Asrın Maçı

3 dk

Wembley Stadyumu, 90 bin seyircinin ve bir ring... Anthony Joshua ile Wladimir Klitschko'yı karşı karşıya getiren maç, âdeta içinde bulunduğumuz dönemin bir temsiliydi.

Ne zaman önemli bir boks maçı yaklaşsa benzer yorumlar birbiri ardına sıralanıyor… Mezkûr müsabaka; asrın, son dönemin ya da en iyi ihtimalle yılın maçı ilan ediliyor. Aslında bu yakıştırmalar yalnızca bir pazarlama çabası ya da abartıdan ibaret değil. En azından, bir temele dayandıklarını söylemek mümkün. Dünya boksunda çok sayıda farklı unvan, çok sayıda farklı kategori, bu kategorilerde çok sayıda şampiyon ve yine çok sayıda ‘yenilgisiz’ şampiyon, ringlerdeki mevcudiyetini sürdürüyor. Hâl böyle olunca birçok müsabaka, gerçekte taşıdığı önemin biraz ötesinde beklentilere neden oluyor.

Oysa herhangi bir spor müsabakasının başlangıç anının öncesinde sahip olduğu önem, onun belirli bir zaman dilimine damga vurması için gereken tek kriter değil. 'Vaat' elbette yüksek olmalı fakat 'o an' yaşananların görkemi bu konuda çok daha belirleyici. Dolayısıyla 'asrın maçı' olarak söz edilen tüm bu maçlar, aslında çok çok 'asrın maçı adayı' hüviyeti taşıyor. Ve sonunda, beklentileri karşılamaktan uzak kalıyor.

Nisan ayı sonunda Anthony Joshua ve Wladimir Klitschko'nun karşı karşıya geldiği ağır sıklet unvan maçı da bu adaylardan biriydi. Biri genç, diğeri kariyerinin son demlerinde iki ağır sıkletin hesaplaşmasının boksun geleceğine yön vermesi bekleniyordu. Joshua, 18 gibi oldukça geç bir yaşta başladığı boks kariyerine 2012 yılında olimpiyat şampiyonluğu eklemiş, profesyonel olduktan sonra çıktığı 18 dövüşün tamamını kazanmayı başarmış, üstelik bunların hiçbirinde rakibine sekizinci raundu göstermemiş bir saf yetenek olarak geleceği temsil ediyordu. Ancak o güne dek, 'en üst düzey' klasmanında sayılabilecek hiçbir rakiple karşılaşmamıştı. Wladimir Klitschko, ilerleyen yaşına (41) ve bir buçuk yıldır ringe çıkmamış olmasına rağmen o klasmanın ta kendisiydi. Tam dört kemerini Tyson Fury'ye kaptırdığı o maçın öncesinde tam 11 yıl hiç kaybetmemiş, önemli bir döneme hükmetmişti. İki boksörün ringdeki stilleri de bir başka çarpışmayı işaret ediyordu. İngiliz Joshua, ringde daha saldırgan, daha agresif bir tarz sergilerken Ukraynalı rakibi daha garantici, savunma ağırlıklı, tekniğin ön plana çıktığı bir stilin en önemli temsilcisiydi.

Wembley Stadyumu'nda 90 bin seyircinin önünde ringe çıkan ikilinin randevusundan, işte bu sebeplerle 'döneminin en büyük maçı' olarak söz ediliyordu. Ve 11 raunt süren mücadele, tüm vadettiklerini fazlasıyla karşıladı. Ne Joshua kontrolsüzce rakibinin üzerine gitti ne Klitschko sadece savunmayı düşündü. Maçın momentumu, az sayıda boks müsabakasında görülecek şekilde sık sık değiştikçe, 'o an' da tahmin edilemez bir hüviyete bürünerek değer kazandı. Beşinci rauntta yere düşen Klitschko, bir sonrakinde rakibini yere serdi. Joshua, kariyerinde ilk kez sekizinci raunda çıktı ve bunu dokuzuncu, onuncu, on birinci de izledi… Bitime bir raunt kala, puanlama dahi kafa kafaya giderken nakavt geldi. Asrın olmasa da son yılların en büyük maçında kazanan, Joshua, yani bir anlamda 'gelecek'ti. Kaybetmesine rağmen çok büyük bir performans gösteren Klitschko ise bir anlamda sahneden çekilirken Joshua'ya zayıf noktalarını göstermiş oldu.

Bundan sonrasında, sahne Anthony Joshua'nın olacak gibi görünüyor ki 27 yaşındaki boksörün potansiyeli çok daha fazlasına müsait. Belki de Michael Jordan, -sonu kötü bitse de- Lance Armstrong, Tiger Woods, Michael Schumacher gibi, kariyeri boyunca kendi branşına popülarite kazandıran bir figür olacak kadar…

Socrates Dergi