Kartlar Yeniden...

8 dk

Herkesin eve kapandığı aylarda bisikletçiler çoğunlukla dört duvar arasında pedal çevirmeye devam ederken yol bisikletinde çok şey değişti. Gündemi Ed Pickering'e sorduk.

"Bisiklette sezon yaklaşırken…" Ne kadar garip bir başlangıç, öyle değil mi? Üstelik yılın bu zamanına gelmişken... Aylardan Ağustos, hattın diğer ucunda bisiklet yazarı Ed Pickering var ve söze 'bisiklette sezon yaklaşırken' diye giriyorum. Normalde yılın bu zamanında her yer sapsarı olurdu. Malum, işler biraz değişti. Fransa Turu, Ağustos'un sonunda başlayacak. Öncesinde ise bazı başka yarışlar var. Chris Froome'un seneye Team Ineos'ta yarışmayacak olması haberini de bunların üzerine ekleyin, ortaya konuşacak yığınla mesele çıkıyor. Bakalım Pickering neler düşünüyor?

Bisikletin doğayla ve mevsimlerle sıkı bir bağı var. Bazı yarışları hayal ettiğimizde hemen onların yapıldığı yerleri ve hava şartlarını aklımıza getiriyoruz. Mesela Bahar Klasikleri için soğuk, yağışlı bir görüntü geliyor gözümüzün önüne. Veya İtalya Turu denilince Mayıs ayında, yüksek ve karlı tepelerde yapılan bir yarışı düşünüyoruz. Fransa Turu, yaz ortası demek. Bisikletin çekiciliği de buradan geliyor, gerçek dünyanın bir parçası olmasından. Tarihle, havayla, doğayla bu kadar iç içe olmasından…

2020, bisiklet açısından da bambaşka bir yıl. Bahar Klasikleri'nin Nisan ayında yapılması imkânsızdı. Hal böyle olunca ya yarışlar tamamen iptal edilecekti ya da Ağustos ile Ekim arasında düzenlenecekti. İkinci seçenek en iyi çözüm yolu mu derseniz, bilmiyorum. Ama neticede bir çözüm. Sonuçta takvimi kısa sürede yeniden düzenlemek kolay değil. Herkes için en iyi çözümü bulmak imkânsız. Günün sonunda, bu organizasyonların düzenlenebiliyor olması bile umudu simgeleyecek. O yüzden de Fransa Turu'nun Ağustos ve Eylül'de yapılması hiç sorun değil. Fransa Turu, her zaman Fransa Turu'dur.

Geraint Thomas, 2018 Fransa Turu'nu kazanacağının sinyallerini sezon başında vermişti. Egan Bernal de 2019'da Fransa'ya gelmeden önce formunu kanıtlamıştı. Elbette pandemi sırasında bunları görme şansımız olmadı. İngilizcede bu tip durumlar için kullanılan 'cramming' tabiri vardır. Son gece çalışıp sınava girmek anlamına gelir. Açıkçası bence, zaten iyi olan takımlar 2020'de de aynı şekilde devam edecek. Bazı takımlar geleneği itibarıyla çabuk organize olmayı becerir. Team Jumbo–Visma, Team Ineos, Deceuninck–Quick-Step... Bu anlamda 2020 Fransa Bisiklet Turu'nda büyük bir sürpriz yaşayacağımızı düşünmüyorum. Hatta iyi takımlar bir anlamda daha da güvendeler. Çünkü normal takvimde, her sene Temmuz öncesi sakatlanıp hedefinden uzaklaşan favoriler olurdu. Bu kez tüm favoriler sağlıklı. Tabii bunun yanında yarış tecrübesi de önemli. Daha bu sabah Geraint Thomas ile konuştum. Şunları söyledi: "Antrenmanlar güzel gidiyor. Zaten artık tüm bisikletçiler antrenmanda ustalaştı ve bu sezon kimse idman takvimini yarışlara gittiği için bozmak zorunda kalmadı. Çünkü normalde yarışlardan dönüşte toparlanmak zordur, üç-dört gün çok yüklenirsiniz bacaklarınıza ve ardından toparlanmaya, dinlenmeye ihtiyacınız olur. Ama sadece antrenman yaptığınızda işler değişir. Burada problem, çalışmanın dozunu kaçırıp ihtiyacınız olan dinlenmeden kendinizi mahrum bırakmamak." Sonra şunu ekledi: "Gerçekten yarışmak bambaşka bir durumdur. Yarışmacı olabilmek için yarış ritmine, bacaklarınızdaki ekstra yüzde üçlük, dörtlük güce ihtiyacınız vardır. Şimdi bunu herkes Fransa Turu sırasında bulmaya çalışacak."

