Kültür Farkı 1: AZ Alkmaar - Galatasaray

4 dk

Trendyol Süper Lig ve Eredivisie, Avrupa’da '5 Büyük Lig' arkasındaki ikinci beşlinin üyeleri. Ekonomik büyüklükleri 15 yıl boyunca ardarda sıralandı, biz hep öndekiydik. Şimdilik terse döndü. Öte yandan, iki ligin futbol kültürü çok farklı. İki kulüp, bu farklılığı derinden yansıtıyor.

Süper Lig net bir tüketici, üstelik kaynaklarını aşacak şekilde tüketiyor. Bu ölçüsüz harcama alışkınlığı nedeniyle kulüplerimizin başı UEFA ile dertten pek kurtulmuyor. Eredivisie ise en başarılı üreticilerden. Gelir açığını, yarattığı veya geliştirdiği oyunculardan sağladığı kazançla kapatıp yukarı tutunma çabasında. Ve performans tablosunda, gelir tablosunda gerisinde kaldığı Süper Lig’i geçmeyi neredeyse hep başardı.

Süper Lig ve Yayın

Süper Lig gelir farkını, benzeri ayardaki liglerin çok ötesindeki yayın geliri sayesinde yaratıyordu. Ancak artık yayına, o karşılığını alamadığı(tüm yayıncıları batmış bir ligden bahsediyoruz) bedelleri ödemek isteyen yayıncı kalmaması, piyasanın gerçek değerine dönme eğilimine girmesi bu üstünlüğü eritti. Kulüpler kazanç seviyelerini korumak istiyorlarsa, diğer gelir kaynaklarını büyütmek zorundalar.

Bunun en etkili yöntemini de gerek 5 büyük içinde İngiltere ile rekabete çalışan İspanya, Almanya ve Fransa, gerek yakın rakipler Hollanda, Portekiz ve Belçika yıllardır gösteriyor: Oyuncu üretimi.

Lig İçindeki Konumları

Galatasaray ve AZ’nin ligleri içindeki konumları farklı. İki kulübün ekonomileri arasındaysa daha büyük bir güç farkı var. 16 milyonu aşan İstanbul’un kulübü Galatasaray, hem şehirde hem ülkede önemli bir desteği arkasına almış olarak ligin 3 büyüğünden ve doğal şampiyonluk adaylarından biri. AZ ise 100 bini biraz geçen Alkmaar kentinin temsilcisi ve yine 3 büyüğünün doğal şampiyonluk adayı olduğu ligde genelde başaltı konumda, yarışta sürpriz hedefleyen bir kulüp. Bunu da -tıpkı ligler arası yarışta da gördüğümüz üzere- en iyi üreticilerden biri olup, büyüklerle aradaki gelir ve dolayısıyla kadro gücü farkını üretim kalitesiyle kapatarak ve Alkmaar’dan daha büyük olan Utrecht, Enschede gibi kentlerin temsilcilerini de ekarte ederek yapmaya çalışıyor.

AZ, sürprizi iki kez yapmayı başardı. İlki oldukça görkemliydi: 1980/81 sezonunda, ilk 23 maçı 22 galibiyetle geçtiklerinde işi zaten neredeyse bitirmişlerdi. Sonraki 11 maçın sadece 5’ini kazansalar da 101 gole ulaşan takım 6 maç kala şampiyonluğu ilan etmişti. O yıl UEFA Kupası’nın da finalindeydiler. Sir Bobby Robson’ın Ipswich Town’ına ilk maçı 3-0 kaybedince rövanştaki 4-2 yetmedi. Ocak 2005’te başlayan Louis Van Gaal dönemiyle yine zirve zorlayıcı oldular. 2006/07’de şampiyonluğu son hafta Excelsior’a kaybedince verdiler, 2008/09’da ise şampiyondular.

