Alkışların Ardında

2 dk

2018 PyeongChang'da sahnede ihtişam vardı. Perde arkasında ise soru işaretleri...

PyeongChang'da çeşitli sportif dönüm noktaları gördük; Hollanda’nın madalyaya doyamaması, Mirai Nagasu’nın üçlü Axel’i gibi... Ama asıl dönüm noktası siyaset tarafındaydı. Güney Kore, Kuzey Koreli sporcuları ve beraberindeki heyeti PyeongChang’a davet etti. Kuzey Kore de bu daveti kabul etti. Kararı olumlu bulanlar çoktu; zira bu tür kapalı totaliter rejimlerle diyalog yolu açmak iyi sonuçlar doğurabilir ve olası bir nükleer savaşın ya da felaketin önüne geçilebilirdi. Ancak karardan memnun olmayanlar da çoktu; pek çok Güney Koreli, Kore’yi bölen baskıcı rejime bu yolla meşruiyet yolu açılmış olacağını savundu ve davete büyük tepki gösterdi. Öyle ki öfkeli Güney Koreli sporseverler, Kuzey Koreli atletlerin yer aldığı kimi yarışlarda Birleşik Kore bayrakları açtı.

Olumlu veya olumsuz nedenlerle Kuzey Koreli atletler ve elbette olimpiyat heyeti de bol bol ilgi gördü. Kim Jong Un’un kız kardeşi heyetin başındaydı ve başlı başına kendisi bile bir merak unsuruydu. Sadece 22 sporcunun yer aldığı 500 kişilik kafilenin yarısı ise Kuzey Kore diktatörünün ‘güzeller ordusu’ dediği ponpon kızlardan oluşuyordu. Hepsinin kıpkırmızı giydiği ve ritmik şekilde alkış tuttuğu o ‘eğlenceli’ videoyu muhtemelen görmüşsünüzdür. İnternette epey mavrası döndü zira. Bize hayli komik gelen bu alkışlama biçimi, sosyal medyada epey etkileşim aldı. Oysa bu ekibin hikâyesi komikten ziyade epey hüzünlüydü...

Kuzey Kore’yi büyük organizasyonlarda temsil eden ekipteki kadınlar, elbette öncelikle güzelliklerine bakılarak seçiliyor. Kim Jong Un’un eşi Ri Sol Ju da bu ekibin eski üyelerinden biri. 2002’den beri göz önünde olan ekibin üyeleri, gittikleri ülkelerde sığınma talebinde bulunmasınlar diye genellikle Kuzey Kore’nin rejime bağlı, nüfuzlu ailelerinden seçiliyor. Zaten asli görevleri de ponpon kızlıktan ziyade, bir propaganda aleti gibi hareket etmek; “Bakınız, Kuzey Korelilerin hepsi ne kadar da şevkli, mutlu ve vatansever” etkisi yaratmak için varlar. Tabii bazen, işler istendiği gibi gitmeyebiliyor...

2005'te Güney Kore’de düzenlenen Asya Atletizm Şampiyonası'nda yine bu ekip görev yapmış ancak Kuzey Kore’ye döndükten sonra içlerinden 21 kişi çalışma kampına gönderilmişti. Cezalandırılmalarının nedeni, Güney Kore’de gördüklerini ülkelerine dönünce başkalarına anlatmalarıydı. Güney’in Kuzey’de anlatıldığı gibi sefalet ve mutsuzluk içinde kıvranmadığını, demokrasinin çok da fena bir şey olmadığını görmüşler ve eş dost akrabaya ağızlarından kaçırıvermişlerdi. Sonları, uzun yıllar boyunca bir kampta ‘sevgili liderleri’ için boğaz tokluğuna çalışmak oldu.

Anlayacağınız; gülüp geçtiğimiz bazı alkışların ardında, aslında coşku değil de derin bir korku ve hüzün vardı.

Socrates Dergi