Diğer taraftan bisiklet takımları zor bir dönemden geçiyor. Bütçelerini kısmak zorunda kalacaklar. Devam eden bazı sponsorluk anlaşmaları gelecek yılları da kapsıyor ve bir miktar para teorik olarak güvende. Ama yaşanan kriz açık şekilde bisiklet sponsorlarını da sarsıyor ve gittikçe daha az para iki tekere gelecek. Şu kesin ki gelecekte bisikletten bahsederken daha düşük maaşlardan söz edeceğiz. Yol bisikleti küçülecek. Büyük yarışlar suyun üzerinde kalabilirler ama manzarası karanlık olanlar, küçük takımlar ve yarışlar... Evet, onlar her zaman finansal sıkıntılarla boğuştular, pazarlama anlamında şansları yaver gitmedi ama bana kalırsa bisiklet ekosistemi içinde büyük bir yer kaplıyorlar. Bisikletin rengi, atmosferi, kültürü için oldukça mühimler.

Chris Froome'un Team Ineos'tan ayrılığı aklıma pek çok düşünce getiriyor. Başta, futbolu ele alalım. Bir kulüple efsaneleşen yıldızlar orada uzun süre kalmayı tercih ederler ve yuvadan ayrıldıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Froome gibi bir yıldızın da takım değiştirmesi alışılmadık bir senaryo.

Bir anlığına, Fransa Turu'ndaki Team Ineos kadrosunu şöyle hayal edebiliriz: Egan Bernal, son şampiyon. Geraint Thomas, bir önceki şampiyon. Yanlarında Rohan Dennis, Luke Rowe, Michal Kwiatkowski gibi harika takım arkadaşları. Temelde Bernal de Thomas da sarı mayoyu isteyecektir ama farklı bir senaryo geliştiği takdirde başkası için çalışmaktan da gocunmayacaklardır. Peki Froome aynısını yapar mı? Bilemiyoruz. 2018'de Thomas için çalıştı diyebiliriz belki ama tam değil.

"İnsanların Chris Froome'un ne kadar hırslı olduğunu anlayabildiklerinden pek emin değilim."

"İnsanların Chris Froome'un ne kadar hırslı olduğunu anlayabildiklerinden pek emin değilim."

Froome gerçekten inanılmaz hırslı bir sporcu. İnsanların onun ne kadar hırslı olduğunu anlayabildiklerinden emin değilim. Geri dönüp bakınca, Fransa Turu'nu dört kez kazandı. Ve şimdi Team Ineos'un böyle bir şampiyonu 2020 Fransa Turu kadrosunun dışında tutma ihtimali konuşuluyor. Tarihte eşi benzeri olmayan bir senaryo. Fransa Turu'nu birden çok kez kazanmış birinin Le Tour kadrolarının dışında tutulduğunu daha önce görmemiştik. Bernard Hinault, kariyerinin sonunda bile Fransa Turu kadrolarının bir parçasıydı, her ne kadar işleri takımı için zorlaştırsa da… Miguel Indurain, bu sporu takımının lideri olarak bıraktı. Eddy Merckx, aynı şekilde. Greg LeMond, son demlerinde Z ve daha sonraki adıyla GAN takımlarının lideriydi. İşte bu yüzden Froome'u 2020 Fransa Turu'nda görememe ihtimalimiz sıradışı ama içgüdülerim Team Ineos'un böyle yapacağını söylüyor.

Bir gazeteci ve bisiklet âşığı olarak Chris Froome'u Le Tour'da görmek isterdim. Froome-Bernal-Thomas denklemi farklı dinamikler doğurabilirdi. Öte yandan, Team Ineos'un Fransa'da kazanacağı da kesin değil. Team Jumbo–Wisma'nın üç lideri; Primoz Roglic, Tom Dumoulin ve Steven Kruijswijk hırslı, disiplinli bisikletçiler ve arkalarında kuvvetli bir ekip var. Bu Fransa Turu, Team Jumbo– Visma ve Team Ineos arasında geçebilir. Tabii Thibaut Pinot'yu da unutmamak lazım. Kardeşi ve antrenörü Julian ile konuştuğumda Thibaut'nun çok sıkı antrenman yaptığını ve Fransa Turu'na en formda haliyle geleceğini ifade etti. Parkur da ona uygun.

Eğer Team Ineos üç liderini Fransa Turu'na götürmeye karar verirse bu bir gerginlik yaratır mı? Kesinlikle. Bazen büyük takımlar bir parça gerginliği isterler. Çünkü gerginliğin sporcuları rekabetçilik açısından iyi yönde etkilediği durumlar vardır. Dave Brailsford ve ekibi için işin zor tarafı, bu gerginliğin bir krize dönüşmesini engellemek. Sportif direktörleri Nicolas Portal'ın erken ve trajik ölümünün de takım içi dinamikleri değiştirdiğini unutmamak lazım. Portal'ın sakin otoritesi, insani özellikleri ve iletişim biçimi Team Sky ve Ineos'taki rekabetçi gerilimi dozunda tutuyordu. O gerilimin içinde başarılı oluyorlardı.

