
Liberal
5 dk
Buffon'un yayımlanmış tek otobiyografisini kaleme alan ve İtalyan kalecinin kariyerindeki tüm dönüm noktalarına yerinde tanıklık eden Roberto Perrone, gördüklerini Socrates'e anlattı.
Kariyeri boyunca tüm önemli anlarda oradaydım. 1995’te Serie A kariyerine adım atarken Parma’daydım. 1995 yılındaki Parma-Milan maçı öncesinde, birinci kaleci Luca Bucci sakattı. İkinci kaleci Alessandro Nista, yıllar içinde Buffon’un en yakın arkadaşlarından biri oldu ancak şu an Parma’nın başkanı olan dönemin teknik direktörü Nevio Scala’nın Nista hakkında şüpheleri vardı ve Buffon’a bir fırsat vermek istiyordu. Onu, 17 yaşındayken Milan’a karşı sahaya sürdü. Bu ilk adımdı, ikinci büyük adım da milli takımla çıktığı ilk maç oldu. 1998 Dünya Kupası eleme grubunu ikinci sırada bitiren İtalya, Rusya’ya karşı play-off karşılaşmasına çıkacaktı. Moskova’daki ilk maçta Buffon yedekteydi. Gianluca Pagliuca’nın sakatlanıp kenara geldiği anları bana, “Oyuna girmek istememiştim. Kar ve fırtınayla kaplı Moskova’daki klasik bir kış gecesinin ardından ‘İlk maçım bu maç olmamalı’ diye düşünüyordum” sözleriyle anlatmıştı. Kışı hiç sevmezdi ama şans işte; Pagliuca devam edemedi ve ilk maçına orada çıktı.
2001’de, Juventus’taki ilk maçında da oradaydım. Old Trafford’da Milan’a karşı oynanan 2003 Şampiyonlar Ligi Finali’nde de stadyumdaydım. Buffon’un kariyerindeki en büyük pişmanlıklardan biri, o gün Şampiyonlar Ligi Kupası’nı elinden kaçırmaktı. İki kez final oynadı ama 2003 büyük bir hüsrandı çünkü Juventus favori taraftı. Milan’dan daha güçlü bir takım olsalar da kötü bir maç çıkardılar ve penaltılara giden maçı kaybettiler.
Aslında ilk tanışıklığımız Parma’da başladı ama Juventus’tayken ilişkimiz çok daha yakın bir hâl aldı. 2006’daki Dünya Kupası’ndan önce birtakım konuşmalarımız olmuştu. Devamında, 2007 yılında otobiyografisini yazmaya karar verdi ve beni aradı. O sırada Alena Seredova ile birlikteydi ve ilk çocukları Louis Thomas dünyaya gelmişti. Kitabın yazım sürecindeki bazı günlerde evine giderdim ve küçük oğlu da bu seanslarda bizimle olurdu. Bazen de Gigi ile restoranlarda buluşurduk. 2014 Dünya Kupası sonrası Brezilya’dan döndüğünde, İtalya’nın en önemli restoranı olan Dal Pescatore Canneto sull'Oglio’da yeni nişanlısı Ilaria D’Amico ile ilk yemeğini yedi. Oradayken kendisine bir mesaj göndermiştim: “Futbol, kadınlar ve restoranlar için harika birisin.”
Buffon’un ailesi de sporcularla doluydu. Anne ve babası, atletizm milli takımının kampında tanışıyorlar. Annesi Maria Stella disk atmacı, babası Adriano da halterci. Lazio’daki bir atletizm tesisinde başlayan birliktelikten Gigi ve iki kız kardeşi Veronica ve Guendalina dünyaya geldi ki ikisi de önemli voleybolcular olup milli takım forması giydiler. Buffon bir seferinde bana, kaleciliği seçmeseydi bile başka bir sporda yine şampiyonluk yaşayacağına emin olduğunu söylemişti.
2010’da zor günler geçiriyordu, sırt sakatlığı yüzünden Güney Afrika’da yalnızca 45 dakika forma giyebilmişti. Sonrasında da altı ay sahalardan uzak kaldı. Birçok kişi kariyerinin bittiğini söylemeye başlamıştı. O ise aynı dönemde bana, “Bu aralar çok fazla televizyon izleyebiliyorum ve diğer kalecilerin seviyelerini gördükçe 40 yaşına kadar rahatlıkla oynayabileceğime inanıyorum” demişti.
Uzun yıllar sağ görüşlü biri olarak lanse edildi ama bu doğru değil. Evet, toplum ve eğitim gibi bazı alanlardaki fikirleri yüzünden onu sağ görüşe yakın bulabilirsiniz. Ancak o özgür biri. Hatta şu sıralar İtalyan Başbakanı Matteo Renzi ile oldukça yakın durumda ve Demokrat Partili Renzi’yi ülke için faydalı biri olarak görüyor. 4 Aralık’ta yeni anayasayla ilgili bir referandum yapılacak ve Buffon, reform için ‘Evet’ oyu kullanacağını söyledi. Bu yüzden, sağ görüşlü değil de daha çok ‘liberal’ sayılabilecek biri olduğunu söyleyebiliriz.
Depresyonla boğuştuğu dönemde hayatını devam ettirmekte zorlandığından bahsetmişti. Psikiyatrlardan destek aldı ve yer yer panik atak sorunlarıyla da başa çıkmak zorunda kaldı. Euro 2004’teki İtalya-Danimarka maçı sırasında Francesco Totti, Christian Poulsen’e tükürmüştü ve Gigi bana, depresyonun o maçta sona erdiğini söylemişti.