socratesXreflect_alt

Bizim Ev

16 dk

Açılan bir kapı ve kavuşulan kusursuz aile hissiyatı… Dünyanın en iyi orta oyuncularından Zehra Güneş'le çocukluğunu, profesyonelliğe geçiş sürecini ve VakıfBank'ın beş kupayla taçlanan tarihi sezonunu konuştuk.

22 Mayıs 2022… VakıfBank, Imoco Conegliano karşısında 3-1'lik skorla galip. Bu skor, kulübün beşinci, Zehra Güneş'in ise ikinci Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu anlamına geliyor. Ve belki de daha önemlisi, VakıfBank ve Zehra Güneş yine bir şeyleri kolay gösteriyor. O finalin bitiş düdüğünden yaklaşık yirmi saat sonra VakıfBank Spor Sarayı'ndayız. Konuşmalar, şampiyonluk özel videoları, motivasyon klipleri, kupalarla verilen özel pozlar, vedalar… Her şey şimdi, burada ve bir arada.

Küçük bir çocuk olarak içine girmek istediğiniz heyecan ve devamında girdiğiniz bir kapı bazen size unutulmayacak hatıralarla geri dönebiliyor. Tabii durmadan çalışıp tüm zorluklara göğüs gerebildiğinizde… Zehra Güneş, 12 yaşından beri bir gün bile yerinde saymadı ve 22 yaşında daha şimdiden ailesi gibi gördüğü VakıfBank ile 12. kupasını kazandı. Konuşmalar tamamlandı, şampiyonluk videoları ve motivasyon klipleri izlendi, kupalarla pozlar verildi ve vedalar edildi. Geride bıraktığımız sezonun ve unutulmaz hatıraların başrollerinden biri, evi gibi gördüğü yerde bizi bekliyor. Biz de onu…

Şampiyonlar Ligi finalinde karşınızda yine Imoco Conegliano vardı. Son yıllarda Conegliano ile aranızda müthiş bir rekabet oluştu ama finali ekran başında izlerken birçok insan "VakıfBank çok kolay gösteriyor" diye düşünmüştür. Saha içinde olaylar nasıl gelişti sizin için?

2021-2022 sezonu, kendimizi bulduğumuz ve dönüm noktalarını fark ettiğimiz bir sezondu. Türkiye Ligi finalinden sonra bunu fazlasıyla hissettik ve bunun farkına vardığımızda da bazı şeylerden sıyrılabildik. Kolay değil elbette ama bunun farkına vardığınızda daha çok özgüven kazanıp bir sonraki maça o şekilde çıkabiliyorsunuz. Biz o bir haftalık periyotta çok üst düzey maçlar oynayarak bu seviyeye geldik. Zaten Conegliano'yla olan finale çıkmadan önce de o maçın ne olursa olsun bir Şampiyonlar Ligi finali olduğunu bilerek çıktık. Yorgunuz. Bazı şeyler hissediyoruz. "Artık yeter" dediğimiz noktalar oluyor ama odağımızı koruyabildiğimizde bu saydıklarımı hiç hissetmiyoruz. Farkına vardığımız o dönüm noktalarını kendi faydamız için kullandık ve ortaya müthiş bir oyun koyabildik. Bunun sonucunda da galibiyete ulaştık.

Biraz önce motivasyon konuşmaları ve maçlardan önce takıma izletilen videoları gördük. Onların da katkısı olmuş gibi duruyor.

Dışarıdan bakınca bu başarıyı kazanan sadece sahaya çıkan bizler gibi duruyoruz ama bu organizasyonun parçası olan çok fazla insan var. Kulüpte İbrahim Abi'den Sabri Dayı'ya, sayın başkanımızdan yardımcılarına, Alp Abi'den Başak Abla'ya herkes gecesini gündüzüne katarak bizim için çalışıyor. Bazen sahada bizim verdiğimiz performanstan sonra mental olarak bizi rahatlatacak bazı şeyler gerekiyor. Onlar da bunu sağlayarak bizi çok mutlu ediyorlar. Kritik maçlardan önce bu tarz motivasyon videolarıyla gelince bize neleri yaşadığımızı hatırlatıyorlar. Biz de onlar sayesinde "Bunları yaşamışız. Bunları atlatabilmişiz" diyebiliyoruz çünkü insan bir ânı yaşarken bazı şeylerin farkına varamıyor ve geri dönüp baktığında "Evet. Bunlar da olmuştu" deyip daha fazla motive olabiliyor.

