
Arenadaki Adam
12 dk
Gianluca Vialli, İtalyan futbolunun kendine has yıldızlarından biriydi. Sahada da kulübede de büyük işlere imzasını koydu. 2021'deki zafer ise çok zorlu bir savaşın mükâfatıydı.
İtalya'nın Avrupa Şampiyonası zaferinden sonra sosyal medyada bir video dönmeye başladı. Eski dönemin yıldızlarının cirit attığı teknik heyetin parçalarından Gianluca Vialli, final öncesinde futbolculara Theodore Roosevelt'in 'Arenadaki Adam' konuşmasından tenkitçilerle ilgili bölümü okuyordu: "Onur, arenadaki adama aittir. Yüzü; toz, ter ve kana bulanmış adama... Cesurca savaşan, defalarca hata yapan, eksikler ve hatalardan yoksun bir başarının ve bunu hak eden bir ismin olmadığının farkında olan adama... Kendini bir amaca adamış, nasıl heyecanlı ve kararlı olacağını bilen ve bunu haklı bir sebep uğruna harcayana... İşler iyi gittiğinde büyük fetih zaferlerinin geleceğini, kötü gittiğinde ise cüret ederek düştüğünü bilene... Bu adam hiçbir zaman, zaferin ve yenilginin ne demek olduğunu bilmeyen vasat ruhlarla bir tutulmaz." Alkış, coşku ve Vialli'nin karizması ile noktalanan video, ilk bakışta inanmış bir takımı gözler önüne serse de Vialli'nin yaşamından da izler barındırıyordu…
İdollerinin Rakibi Olana Kadar Çalış
Ses rengi ile İtalyan futbolseverlerin hafızalarında yer eden maç spikeri ve gazeteci Sandro Ciotti, 1976'da Johan Cruyff'un kariyerini ve hayatını anlatan Il profeta del gol belgeselini yayımladı. Yapımın etkilediği futbolseverlerden biri de genç Gianluca olmuştu. Bir Inter taraftarıydı ve takımı birkaç yıl önce, Avrupa Kupası finalinde Ajax'a boyun eğerken dikkatini en çok çeken isim Cruyff olmuştu. Artık idolü hakkında daha çok şey biliyordu. Birkaç yıl sonra yeni bir idolle daha tanıştı, akranı olan bir yetenekti bu seferki. "İlk kez Coverciano'da karşılaştık. İnsanlar onun hakkında konuşmaya başlamıştı bile…" diyerek anlatıyordu Gianluca, Roberto ile karşılaştığı günü…
1984… Ülkenin dikkat çeken gençlerini takımına toplayan Sampdoria Başkanı Paolo Mantovani'nin yeni transferi, Cremonese'nin genç santrforu Gianluca Vialli olmuştu. Coverciano'da gördüğü anda etkilendiği Roberto Mancini ile aynı forma için ter dökeceklerdi.
"Sahadaki uyumu antrenmanlarla sağlarsınız ama hayatınızdaki uyum kendiliğinden gelişir, bu da öyleydi" diyordu Vialli. İkilinin arkadaşlığı belki çevrelerince bilinen bir durumdu ama saha içindeki uyumları tüm dünyaya yayılacak, Sampdoria dendiğinde Vialli-Mancini ikilisi akla gelecekti. 'I gemelli del gol' (Golün İkizleri) lakabını alan hücumculardan Mancini, oyun görüşü, saha içindeki taktiksel liderliği ve 10 ile 9 numaraların harmanlanmış yeteneğiyle dikkat çekerken; Vialli de gücü, hızı ve kalecilerin sağlığını tehdit edebilecek sert şutlarıyla Gigi Riva ekolünü temsil ediyordu. Üstelik Mancini'den farklı olsa da liderlik özellikleri de yadsınamazdı. Özel iki ismin çevresine yerleştirilen iyi parçalar ve antrenör Vujadin Boskov ile tamamlanan yapboz, 1990'da -iki golün de Vialli'nin ayağından geldiği finalde- Kupa Galipleri Kupası'nı, 1991'de de Serie A şampiyonluğunu getirmişti. Vialli, aynı zamanda 1990-1991 sezonunun gol kralı olmayı da başarmıştı. Ama büyük idol biraz canını sıkacaktı…
Sampdoria, Avrupa'daki ilk zaferine 1989 Mayısı'nda ulaşabilirdi. Kupa Galipleri Kupası'nda finale kadar çıkıp karşılarında Barcelona'yı bulmuşlardı. Barcelona için de dönüm noktalarından biriydi. Nitekim yeni bir takım ve mantalite inşa etmesi için Barcelona'ya dönen 'Il profeta del gol' Johan Cruyff, takımın başında ilk uluslararası finale çıkıyordu. İdolüne sakat sakat da olsa rakip olan Gianluca pek de varlık gösterememiş ve kupa, Barcelona'nın olmuştu. Yüzleşme bununla da sınırlı kalmayacaktı. Scudetto sonrası 1991-1992 sezonunda Avrupa'daki ivmesini devam ettiren Sampdoria, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda finale kadar yükselmişti. Zaferin önündeki engel yine Cruyff ve Barcelona'ydı. Vialli'nin şanına yakışmayan performansı ve kaçırdığı goller ile Sampdoria taraftarının aklına kazınan maç, Koeman'ın frikiği ile noktalanıyordu. Wembley'de kazanan yine Cruyff'tu. Vialli, yıllar sonra "O maçı kaybetmemizde tek suçlu bendim, buna ikna olmuş durumdayım" diyordu. Suçu sadece 'gol kaçırmak' değildi; birkaç gün önce Juventus'la anlaştığı açıklanmıştı. Juventus'ta kendi tabiriyle 'koca kulaklı' kupaya ulaşacaktı. Hem de takım kaptanı olarak... Lig şampiyonluğu, UEFA Kupası… Ama 1992 Baharı'nı unutması kolay değildi: "Dört yıl boyunca Wembley'deki finalin kâbusunu gördüm."

