
Bir Kulüpten Fazlası
11 dk
Kardeşler, yeğenler, çocuklar… Bayern Münih’in kulüp bünyesinde sayısız aile ferdi var. Ahbap-çavuş ilişkisi gibi gözüken bu durum, aslında kulübün başarı reçetesi.
Bayern Münih tesisleri, Münih'in güneyindeki Untergiesing-Harlaching ilçesinde bulunuyor. Müstakil evlerin ağırlıkta olduğu, nüfusu yaşlanan bir muhit. Ağaçlarla dolu sokakları gezdiğinizde bir anda Alman kulübünün tesisi çıkıyor karşınıza. Burada olağanüstü güvenlik önlemlerine rastlamazsınız, hatta kulüp binasına bir "Merhaba" (Bavyera diliyle "Servus") demek için kolayca girebilirsiniz. Altyapı takımları, Münih'in kuzeyindeki yeni bir tesise taşınınca burada sadece A Takım, yönetim ve kulüp idaresi kaldı. Yeniden inşa edilen kulüp binasının birinci katına çıktığınızda gördüğünüz ilk kapıda Hoeness ismine rastlayabilirsiniz. Hemen yanında Rummenigge adı asılıdır.
Ancak o kapıları açtığınızda karşınızda Uli ve Karl-Heinz'i bulacağınızı sanıyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. O odalar Benny Hoeness ve Henry Rummenigge'ye ait. İkisi de Bayern Münih'in sponsorluk ilişkilerini yürüten kıdemli personeller. Dünyaca bilinen soyadları tabii ki tesadüf değil; Benny, Uli'nin ağabeyi olan Dieter'in oğlu. Benny'nin ağabeyi, yani Dieter'in diğer oğlu, Almanya'nın 3. Ligi'nde kısa süre önce şampiyon olan Bayern II'nın teknik direktörü Sebastian. Dieter ise Sebastian'ın menajerliğini yapıyor. Henry de Karl-Heinz'in oğlu.
Tesisin antrenman sahalarına yakın olan kısmına gittiğinizde kapılarda Oliver Kahn ve Hasan Salihamidzic'in adlarını görebilirsiniz. Bir zamanlar Bayern'de oynayan bu iki isimden Kahn, kulübün yönetimine 2020'nin başında dahil oldu, 2022'de yönetim kurulu başkanı olacak. Salihamidzic ise pandemi döneminde sportif direktörlükten genel müdürlüğe terfi etti. Bu ikilinin görevlendirdiği teknik direktör ise Hansi Flick. 1986-1990 arası Bayern'de oynarken dört kez şampiyon olan kadronun parçasıydı. Onun yardımcılığını ise yeni sezonda Miroslav Klose yapacak. Tabii ki o da eski bir Bayern oyuncusu ve şimdiye kadar altyapıda çalışmıştı. Orada halihazırda Martin Demichelis'in görev yaptığını da notlarımıza ekleyelim.

Oliver Kahn
Listenin sonu yok... Bu dünyada çalışan birçok kişinin yolu eskiden ya Bayern'den geçmişti ya da yolu burada geçenler yakınlarını kulüp bünyesine kazandırmıştı. Thomas Müller'in taraftar ilişkileri departmanında çalışan kardeşi Simon'dan tutun, Bayern tesislerine her gün gazete gönderen, eskiden kırtasiye ihtiyaçlarını da karşılayan efsane futbolcu Georg Schwarzenbeck'e kadar... Unutmadan; Georg'un kızı Heidi de kulübün hukuk departmanında çalışıyor. Malzemecinin bile eski bir oyuncunun kardeşi (Jens Jeremies'in kardeşi Frank) olduğu Bayern için, ahbap-çavuş ilişkilerinin döndüğünü düşünmek uçuk bir teori olmasa gerek. Ancak bir Bavyera deyimi olan "Mia san Mia" yani "Biz biziz" sloganını kendisine felsefe edinmiş ve her fırsatta bunu dile getiren Bayern'in kültür muhafızları, bu kulüp yapılanmasının bilinçli bir tercih olduğunu söylüyorlar.
