
Başrol
8 dk
Roberto Mancini, İtalyan futbolunun büyüleyici yeteneklerinden biriydi. Ama milli takım kariyerine pek de büyük turnuva maceraları sığdıramadı. 10 Haziran 1988'deki o maç dışında…
Enzo Bearzot, sabaha karşı altıda otele teşrif eden oyuncusuna bir müddet kükredi. Son sözleri ise şöyleydi: "Benimle ve milli takımla işin bitti. Seni bir daha çağırmayacağım!" Yirmilerinin henüz başında olan, Sampdoria'nın umut vadeden hücumcusu Roberto Mancini, New York'un büyüsüne fazla kapılmış ve 'gece mesaisi' 1986 Dünya Kupası'na gitme ümitlerini yerle bir etmişti. Kapılar uzun süre kapalı kalmadı. İtalya, Meksika'dan erken dönecek ve 'İhtiyar' Bearzot, koltuğunu Azeglio Vicini'ye bırakacaktı…
Vicini, kısa süre Brescia'da antrenörlük yaptıktan sonra İtalya Milli Takımı teknik kadrosuna dahil oldu. Ümit milli takım antrenörü Bearzot'un 1976'da A Milli Takım'ın başına geçmesiyle onun görevini üstlendi ve 80'lerin başından itibaren yeni isimlerle iyi bir jenerasyon yakalamayı başardı. İtalya, 1986 Dünya Kupası'na artık yaşlanan takımıyla erken veda etse de İtalya Ümit Milli Takımı, Avrupa Gençler Şampiyonası'nda finale çıkmıştı. İspanya'ya penaltılar sonucunda yenildiler ama Vicini; Zenga, Ferri, De Napoli, Giannini, Vialli, Donadoni gibi yıldız adayları ile değişim için gerekli malzemeyi elde etmişti. Bu potansiyeller içinde Mancini de vardı. İlk günden beri ona olan inancını kaybetmeyen Vicini, New York'taki o geceden sonra dahi Mancini'yi takıma almaya devam etmişti. Sırada, bu jenerasyon ile 'gerçek' bir Avrupa Şampiyonası macerası vardı…
İtalya, 2. Grup'ta lider oldu ve Almanya biletini aldı. Baresi, Bergomi, Altobelli, Bagni gibi tecrübeli isimler arasına kendi öğrencilerini serpiştiren Vicini, ilk görevini tamamlamıştı. Üstelik yolda değerli parçaları da takıma eklemeye devam edecek, yaşlanan Cabrini'nin yerini ülke futboluna damga vuracak Paolo Maldini ile dolduracaktı. Mancini içinse işler başlangıçta o kadar iç açıcı değildi. Elemelerde genellikle Altobelli'nin yedeği olarak soyunan ya da kadroya giremeyen 10 numara, elemelerden sonraki hazırlık maçlarında ise formayı kapmıştı. Takımın büyük övgü aldığı 4-1'lik SSCB maçı gibi büyük performanslar ortaya konulsa da dört maçlık hazırlık serisi sonunda onun adına bir sorun vardı: 13 kez milli takım forması ile sahaya çıkan Mancio, henüz gol atamamıştı.
"Neden devamlı kendimi tekrarlamak zorunda kalıyorum? Gol bölgesinde yeterince iyi değil miyim? Bu beni endişelendirmiyor. Maç esnasında tek amacım gol atmak değil. Komple bir oyuncu olmaya çalışıyorum. Mesela zaman zaman ileriye çıkan rakip kanat bekinin boşalttığı yere koşu atmayı amaçlıyorum, benim takım arkadaşlarıma yararlı olma tarzım bu. Ama size çok da ilgi çekici gelmiyor, değil mi?" Mancini, eleştiri bağımlısı İtalyan basınına bu cevabı veriyor ve baskıya alıştığını, bunu çok da iplemediğini söylüyordu.
