Ara: "Anna Kournikova"

4 dk

1990’ların sonunda internetin de gelişimiyle pazarlama dünyası hem başarılı hem de çekici bir spor figürünün peşindeydi. Tam da o sırada Anna Kournikova çıkageldi...

Arama motorlarının tarihi 1990 yılına dek uzanıyor. Henüz internetin dahi dünyanın büyük bölümlerince bir bilinmezden ibaret olduğu yıllarda, Montreal’deki McGill Üniversitesi’nde Archie isimli öncü arama motorunun temeli atıldı. Takip eden yıllarda henüz bulanık görünen internet havuzunu berraklaştırmak ve kurucularına milyonlar kazandırmak için irili ufaklı yüzlercesi daha kuruldu. 1997 yılının Eylül ayı geldiğinde ise google.com internet adresinin alan adı (domain’i) satın alındı ve geleceğin fenomeni, sanal dünyaya gözlerini açtı.

1997 yılı, bir büyük fenomenin daha doğuşuna ev sahipliği yaptı. Wimbledon tek kadınlarda Anna Kournikova, çok yakın gelecekte tüm arama motorlarında en fazla tıklanan kadın sporcularından biri olacağından habersiz, henüz 16 yaşında yarı finale çıktı. Kournikova’nın yarattığı etkiyi yalnızca kortta yaptıklarıyla açıklamak naiflik olurdu. Zira onu geçip finalde kupaya uzanan Martina Hingis, Kournikova’dan yalnızca birkaç ay büyüktü. Kournikova’yı özel kılan, korttaki oyununun yanında dillere destan güzelliğiydi.

Moskova’da doğup henüz 10 yaşında Nick Bollettieri’nin meşhur tenis akademisinde yetişmek üzere Florida’ya doğru yola çıkan Anna, doğru zamanda doğru yerdeydi. Reklam dünyasının kalbinde, pazarlamanın ve internetin bir uzay mekiği gibi havalanmaya hazır olduğu yıllarda zirveye yaklaşıyordu. 1998’de ilk kez ilk 20’ye giren, takip eden iki yılda WTA sıralamalarında sekizinciliğe kadar yükselen Kournikova medyanın da göz bebeğiydi. Vogue, Esquire, Cosmopolitan, Sports Illustrated ve daha niceleri, Rus raketi -ya da modeli- kapaklarına taşıdı.

Anna ilk değildi. Spor dünyası, son yüzyılda birçok güzel sporcuya tanıklık etmişti. Onu kendine özgü kılan ise aynı zamanda sporunun en iyileriyle aşık atabilecek seviyede olmasıydı. 2000 yılında, birkaç ay önce hayata veda eden ünlü Sports Illustrated yazarı Frank DeFord’a söylediklerine bakılırsa Anna da bunun farkındaydı: “Binlerce güzel kadın var, peki kaçı tenis oynayabilecek yeteneğe sahip? (...) Eğer dünya 500 numarası olsaydım kimse bana dönüp bakmazdı.”

Milenyumun başındaki internet patlamasını düşünürsek, 500 numarada kalsa dahi Kournikova’ya bakacak birileri çıkardı. Ancak reklam dünyasının odağını güzelliği kadar başarısıyla da öne çıkan isimlere çevirmeye başladığı bir çağda Kournikova, eşi benzeri olmayan bir cevherdi. Lycos’un yayımladığı “2000’de internette en fazla arananlar” listesinde 19. sıradaydı. Yanlış olmasın; tenisçi, sporcu ya da insan değil, en fazla aranan 19’uncu ‘şey’den bahsediyorum. Tenisi bıraktığı 2003’ten çok sonraları dahi Kournikova, en çok aranan sporcular arasında ilk üçün dışına çıkmadı. Kariyeri boyunca tenisten 3,5 milyon dolar civarı bir gelir elde eden Kournikova’nın aynı dönemlerde yıllık reklam geliri 10 milyon dolar seviyesindeydi.

İçinde kadın ve spor kelimeleri geçen her sohbetin bir noktada Kournikova’ya bağlandığı bir evrenin zararlı yanları da vardı elbette. Bu etkiyi en iyi anlatanlardan biri de Grantland’den Jay Caspian Kang’di: “Kournikova uzun yıllardır kamuoyunun gözünden uzakta. Ancak kadın sporcuların bir şekilde Anna’nın seksiliğine yanıt vermek zorunda oldukları o yıllar, ülkenin kadın sporcuları ne şekilde değerlendireceğine hâlen etki ediyor. O dönem, şu paradoksu yarattı: Eğer kadın sporu üzerine gerçekleşen tüm sohbetler -kasıtlı ya da bilinçsizce- Kournikova hakkındaysa ve Anna Kournikova sohbetlerinin kadın sporlarıyla alakası dahi yoksa, kadın sporlarını nasıl konuşabilirsiniz ki?”

Kournikova’nın tekler kariyeri 1997 yazındaki o yarı finalin ötesine geçemedi. Bugün Google’a girip “Anna Kournikova” araması yaparsanız, muhtemelen karşınıza birkaç aylık bebekleriyle ya da partneri Enrique Iglesias’la poz verdiği ender fotoğraflarından biri çıkacak. Kournikova’nın spor medyasına bıraktığı miras ise öyle görünüyor ki çoğu ‘spor’ sitesinin fotoğraf galerilerinde yaşamaya devam edecek.

Socrates Dergi