
Amatörden Profesyonele...
4 dk
Her geçen gün popülerliğini arttıran espor, bir gün futbol müsabakalarıyla yarışır hale gelir mi? Riot Games yöneticisi Hasan Çolakoğlu, kendi penceresinden anlattı.
Milenyumla birlikte hayatımız değişti, insanların vakit geçirdiği iletişim araçları da evrildi. Değişen alanlardan biri de video oyunlarıydı. Buna bağlantılı olarak global şirketlerin yatırımları, profesyonel liglerin kurulması ve markaların espora girmesiyle birlikte espor bugünkü konumuna geldi. Aslında esporu yeni neslin yarattığı bir spor dalı olarak gördüğümüz için gelişmeleri öngörebiliyorduk.
Özellikle League of Legends, esporun dönüm noktasıydı. Oyunumuzun çıktığı yıllarda amatör bir ruhla oyun turnuvaları düzenlenirken, bugün League of Legends Dünya Finali için 50 bin kişi bir futbol stadyumunu dolduruyor. Özellikle Türkiye'de esporun gelişimi, 2015 yılı itibariyle kurduğumuz profesyonel lig yapısı ile dikkat çekici seviyelere ulaştı. Riot Games olarak Türkiye'ye geldiğimizde, espor henüz profesyonelleşmemişti, ekosisteminde büyük kulüp ve markaların çok da yer almıyordu.
Bildiğiniz gibi League of Legends'ta beşer kişilik takımlar karşı karşıya geliyorlar ve hem bireysel yeteneklerini ortaya koyarak hem de takım stratejisiyle hareket ederek kazanmaya çalışıyorlar. Bunun için ciddi antrenmanlar, kamplar yapmaları gerekiyor. Profesyonel LoL oyuncularının ortak özellikleri kuvvetli reflekslere, yüksek oyun bilgisine ve ciddi bir çalışma disiplinine sahip olmaları. Sağlıklı her insanda olması gerektiği gibi günde yedi-sekiz saat uyumaları ve fiziksel aktivitelerde bulunmaları gerekiyor. Bunları yaptıkça el, göz ve düşünce koordinasyonu güçleniyor.
Bir yandan da bahsettiğim popülariteye geleneksel sporları takip etmekten paralellik kurabiliriz. Örneğin futbol oynamayabilirsiniz ancak oradaki rekabet ve keyifli oyun sizi kendine çeker. Tam tersi, futbolun içine doğmuş, fiziksel olarak da oynayarak aynı zamanda profesyonel ligleri takip etmekten mutluluk duyuyor olabilirsiniz. Esporda da bunların hepsi geçerli. Ancak burada esporun diğer branşlardan ayrıldığı bir nokta var. Esporda iyi olan hareket alkışlanıyor ve fanatiklik yerini oyun tutkusuna bırakıyor. Örneğin Galatasaray ile Fenerbahçe'nin espor müsabakalarında Galatasaraylı taraftarlar, rakip oyuncuyu yaptığı güzel bir hamle sonucunda alkışlayabiliyor.
Biz esporu teknoloji ve sporun iç içe geçtiği, sosyalleştiren ve profesyonelleştiren bir alan olarak görüyoruz. Biz oyun şirketiyiz ama "Sürekli oyun oynayın" demiyoruz. Zaten oyuncularımızın yaptıkları düzenli bir programı var. Bu alanda sadece sporcu olarak değil, spor profesyoneli olarak da yer alınabileceğini ve bu kadar hızlı gelişen bir sektörün gelecek nesillerin iş alanı olarak hayatlarında çok daha ciddi bir yer kaplayacağını ebeveynlere anlatmaya çalışıyoruz.
Büyük futbol ve basketbol kulüplerinin espora yatırım yapması, aslında oyun sektörünü de etkileyerek oyun/espor ekosistemini büyütüyor. Örneğin futbol kulüpleri yalnızca FIFA için takımlar kurmuyor, aynı zamanda League of Legends ve diğer oyunlar için de ekip oluşturuyorlar. Böylelikle espor pastası gün geçtikçe büyüyor. Ayrıca yatırım yapan önemli spor kulüpleri, güçlü sponsorlukları ve daha büyük kitlelerin ilgisini espora çekmiş oluyor.
Bugün gençlerin büyük bir çoğunluğu, klasik kanalları ve mecraları takip etmiyor. Bir kısmı hiçbir şekilde televizyon izlemiyor. Tamamen internete bağlı olarak, sosyal medya platformlarında geziyorlar. Gençleri uzun süreler ekran karşısında tutmak mümkün olmasa da esporun bir parçası olduğunuzda kendinizi ilgilerini çekebilecek ve sahiplenecekleri bir konuma yerleştirmiş oluyorsunuz. Espor, gelecek on yılda büyümeye devam edecektir. Global düzeyde ünlü spor kulüpleri çoktan espora girdi bile. Türkiye'de Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş; dünyada ise Paris St. Germain, Schalke 04, Manchester United gibi büyük markalar espor takımlarını kurdular. Belki de espor maçlarının izlenme sayıları önümüzdeki yıllarda futbol müsabakalarını geride bırakır...