Bir Efsaneydi

12 dk

Türk atçılığı doksanlı yıllarda birçok unutulmaz şampiyon çıkarır, yarışseverler ise hipodrom tribünlerini bir an olsun boş bırakmazdı. Huzurlarınızda o şaşaalı günlerin en büyük sembollerinden Johny Guitar var...

Sahalarımızdan geçmiş en iyi İngiliz Atı hangisi? Geride kalan iki yılda bu soruyu otoritelere yönelttim ve birbirinden farklı cevaplar aldım. Şöhreti beyaz perdeye kadar taşınan Bold Pilot, yenilgisiz Karayel, Triple Crown sahibi kısrak Seren 1, kamburluğuna aldırış etmeden tarih yazan Grand Ekinoks, orta mesafenin kralı Sabırlı ya da bir başkası… Cevapların ekseriyetle değişmesi gösterdi ki bu kıyasın kesin bir galibi yok. Birçok efsanevi şampiyon mevcut ve seçim kriteri tamamen içlerinden birine hissedilen duygusal yakınlıktan ibaret. Önümüzdeki sayfalarda o unutulmaz isimlerden birisi size eşlik edecek ve bittiğinde belki siz de kendi birincinizi bulacaksınız...

1- Büyük Beklentiler

Bora Atakol (Atın ilgilisi): Johny Guitar'ın sahibi Vural Çakım'ın damadıyım. At 1993 senesinde koşmaya başlıyor, dolayısıyla başından beri oradaydım. Tabii yeni yeni diyeyim, zira kayınpederinle o kadar yakın olmuyorsun ilk etapta. Samimi arkadaşım Cüneyt Çalıcıoğlu da süreçte hep bizimle beraberdi.

Cüneyt Çalıcıoğlu (Atın ilgilisi): Bana çok güvenirdi Vural Abi. Johny Guitar'ın tüm kararlarını da antrenörüyle beraber bizim üzerimizden verirdi. Yarışlara, hangi taktikle koşacağımıza… Ama tabii yarışmaya gelene kadar çok sıkıntılı bir taylık dönemi oldu. Ayağından tendon sakatlığı geçirmişti. Fakat o sıralar emekçilikten, yeni yeni antrenörlüğe geçen Ahmet Aydoğdi çok uğraştı onunla.

Ahmet Aydoğdı (Atın antrenörü): Ben Vural Beylerin yanına geçtiğimde atın tendon sorunu vardı. Bir değil, her iki ayağından da sakattı. Ayaklarını üç ay buzun içinden çıkarmadım. Contalı lastik kovalar yaptırmıştım. Daha yarış marış yok ortada...

Bora Atakol: Üç yaşlılığında, yani geç koşmaya başladı Johny Guitar. Ancak tabii beklenti yüksek Vural Abi'de. Onun gözünde normal yarışlar yarış değildir. Hemen açık koşu ister, üst gruplara niyetlenirdi. Çok da şanslı bir insandı, birkaç senede bir sahalara şampiyon getirirdi.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Vural Abi o kadar iyi atlar koşmuş ki geçmişte. Mesela 1980'de Gazi Koşusu'nu kazanan kısrağı Levano vardır… Aklı hep üst düzey yarışlardaydı; maiden, şartlı, handikaplı koşularla yetinmezdi. Öyle bir mantığı yoktu.

Bora Atakol: Tabii bir yerden de başlamak lazım. Johny Guitar'ı İzmir'e göndermeye karar verdik. Tahmin ediyorum oradaki birkaç yarışı çok da hazır olmadan koştu ve nitekim kazanamadı. Şaşırmıştım ilk performanslarına. İzmir'de çim pist yoktu, kumda koşmasına yorduk durumu. Vural Abi de hayal kırıklığına uğramıştı, "Ben bunu satacağım" dedi. Zor ikna ettik Cüneyt'le.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Evet, beklediğimiz kadar başarılı değildi İzmir'de. İstanbul'a getirdik ve henüz atın performansı çok inişli çıkışlı olmasına rağmen Vural Abi'nin aklında Gazi Koşusu'na katılma fikri belirmişti.

