
Ayakların İfadesi
7 dk
Sinemacı, yazar, eğitmen, aktivist, sol bek. 2014'te kaybettiğimiz Harun Farocki'yle tanışmak için güzel bir zaman olabilir. Yeni çıkan bir kitap ya da amatör bir futbol takımı vasıtasıyla…
Harun Farocki ismine ilk kez 2009 yılında rastlamış olmalıyım. Christian Petzold filmlerinin, henüz keşfettiği o sinemasal hazinenin içinde, altın havuzundaki Varyemez Amca gibi oynaşıp duran yirmi yaşındaki bir genç için kurulması kaçınılmaz bir bağlantıydı. İlk bakışta sanatsal üretimlerinde kategorik bir farklılık varmış gibi görünse de Petzold'ün imajlarına Farocki'nin kılavuzluğunda yeniden baktıkça, burada sıradan bir usta-çırak ilişkisini aşan bir şeyler olduğuna ve birbirini anlayan iki sanatçıya tesadüf ettiğime kanaat getirmiştim.
Farocki'yi 2014 yazında kaybettik. Mario Götze'nin Almanya'yı bir kez daha Dünya Kupası şampiyonluğuna kavuşturan golü atmasından yaklaşık iki hafta sonra… Onun ölüm haberini nasıl deneyimlediğimi düşününce, Ulus Baker'in öldüğü güne gitmekten kendimi alamıyorum. Çevremdeki insanlar arasında onunla tanışıklık, hatta arkadaşlık kurabilecek kadar şanslı olanlara hep gıptayla bakmıştım. Ve o gün, kendi düş evrenimde onunla sinemadan, felsefeden ve en önemlisi futboldan söz ettiğimiz anların gerçeğe dönüşmeyeceği kesinleşmişti. Mayıs 2002'de Radikal Futbol'a yazdığı Valeri Lobanovski güzellemelerini ve futbola dair diğer metinlerini tekrar tekrar okumaktan ve çevremdekilere işaret etmekten daha fazlasını yapamazdım artık.
Geçtiğimiz aylarda Yort Kitap'ın Türkçeye kazandırdığı İmajlarla Düşünmek, bu köşeyi daha önce ziyaret eden kitapların aksine, bir spor kitabı değil. Ancak bu köşeyi okuyan ve Harun Farocki'yle tanışmakta gecikmiş herkese tavsiye edebileceğim bir kitap. Farocki'nin ölümünün ardından, Altyazı dergisi için kaleme alınmış Ahmet Gürata makalesi, bu yeni kitap için de bir sunuş vazifesi görüyor. "Bu alçakgönüllü filozofu sanki yıllardır tanıyor gibiydik. Özel hayatından akademik çalışmalarına, bitmez tükenmez sorularımızı sabırla ve bilgece yanıtlıyordu. Eskilere dayanır gibi görünen bu tanışıklığın nedenini hemen fark ettik ve Ege Berensel hepimizden önce dillendirdi: Dostumuz ve hocamız Ulus Baker'in belki de hiç karşılaşmadığı 'manevi' ağabeyiydi Farocki. Giyinişi, konuşması, sigarayı tutuşu, karşısındaki kişiden gözlerini kaçırarak konuşuşu Ulus'u o kadar andırıyordu ki…"
Bir şey daha var. Baker'le Lobanovski futbolunu methettiğimiz düş evreninde, Farocki'yle de 2006 Dünya Kupası Finali'ni konuşuyorduk. O maçı merkezine alan Deep Play adındaki video çalışması, ertesi yıl documenta 12'de yer almıştı. Spor yayıncılığına eleştirel bir gözle ama bir yeniyetmenin merakıyla yaklaşan bu video yerleştirmesinde ısı haritaları ve bugün ilkel görünebilecek bazı 'veri görselleştirmesi' denemeleri dikkat çekiyordu.
Ölümünün ardından Deep Play'den ve Farocki-futbol ilişkisinden bahseden bir şeyler yazmak istediğimde, araştırmalarım beni SV Tasmania Neukölln 1973 (başka bir deyişle, TAS Bühne & Sport) adlı bir amatör futbol takımına götürdü. Hayal ettiğimden çok daha fazlasını bulmuştum; öyle ki Farocki ile Petzold arasındaki ülfetin kökleri de Tasmania'ya dayanıyordu. Petzold için Farocki -Alman Film ve Televizyon Akademisi'ndeki (dffb) dönem arkadaşları Angela Schanelec ve Thomas Arslan için olduğu gibi- tek başına bir film kanonuna denk geliyor olabilirdi.
Ancak ondan da önce, her hafta Batı Berlin'in toprak sahalarında buluştuğu bir futbol arkadaşı olmuştu.
O yazı fikri daha büyük bir şeye evrildi ve 2017 yazında, Socrates'in Almanca edisyonu için çalışırken, Göksu Bulut'la beraber Farocki'yi anmanın güzel bir yolunu bulduğumuzu düşündük. Yaklaşık kırk yıl boyunca o toprak sahalarda buluşan arkadaşları bir araya getirip bir sözlü tarih çıkaracaktık. İmajlarla Düşünmek'in hazırlanmasında da önemli rol oynayan Prof. Dr. Volker Pantenburg, Melis Behlil vasıtasıyla ulaştığım Malte Hagener, Stefan Pethke, Farocki ailesinin ve Berlin'deki Harun Farocki Enstitüsü'nün (HaFI) değerli üyeleri Antje Ehmann, Anna Faroqhi ve eski takım arkadaşları Haim Peretz, Vincenzo Lenz ve Holger Wilke'nin katkılarıyla altı sayfalık özel bir Farocki dosyası oluşturduk ve daha önce Die Tageszeitung'da yayımlanmış futbol günlüklerinden pasajlara yer verdik. Farocki'nin futbolu bir gözlem (ve içgözlem) aracı olarak kullanırken, bu amatör futbol takımını da filmlerindeki titizliğiyle tesis ettiğini keşfettik. Tasmania'da forma giymiş herkes, takıma irmek için o kültürel çeşitliliğe katkıda bulunacak bir karakteri haiz olması gerektiğini en baştan hissettiğini söylüyordu: "Dönemin siyasi hareketlerini ve Farocki'nin angajmanını düşününce, proleter bir tavırla, sahada en çok mücadele edenlerin ya da en iyi verim sağlayanların takıma alınmasını beklemiştik. Hiç ilgisi yoktu. Gruptaki her oyuncu, belli bir şeyi temsil ettiği için oradaydı."
Son olarak, Gürata'nın Farocki'nin ardından seçtiği iki sıfata uğramak yerinde olabilir: Radikal ve mesafeli. Dosyamızı hazırlarken bize çok yardımcı olan eski TAS mensubu ve hatırı sayılır derecede Farocki meftunu Stefan Pethke, yeşil sahadaki Harun'u şöyle tarif ediyor: "Harun, TAS Bühne & Sport takımının emektar sol bekiydi, dünya görüşüyle kafiyeli biçimde. Gelgelelim, demode bir oyun stili olduğunu da söylemeliyim. Onu her maçta şaşmaz bir pozisyon bilinciyle hareket ederken görürdünüz, oyun rakip yarı sahada oynanırken dahi yerini terk etmezdi. Hücum aksiyonlarına karışıp da takıma ayak bağı olmak istemiyor gibi bir hali vardı. Belki de filmlerinde olduğu gibi, futbol sahasında da bir gözlemcinin rolüne bürünmeyi uygun bulmuştu."