Ayakkabı Savaşları

8 dk

Nike'ın son dönem koşu ayakkabıları, atletizm dünyasını altüst etmeye ve tartışılmaya devam ediyor. Özellikle de Eliud Kipchoge ve rekorları üzerinden...

Ekim 2019'dan beri atletizm dünyası, Nike'ın yeni koşu ayakkabılarının avantajlarını tartışıyor. Aslında her şey, o dönem Eliud Kipchoge'nin özel bir organizasyonla iki saatin altında maraton koşmasıyla hararetlenmişti. Bunun üzerine bir grup Etiyopyalı atlet, söz konusu ayakkabıların (Vaporfly) sağladığı avantaj nedeniyle Dünya Atletizm Birliği'ne (World Athletics) yeni düzenlemeler getirilmesi yönünde çağrıda bulunmuştu. Devamında mesele daha da alevlendi.

İlginç olan şu ki Nike, ayakkabıları Temmuz 2016'da piyasaya sürmüştü. 2016 Rio'da erkekler maratonda ilk üç sırada yer alan sporcular ve o yılki Berlin, Chicago, New York Maratonu'nu kazanan atletler o ayakkabılarla koşmuştu ve konuya dair herhangi bir tartışma kopmamıştı. Ayakkabıların ne denli etkili olduğunu şu veri net şekilde ortaya koyuyor: Eylül 2018-Ekim 2019 arasında Nike giyen erkek koşucular tarihteki en hızlı beş maraton derecesini elde etti.

Nike'ın kullandığı teknolojinin yol açtığı kaosun bir benzeri bundan on yıl önce yüzmede de yaşanmış, poliüretan mayonun kullanıldığı 2009 Dünya Yüzme Şampiyonası'nda tam 43 rekor kırılmıştı. Sporculara avantaj sağladığı gerekçesiyle poliüretan mayolar yasaklanmış, 2008 yazı ile 2009 yazı arasında kırılan 130 dünya rekoru da iptal edilmişti. Dünya Atletizm Birliği, Uluslararası Yüzme Federasyonu'nun iptal kararının bir benzerini almadı. Bunun yerine şikâyetler doğrultusunda Ekim 2019'da bir teknik ekip kuruldu, oradan çıkan rapor doğrultusunda bazı adımlar atıldı. Taban kalınlığının 40 mm ile sınırlanmasını sağlayan yeni parametrelerin getirilmesi ve karbon plaka kullanımına ilişkin yeni düzenlemeyle World Athletics, olaya müdahale etti.

Peki bu problem neden bir kaosa dönüştü? World Athletics kurallarında, ayakkabıların haksız bir avantaj sağlayamayacağı ve herkes için makul şekilde ulaşılabilir olması gerektiği belirtiliyor. Fakat bunun nasıl yapılacağına dair sınırlar net olarak çizilmiş değil. Birçoklarına göre, sıkıntıların temelini bu belirsizlik oluşturuyor. Bununla birlikte, ayakkabıların etkisinin World Athletics tarafından öngörülemeyip yaşananlara geç tepki verilmesi de sürecin uzamasına neden oldu.

Nike'ın son dönem ayakkabılarının sporculara sağladığı avantajları şöyle ifade etmek mümkün: Sözkonusu modeller, yeni bir orta taban köpüğü olan 'pebax' içeriyor. Bunun da çıplak ayakla koşmak gibi bir deneyim sağladığı ifade ediliyor. Pebax'ın bir diğer özelliği ise 1970'lerden bu yana üretilen çoğu koşu ayakkabısında kullanılan köpüklerden yüzde otuz daha fazla enerji geri dönüşü sağlaması. New York Times'ın analizine göre Nike marka ayakkabılarla koşan bir atlet, ortalama ayakkabı giyen bir koşucudan yüzde dört ile beş, bir sonraki en hızlı popüler ayakkabıdan ise yüzde iki ile üç arasında daha hızlı koşuyor.