Oliver Kahn bu durumu şöyle özetliyor: "Bayern ailesinden bahsettiğimiz zaman bu öylesine söylenmiş bir şey değil. 'Mia san Mia' sadece bir slogan değil, yaşadığımız kültürün ta kendisidir." Bu kültürü benimseyenlerin hiçbir zaman işsiz kalmayacağı gibi bir güvencesi var. Giovane Elber, futbolu bıraktıktan sonra kendisine uğraş bulamayınca Bayern'in yoktan var ettiği efsaneler departmanının başına getirilmişti. Bayern'de forma giymiş birçok isim, Elber yönetiminde, dünyanın dört bir yanında turnuvalara katılıp kulübün tanıtımı için destek oluyor. Bu esnada ismi unutulmuş ve futboldan sonra hayata tutunmakta zorlanan birçok oyuncu için de önemli bir fırsat doğuyor. Yoksa Michael Sternkopf, Markus Schupp gibi eski futbolcuları kim hatırlayacaktı?
Ancak bu durum sadece Bayern'in eskileriyle sınırlanan bir dayanışma değil. Genç yaşta Bayern'e transfer olan ancak ilk zamanlarda adaptasyon sorunu yaşayan Kingsley Coman, kulübe alışma sürecini Socrates'e şöyle anlatmıştı: "Bayern'e yeni gelmiştim, dönemin başkanı Uli Hoeness beni evine davet etti. Sadece ikimizdik. Masada Bavyera bisküvileri vardı, çok güzel bir ortamda hayatı konuştuk. Nasıl bir insan olduğumu öğrenmek istedi. Bu konuşmadan sonra insanların neden Bayern'i bir aile gibi gördüğünü daha iyi anladım. Bana, elimden geleni yaparsam kulübün her zaman yanımda olacağını söyledi. Ne olursa olsun… O günden beri kendimi daha iyi hissediyorum."
Takımın bir diğer eski Fransız yıldızı Franck Ribery, Bayern'e geldiği ilk dönemlerde bir fuhuş skandalı içinde kendini bulmuş, hem ülkesinin hem de Almanya basınının çapraz ateşinin ortasında kalmıştı. Hukuki anlamda da sorunlar yaşaması beklenen Ribery'ye o dönem kulüp sahip çıkmıştı. Birçok kez Ribery'lerin evine gidip ailenin yanında olan Hoeness, bu süreci Ribery'nin hem ailevi hem de hukuki açıdan atlatabilmesinde büyük rol oynadı. Ribery'nin yıllar içinde aldığı önemli tekliflere rağmen Bayern'den ayrılmamasının altında da bu yaklaşımın etkili olduğu biliniyor. İlerleyen yıllarda vergi kaçırdığı için hüküm giyen Hoeness'i cezaevinde en çok ziyaret eden kişilerden birinin Ribery olması da tesadüf değil.
Bu yazıyı hazırlarken konuştuğumuz üst düzey bir kulüp temsilcisi, "Bayern'e ayak basan, buradan bir daha ayrılmak istemiyor" diyor. Sağlanan güven ortamı, Bayern için Avrupa devleriyle zorlu yarışında da avantajlar sağlıyor. Ligdeki şampiyonluğun olağan hale geldiği bir ortamda başarısını Avrupa'daki derecesine göre değerlendiren Bayern, televizyon gelirlerinde çok daha üstün olan, lig yapısı gereği zengin yatırımcılarla yarışabilen devler karşısında, transfer piyasasında daha düşük gelirlerle yatırımcı olmak zorunda. Ancak burada da yine kulüp kültürünün çizgisinden çıkılmıyor. Her ne kadar "Bayern, rakiplerinin en iyi oyuncularını alıyor" eleştirisi kulübün üstüne kalsa da Bayern'in iç piyasadaki transfer stratejisi 'rakibimizi zayıflatalım'dan çok daha fazlası.