2005-14 döneminde, 9 sezonda Avrupa’da 1 yarı final, 3 çeyrek final gördüler. 2022/23’te de Konferans Ligi’nde yarı finalleri var. UEFA 5 yılllık sıralamasında Galatasaray’ın 21 sıra önünde, 39’dalar.

2 kulübün, bulundukları kentin ve ülkenin yapısının yanı sıra içinde oldukları futbol kültürünün de şekillendirdiği gelir-gider yapısına kısaca bakalım.

Rams Park ve AFAS, İstanbul ve Alkmaar

AZ maçlarını, 2006’da 17023 kapasiteyle inşa edilen, 2019’da 19478’e çıkarılan AFAS’ta oynuyor. Geçen sezon 12500(%64) kombine satarken %96 dolulukla, 18266 ortalamaya(Hollanda’da seyirci ve doluluk: Ajax’ta satılan koltuk sayısı, diğerlerinde turnikeden geçen seyirci sayısı) oynadılar. Kulüp gelirini büyütmek istiyor ve 30 bin kişiye çıkma niyeti güçlü, 2010’da inşaata başlamaya kısa süre kala en büyük sponsorları batınca ertelediler. Henüz elde yeterli kaynak yok, beklemedeler. Buna karşılık Galatasaray geçen sezonu ligde ülkenin en büyük kulüp stadyumu olan Rams Park’ta %80 dolulukla, 43113 ortalamaya oynadı ve rakibinin 5 katına yakın hasılat elde etti. Galatasaray 29 iç saha maçı oynarken AZ 23’te kaldı. AZ’nin maç başına hasılatı 0,5 milyon avro iken Galatasaray’ın 1,82 oldu. Ülkede kişi başına gelir daha düşük olmasına karşın şehrin ve taraftar tabanının büyüklüğü avantajı kullanılıyor.

Eredivisie, geçen sezonu 19450 ortalamaya oynadı. Şu demek: Her hafta 175050 kişi, yani ülkedeki her 102 kişiden biri, bir Eredivisie maçındaydı. Süper Lig’de ise 112500 kişi, yani her 1318 kişiden biri bir Süper Lig maçındaydı… Yani Hollanda bizi 13’e katlıyor! Türkiye’nin daha geniş bir ülke olması, daha fazla sayıda büyük şehir bulunması(ki onların ortalamaları da yerlerde sürünüyor), bilet fiyatları, Mercidabık Savaşı’nda ayağı tökezleyen deve gibi onlarca bahane öne sürülebilir ama bu güneşi sıvayacak balçık olmaya yetmezler. “Futbol ülkesi” olduğumuz lafı, kendi kendimize yaptığımız boş bir propagandadan fazlası değil… Stadda seyirci, yayında abone, sahada futbolcu yokken, yani ana unsurların hepsi kayıpken bu boş kalıbı tekrarlayıp durmak, sadece komik duruma düşürüyor. Ve bu bomboş tekerleme zikredilip durduğu sürece, çözüm adına adım ummak hayal(ortada sorun yok ki, neyi çözelim)…

Galatasaray, Avrupa’da çoğu kulüpte de gördüğümüz gibi, stadında yiyecek içecek servisini, çeşitli firmalara devredip kira geliri sağlıyor. AZ ise kendisi yapıyor ve 5 milyon 253 bin € gelir elde etmiş.

Yayın Geliri ve UEFA

İki kulübün yayın geliri arasında şu dönemde pek fark yok. Geçmişte Süper Lig kulüpleri uzun süre Eredivisie’nin 3-4 katı yayın geliri elde etti ancak yayındaki sert düşüş sonrası geçen sezonki fark sadece 1,2 milyon €. Bu sezon muhtemelen AZ’nin 2 katına yaklaşacaktır. AZ geçen sezon Avrupa’da yoktu. Galatasaray ise ŞL grubunu 3. sırada tamamlayıp bir de AL maçı oynadı. Rakibinin gelir elde edemediği UEFA’dan 35 milyon € kazanmış oldu.