Olmak İstediğin Kişi Ol
"Maddi sorunum yok, kafamın ve kalbimin istediği yere gidebilirim." Vialli, Juventus sonrası onu Chelsea'ye götüren süreci bu sözlerle anlatıyordu. Söz konusu, varlıklı bir aileden gelmesinin kariyerine olan etkisiydi. "Futbolun demokratik bir oyun olmasını seviyorum" diyordu Vialli, Graham Hunter'a verdiği röportajda: "Evet, davranışlarım, geçmişim farklı olabilir, yanımdakilerin geldiği çevre benimkinden daha fakir de olabilir ama beni sahada gördüklerinde 'Bizden biri' diyorlardı. Savaşa giderken diğer şeylerin önemi olmaz!" Sahada herkes gibiydi belki ama saha dışında çok da normal olduğu söylenemez. Sampdoria şampiyonluğu sonrası platin saçlarıyla Papa'nın elini sıkan, Juventus'un 1994-1995 sezonu öncesinde takım fotoğrafı çekimlerinde bir anda arkasını dönüp şortunu indirerek poz veren ya da onu soğuk suya atan Graeme Souness'ın iç çamaşırına kaşıntı tozu serpen bir adamdan bahsediyoruz. Sampdoria'daki aile ortamını anlatan simge çılgınlıklardan biri de Scudetto sonrası dönemin popüler grubu Europe kılığına girerek sahneye çıkmaları (Mancini, Manini, Vialli, Lombardo) ve Final Countdown'u söylemeleri. Vialli'nin performansa notu tam: "Lombardo'nun peruğu düşene kadar bizi kimse tanımadı!"
Yarı baba olarak gördüğü Boskov ve oyun mantalitesine hayran olduğu Lippi gibi onu idare eden antrenörlerle sorun yaşamasa da bu huylarını pek tasvip etmeyenler de yok değil. "Sacchi ile kümesteki iki horoz gibiydik. İlk başta beni seviyordu. Sonra belki de şunu algıladı; ben sorgulayan biriydim. Anlamak isteyen, emir almak yerine bir şeyler için ikna edilmesi gereken. Sacchi'nin soruları sevdiğine inanmıyorum." Bir de Sacchi'nin takım elbisesinde kullandığı mendilin içine yerleştirdiği parmesan rivayeti var tabii… Sacchi'yi kızdıran nedir bilinmez ama Aralık 1992'den sonra Vialli'yi milli takıma çağırmadığı bir gerçek. Vialli adına 1994 Dünya Kupası ve 1996 Avrupa Şampiyonası'na mal olduğu da. Ama Vialli, yine Vialli gibi davranmaya devam edecekti… 1994 finalinde Brezilya'yı desteklediğini açıklayacaktı. 1996'da Avrupa Şampiyonası'ndan önce ise 'ufak' bir düzeltme yapacaktı. La Repubblica'ya verdiği demeçte "Eğer İtalya ile oynarlarsa İngiltere'yi tutacağım" diye başlıyordu söze, "İtalya'ya karşı Brezilya'yı tuttuğum doğru değil, düşüncemin kötüye yorumlanmasıydı. ABD'deki Brezilya'nın daha çok sevdiğim takım olduğunu söyledim, bu İtalya'ya ihanet anlamı taşımaz."
