
Bir Tur Daha
10 dk
Saat rekoru denemeleri bisiklet sporunun en saf hali. Ve en mazoşist olanı... 90'larda parıltılı yıllarını yaşayan rekabet yakın zamanda eski şöhretine kavuştu. Acı ve gözyaşı ile...
Ronde Van Vlaanderen, Giro d'Italia veya Liege-Bastogne-Liege… ''Bisiklet takviminin en prestijli etkinliği hangisi?'' sorusuna verilecek cevaplar arasında bu yarışlar olabilir. Ya da daha kolaya kaçıp cevap hakkı Fransa Bisiklet Turu'ndan yana kullanılabilir. Elbette bunların hiçbiri yanlış değil. Fakat eski bisikletçi, yazar Michael Hutchinson aynı soruya farklı açıdan yaklaşmayı tercih ederek alternatif bir cevap veriyor. Saat rekoru denemelerini, bu sporun en prestijli olayı kabul ediyor.
Bisiklete bin. Ayakkabılarını pedallara sabitle. Derin bir nefes al. Bir tur, bir tur daha ve bir tur daha. Acı, biraz daha acı… Aslında saat rekoru denemelerini tanımlamak için bu birkaç cümle yeterli. Ne de olsa velodromdaki meydan okumalar, dik yokuşlar ya da keskin virajlarla dolu inişler vadetmiyor. Taşlı patikalar, karavanla gelmiş insanlarla dolu yollar görmek de yok. Hatta ekranda bir saat boyunca, kafasına ucu sivri bir kask takmış, eğimli ahşap zemin üzerinde dakikada onlarca tur atan ve aerodinamik avantaj sağlamak için vücudundaki her kıl parçasını kesmiş bir sporcudan başka bir şey izlemek mümkün değil. Ekranın köşesinde durmaksızın artan sayacı saymazsak... Buna rağmen saat rekoru 1800'lerden bu yana bisikletin en ilgi çekici olaylarından biri. 2016'da kadınlarda saat rekorunu yerle bir eden Evelyn Stevens, WIRED'a verdiği röportajda durumu şöyle açıklıyor: "Saat rekoru bisikletin en şöhretli ve mazoşist rekoru. Ve aynı zamanda en saf ama sıra dışı olanı…"
- I -
1876'da bu yola baş koyan ABD'li bisikletçi Frank Dodds, evrensel olarak saat rekorunu ilk deneyen kişi. Resmi şekilde kaydedilmeye yakın ilk saat rekoru mesafesi ise James Moore'un Wolverhampton'daki denemesinden. Fakat bu rekorun kayıtlara doğru şekilde geçirildiği konusunda fikir birliği yok. Herkes tarafından kabul edilen resmi belgelerde bulunan ilk kaydın altında daha tanıdık bir isim var. Fransa Bisiklet Turu'nun kurucusu Henri Desgrange, 1893 yılında Paris Buffalo velodromunda Uluslararası Bisiklet Birliği'nin (UCI) kabul ettiği ilk saat rekoru denemesini gerçekleştiriyor. Birinci Dünya Savaşı arifesinde rekor dört-beş kez daha el değiştirse de aradaki farka dair ortada net kaynaklar yok.
Takip eden yetmiş yıl boyunca rekor, belirsiz aralıklarda defalarca yeniden kırılıyor. Fausto Coppi, Ercole Baldini, Jacques Anquetil, Raphael Geminiani, Ole Ritter gibi isimler dünyanın farklı noktalarında bir saatte daha uzun mesafe bisiklet sürmeyi ve bunu kayıtlara geçirmeyi başarıyorlar. 'Gerçeğin yarışı' olarak da kabul edilebilecek denemeler, birtakım şüpheleri de beraberinde getiriyor. Performansların arkasında ilaç desteğinin olup olmadığı tartışılıyor.
1972'de zamana karşı disiplininde yepyeni bir sayfa açılıyor. Tıpkı sonraları birkaç kez daha olacağı gibi. Bisikletin efsane Belçikalısı Eddy Merckx, Meksika'da bir saatte 49 kilometre 431 metre yol kat ederek saat rekorunu ele geçiriyor. 'Yamyam'ın rekoruna tam 12 yıl kimse yaklaşamıyor.