Ticari Gelirler

Sarı kırmızılılar, büyük ülkenin en büyük kentinde geniş bir taraftar kitlesine sahip olmanın avantajını ticari gelirlerde de görüyor. Reklam ve sponsorlukta 39,2 milyon fark atarken, özellikle geniş taraftar kitlesinin avantajını ürün satışında yakaladığı 69,4 milyon € farkta göstermiş.

Faaliyet Giderleri

Galatasaray’ın ücret gideri, geliri gibi rakibinin 4 katı.

Galatasaray’ın diğer faaliyet giderleri de rakibinin 4 katı. Büyük kulüplerimiz, ürün satışına kıtadan daha farklı yaklaştılar, mağaza zincirleri bile oluşturdular. Üretim, stok gibi konularla da ilgileniyorlar. Ürünlerle ilgili 34,3 milyonluk maliyetler, ciddi bir fark yaratıyor. 32,1 milyonluk “ticari faaliyetlerden doğan kur farkı”nın kaynağıysa dövizle alışlar. Temelde, transfer bedeli taksitlendirilmeleriyle doğan kur farkları… Galatasaray’ın giderlerinde bu iki kalemin toplamıysa 66,4 milyon €, 2 kulüp arasındaki toplam farksa 81 milyon €.

Transfer Ekonomisi

Oyuncu satışları, pek çok kulüpte olduğu gibi AZ için kritik kaynak. Geçen sezon Galatasaray, kulüp tarihinin rekorunu kırdı ancak yine de AZ’nin 10 milyon gerisinde kaldı. Öte yandan, oyuncuların çoğunu kendi üreten veya henüz hamken risk alarak kadrosuna katan AZ’nin geçen yıla yansıyan maliyeti, Galatasaray’dan 23,6 milyon € daha az. Sonuçta oyuncu alım satımında iki kulüp arasındaki fark 32,7 milyon €.

Finansal Giderler

Türkiye’de kamuoyuna ısrarla pazarlanan klasik “öldük bittik” anlatısının aksine, iki kulübün net finansman giderleri arasında pek fark yok. Bizim büyükler geçmişte, sürekli olmayan paraları harcayarak bir borç batağına girdiler. Çözüm için yine devlete gidildi ve BB anlaşması geldi. Ortada ciddi bir finansman yükü var ama ilginç gerçek: Dünyanın en yüksek faiz geliri elde eden kulüpleri bizde! Derneklere çok ciddi bir faiz işletiliyor ve BB anlaşmasının yükünün neredeyse tamamını örtüyor.

AZ sezonu 17,2 milyon kârla kapatırken Galatasaray 10,4 milyon zararda görünüyor ancak “parasal pozisyon kazançları”, o zararı kapatıp 81,3 milyon € artıya taşıyor. Bu tutar, kulübün kasasına giren fiziki bir para değil. Değerlemeler sonucunda ortaya çıkan bir tutar.

Unutmadan: AZ, 4,3 milyon € kurumlar vergisi ödemiş. Galatasaray ise sıfır. Bizde kulüplerin arazisinden borcuna her türlü sorununu çözmeyi niyeyse görev bilen devletimiz o sorunu kökünden halletmiş, kulüplerimiz kurumlar vergisinden muaf… Hatta bizim dörtlü dışında, dünya borsalarında işlem gören binlerce şirket arasında kurumlar vergisinden muaf tutulmuş başka bir şirket bulabilen olursa haber versin.

Açıkça görülüyor ki Galatasaray; Hollanda’nın 5 katı büyüklükte bir ülkede ve Alkmaar’ın 150 katı büyüklükteki bir şehirde konumlanmanın avantajını, oyuncu üretimi hariç her alanda kullanıyor. Bu cümle bile başlıbaşına bir sorun tarifi…

İki kulübün kıyasında bazı ekonomik oranlamaları ve takım demografisini, daha derli toplu bir tablo çizebilmek adına Fenerbahçe-Anderlecht kısmında ele alacağız.

Socrates Dergi