Bir Bilene Danışmak

4 dk

Novak Djokovic tenis dünyasındaki hâkimiyetini kaptırmış durumda. Geri dönmek içinse tanıdık bir yardımcı seçti.

Pete Sampras, Patrick Rafter, Michael Chang, Jonas Bjorkman, Yevgeny Kafelnikov... Bu beş isim, 10 Kasım 1997'de açıklanan erkekler dünya sıralamasının zirvesindeydi. Tabii o dönem tenisi yakından takip etmiş herkes buradaki tersliği fark edecektir. 90’lı yıllarda hem sporlarını hem de kişisel rekabetlerini çok yukarılara çeken iki adamdan biri listenin tepesinde ki bunda şaşılacak bir şey yok. Peki ya Sampras’ın bu yoldaki en büyük yardımcısı ve rakibi olan Andre Agassi nerede? Tuhaf ama onu bulmak için biraz gerilere gitmeliyiz, 141. basamağa kadar...

1997’de henüz 27 yaşında olan Agassi’nin keskin düşüşünü farklı sebeplere bağlamak mümkündü; travmaları geçmemiş zor bir çocukluk, spot ışıkları altında kötü giden bir evlilik, tehlikeli madde bağımlılıkları... Çocuk yıldız olarak, aslında çok da sevmeyerek başladığı tenis yolculuğunda erkenden zirveyi görmüş, aynı hızda da dibe çakılmıştı. 2009 tarihli otobiyografisi Open’da o günleri tüm içtenliğiyle anlatan Agassi, kısa vadede geriye dönecekti. Yeniden Grand Slam’ler kazanacak, dünya 1 numarasına oturacak ve hepsinden önemlisi kişisel sorunlarını çözüp mutlu bir insan olacaktı. Hatta dokuz yıl daha tenis oynayacak ve efsane jenerasyonun kalan son yüzlerinden biri olarak gözyaşları içinde kortlara veda edecekti.

Andre Agassi’yi bir tenisçi olarak özel kılan şeylerin başında en dipten zirveye yaptığı büyük geri dönüş var. Zira Agassi, işlerin kötü gittiği o bir buçuk yıllık periyot sayesinde tüm hayatına çekidüzen verdi. Bugünlere gelindiğinde, tıpkı kendisi gibi bir tenis efsanesi olan Steffi Graf’la evli, iki çocuk babası ve hayattan hiç olmadığı kadar keyif aldığını ifade ediyor. Aynı zamanda hikâyesi de düşüşler yaşayan her büyük sporcu için ilham olmayı sürdürüyor. İçlerinden biri, işi biraz daha abartıp o ilhamı bizzat sahibinden almak için bu yılın Mayıs ayında Agassi’nin kapısını çaldı. Bu isim, neredeyse bir yıldır kortlardaki eski kimliğini arayan Novak Djokovic’ten başkası değildi.

Fakat Djokovic’in sıkıntıları hiçbir zaman Agassi’nin yaşadıkları kadar göstere göstere gelmedi. Aslında, bulunduğu noktadan bu denli çabuk geriye düşeceğine dair en ufak bir kanıt dahi yoktu. Haziran 2016’da, Sırp oyuncu dünyanın tartışmasız en iyisiydi. Wimbledon, Amerika Açık, Avustralya Açık ve Fransa Açık’ı aynı sezon içinde olmasa da arka arkaya kazanmış; Paris’te kaldırdığı son kupayla birlikte çok beklediği kariyer slam’ini tamamlamıştı. Dünya sıralamasındaki en yakın rakibine neredeyse iki katı puan fark atmış halde, 2000’lerin ortasında büyük Roger Federer’e dahi nasip olmamış bir hâkimiyet sürmekle meşguldü. İşlerin ters gitmeye başladığı nokta, 2016 Wimbledon oldu. Turnuvanın üçüncü turunda Sam Querrey’e yenilen Djokovic, o mücadeleden bambaşka bir oyuncu olarak çıktı.

Aradan geçen bir yıllık süre zarfında Novak cephesinde neler mi oldu? Herhangi bir Grand Slam kupası kazanamadı ve dünya sıralamasında ilk dördün dışında kaldı. Pepe Imaz adında, spiritüel yöntemleri olan, tartışmalı bir ‘guru’ antrenöre fikir danışmaya başladı. Evliliğinde ve özel hayatında sorunlar yaşadığı söylentileri ayyuka çıktı. Tüm bunlar olup biterken de önce süper koçu Boris Becker’e teşekkür etti ve kısa süre sonra da Marjan Vajda önderliğindeki meşhur antrenör takımının tamamını feshetti. Tabii bu arada yaşadığı sağ dirsek sakatlığı da sıkıntılarının tuzu biberi oldu.

Djokovic, Amerika Açık’ta ve sezonun geri kalanında olmayacağını bir süre önce duyurmuştu. Ayrıca bu sene özelinde çok iyi sonuçlar vermese de Paris ve Londra’da ona maddi karşılığı olmaksızın eşlik eden Agassi’yle gelecek yıl da çalışacağını açıkladı. Bu ortaklığa sebep olarak, hem benzer oyun stillerini hem de zirvedeyken yaşadıkları ciddi duraksamayı gösteriyor ve aynı şekilde dönmeyi umuyor. Gelecekte yayımlayacağı bir kitapta son bir yılda yaşadıklarını tıpkı Agassi gibi detaylandırma ihtimalini bir kenara koyacak olursak -şimdilik- şunu söyleyebiliriz; Nole’nin problemleri hocasının geçmişte yüzleştikleri kadar ciddi değil ve yaşadığı zihinsel gelgitler ile fiziksel sorunların üstesinden gelebildiği takdirde, ondan çok daha görkemli bir geri dönüş yapabilir.

Socrates Dergi