Peki yıllar önce VakıfBank'ın kapısından girdiğiniz ilk gün nasıldı? Anneniz pek istemezken, siz akademik olarak ilerleyebileceğinizi düşünürken hem de...

Hikâyenin başına dönersek; beden eğitimi derslerinden kaçan, kitap kurdu, yaşıtlarından epeyce uzun boylu bir çocuktum. Tüm hikâye de kulübüm VakıfBank'ın okulumuza gelip beni keşfetmesiyle başladı. Annem uzun boylu, güçlü bir Boşnak kadını; iyi de bir basketbolcu. Ailem, kulübümüzün, 12 yaşındaki minicik bir kız çocuğuna olan yaklaşımını ve ciddiyetini görünce, sporculuk kariyerim başladı. Ailemin desteği ilk gün nasılsa, bugün de aynı şekilde sürüyor.

Anneniz epey ikna olmuş ki beşaltı ay sonra kardeşleriniz de sizi takip ediyor. Bize o dönemi biraz anlatabilir misiniz?

Eşiği benimle geçtikten sonra sanki her şey birbirini takip etti. En küçük kardeşim henüz okula başlamamıştı, bir küçüğüm ise spor okullarında antrenmanlara yeni yeni başlamıştı. Ben çok istekli ve inatçı bir çocuktum. Sanırım bu motivasyonum ve antrenörlerimizin ikna kabiliyeti ile annem de belli bir süre sonra bizim dünyamızı tüm gücüyle sahiplendi.

Jovana Brakocevic

Jovana Brakocevic

Küçükken salonda top toplayıcılığını yaptığınız sporcularla yan yana veya karşılıklı oynuyorsunuz artık… O dönemde etkilendiğiniz, örnek aldığınız biri var mıydı? O günlerden kimleri hatırlıyorsunuz?

Jovana Brakocevic! Çok büyük hayranıydım. Maçlardan, antrenmanlardan önce gider onun sahaya çıkışını izler, topa vuruşunu takip ederdim. Bir gün onun gibi, orada olacağımı hayal ederdim. O zamanlar olması güç gibi görünen hayallerimi bugün dolu dolu yaşamaya çalışıyorum.

73 maç süren yenilmezlik serisine sahip bir kulüp VakıfBank. Katıldığı her turnuvada şampiyonluk için yola çıkan bir takımda profesyonel olmak ve A takıma çıkmak ilk günlerde nasıldı? Adaptasyon süreci nasıl geçmişti?

On yıldır VakıfBank ailesinin bir parçasıyım, hem de ailece! Adaptasyon sürecinin tüm doğallığıyla geliştiğini söyleyebilirim. Az önce de bahsettik, ben de o top toplayıcı miniklerden biriydim. Bir gün orada olacağımı biliyordum; her gün o güne hazırlık gibiydi… Çok zorlandığım zamanlar oldu. Önce bir çocuk sonra genç bir kadın olarak, bilmeden ve sonraları da isteyerek yaptığım fedakârlıklar beni bugüne getirdi.

Sporcuların mental sağlığı üzerine eskiden pek konuşulmazdı. Ama son yıllarda daha fazla dile getirilir oldu ve farkındalık arttı. Siz de 16 yaşından beri bir psikologla çalışıyorsunuz. Bu farkındalığın faydasını o geçiş sürecinde hissettiniz mi?

Yakında 23 yaşında olacağım; yani neredeyse 11 yıldır voleybol oynuyorum. Daha doğrusu voleybol ile yaşıyorum. Bu yaşam şeklini, bu tempoyu hayal ettiğim gibi devam ettirebilmem için ihtiyaç duyduğum her anlamda profesyoneller ile çalışıyorum. Potansiyelimi ortaya çıkarma noktasında çok büyük faydası olduğunu düşünüyorum; fiziksel olduğu kadar zihinsel anlamda da yoğun bir sürü duygu ve baskı yaşıyoruz. Bu süreçleri kendi adıma, takımım adına doğru yönetebilmem için kendimi çok çok iyi tanımalı ve potansiyelimi daima bir adım yukarı çıkarabilmeliyim. Profesyonel bir sporcu olarak, sürdürülebilir bir başarı için bunun en doğru adımlardan biri olduğunu düşünüyorum.

