Altın Kız

7 dk

Dina Asher-Smith, Britanya atletizminin yeni yıldızı. Ancak harika geçen 2018 sezonu, onun apoletlerini daha da artıracağa benziyor.

Getty Images

Berlin'de 2018 Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda yaptığı 100-200 dublesinin ardından"Biliyorum kulağa çok kötü gelecek ama 100 metre yarışının ilk iki adımında şampiyon olduğumu biliyordum" demişti Dina Asher-Smith. Peşinden şunu eklemişti: "Takozlardan kötü çıkma ihtimalim beni korkutan tek şeydi, zaten 200 metrede daha iyi olduğum için herkesten iyi bitirecektim, iyi çıkınca kafamda bir soru işareti kalmadı." 100 metrenin yanında 200 metreyi ve 4x100 metreyi de altın madalya alarak tamamlamıştı. Nereden bakarsanız bakın, mini bir Usain Bolt, Veronica Campbell-Brown ya da Shelly-Ann Fraser-Pryce performansıydı bu. Fakat Berlin'den üç altın madalyayla dönen, dünyada yılın en iyi derecesini koşarak Avrupa şampiyonaları tarihinde 100 ve 200 metrede duble yapan ilk kadın Britanyalı atlet olan Dina Asher-Smith, son yıllarda gördüğümüz 'süper yıldız sprinter'lerin hiçbirine benzemiyor.

Erkeklerde Mo Farah, kadınlarda ise Jessica Ennis-Hill'in sürüklediği Britanya atletizmi; Farah'ın yol yarışlarına geçmesi, EnnisHill'in de emekli olmasıyla birlikte devasa bir boşluğun içine düştü. Özellikle 18-19 yaşından itibaren üzerine titrenen Katarina JohnsonThompson'ın o seviyeye yükselememesi ve Chijindu Ujah-Adam Gemili ikilisinden yıldız sprinter çıkmaması, Britanya basını ve atletizm dünyasının beklentilerini yanlış kişiler üzerine kurduğunu gösteriyordu biraz da. Geçen sezon orta mesafede sadece ülke rekorlarını kırmakla kalmayıp Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası'nda da 1500-3000 metre dublesi yapan Laura Muir amiyane tabirle ülkenin gazını almıştı. Lakin medyatik ve skandala meyilli olmayışı klasik İngiliz spor medyasının sınırsız şekilde pohpohlayabileceği bir yeni sporcuya ulaşma isteğine ket vurmuştu. Medya tanrıları hâlâ bir sprinter istiyordu.

Her ne kadar klasik tabirle "Geliyorum!" diyen bir gençler kariyeri olsa da Britanya'nın ondan gerçekten de çok geç haberi oldu. Dina AsherSmith gençler seviyesinden bu yana 100 ve 200'ü çok iyi koşan, 200'e odaklı bir sprinter olarak dikkat çekiyordu. 19 yaşındayken 11 saniyenin altında 100 metre koşan ilk Britanyalı kadın atlet oldu; 60, 100 ve 200 metrelerde madalya alan en genç Britanyalıydı ve erken başlayan kariyerini henüz 20 yaşında 200 metre Avrupa şampiyonluğuyla süsledi. Tüm bunlara rağmen isminin duyulması ve meşhur olması ancak ve ancak 2018 Berlin'de aldığı üç altın madalya sonrasına rastladı. Özellikle de 100 ve 200'de dünyada yılın en iyi derecelerini koşarak kazandığı altın madalyalarla spot ışıklarının altına geçti.

O günden beri Britanya onu yeni yeni tanıyor ve geçmişe bakacak olursak bu gerçekten de iyi bir şey. İngiliz medya baskısı ve spor dünyasının genç sporcuların üzerine koyduğu beklentilerin birçok kariyeri mahvettiğini düşünecek olursak, Asher-Smith'in 20 yaşında bir genç yetenek olarak değil de, 22 yaşında duble Avrupa Şampiyonu bir sprinter olarak medyanın ilgisine maruz kalması, onun akıl sağlığı için de oldukça iyi. İlginin geç gelişi, başka bir açıdan, kafaca olgunlaşmasını da sağladı.

Aslında şimdilik kısa kariyerinde atlattığı ve onun mental gücünü de gösteren çok önemli bir sezon var. Patlama yaptığı 2018'in hemen bir sezon öncesi... 2017 Londra'da kendi evinde düzenlenecek Dünya Atletizm Şampiyonası'na bir önceki sezonun Avrupa şampiyonu olarak hazırlanırken Şubat ayında ayağını kırması ve bir anda tüm hazırlıklarına ara vermek durumunda kalması, genç bir atlet için kolay atlatılabilir bir şey değildi.