Vialli, sıradışı olduğu kadar başarılı da olmaya devam etti. Yeni adresi Chelsea'ydi ve bir süre sonra oyuncu-menajer rolüyle FA Cup ve Kupa Galipleri Kupası'nı kazanarak antrenörlük hayatına da muazzam bir giriş yapmıştı. Sonrası mı? 2000'lerin başında Chelsea'den ayrıldı, kısa süre Watford'da takıldı ve bir anda antrenörlüğü bıraktı. Tam Vialli tarzı, keskin bir sondu bu da. 2016'da Graham Hunter'la yaptığı söyleşide Hunter'ın antrenörlükle ilgili temennisine klasik bir Vialli cevabı veriyordu: "Bir kulübü yönetmek istiyorum. Genel menajer olmak ve başkanla birlikte antrenör seçip, antrenör kovmak…"

Yaralar Asla Teslim Olmadığınızın Tanıklarıdır
Tam da bu dönemlerde Sampdoria yönetiminde görev alacağı söylentileri dolanmaya başlamıştı ki sarsıcı bir gerçek ortaya çıktı. Vialli, egzersiz yaparken kendi tabiriyle küçük bir köpek tarafından ısırılmış gibi hissetti, doktora gitti. Tedavi cevap vermeyince Buffon'un 2010 Dünya Kupası döneminde tedavisini yapan doktordan randevu aldı ve sinirlerin üzerinde bir fıtık şüphesi ile tedaviye başlandı. Fakat gerçek kısa sürede ortaya çıkacaktı: Gianluca Vialli, pankreas kanseriydi. Haber yayıldı, geçmiş olsun mesajları onu takip etti… Kısa süre içinde onu sevenleri üzen, 82 kilodan 66 kiloya inmiş, 'Vialli' gibi görünmek için içine birkaç kat kıyafet giyen bir adam çıktı karşımıza. Zorlu dönemde verdiği bir röportajda "Babama çok ciddi bir söz verdim. Ona, 'Senden ve annemden önce ölmeyeceğim' dedim" diyordu. Ama bir süre sonra, aynı dönemde vasiyetini hazırladığını da belirtecekti. İlk ameliyatı, 29 Kasım tarihliydi. "Barcelona'nın kuruluşu" diye not almıştı. Sanki yine Wembley aklından çıkmamış gibiydi. Kemoterapinin ikinci seansında durum daha da zorlaşmıştı ki bir çağrı geldi. "İşi düşünürsem saçma düşünceleri kafamdan atmam daha kolay olur" diye düşündü ve eski ortağı Roberto Mancini'nin milli takımdaki teknik heyetine dahil oldu. İtalya, Euro 2020 Elemeleri'nde Yunanistan karşısına çıktığında, Vialli'yi görüp de ilk anda tanıyabilenlerin sayısı çok fazla değildi…
11 Temmuz 2021… "Vialli'yle sarılmam mı? Otuz yıl önce burada beraberdik ve kaybettik. Yıllardır arkadaşız. İtalya'ya yıllar sonra kupayı getirmek de harika. Vialli'yle heyecanlandık. Belki de yaşlandığımız içindir…" Roberto Mancini, 11 Temmuz'da İngiltere'yi yenerek kazandıkları kupa sonrasında daimi ortağı Vialli ile sarılarak zaferi kutlamıştı. Evani, Salsano ve Lombardo gibi Sampdoria forması giymiş efsanelerin yer aldığı teknik heyetin sembolü yine 'Golün İkizleri' olmuştu. Vialli, belki Evani gibi bir taktiksel rol oynamıyordu ama Roosevelt alıntısını okuduğu videodan da anlaşılacağı üzere takıma liderlik özelliği ve mücadelesi ile ilham vermişti. Üstelik doğum gününden iki gün sonra, dört yıl kâbuslarına sahne olan Wembley'de kazanmıştı. "Kanserle savaşamam, çünkü bu kazanabileceğim bir savaş değil. O benim için çok güçlü bir rakip" dese de iki senede hastalığı -şimdilik- alt etmeyi başarmış ve kariyerine yakışır bir zaferle noktalamıştı. Bu zorlu süreçte yayımladığı Goals adlı kitabın önsözünde "Mantra ve alıntıları severim" diyordu efsane, "İnsanın yaşamına yön verebilecek hikâyeleri de severim, gerçek olanları. Harika bir hikâyeyi doğru mantrayla bağdaştırdığınızda güçlü, ilham verici ve çok şey öğrenilebilecek bir kombinasyon ortaya çıkıyor." Kitabında kendisine ilham veren 90 alıntı-mantra* ve insan hikâyesini birleştiren Vialli, 90+1'de de kendine yer açmış ve zorlu süreci ayrıntılarıyla, çılgın esprilerini de katarak kaleme almıştı. Yazısının alıntısı ise çoktan kesinleşeceğine emin olabileceğimiz bir dilekti: "İnsanlara ilham vermek, birinin bana bakıp 'Senin yüzünden vazgeçmedim!' demesini istiyorum!"
*Yazının arabaşlıkları da kitabın bu kısımlarından alıntılanmıştır.