Bu sezona VakıfBank zirve performansıyla giriş yapmamıştı ama Ankara'daki Dünya Şampiyonası'nda hem performans hem de sonuç anlamında zirveyi gördünüz. Kırılma ânı olarak orayı gösterebilir miyiz?

Dünya Şampiyonası'nda formumuzu yakaladık ama eğer bir kırılma noktasından bahsedecek olursam farklı noktaları işaret ederim. Benim için kırılma noktası en yorgun hissettiğimiz hatta devam edemeyecek kadar yorgun hissettiğimiz anlarda ortaya koyabildiğimiz karakterdir. Açıkçası, biz bunu çok iyi bir şekilde yapabildik. Mesela ligdeki final serisinin dördüncü maçında 2-0 gerideyken bile pes etmedik. Hatta üçüncü sette de uzun süre geriden gelen taraf olduk ama hayatım boyunca unutamayacağım geri dönüşleri zaten yapmıştık. Bunu biliyorduk. Belki biz o gün sahada Fenerbahçe'ye karşı 2-0 gerideyken üçüncü sette bizi destekleyenlerin birisi bile inancını kaybetmemiştir. Hiçbir şeyin imkânsız olmadığını ve eğer sahada gerçekten iyi bir oyun ortaya konacaksa bunun bizim sayemizde olacağının farkındaydık. Tuğba'nın (Şenoğlu) da çok büyük katkılarıyla her şeyin orada tersine döndüğünü düşünüyorum. O kupayı kazanmak moralimizi epey yukarı çekti ve o şekilde Şampiyonlar Ligi finaline geldik.

Şampiyonlar Ligi'nde finale giden yol da biraz olsun final serisine benziyordu. Yarı finalde Fenerbahçe'ye karşı ikinci maçı kaybettikten sonra altın sete gidildi. O mücadele, fizikselden çok mental olarak ayakta kalanın finale ulaşacağı bir maç gibi gözüküyordu.

Böyle üst düzey maçlarda yorgunluğu hissetmezsiniz. O yorgunluk maçlardan sonra kendisini belli ediyor ancak. Çok önemli bir maçtasın, 3-0 mağlupsun ve altın seti ne olursa olsun almak zorundasın. Eğer kaybedersen o maçın sonunda Şampiyonlar Ligi finaline gitme şansını kaybedeceğini bilmek, sizin üzerinizde mental olarak çok daha büyük bir etki bırakıyor. İşte biz tam da burada "Biz VakıfBank'ız" diyoruz çünkü bunu bir çok kez yaptığımızı biliyoruz. Bunun sonucunda nasıl bir mutluluğa ulaşacağımızı da biliyoruz. Bu anlarda mental olarak ayakta kalabilen o finale ulaşabiliyor, o mutluluğu yaşayabiliyor. Sanırım takım kimyasının da bunda etkisi var. Biz bu anların üstesinden gelmeye alıştık. Daima başka biri, bir diğerinin eksiğini kapatabiliyor. Sonuçta her turnuvada herkes farklı farklı ödüller alıyor. Takım olduğumuzu ve çarkların birbirine destek olarak döndüğünü hissedebiliyoruz.

2021-2022 Sezonu Sultanlar Ligi zaferi sonrasındaki kupa töreni

2021-2022 Sezonu Sultanlar Ligi zaferi sonrasındaki kupa töreni

22 yaşında 12'nci kupanızı aldınız. 12 yaşında kapısından içeri girdiğiniz bir kulüpte bunları hayal ediyor muydunuz? Şimdiden böyle bir özgeçmişe sahip olmak nasıl hissettiriyor?

Çok ayrıcalıklı bir şey bu. VakıfBank çatısı altında on senedir voleybol oynuyorum ve bu on senede kazandığım başarıların haddi hesabı yok. Altyapıda ilk günümden bu yana bize hep başarı fikri aşılandı. Biz, gençler olarak bu başarıyı hep bir adım ileri götürmeye ve bizden sonra geleceklere örnek olmaya çalışıyoruz. Bu fikir aşılandıkça ve genç voleybolcular diğerlerine örnek olmak istedikçe VakıfBank, bu başarı geleneğini hiç kaybetmeyecek.

Takımdan ayrılanlar ve yeni gelenler… Ne olursa olsun bir başarı sabiti var burada. Bunu neye bağlamak gerekir?

