Milat

7 dk

Vodafone Park'ta Beşiktaş ile Atletico Madrid karşı karşıya geldi ve mücadele... Hayır hayır, kuru bir maç yazısıyla geçiştirilecek bir etkinlik değildi Vodafone Kupası.

Günlerden cumartesi. Baharın geldiğini müjdeleyecek derecede güneşli ve güzel bir hava var bu sabah fakat günü anlamlı kılan tek şey parıldayan güneş değil. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü şerefine Beşiktaş Kadın Futbol Takımı, İspanya Kadınlar Futbol Ligi'nde son üç sezonu şampiyon bitiren Atletico Madrid'i Vodafone Kupası kapsamında konuk edecek. Haliyle heyecan oldukça yüksek.

Heyecan yüksek diyorum çünkü sahaya çıkacak her oyuncu, profesyonel kariyeri öncesinde ve esnasında sık sık cinsiyetçi bariyerlerle karşılaştı. Bu bariyerler de onları devamlı spot ışıklarının uzağında tuttu. İspanya'daki bakış açısı Türkiye'ye nazaran daha iyi bir seviyede olsa da (Geçen sezonki Atletico Madrid-Barcelona maçı 60 bin kişiye oynanarak rekor kırmıştı) dünya genelindeki algı, hak ettiğinin uzağında.

Maç öncesi her iki takımın yer aldığı tekne turunda Socrates ekibini temsilen ben varım. Hedefimde Atletico Madrid'in kaptanı Silvia Meseguer ve Beşiktaş'ın forveti Başak Gündoğdu ile konuşmak var.

Hikâyelerini merak ediyorum zira 'erkek oyunu' olarak nitelendirilen, hatta maalesef hâlâ çoğunluğun öyle baktığı futbolda bırakın profesyonel seviyeye gelmeyi, mahallede dahi nasıl kendilerine yer bulabildiklerini öğrenmek istiyorum. İlk konuğum Meseguer: "Klişe hikâyeler 'Benim sokakta oynamama izin vermiyorlardı ama ben en iyisini yaparak kendimi kabul ettirdim' şeklinde olur ama bende durum biraz daha farklıydı. Futbol oynayan tek kızdım ama çevremdeki herkesten daha iyiydim. Yani, sahaya çıkmak benim için oldukça kolaydı."

Cevabı sıradışıydı ancak aynı günün akşamında Vodafone Park'ta oynanan maçı izlediğimde cümlelerinin karşılığını görmek mümkündü. Gönderdiği uzun toplar ve ayak hâkimiyetiyle sahadaki diğer 21 futbolcudan daha farklı bir noktadaydı. Sohbet biraz daha takımın genel durumuna geldiğinde ise Meseguer, kulüp kültürünün altını çiziyor: "Atletico Madrid denince akla Diego Simeone'nin de etkisiyle savunma geliyor. Bizde de durum farklı değil. Elbette hücumda iyi ayaklara sahibiz ancak önceliğimiz mücadele ve savunma."

Kadın futboluna gösterilen ilgi ve verilen değer ne yazık ki kabul edilebilecek düzeyde değil. Bu durumun değişmesi için kadınların futbolda daha fazla yer alması gerektiğinden bahsediyor Meseguer ve ekliyor: "Toplum içerisinde 'Kadınlar futbolu sevmiyor veya oynayamıyor' algısı hâkim olabilir. Eğer insanlar maçlara gelip sahada olan biteni izlerse bu konudaki düşünceleri mutlaka değişecektir. Belki de bu sayede yeni yıldızlar doğacaktır…"

Silvia Meseguer'in ardından söz sırası Başak Gündoğdu'daydı. O ise şanslı olduğundan söz ediyordu. Ailesinin de Beşiktaşlı olmasının etkisiyle futbola Beşiktaş Koleji'nde başlamıştı: "İlkokul birinci sınıftayken okullar arası düzenlenen turnuvada Türkiye şampiyonu olduk ve Barselona'daki Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandık. Bu şekilde profesyonel futbolculuk yolundaki ilk adımı atmıştım."

Herkesin bir kahramanı vardır. Özellikle yetişme çağında... Günümüzün profesyonel kadın futbolcuları ne yazık ki idollerini kadın futbolcular arasından seçme şansına pek sahip olamadı zira göz önünde olan, bildikleri birisi yoktu bu alanda. Medyada yer bulamıyordu kadın yıldızlar, belki de hâlâ biraz öyle. O yüzden çoğu, erkek futbolcuları izleyerek büyüdü ve onları idol olarak benimsedi. Başak da gelmiş geçmiş en büyük erkek futbolculardan birini, Zinedine Zidane'ı örnek almıştı: "Top ayağına gelmeden saniyeler önce oyunun nasıl akacağını anlar, ona göre hamlesini yapardı. Hep onu örnek aldım, yaptığı hareketleri taklit ettim. Çok başarılı olamasam da…"

Başlangıçta bahsettiğim üzere İspanya'daki 60 bin seyircilik rekor, kadın futbolunun izleyici bakımından zirvesi. Türkiye ne yazık ki bu konuda parlak bir geçmişe sahip değil ama Vodafone Kupası'nın bir milat olabileceğinden söz ediyor Gündoğdu ve ekliyor: "15 yıldan fazladır profesyonel düzeyde futbol oynuyorum, 10-15 kişilik seyirci grubuna oynadığımı bilirim. Bu maç bizim için bir rüya. Bugün bir milat olmalı zira verilecek destek sadece Beşiktaş için değil, futbol hayalini gerçekleştirmek isteyen tüm kız çocukları için verilmeli."

"Bu işe sadece futbol olarak bakılmamalı, içinde bulunduğunuz disiplinli ortam bile hayata dair iyi alışkanlıklar edinmenizi sağlıyor. Böyle bir ortamda çocuğunuzu niye futboldan alıkoyasınız ki? Ben yazılım mühendisliği mezunuyum ve benim gibi eğitimiyle futbol kariyerini bir arada götüren birçok arkadaşımız var. Futbol, eğitim için bir engel değil. Ailelerimizin kaygısı olmasın, çocuklarını ellerinden tutup getirsinler." Sohbetimizi noktalarken bu mesajı veriyordu Gündoğdu. Neticede Vodafone Kupası'nın bir anlam ifade etmesi için uzun vadede kadın futbolunun göz ardı edilmemesi gerek. Bu desteğin ömrü bir günle sınırlı olmamalı…

Günün sonunda Beşiktaş, Atletico Madrid'e 2-0 mağlup olmuştu fakat bunun hiçbir önemi yoktu. Sahadaki 22 kişinin büyük çoğunluğu ya futbola başlamadan evvel sıkıntılar yaşamış ya da profesyonel futbol yaşantısında ayrımcılığa uğramıştı. Artık vakit bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak, küçük yaşta futbol okullarına adım atanlara daha aydınlık bir gelecek hazırlama vaktiydi. Vodafone'un desteğiyle birlikte Beşiktaş Kadın Futbol Takımı, ilk kez ayak bastıkları Vodafone Park'ta bu yolda ateşi yaktı. Devamının gelmesi ümidiyle...

Socrates Dergi