Onunla sakatlığı boyunca çalışan fizyoterapisti Martin Wilson "Şubat'ta yaşadığı kırık sonrası yazın düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda rekabetçi olmasını bırakın, yarışması bile mümkün değildi. Ancak o 200'de dördüncü olup, 4x100 metrede gümüş madalya alan takımda yer aldı. Yıllardır çalıştığım atletler arasında en büyük mental güce ve özveriye sahip kişi o. Bu yaptıkları kesinlikle sürpriz değil" diyor. Yetenek ve antrenman birleştikten sonra madalyaya ulaşabilmek için gereken en önemli şey olan mental gücün de Asher-Smith'te var olduğunun en büyük örneği bu belki de...

"Yalnızca düz bir çizgi üstünde koşuyorum, bunun ne gibi bir şan veya şöhret getirmesi gerekir, bilemiyorum." Berlin'deki başarıları sonrası röportaj verdiği 45 İngiliz medya kuruluşundan birine Dina şöyle demişti: "Artık farklı davranmam gerektiğine dair insanlar sürekli bana bir şeyler söylüyor. Her gün kahve aldığım Costa Coffee'nin baristası 'Niye atlet olduğunu söylemedin, bir dahakine madalyalarını getir de bedava kahve vereyim' diye kızdı eve döndükten sonra ilk kahvemi aldığım gün. Bu garip gelebilir ama kendim olmaya devam edebilmek istiyorum. Morgan (Lake) bana Berlin'de şampiyon olduktan sonra akşam yemeğinde 'Neden hâlâ bu kadar normalsin sen!' demişti. Bunlar bana fazlasıyla anlamsız geliyor."

Baskıyı yerel medya veya atletizm topluluğuyla sınırlandırmak çok doğru değil tabii. Orta ve Kuzey Amerikalı sprinterlere direnebilen Avrupalı gören atletizm dünyası, o sporcunun üzerine titriyor. Buna en güzel örnek şüphesiz bundan üç yıl önce başlayıp yaklaşık iki yıl devam eden ve çıkışı da düşüşü de gözümüzün önünde gerçekleşen Dafne Schippers'ın kariyeri. Önce onun varlığı yarış izleme sebebi oldu, sonra performansı alkış aldı, ardından bu kadarı da normal değil denerek doping imaları yapıldı, şampiyonluklarından hemen sonra kendisine yeni beklentilerden bahsedildi ve Schippers hem fiziksel hem de mental olarak zayıfladı...

Onun çöküşünden sonraki ilk büyük Avrupalı sprinter olarak, Asher-Smith'in önünde daha büyük rakipler var kesinlikle ki bu rekabetin şekillendiği 2018 Diamond Lig sezonunda önümüzdeki birkaç yıl kadın sprintinde neler olabileceğine dair çok güzel ön bakışlar aldık. Evet, Karayipler ve ABD zaten olağan şüpheliler ancak Güney Afrika'nın Carina Horn ve Fildişi Sahili'nin Mari Josee Ta Lou ve Murielle Ahoure ikilisiyle dünya sahnesine girmesi, Asher-Smith'in dünya şampiyonluğu ve olimpiyat hayallerinin ne kadar zorlu bir yoldan geçtiğine örnek.

Ancak Dina Asher-Smith, kendisinin de söylediği üzere Jessica Ennis-Hill'in izinden gidiyor. Onun gibi bir rol modeli olabileceğinin farkında. Hem kariyeri hem de hayatıyla... Dünya ve olimpiyat şampiyonluğu hedefi aportta beklerken eskisi kadar gözden uzak olmadığının farkında. Üzerindeki beklenti ve baskının artık daha fazla farkında olsa da buna hazır. Medya ilgisinden rahatsız değil ama onu hayatının merkezine koymuyor. Ailesi, hatta 2017'de A ile geçtiği sınavları sonrası kabul edildiği King's College'daki eğitimi, atletizm kariyeri ve hedefleri kadar önemli. Tüm başarılara rağmen hiç değişmemesi 14 yıllık antrenörü John Blackie'yi de inanılmaz biçimde etkilemiş: "Anne ve babası Julie ve Winston'ın onu atletizm kulübüne getirdiği ilk günkü gibi heyecanlı, bu işi yapmaya karar verdiğindeki kadar dakik ve çok çalışıyor. Onunla gurur duymamak imkânsız çünkü herhangi bir atletin bir sezonda bu kadar şeyi başarıp aynı kaldığını galiba hiç görmedim."

Dina Asher-Smith hem Britanya'da hem de Uluslararası Atletizm Birliği (IAAF) 2018 sezonu ödüllerinde 'Yılın Kadın Atleti' adayı. Britanya'da bu ödülü alması işten bile değil, IAAF ödülleri içinse büyük bir şansı var. 2018 onun hayatının yılı oldu. Ve daha da önemlisi, gelecek bundan da iyi olabilir.

Socrates Dergi