Ta ki Ocak 1984'te Francesco Moser sahneye çıkana kadar. Yeni rekor aynı zamanda birtakım gelişmelerin de habercisi oluyor. Zira Francesco Moser saat rekorunu kırarken daha önce hiç giyilmemiş deri bir mayo giyip aerodinamik kazanç sağlayan disk tekerlekler kullanıyor. İtalyan doktor Francesco Conconi ile yaptığı çalışmalar bilimsel bir aklın ve şüpheli bir sürecin kanıtı olarak görülüyor.
Doksanlar rekabet açısından saat rekorunun belki de en parlak yılları. 1993'te Greame Obree, garajında tasarladığı ve ucuza mal ettiği bisikletiyle Moser'in rekorunu kırıp, 51.596'lık mesafeyle tarihe geçiyor. Aynı sene, Fransa Bisiklet Turu'nun devam ettiği 23 Temmuz'da Chris Boardman, rekoru kırmayı deniyor ve başarıyor. Tam bir yıl sonra, Obree yeniden rekoru hanesine geçiriyor. Bu kez 'Tuck pozisyonu'nu değil; kendi icadı, gidonun orta kısmında yer alan boynuz şeklindeki çıkıntılardan tutarak öne doğru eğildiği 'Süpermen' pozisyonunu kullanıyor. UCI, daha sonra hem Obree'nin bisikletini hem de Süpermen pozisyonunu yasaklıyor. Edward Pickering'in yazdığı The Race Against Time'ın (Tr. Zamana Karşı Yarış) da ana konusu olan bu rekabetin son sözünü Boardman söylüyor.
1997'de işler bir kez daha değişiyor. Modern ekipmanlarla Merckx'in rekor kırarken kullandığı bisikletler arasındaki farkın arttığı gözlemlenince UCI çözümü yeni bir kategori eklemekte buluyor. UCI Saat Rekoru ve 'Best Human Effort' olmak üzere iki farklı rekor üzerinden kayıt tutuluyor. Best Human Effort kategorisinde modern bisikletler serbestken, diğer kategoride bu mümkün olmuyor. Hal böyle olunca, önceden kırılmış olan rekorlar da ikiye bölünüyor. Örneğin, Moser'in 1984'teki performansı nispeten modern malzemeler kullanıldığı için artık 'Best Human Effort' kategorisinde değerlendiriliyor.
Ancak iki kategorili süreç, 2014'te kuralların yeniden yazılmasıyla son buluyor. UCI bazı kırmızı çizgiler çekerek saat rekorunu yeniden tek kategoride değerlendirme kararı alıyor ve bu disipline Birleşik Saat Rekoru adı veriliyor. Sporcular artık UCI'ın gerek bisikletin fiziksel yapısı gerekse mayo konusundaki kurallarını yerine getirerek velodroma çıkmak durumunda kalıyorlar. Boardman ve Obree'nin silinen rekorları tekrar iade edilse de bu yeni dönemin başlangıcı olarak 2005 yılında Ondrej Sosenka'nın kırdığı rekor kabul ediliyor. Üstelik rekor, uzun zaman Sosenka'nın elinde kalmaya devam ediyor. Ta ki…
****- II -
''Jens Voigt saat rekoru için gereken mesafeyi geçiyor, 51 kilometre. Ancak hâlâ bir saati doldurmak için zamanı var ve pedala basmaya devam ediyor. Belki bir gün, bir yerlerde onun rekoru da kırılacak. Fakat o güne dek, Voigt saat rekorunun yeni sahibi olduğunu biliyor.'' Eurosport spikeri Carlton Kirby, 18 Eylül 2014'te Voigt'un İsviçre'deki denemesinin son saniyelerini böyle anlatıyor. Tabii epey yüksek perdeden... Voigt bir saati doldurup rekoru kırdıktan sonraysa Kirby, neredeyse yarım dakika konuşmuyor. Ekran başındakilere biraz önce tanık oldukları performans hakkında düşünme süresi veriyor. Ardından söze giriyor: ''İnanılmaz. Bu çılgınca bir şey. Jensie, saat rekorunun yeni sahibi. Hem de koyduğu hedeften daha uzun mesafe giderek.'' Voigt modern dönemin ilk rekorunu kırdıktan hemen sonra bisiklete veda ediyor. Şöyle diyerek: "Daha iyi bir veda düşünemiyorum."