Zamanında Bayern'i diğer kulüplerden ayıran özelliği Paul Breitner'e sorduğumuzda "Başkaları için beraberlik de bir başarı, 'Haftaya kazanırız' diyorlar. Bayern her maçı kazanmak zorunda ve bu duyguyu tesise ayak bastığınız ilk günden itibaren hissetmelisiniz" diye yanıtlamıştı. Bu kültürü en iyi bilenlerin yurt içinde olduğunu düşünen Bayern'in transfer uzmanları, sadece kalitesiyle değil, mantalitesiyle de Bayern'e uygun isimleri kulübe kazandırdı. Manuel Neuer, Benjamin Pavard, Jerome Boateng, Niklas Süle, Joshua Kimmich, Leon Goretzka, Serge Gnabry, Robert Lewandowski... Bayern'in bu sezon ilk 11'inde düzenli yer alan sekiz oyuncusu iç piyasadan alınan isimler. Kalan üçlü, yani David Alaba, Thomas Müller ve Alphonso Davies ise altyapıdan geldi. Davies her ne kadar yakın zamanda Kanada'dan transfer edilse de önce 3. Lig'te şampiyonluk için yarışan ikinci takımda tempo ve mantalite aşılamasından geçti, sonra Bayern'in A takımına dahil edildi.
Bayern'in Almanya piyasasıyla alakası olmayan futbolculardaki transfer başarısızlığı da dikkat çekici. Medhi Benatia, Coutinho, James Rodriguez, Lucas Hernandez, Renato Sanches, Corentin Tolisso, Douglas Costa... Kulübün son beş yılda renklerine bağladığı, piyasa dışı transferlerin neredeyse hiçbiri bekleneni veremedi. Üstelik bu oyuncuların yine neredeyse tamamı geldikleri kulüplerde önemli roller üstleniyordu. Thomas Müller'le bu durumu Socrates Almanya'nın dördüncü sayısında konuştuğumuzda Benatia örneğinden yola çıkmıştı: "Medhi çok iyi biri ama buraya tam olarak uyum sağlayamadı. Buradaki kültür ona yabancı geldi. Başarılı olmak için kendinizi iyi hissetmek zorundasınız. Bu durum kafada başlıyor. Ben Bayern'de hissettiklerimi muhtemelen başka bir yerde hissedemem." Kariyeri boyunca ciddi teklifler alan Müller, hiçbir zaman takımdan ayrılmadı. Bu yüzden de Bayern yönetimi, bu kültürü gelecek nesillere anlatmasını istediği Müller'e en üst klasmandan maaş ödeyip kulüp bünyesinde kalmasını sağlıyor.
Ve yine bu yüzden, piyasada daha görkemli isimler olmasına rağmen, geçici olarak göreve başlayan ancak takımla iyi bir uyum yakalayan Hansi Flick ile uzun vadeli sözleşme imzalandı pandemi döneminde. Teknik direktör seçimlerinde Almanca bilmeyi şart koşan ve Bayern'e gelmeden önce Pep Guardiola ve Carlo Ancelotti'ye Almanca öğrenmeleri için tatlı bir baskı yapan Bayern, aradığı karışımı Flick'te buldu. Hem Bayern'e karşı hissettiği aidiyet duygusu hem de modern futbola yatkınlığı onu ideal kılıyor. Rummenigge'nin Flick'i överken kullandığı cümleler de aranan özellikleri anlatıyor: "Hansi bizim dilimizi konuşuyor; aidiyeti, oyuncularla iletişimi ve empati gücü onu özel kılıyor. Biraz Jupp Heynckes'e benziyor..."
Tabii Flick'in Bayern'in kültürel değerlerini taşıması uzun yıllar görevde kalacağı anlamına gelmiyor çünkü Bayern'i ifade eden en önemli değer başarı. Ve kulüp bu başarıyı Avrupa'da yaşamak istiyor. Bayern'in bir diğer eski oyuncusu Niko Kovac'ın, görevi Flick'e devretmek zorunda kalmasının nedeni buydu. Bir sezon önce duble yapması bile onu kurtaramamıştı. Yönetim bu konuda taraftarın ne düşündüğünü merak ediyorsa taraftar ilişkileri departman sorumlusunu aramaları yeterli. Dahili numarayı biliyorsanız lütfen tuşlayınız; Raimond Aumann, Bayern'in eski kalecisi.