Güney Afrikalı spor bilimcisi Ross Tucker, Nike'ın ürettiği ayakkabıların sporculara avantaj sağladığını bilimsel verilerle ortaya koydu. Tucker, New York Times'a verdiği demeçte, en az dört bağımsız laboratuvar çalışmasının yapıldığını, Nike'ın ayakkabılarını giyerken oksijen kullanımının yüzde 2.7 ile yüzde 4.2 arasında azaldığını söylüyor. Tucker, durumun çözümü için de basit bir öneride bulunuyor. Ona göre orta taban yüksekliğinin ve yay benzeri cihazların orta tabana eklenmesinin sınırlanması gerekiyor.

Tartışmaların odak merkezindeki isim ise, başta da belirttiğim üzere, Kipchoge. Kenyalı atlet bu ayakkabılarla Ekim 2009'dan beri gündemde. Kipchoge, ayakkabıların büyük avantaj sağlayabileceğini kabul ediyor. Buna karşın ünlü yıldız, 21. yüzyılda yaşadığımızı ve değişimi kabul etmek gerektiğini söyleyerek sporun ruhunu ihlal ettiği yönündeki eleştirileri reddediyor.

Ayakkabı tartışmaları öyle bir noktaya geldi ki yarışların önüne geçmeye başladı. Geçen ay düzenlenen Londra Maratonu'nda Kipchoge ile Kenenisa Bekele'nin hangi ayakkabılarla koşacağı en önemli konuydu. Bekele, Kipchoge'nin giydiği yeni ayakkabının (Alphafly) kendisini antrenmanda sakatladığını söyleyip bu ayakkabıları yarışta tercih etmeyeceğini belirtti. Etiyopyalı atlet, bu ayakkabılara uyum sağlamanın zor olduğunu, kas gerilmesi gibi küçük sakatlıkların yaşandığını belirtti. Bekele, ayrıca bir yıldır bu ayakkabılarla yarışan Kipchoge'nin avantaj sağladığına ve diğer bütün sporcuların Nisan ayında bu ürünü kullanmaya başladığına da dikkat çekti.

Nike'ın avantaj sağlayan ayakkabı serisi sadece uzun mesafe koşucuları arasında popüler değil. Kısa ve orta mesafe sporcular için de yeni sivri uçlarla ve ayakkabıların altındaki çivilerle birlikte rekorların kırılma olasılığının arttığı ileri sürülüyor. Siffan Hassan ile Laura Muir'in aralarında bulunduğu elit atletler bu ayakkabılarla koşuyor. 100 metreyi 9.76 ile koşan Chris Coleman'ın yeni çivi ayakkabılarla 9.40'ları görmesinin ve Usain Bolt'un rekorlarını kolayca geride bırakmasının mümkün olduğu düşünülüyor.

Spor malzemeleri üreticileri pazarında da Nike ile rakipleri arasında farklı bir yarış var. Diğer üreticiler, Nike ile 2020 Tokyo'da yarışacak teknolojik gelişmeyi sağlayamayacaklarını düşünüyorlardı. Pandemi nedeniyle olimpiyatların bir sene daha ertelenmesi diğer üreticilere rekabet için gerekli süreyi verdi. Buna karşın Nike'ın ayakkabıları piyasaya sürmesi ve ilgi görmesi ilginç sonuçlar da doğurdu. Ocak ayının ilk haftasında Japonya'da koşulan Hakone Ekiden Yol Yarışı'nda sporcuların yüzde 84'ü Nike Vaporfly giyiyordu. Yarışta Japon ayakkabı üreticisi Asics giyen atlet sayısı bir önceki seneye göre 51'den yediye düşmüştü. Yarışın koşulduğu günün ertesinde Tokyo Borsası'nda Asics hisselerinde yüzde 3.8'lik düşüş yaşandı. Yani ayakkabılar, sadece rekorları ve takımları değil, borsayı da derinden sarstı.

Socrates Dergi