Bora Atakol: O sene Mehmet Kurt'un üç yaşlı iki safkanı vardı: The Best ve Thunder Bolt. Hatta The Best kısa vade bir koşuda arkadan gelip güle oynaya geçti bizimkini. Hemen jokeyi Kadir Altınöz'ün yanına gittim, "Bu rakip çok farklı at" demişti bana. Biz de Gazi yerine başka bir yarışa niyetlenir gibi olsak da kendimizi büyük koşuda bulduk. Vural Abi zaten dünden razıydı...

Şampiyon Yetiştirici

Bora Atakol: Vural Çakım'ın atçılığa başlaması yetmişlere tekabül eder. Rahmetli Kenan Binak ve Şevket Belgin'le birlikte başlayıp ilk başlarda ortak at koşmuşlar. O zamanki bir safkanları Altıngülle TJK Kupası kazanmış mesela. Ama sonunda Vural Abi tek başına devam etmek istemiş ve at almaya karar vermiş. İngiltere'deki Newmarket satışlarından çok komik bir paraya aldığı kısrak da ona Gazi, Ankara ve Tarım Bakanlığı koşularını kazandıran Levano'yu doğuruyor. Levano hem çok önemli bir şampiyondu hem de başarılı yavrularıyla Vural Çakım Harası'nın kurucu kısrağı oldu.

Ben tanıştığımda Vural Çakım'ın eküri formasının rengi siyah-beyazdı, sanırım daha önce ortak at koştukları eski Beşiktaşlı futbolcu ve yönetici Şevket Belgin öyle istemişti. Vural Abi ise Galatasaray kulübü divan üyesiydi; ben de koyu Galatasaraylı olduğum için ona baskı yaptım forma değişimi için. Yani şekli aynı kaldı ama renkleri sarı-kırmızı oldu. Hatta değişiklik resmi olarak yetişmediği için Johny Guitar da ilk yarışlarını siyah beyaz forma ile koşmuştu..

Cüneyt Çalıcıoğlu: The Best ile Thunder Bolt ilk iki sırayı aldılar Gazi'de. Johny Guitar henüz o seviyelerde değildi ama altıncı oldu. Mevcut form durumuna göre değerlendirip bakarsak kötü sonuç değildi. Çıkışının da başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

2- At Güzeli

Bora Atakol: Johny Guitar sıradışı bir attı görüntü itibariyle. Çok çok çok güzeldi. Beklentilerin en büyük sebebi de buydu. Bir de İzmir'e gidip gelince daha da güzelleşmişti sanki. Sıcak hava yaramıştı.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Rengi siyaha dönük bir doruydu. Hatta o kadar havalıydı ki antrenörü ahırlar bölgesindeki gezintilerinde sağına bir seyis soluna bir seyis alır üstüne de kendi oturur, böyle bir hava atarak dolaşırdı. Safkan da bunu taşırdı. Âdeta yıldız doğmuştu. Bunu ahır çevresindeki hâllerinden bile anlamak mümkündü.

Ahmet Aydoğdı: Öyle yakışıklıydı ki Johny Guitar, bir bakan dönüp tekrar bakardı…

Cüneyt Çalıcıoğlu: Ve sahada da yavaş yavaş kimliğini buluyordu. Gazi sonrası, biraz ayağındaki problemi de düşünerek daha kısa mesafelere koşmaya başladık.

Süleyman Akdı (Atın jokeyi): İstanbul'da koştuğu dönemde sabah idmanlarında bindim Johny Guitar'a, bazı huylarına da bu esnada vakıf oldum. Birlikte ilk yarışımız Bursa'daydı. Bizim yarışçılık tabiriyle ters pisttir Bursa, atlar sola doğru döner.

Vural Çakım

Vural Çakım

Bora Atakol: Kuvvetli de bir yarıştı. Jenerasyonundan sıkı rakipler ve Progay gibi bir şampiyon vardı o Osmangazi Koşusu'nda.

Süleyman Akdı: Mesafe 1600 metre, düzlüğe çok geride çıktık ama ben ona "haydi" dedim ve aman aman… İnanılmaz bir sprint atmış ve kolay kazanmıştı. Sonra Halis Karataş da bindi, Selim Kaya da bindi, Kadir Altınöz zaten binerdi ama ilk grup koşu zaferine benimle birlikte Bursa'da ulaştı. Büyük başarılarının temelinde bu vardır.

