
Annesinin Oğlu
2 dk
Eski milli tenisçi İpek Şenoğlu'na, İngiltere günlerinden tanıdığı Andy Murray'yi sorduk.
Kariyerim devam ederken iki yıl kadar İngiltere'de yaşadım. O süreçte hem Andy hem de annesi Judy ile tanışma, vakit geçirme şansım oldu. Judy, Andy ve abisi Jamie için hem anne hem de baba gibiydi. Murray kardeşlerin hayatında bir baba figürü yoktu, anne ise ekstra özveriliydi. Mesela Birleşik Krallık gibi spor imkânlarının çok üst düzey olduğu bir ülkede yaşıyor olmalarına rağmen Andy antrenman yapmaya İspanya'ya gidiyordu. Ben de anne olduktan sonra daha iyi anladım; her ne kadar evladını daha iyi şartlarda antrenmana göndermek istesen de bu, kolay bir şey değil. Judy'nin onu ne kadar özlediğini hatırlıyorum ama kıymetli bir fedakârlık yaptı ve Andy'nin bir tenisçi olarak gelişimine büyük katkı sağladı. Ara sıra sürtüşmeleri olsa da anne-oğul birbirlerine çok yakınlardı. Zaten Andy'nin kadın sporcuların ve onların haklarının yanında bu denli fazla duruşunu da annesine olan düşkünlüğüne bağlıyorum.
Benim gördüğüm kadarıyla Andy Murray en başından itibaren hep çok kibar ve saygılı bir çocuktu. Örneğin otelde asansör sırasındasınız ve önünüzde Andy ile ekibi bekliyor, istisnasız bir şekilde asansöre ilk sizi bindirir. Yani kadınlara karşı olan hassasiyeti sadece basına verdiği röportajlarla yarattığı algının çok ötesinde, bu içinden gelen bir şey ve o yüzden çok değerli. Onun kadın tenisine ve kadın tenisçilere karşı yaklaşımının karşılığını da yakın zamanda gördük. Emeklilik ihtimalinden bahsedip gözyaşlarıyla tamamladığı basın toplantısından sonra en büyük desteği kadın sporculardan aldı. Spordaki cinsiyet eşitsizliği hakkında lafını sakınmayan çok fazla erkek figür var ama Andy bence bu hususta hepsinden farklı bir noktada. Bunda da samimiyetini hissetmemizin ve bazı aksiyonlarının payı var; Amelie Mauresmo'yu koçu olarak seçmesi bu anlamda önemliydi.
Onun hiç değişmediğini düşünüyorum. Girip Instagram'da herkesin fotoğraflarının altına yorum yapar, sorulanlara esprili cevaplar verir... Bu tarzı profesyonellik dışı bulanlar da olacaktır çünkü artık çoğu sporcunun sosyal medyadaki karakterleri dahi bir yönetime tabi. Ben ise gayet sempatik buluyorum. Misal Roger Federer; yeri doldurulamayacak bir efsane, büyük bir profesyonel, her şeyi olması gerektiği gibi yapıyor ama spor dünyasının Andy gibilere de ihtiyacı var. Zaten bence profesyonel kariyeri sonrası, o sihirli dünyayı arkasında bıraktığı zaman birçok rakibinden daha mutlu bir insan olacak.