüzünden üç yıl bokstan uzaklaştırılan Ali’nin dövüşemediği dönemde ağır sıkletin yıldızı Frazier olmuştu. Ama yeni şampiyon, sadece kendi işine bakmamış, Ali’nin boksa dönebilmesi için ABD Başkanı Richard Nixon’a ricalarda bulunmuştu. Fakat Ali’nin dönüşüyle birlikte işin rengi değişti. 1971’de ilk maçını yapan ikili toplam üç kez karşıya geldi, bunlardan ikisini Ali kazandı.
İkili, dünyanın zirvesi için kapıştıkları dönemde birbirleri hakkında çok sert sözler sarf etti. Ali, Frazier’ı “Goril” olarak çağırdı, hemen her açıklamasında rakibinin ne kadar çirkin olduğundan dem vurdu. Kendisi siyahların kahramanına dönüşmüşken Frazier’ın beyazların, düzenin adamı olduğunu söyledi. ABD’li yazar David Halberstam’ın dediği gibi, “Bu iki adam birbirlerinin ve o üç gecenin mahkûmu olmuştu.”
Gerçek buydu ve aileleri de birbirlerinin mahkûmuydu. Bu yüzden de Laila Ali, 1999’da boks dünyasına girdiğinde yeni bir kesişim kümesi çizilmişti. Ali, babasının muhalefetine karşın ilk maçına Ekim 1999’da çıktı. Şubat 2000’de ise ringleri deneme sırası Jackie Frazier- Lyde’a gelmişti. Yani, Joe Frazier’ın kızına... Boks kariyerine 20’li yaşlarının başında başlayan Laila’nın aksine Jackie, 40’larına yaklaşmıştı ve hukuk ofisinin yanında dövüş antrenmanları yapıyordu. Frazier-Lyde’ın ilk maçına çıktığı akşam malum konuşmalar başlamıştı bile. Zira çiçeği burnunda boksör, ringlerin yabancısı değildi. 1975’te babasının kaybettiği 'Thrilla in Manila'yı kenardan izlemişti ve çeyrek asır sonra, o maçın intikamını almak istiyordu.
Beklenen fırsat, 8 Haziran 2001 günü geldi. Kariyerinin başında hiç yenilmeden 9 galibiyet alan Laila, aynı şekilde 7 zafer kazanan Jackie’ye karşıydı. Maç öncesi bazı gazeteciler rekabetin son ayağını eleştiriyordu. Bir spor yazarı “Bu, Matilda filminde Elvis Presley’nin bir kanguruyla dövüşmesinden beri gördüğüm en büyük şaka” diyordu. Beklentilerin aksine, izleyenlere güzel bir eğlence sunan bu dövüş sonunda kazanan Laila Ali oldu. Ringe çıkmadan “Ali kıçı tekmelemek iyi olabilir” diyen Jackie Frazier-Lyde, maç sonrasında ise şu ifadeleri kullanacaktı: “Aileler arasında köprüler kurmaya çalışıyorum. Eğer ringe çıkıp dövüşebiliyorsak birbirimizi sevebiliriz de...”
Aslında köprüleri kuran, tarihin ta kendisiydi. Laila Ali ve Jackie Frazier-Lyde belki babaları gibi yeniden karşı karşıya gelmediler ama başarılı hayat serüvenleri çizdiler. Ali, kariyerini 24-0'lık karneyle bitirdi ve ardından aşçılık kitabı yazan, kozmetik ürünler çıkaran, televizyon programlarına katılan başarılı bir iş kadını oldu. Jackie Frazier-Lyde ise Laila dışında kimseye yenilmedi ve kariyerini 13 zaferle noktaladı. Günümüzde, avukatlık yapmayı sürdürüyor. Şimdilerde, ne zaman bu ikiliden birinin boks kariyeri konuşulsa akla hemen o maç geliyor: Dördüncü Ali-Frazier seferi... Tıpkı geçmiş gibi, aile mirası da asla peşinizi bırakmıyor.