Basketbol Filozofu

5 dk

Yalçın Granit için basketbol, nefes almaktan çok da farklı değil. Bir düşünürün hikâyesi, Adanmak ismiyle kitapçılarda.

“Yaptık işte bir şeyler…”

Vizyonuyla, ülke basketbolunun emekleme yıllarından itibaren belli dönemlerin yol haritasını çizmiş babasına o yılları sorunca hep bu yanıtı almış Ali Granit. Belki mütevazılıktı sebebi ya da anlatacak onca şey olunca hangisinden başlayacağını kestirememek. Muhtemelen her ikisi de...

Babasından aynı cevabı duymaktan sıkılan Ali Granit, gazete ve dergi arşivlerinin yanına dönemin tanıklarıyla gerçekleştirdiği 152 yüz yüze görüşmeyi de ekleyerek Yalçın Granit’in kendi hayatını içine hapsettiği gölgeye, Adanmak adlı kitapla ışık tutuyor. Kitabın yazılışındaki temel arzu ise fileden geçen birkaç toptan çok daha fazlası:

“Bu kitabı hazırlamamın nedeni saha içi unsurlar değil. Harika kariyerlere sahip başka oyuncular da var. Ama birçoğu aktif spor yaşamları bittiğinde efsanesi oldukları spora katkı vermeyi sürdüremiyor. Köşe yazılarıyla bu dünyanın içinde kalmaya çalışanların çoğu da ‘Bizim zamanımızda şöyleydi’ demenin ötesine geçemiyor. O yüzden, bu kitap her gün o çok sevdiği spor hakkında konuşmaktan, araştırmaktan ve fikir üretmekten vazgeçmeyen bir düşünürün hikâyesi.”

Kitabın metin yazarı Cem Pekdoğru da kendisini en etkileyen hikâyelerden birini işaret ederken bu noktayı doğruluyor:

“1960’larda, ülke sporunu ileri götürmekten uzak yerel rekabetlere takılıp kalmak yerine Yugoslavya’nın basketboldaki atılımını incelemesi, oradaki kondisyon devrimini Türkiye’ye uyarlayabilmek adına kondisyonerler getirmesi, keza Yugoslavya’nın on yıl önce gerçekleştirdiği ‘Mini Basket’ uygulamasını bu topraklara yerleştirmek gayretiyle çocukların basketbola başlama yaşını 13-14’ten 7-8’e çekme çalışmaları beni çok etkiledi. Benim için bu bölüm çok keyifliydi; çünkü bilmediğim bir Yalçın Granit’i orada tanıdım.”

Bilinmeyen bir Yalçın Granit’i tanımak... Yine kitapta yer alan bir başka anı, bu konuya iyi bir örnek. Galatasaray’ın 1985 ve 1986’da şampiyon olan kadrosundan atletizmiyle nam salmış Cihat Levent’in topla ilk adımındaki patlayıcılıkta bir sorun olduğunu düşünen Granit, oyuncusunu doktora görünmeye zorlar. Levent’in “Aslan gibiyim abi, ne sakatlığı?” demesine aldırmadan “Senin topuğun yerden çok erken havalanıyor, bu da koşunu etkiliyor” diye açıklar durumu. Doktor kontrolü, Granit’i haklı çıkarır; Levent’in zaman içinde eklemlerine binen yük, ayağında bir deformasyon yaratmıştır. Levent’in deyimiyle ‘basketbolun tekniğine, mühendislik tarafına çok hâkim’ olan Granit, oyuncularının anatomik özelliklerini de elekten geçirmekten asla imtina etmemiştir.

Ülkede basketbolun çehresini değiştirecek noktalardan biri de Eczacıbaşı’nda basketbolun başına geçme süreci... Şakir Eczacıbaşı, ne zaman Granit’e konuyu açsa aldığı cevap “Salon yaptırırsanız gelirim” olmuştu. Köşe yazılarında, yeri geldiğinde Gençlik ve Spor Bakanı’na yazdığı açık mektuplarda ülkedeki salon eksikliğini ‘tesis davası’ olarak niteleyen Granit, sonunda amacına ulaşıp Eczacıbaşı’nı salon inşasına ikna etti. Gelecekte basketbolu ileriye taşıyacak olan şirket takımlarına -ya da kitapta yer aldığı şekliyle müessese takımlarına- önayak olan bu ısrar, ülke basketbolu için de önemli bir kırılma noktası olarak kitapta kendine yer bulmuş.

Sayı krallığından milli takım antrenörlüğüne kulüp başkanlığından 50 yılı bulan köşe yazarlığına... Şu an 83 yaşında olan Granit, halen salon salon dolaşıp maçları yerinde takip ediyor, basketbol üzerine düşünüp fikir üretmekten vazgeçmiyor. Son sözü yine Ali Granit’e verelim: “Hâlâ dünyada basketbolla ilgili ne yazı çıkmış anında okumak isteyen, basketbolla yaşayan biri o. Kitabın ismi de bu yüzden Adanmak işte."

Socrates Dergi