Graeme Obree ve Chris Boardman
30 Ekim 2014'te Matthias Brandle, 8 Şubat 2015'te Rohan Dennis ve 2 Mayıs 2015'te Alex Dowsett, saat rekorunu sırayla ele geçiriyorlar. Sir Bradley Wiggins, aynı amaç için 2015 yılının 7 Haziran gününde Londra Velopark'ta sahneye çıkıyor. Sonradan verdiği bir röportajda, genelde rakım farkından dolayı yüksek yerlerin seçildiğini ancak kendisinin İngiltere'de kalabalıkla birlikte bu rekoru denemek istediğini söylüyor. Bradley Wiggins, Dowsett'in rekorunu 54.526 kilometreyle yerle bir ediyor. Kısa süre sonra ağzından dökülen bazı cümleler, rekor günü bisikletten indikten hemen sonraki halini de açıklar nitelikte: ''Kolay görünüyor fakat sona yaklaştığında… Bu, insanın kendini öldürmek için yaptığı bir işkence gibi. Fiziksel olarak kırmızı çizginin eşiğine gelmiştim. Daha fazla gidemeyecektim. Ama sahip olduğum şeylere de bağlıydım. Merckx, Coppi ve diğerleri… Bu rekor beni yıllardır içine çeken bir cazibe."
Aslında modern dönemin saat rekoru toplamda altı kez el değiştirdi. Ancak hiçbiri Wiggins'in rekoru kadar iz bırakamadı. O, hem şimdiye kadar atılan en büyük farkı atmıştı hem de 2015'teki derecesi, tam on defa denenmesine rağmen bir türlü kırılamamıştı. Fakat bu yıl sahne sırası bir Belçikalıdaydı. Hayır, Eddy Merckx kadar ünlü olmayan bir Belçikalı... Lotto Soudal takımınından Victor Campenaerts, bu rekoru daha önce deneyen pek çok bisikletçi gibi, rekor denemesi için yüksek rakımlı bir coğrafyayı, Meksika'yı tercih etti. Wiggins'i alt etmeye çalışacak yedinci farklı kişiydi. 27 yaşındaki sporcu, ilk on dakika geride kaldığında Wiggins'in dört saniye önünde seyrediyordu. Kırk dakika geride kaldığında hâlâ çok güçlü görünüyordu. Ellinci dakikaya girildiğinde kendi deyimiyle her şey yeni başlıyordu ve sihirli olarak gördüğü 55 kilometreyi geçmeliydi. Geçti. 55.089 ile yeni rekorun sahibi oldu. Rekoru kırmasından sonraki konuşmasında ödülünü bizzat elinden teslim aldığı Wiggins'ten de bahsetmeden geçmedi: "Kendime örnek aldığım hiç kimse yoktu. Fakat eğer birini örnek alacaksam, bu kişi kesinlikle Bradley Wiggins olur.''
- III -
Saat rekoru, bir yandan acıyla birlikte gelen başarının hikâyesiyken diğer tarafta aylarca çalışıp başaramamanın öyküsü. Üstelik çoğunlukla sadece birkaç saniye farklarla başarısız olmanın... Başta adını andığımız Michael Hutchinson, bu rekoru iki kez deneyip ikisinde de başaramayan bir bisikletçi. Bu başarısızlık hissini, The Hour (Tr. O Saat) isimli kitabında şöyle anlatıyor: "Tüm olumlu hislerime rağmen, bütün bunlar bana neredeyse nasıl yapılamayacağı konusunda bir ders oldu. İşlerin yanlış gitmeyeceğinden emin olamamak, yanlış gittiğinde hemen arkasından gelen baş edememe hissi ve deneyimlerden hiçbir sonuç elde edememek. Öngörü eksikliğinin ardından gelen panik ve onu takip eden ciddiyetsizlik.''
Fakat bütün zorluklarına rağmen ahşap oval zemin üzerindeki bu döngü sporculara ve kitlelere ilham vermeye devam edecek. Bir altmış dakika bittiğinde, başka bir altmış dakika başlayacak. Güzel bir Meksika akşamında rekoru kıran bisikletçilerden biri belki, tıpkı yıllar evvel Eddy Merckx'in de söylediği gibi ''Bir daha asla denemeyeceğim'' diyecek. O anlarda dünyanın başka bir yerinde, o sahneye çıkıp rekoru birkaç metre daha ileri götürebilmek için aylarını harcamaya kararlı biri olacak. Nefessiz kalacak, vücudundan kanlar damlayacak, sayaca bakacak ve pedal çevirmeye devam edecek. Bir tur, bir tur daha...