VakıfBank, Türk voleybolunu daima dünyanın farklı yerlerinde, en iyi platformlarda temsil etmek isteyen bir kulüp. Ailemden çok buradaki insanlarla vakit geçiriyorum. Zaten biz burada da bir aile gibiyiz. O yüzden aslında VakıfBank çatısı altında kimin oynayıp oynamadığı önemli değil. Buraya gelen herkese aileden biri gibi davrandığımız için hiç kimse alışma sürecinde bir sorun yaşamıyor. Giden de hiçbir zaman unutulmuyor. Geldiğinde bu ailenin bir üyesi olduğu hatırlatılıyor. O yüzden burada oynamak, kariyerinin bir bölümünü burada geçirmek çok büyük ayrıcalık. Bütün takım arkadaşlarım çok ayrı karakterler. Aslında herkes çok farklı kişiliklere sahip ama önemli olan şey başka. Önemli olan yıldız olmak değil, önemli olan sahaya koyduğun karakterin. Mesela Melis (Gürkaynak) Abla hep o yüzden örnek gösterilen bir oyuncuydu. Ben bu kulübün kapısından ilk defa girdiğim günden beri hep karakteriyle, duruşuyla, söyledikleriyle, büyüklere saygısıyla, küçüklere sevgisiyle örnek gösterilen bir insandı. İşte öyle olunca unutulmaz ve emsalsiz bir sporcu oluyorsun.

Bu sene voleybol salonlarındaki doluluk oranı çok konuşuldu. Bu yükseliş sizi fazlasıyla memnun ediyor olmalı. Voleybol artık ülkenin en merakla takip edilen sporlarından biri. Kadınlar voleybolda bunun öncüsü ve taşıyıcısı. Bu sizin için ne ifade ediyor?

Belki pandemiyi yaşamamış olsaydık, dolu tribünlerin biz sporculara katkısının bu kadar özel ve eşsiz olduğunu anlayamayacaktık. Neyse ki o günler geride kaldı ve tribünlerimiz daima tıklım tıklım. Bundan sonsuz mutluluk duyuyoruz. İnanır mısınız, bazı maçlardan önce bazen biz bile arkadaşlarımızdan gelen bilet taleplerini karşılayamadık… Bu tabii ki bir günde, bir yılda olmadı. Arkasında büyük bir emek, bir sürü maç, bir sürü organizasyon, bir sürü yatırım var. Çok şanslıyım ki böyle bir jenerasyonu yakaladım. Dolu tribünler en büyük motivasyonlarımdan biri…

Bu sezon belki de kariyerinizin en dolu dolu başarılara sahip sezonu. Beş kupa hedefiyle çıkılan bir sezonda hedefine ulaşmış şekilde sona gelen bir VakıfBank takımı var. Ne hissettiğinizi soracak olursak mutluluk mu ön plana çıkar, yoksa rahatlama mı?

Aslında rahatlama söz konusu olamaz çünkü bizim için büyük hedefleri tamamladıktan sonra yine büyük hedefler başlıyor. Birazcık ara verip sonra tekrar çok yüksek tempolu maçlara başlayacağız. Bu sefer milli takım için mücadele vereceğiz. Aslında benim için bu sezon mental anlamda kendimi olabildiğince zorladığım, daha güçlü hissettiğim ama bir o kadar da sakinliğimi koruyabildiğim bir sezondu. Bu kadar stresin ve yoğunluğun altında kendimi nasıl yönetebileceğimi anladım. O yüzden kendimi mental anlamda fazlasıyla geliştirebildiğim bir sezondu. Önümüzde çok önemli bir milli takım süreci var. Başarılarla ve mutluluklarla dolu dolu geçmeye aday bir yaz. Bu beş kupanın mutluluğunu yaşadıktan sonra milli takımla devam edeceğiz.

"Milli takımımız, dünya çapında takip edilen, oyunu ve kadrosuyla beklenti yaratan bir takım. Umarım ve dilerim ki ülkemizi gururlandırırız."

"Milli takımımız, dünya çapında takip edilen, oyunu ve kadrosuyla beklenti yaratan bir takım. Umarım ve dilerim ki ülkemizi gururlandırırız."

Yazın milli takımla yine yoğun bir dönem sizi bekliyor. Bu geçişleri ve adaptasyonu sağlamak zor oluyor mu? Voleybolun bu takvim yoğunluğu sizi nasıl etkiliyor?