10 Haziran 1988… İtalya, turnuvanın açılışında Federal Almanya önüne çıktığında Vialli-Mancini ikilisinin isimleri ilk 11'de yazıyordu. İtalya, Meksika'daki hantal oyunundan uzaklaşmış ve Giannini'nin yönetmenliğinde farklı bir yapıya bürünmüştü. İlk yarı golsüz bitti. İkinci yarının başında ise sıra ona gelmişti. Sağdan gelen topu kaleye gönderen Mancini, milli takımdaki ilk golünü Federal Almanya kalesine göndermişti. Sevincin adresi belliydi; İtalyan basınının olduğu kısma doğru ellerini sallayıp önüne gelen herkesi kenara iterek sert bir depar attı… İtalya, birkaç dakika sonra Almanya'nın golüne mani olamadı ve ilk sınavından 1-1'le ayrıldı. Ama takım, yarı finale kadar gidecek ve SSCB'ye elenerek turnuvaya veda edecekti. Mancini ise tek golle yetinecekti. Yine de Vicini'nin İtalya'sı 1990 Dünya Kupası için gerekli mesajı vermişti…
talya, 1990 yazında 'büyülü geceler' yaşadı ve özellikle de Roma'da büyük performanslara imza attı. Turnuva sonunda üçüncülükle yetinseler de futbolseverlerin akıllarında pek de yer etmedikleri şekilde; 'keyif veren takım' sıfatıyla anılacaklardı. Mancini ise olan biteni kenardan izlemişti. Roberto Baggio'nun fırtına misali ortaya çıkışı, Toto Schillaci'nin beklenmedik performansı derken ona sıra gelmemişti… Vicini, yıllar sonra Mancini ile Baggio'yu aynı anda sahada tutmanın formülünü bulamadığını itiraf ediyordu. Mancini, haksızlığa uğradığını ve Vicini'nin ona karşı dürüst olmadığını söylese de daha sonra göreve gelen Arrigo Sacchi de ilk seçenek olarak Baggio'yu ön plana çıkardı. Baggio'nun sakatlık döneminde takımda boy gösteren Mancini, Malta ve Estonya maçlarında goller atsa da 1994 Dünya Kupası kadrosunda yer alamayacaktı. Sampdoria ile lig ve Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğu, Şampiyon Kulüpler Kupası finali; Lazio ile Serie A şampiyonluğu yaşayan; bu başarılarda başrolde olan Mancini, 36 maçta 4 gol attığı milli takım kariyerini 1994'te sadece bir büyük kupada sahaya çıkarak tamamlamıştı. 2013'te Luca Caioli'nin kaleminden çıkan biyografisinde Caioli ile Vicini arasındaki sohbette şu konuşma geçiyordu:
— Ama belki de Sampdoria kaptanı olarak sizin gibi eski bir Sampdoria'lı dosttan daha çok şey bekledi...
— Ben de Mancini'den daha fazlasını beklerdim. 22 maçta bir golden daha fazlasını…
Roberto Mancini, futbol oynarken dahi sahadaki antrenörlerden biriydi ve futbol yaşamı sonrasında saptığı yol, birçoklarını şaşırtmadı. Milli takım seçimi ise hem risk hem de avantajlar taşıyordu. 2018'deki büyük çöküşü tekrarlamak zordu ama Ventura'nın başaramadığı yeni jenerasyon ile kemik bir kadro oluşturmak da kolay değildi. Belki çok zor bir eleme grubundan geçmedi ama şu ana kadar bütün görevleri yerine getirmiş gibi duruyor. Avrupa Şampiyonası'nın futbolcu Mancini'nin kariyerinde önemli bir yeri vardı. Antrenör Mancini için daha da önemli olabilir. İyi bir derece, kulüpler düzeyinde Avrupa sahnesinden uzaklaşan İtalya için büyük bir masal ve Dünya Kupası için ümit olur. Kötü sonuç ise -en fazla- alışık olduğu eleştirileri ardından getirebilir. Sonuç ne olursa olsun; 'antrenörlerin dünyası' yeni futbol düzeninde bu sefer başrol olacağı kesin...