Bora Atakol: "Bu at büyük bir şampiyon olabilir" dediğim ilk yarış Bursa'dan hemen sonra katıldığı İstanbul Koşusu'ydu. 1200 metrede saha rekorunu kırmış ve şampiyon Devir'i geride bırakmıştı. Ardından Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nda üçüncü olarak o sezonu kapattı.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Müzmin sakatlığının da yavaş yavaş geçmeye başladığı bir dönemdi. Artık iyi yarışlar çıkarıyordu, sırada ise müthiş olanlar vardı…

3- Halkın Şampiyonu

Bora Atakol: Johny Guitar dört yaşlılığında da büyük koşular kazandı ama esas beş yaşında çok iyiydi. Çoğu Grup 1'di aldığı bu koşuların. Halkın o muazzam sevgisi de dört yaşı ve sonrasına tekabül eder.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Gitgide geçilmemeye başladı Johny Guitar. Dokuz yarışlık, neredeyse tüm büyük koşuları içeren bir galibiyet serisi vardı mesela. Böyle şeyler yapan at halkın sevgisini kazanıyordu. Oyun oynayan yarışsever güvenebileceği bir isim arar zira.

Ahmet Aydoğdı: Uzun mesafe demezdi, kısa mesafe demezdi, yağmur çamur demezdi… O dönemlerde iyi olduğu her yarışı kazandı. Zaten iyi olmadığını hissedersem onu yarışa koşmazdım. Bana kalırsa kaybettiklerini Johny Guitar değil de jokeyleri kaybetti. Ben ona yeri geldiğinde çocuk da bindirdim.

Selim Kaya (Atın jokeyi): 18 yaşındaydım Johny Guitar'la yolum kesiştiğinde. Rahmetli Vural Abi'nin Montana diye bir başka safkanına biniyordum. Onunla favori olmadığım bir yarış kazandım. Sonra İsmet İnönü Koşusu öncesinde Süleyman Abi beğenmemiş Johny Guitar'ın formunu, Vural Çakım da Ahmet Abi'ye, "O Montana'ya binen Arap çocuğunu deneyelim" demiş. Ben o ara bayağı kara kuruyum tabii...

Ahmet Aydoğdı: Hemşehrimdir Selim, Johny Guitar'la da hep gayet iyi yarışlar yaptılar. Hiç geçilmediler birlikte.

Selim Kaya: Bana, "Şu atın galopunu yap" dediler. O yaşta Johny Guitar gibi bir at, rüya gibi bir şey. Ben galopunu bir yaptım ve seviyesine inanamadım. Dediğim yarışı da çok rahat kazandık. Tabii tek jokeyi değildim, benden sonra Halis Abi de bindi.

Şimdi Neredeyiz?

Cüneyt Çalıcıoğlu: Şu anda Johny Guitar'ın dönemindeki gibi bir rekabet seviyesi kesinlikle yok. Her kim diyorsa ki seviye manasında Türk atçılığı ileri gitmiştir, buna katılmam. Atlarımız o zamanlar daha programlı yarışırdı. Sahipler çok sık yarış koşmaya utanırlardı. "Bu kadar değerli bir atı nasıl sen 15-20 günde bir koşarsın" diye birbirine müdahale edenler olurdu. Şimdi bakıyorsun aynı at üç beş gün sonra koşuyor. Bunlar kesinlikle yarışçılığımızın seviyesini aşağı çeken bilimsel zaafiyetler. Mesela Waneta diye bir at çıktı, ne oldu peki? Tüketildi Waneta. O müthiş koşuları yaptıktan sonra kenara çekilip dinlenmeliydi. Ama işte atçılık tecrübe işi, Waneta'yı hissetmek ve kıymetini anlamak gerekirdi. Şimdi şampiyon kıvamında atları eline geçiren birçok kişi onların değerinin farkına varmayıp tüketiyor. Belki farkında olmadan yeni Johny Guitar'lar, Grand Ekinoks'lar gelip geçiyorlar yıprandıkları için.