"Mathieu van der Poel için bisiklet bir kendini ifade etme şekli. Çok yetenekli ve bu işten keyif alıyor"

"Mathieu van der Poel için bisiklet bir kendini ifade etme şekli. Çok yetenekli ve bu işten keyif alıyor"

2019 Fransa Bisiklet Turu'nu Egan Bernal'in kazanması bilimsel metotların geleneksel yarış yöntemlerinin yerini aldığının son büyük kanıtıydı. Çünkü eskiden bisikletçiler deneyim kazanmak, pelotonun sertliğine alışmak için daima yarışmak zorundalardı. Ama antrenman tekniklerinin gelişimi bu mantığı tamamen değiştirdi. Artık antrenmanla tam donanımlı bisikletçiler yaratmak mümkün. Sporcular artık fiziksel olarak daha kolay hazırlanabiliyorlar. Çok genç yaşta, üst düzey takımlara katılabilecek noktaya geliyorlar çünkü küçüklükten itibaren iyi idman yapıyorlar ve hızla gelişiyorlar. World Tour takımlarında ilk iki-üç sene deneyim kazanmak, 'çıraklık yapmak' gibi durumlar da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Takımda yer kazanmak için gereken deneyim de bir gereklilik olmaktan çıkıyor gibi artık. Çünkü bisikletçiler kendilerini yirmi yaşına gelmeden kanıtlayabiliyorlar. Hatta bunu yirmi yaşından önce bile yapabiliyorlar, Remco Evenepoel örneğindeki gibi. Asıl soru şu: Böyle gelişmeye devam edebilecekler mi? Eskiden bisikletçiler küçük yaşlarda bu kadar güçlü olmazlardı. 23-24 yaşında tam manasıyla güçlenmeye başlarlar, her sene daha iyiye giderler ve 29-30 yaşlarına geldiklerinde zirve dönemlerini yaşarlardı. Ama Peter Sagan gibi bisikletçilerde şunu gördük: Yirmilerinin başında birdenbire çok iyi bir bisikletçi oluyorlar ve sonra uzun yıllar boyunca çok iyi bir bisikletçi olarak kalıyorlar. Taktiksel tecrübe kazanmaya devam ediyorlar fakat fiziksel olarak en iyi dönemlerine erken yaşta ulaşıyorlar. Klasikleri gençken kazanan bisikletçilere ve yirmili yaşlarının başında büyük turlarda podyuma çıkanlara bakalım, daha gelişmeleri çok zor. O yüzden asıl soru şu: Zirvede kalabilecekler mi? Zirvede kalmak zihinsel odaklanmayı gerektirir. Kalabileceklerse de ne kadar?

Yeni nesilden beklentiler yüksek. Enric Mas, Emanuel Buchmann, Wout van Aert, Mathieu van der Poel... Mas, iki yıl önce kimsenin beklemediği şekilde, İspanya Turu'nu ikinci bitirdi. Fakat, o başarıdan bu yana iki yıl geçti. Şimdi o seviyede bir bisikletçi olduğunu kanıtlama zamanı. Eğer iyi bir sezon geçirirse, o ikinciliği de desteklemiş olur. Eğer işler kötü giderse, kendi kariyerine ve Movistar'daki yerine dair zor sorular işitecektir.

Wout van Aert ve Mathieu van der Poel'a gelirsek... Ben onları hep bir arada düşünüyorum çünkü ikisi de cyclocross kökenli bisikletçiler. Ne mutlu ki yol bisikletinde de sıradışı şekilde yetenekliler. Van Aert, Team Jumbo–Wisma'nın çok önemli bir parçası. Her şeyi yapabiliyor: Harika bir zamana karşıcı, iyi bir sprinter, bazı dağ etaplarında etkili, takımına hem domestiklik hem yol kaptanlığı yapabiliyor. Bir elmas. Sorun şu, her şeyi yapabilmesi günün sonunda hiçbir şey yapamamasına sebep olabilir mi? Mesela Ronde van Vlaanderen ya da Paris-Roubaix gibi klasikleri kazanma potansiyeline sahip. Ama eğer ondan Fransa Turu'nda her şeyi yapmasını beklerlerse bu biraz fazla gelebilir. Van der Poel konusu ise daha ilginç. Çünkü tüm gözler onun üzerinde. Olağanüstü yetenekli ve bisiklet ona büyük bir keyif veriyor. Eğlenmek için yarışıyor ama rakipleriniz sizi arka tekerinizde izlediğinde bisiklet o kadar eğlence vadetmeyebilir. Fakat umarım eğlenmeye, kendini ifade etmeye devam eder. Zira Mathieu van der Poel için bisiklet bir kendini ifade etme şekli. Ancak pelotonda rakiplerinin kendini ifade etmesini engellemeyi amaç edinen birçok takım ve sporcu mevcut. Team Ineos, yıllardır Fransa Turu'ndaki dağ etaplarında bunu başarıyor. Dilerim aynısı Mathieu van der Poel'ün başına gelmez

Socrates Dergi