Aslında pek zor olmuyor çünkü çocukluğum ve ilk gençliğim bu tempoyla geçti. Başka türlüsünü bildiğimi söyleyemem. Milli forma başlı başına bir motivasyon; "Yaşıtlarım tatilde ben neden buradayım?" Bunu asla demedim. Umarım daima bu yoğunlukla devam eder hayatım…

Milli takım ile bu yazdan beklentileriniz neler?

Çok başarılı bir sezonu geride bıraktık. Şimdi sırada milli takım var. Güzel bir takım oyunu ile ülkemizin yine son topa kadar bizi sahiplendiği bir turnuva hayal ediyorum. Takım olarak, geçen yılki tecrübelerimizin hem Voleybol Milletler Ligi'nde hem Dünya Şampiyonası'nda bize katkı sağlayacağını düşünüyorum. Milli takımımız, dünya çapında takip edilen, oyunu ve kadrosuyla beklenti yaratan bir takım. Umarım ve dilerim ki ülkemizi gururlandırırız.

Ebrar Karakurt gibi diğer takımlardaki arkadaşlarınızla tekrar bir araya gelmek ve sahaya çıkmak da sizin için ayrıca motivasyon kaynağı oluyor mu? Geçen yaz dönemini çok yoğun bir takvimde ve üst üste turnuvalarda geçirmiştiniz. Bu yaz da takviminiz yoğun.

Ebrar, en yakın arkadaşlarımdan biri. İtalya'dan gelir gelmez ilk fırsatta görüştük. En son Tuğba'nın nişanında birlikteydik, milli takımda da rahat rahat hasret giderebileceğiz. Voleybolun takvimi sanırım diğer branşlara göre daha yoğun ama bundan şikâyet edemeyeceğim. Zaman zaman fiziksel ve mental yorgunluk oluyor ama çok hızlı şarj olabiliyorum.

Biraz önce burada Melis Gürkaynak'ın vedasını izledik. Sezon başında verdiğiniz bir röportajda "VakıfBank'a karşı oynamak nasıl bir şey hiç bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum" demişsiniz. Kurduğunuz hayaller hep burası için gibi duruyor. Belki bir gün…

Az evvel Melis Abla konuşurken ben de bunları hayal ettim. Aslında bakınca bana da çok uzak olan şeyler. VakıfBank'tan ayrılmak, buradan uzaklaşmak, bu dünyada en sevdiğim işi yapmaktan kendimi alıkoymak... Ama umarım ben de bir gün bu duyguları yaşayabilirim. Günün birinde Melis Abla gibi unutulmaz bir oyuncu olarak buradan ayrılabilirim. Umarım her şey çok güzel olur…

Aşçılık Merakı

Annem! Tanıdığım en iyi aşçı… Boşnak olduğumuz için, börek tutkumuzu söylemeye gerek yok sanırım. Ama her börek değil, annemin elleriyle yaptığı olmalı… Onun kadar olmasa da ben de fena değilim. Bengi Kurtcebe'yi çok severek takip ediyorum; hem çok pratik hem de çok samimi geliyor. İtalyan şefleri ve mutfaklarını anlatan belgeselleri izlemekten de büyük keyif alıyorum.

Yeni Tatlar

Voleybol dışında güzel bir arkadaş grubum var. Vakit olduğunda onların okuluna gidiyorum, bazen onlarla yurtiçi ve yurtdışı minik planlarımız oluyor. Denemeyi, yeni tatlar keşfetmeyi çok seviyorum; bu anlamda tutucu olmadığımı söyleyebilirim. İstanbul'da gitmek istediğim esnaf lokantalarının yanı sıra iyi olduğunu duyduğum Asya restoranları da var. Belki birlikte gideriz. (Gülerek.)

Piyano Dersleri

Piyano dersleri pandemide kendimi ifade etme ihtiyacıyla doğdu esasında. Sanırım hepimiz gibi benim de endişelerim yoğundu o dönemde, büyük bir belirsizlik durumu hâkimdi. Ancak şu sıralar yoğun maç ve antrenman trafiği nedeniyle pek vakit ayıramıyorum.

Kız Kardeşler

Kardeşlerimle bir gün aynı takımda ya da milli takımda beraber sahaya çıkmak mı? Bu herkesin bildiği ama asla konuşulmayan bir sır gibi. Umarım olur diyelim, büyüyü bozmayalım.

Socrates Dergi