Bora Atakol: O unutulmaz 1995 Başbakanlık Koşusu'nda Halis Karataş'la yarışmak istedik ve anlaşmalı olduğu jokeyi Özdemir Atman'dan izin aldık. Özdemir Bey sağ olsun bizi kırmadı ve yarışta kazanma şansına sahip bir safkanı olmasına rağmen izin verdi. Halis de taktiğimizi milim milim uygulayarak kazandı. Bence o en unutulmaz yarışıdır, tabii son koşusuyla birlikte…

4- Son Dans

Cüneyt Çalıcıoğlu: Çok özel, sınıflı yarışlar kazandı Johny Guitar, altındaki seviyelerde zaten ilk dönemleri hariç pek az koştu. Bir efsaneydi ve yarış kariyeri de şanına yakışır şekilde efsanevi bitecekti.

Bora Atakol: Aslında onu 1997 sezonunda koşturma niyetimiz yoktu, emekliliği için haraya götürmüştük. Sonra çiftlikteki kahyamız Turan aradı; "Gelin bakın bu at iyi gözüküyor" dedi. Gittik baktık, tendonu fena değil. "Denesek mi acaba" diye düşündük, Vural Abi'yi kandırdık ve atı getirdik.

Ahmet Aydoğdı: Son yarışında olacaklar zaten belli gibiydi ama ben onu uzunca bir süre titizce hazırladım. Hatta sakat ayağının üstünde dönmesin diye koşuyu Bursa'nın ters pistinde yapmaya karar verdik. O hâliyle bile idmanda 800 metreyi rekor sürede koşmuştu.

Bora Atakol: Son yarışı 2000 metre mesafedeki Ertuğrul Gazi Koşusu olacaktı. Biz de izlemek için Cüneyt'le arabaya binip yola çıktık Bursa'ya doğru.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Bir gittik feribot seferleri iptal edilmiş, körfezi dolaşalım dedik. Baktık yetişemeyeceğiz, döndük İzmit'teki TJK'nın pansiyon harasına girdik. Artık televizyondan izleyecektik.

"Johny Guitar'a hiçbir şey takılmazdı, direkt 'Ben koşacağım' diye kendi girerdi starta." -Bora Atakol

"Johny Guitar'a hiçbir şey takılmazdı, direkt 'Ben koşacağım' diye kendi girerdi starta." -Bora Atakol

Bora Atakol: Bu, Johny Guitar'ın İzmir'de kariyerine başladığı ilk üç koşu hariç padokta bulunmadığım ve canlı seyredemediğim iki yarışından biriydi.

Selim Kaya: Yarışa başladık, atın problemi sağ ayağındaydı ve ters pist olduğundan iyi bir koşu yaptı. Düzlük dönüldü ve biz geldik. O günkü rakibimiz Princess Sera'ydı.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Johny Guitar yarışta hiçbir kondisyon eksikliği hissetmedi. Princess Sera'yla lüt yapmaya başladılar, tam geçecekti ki…

Selim Kaya: Son 300'e geldiğimizde atın ayağı gitti. O bunu hissettirdi, ben de üstünde hemen anladım tabii. Normal şartlarda başka bir at bu noktada yarışı bırakırdı.

Ahmet Aydoğdı: Bizimki ise resmen direniyordu. Yarım boyla kazandı ve olduğu yerde kaldı. Zaten fotofinişin yerini bilirdi.

Selim Kaya: Hemen atladım üstünden. Eminim o gün o yarışı izleyen çoğu yarışsever ağlamıştır Johny Guitar'ın bu vedasına.

Bora Atakol: Koşu bittiğinde biz de gözyaşlarına boğulduk televizyon başında, muhteşem bir şeydi.

5- En İyisi

Ahmet Aydoğdı: Emekli olunca Vural Bey'in Hendek'teki harasına çekecektik Johny Guitar'ı, plan buydu. Son koşuda arızalanınca gönlüm onu Hendek'te bırakmaya razı olmadı. Silivri'deki kendi harama getirip üç ay tedavi ettim ki aygırlığa daha sağlıklı gitsin…

Bora Atakol: Bana göre aygırlığı da gayet iyiydi. Şimdiki imkânlar yoktu tabii o zaman, TJK dışarıdan pansiyoner aygır almıyordu kendi harasına. Johny Guitar da kısıtlı sayıda aşım yaptı. Buna rağmen Klubnika, My Joany, Piorito ve Ulibka gibi başarılı yavrular verdi.

Ahmet Aydoğdı: Yarışırken ise bambaşkaydı. Ben tam 49 senedir bu işi yapıyorum, öyle bir at Türkiye Cumhuriyeti sahalarına nasip olmamıştır. Bold Pilot'mış, Seren'miş bunlar iyi safkanlar ama hiçbirisi Johny Guitar gibi karakterli değildi.

Selim Kaya: Mesela Bold Pilot çamurda eksik koşardı, yarış yavaş gittiğinde geçilirdi, kısa mesafe koşamazdı… Evet ona hiç binmedim, Sabırlı'ya da binmedim ama diğer çoğu büyük şampiyonla yarıştım. Hâlâ gördüğüm en iyi İngiliz atı Johny Guitar'dır. Her mesafenin, her pistin atıdır.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Müthiş bir sanatçı gibiydi, resmen nerede ne yapması gerektiğini bilirdi. Bir at değil de başka bir yaratıktı bence. Bazılarının böyle olduğunu kabul etmek lazım. Her at sadece at değildir.

Bora Atakol: İzliyoruz birçok şampiyonu; gözleri bağlanıyor, arkadan ittiriyorlar falan… Johny Guitar'a hiçbir şey takılmazdı, direkt "Ben koşacağım" diye kendi girerdi starta. Seyisi bile tutmazdı. Yarış içinde de idaresi çok kolay bir attı.

Süleyman Akdı: 1600'dü gerçek mesafesi ama ekonomik koşarak üstünü de kazanıyordu. Bekleyen bir attı, kısa ve güçlü bir sprinti vardı ve hep öyle bindim. Çok kolay giderdi, düzlüğe kadar bekleyip sprintini ayarlamak önemliydi ki bunu yapınca zaten kazanırdı.

Selim Kaya: Böyle bir şey yok ya… 25 yıldır şampiyon jokeyim ve öyle bir safkana daha binmedim. Benim için bu süre zarfında sahalara gelmiş en iyi attır. Hatta ileri gidip şöyle söyleyeyim; bence Johny Guitar ülkemizde tüm zamanların en iyisidir. Bu benim şahsi fikrim.

Cüneyt Çalıcıoğlu: Çok da acayip bir dönemde yarıştı Johny Guitar, kimler kimler vardı. Buna rağmen Türkiye'de geçmediği büyük rakibi kalmamıştır. Abbas, Devir, The Best, Thunder Bolt, Binba Star ve niceleri…

Johny Guitar'ın Grup Koşu Zaferleri

09.09.1993 - G3 Osmangazi Koşusu - 1600 metre

13.10.1993 - G2 İstanbul Koşusu - 1200 metre

15.05.1994 - G3 Mimar Sinan Koşusu - 2200 metre

12.06.1994 - G3 İsmet İnönü Koşusu - 2000 metre

14.08.1994 - G1 Başbakanlık Koşusu - 2000 metre

04.09.1994 - G2 Adnan Menderes Koşusu - 1700 metre

11.06.1995 - G3 İsmet İnönü Koşusu - 2000 metre

08.07.1995 - G1 Fatih Sultan Mehmet Koşusu - 1600 metre

29.07.1995 - G2 Topkapı Koşusu - 1600 metre

13.08.1995 - G1 Başbakanlık Koşusu - 2000 metre

09.09.1995 - G2 Adnan Menderes Koşusu - 1700 metre

01.10.1995 - G1 Türkiye Jokey Kulübü Koşusu - 2400 metre

28.10.1995 - G1 Cumhurbaşkanlığı Koşusu - 2400 metre

19.05.1996 - G2 19 Mayıs Koşusu - 1900 metre

06.07.1996 - G1 Fatih Sultan Mehmet Koşusu - 1600 metre

27.07.1996 - G2 Adnan Menderes Koşusu - 1700 metre

11.07.1997 - G3 Ertuğrul Gazi Koşusu - 2000 metre

Socrates Dergi