Bugünden Yarına

10 dk

Özlem Çarıkçıoğlu, 2022 Beijing'de ikinci olimpiyatına hazırlanırken bir yandan da yarınların kayakçılarını yetiştiriyor.

Robert Koleji, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği... Bu özgeçmişe sahip birçok yeni mezun uluslararası bir şirkette, yönetici katında geçecek bir ömrün hayalini kuruyor. Özlem Çarıkçıoğlu, o davetkâr kariyer rotasını elinin tersiyle itenlerden. Zorunlu stajının henüz ilk günlerinde dört duvar arasına sığamayacağını anlayan kayakçı, sekiz yaşından beri tutkuyla bağlı olduğu sporu hayat yolculuğunun merkezinde tutmaya kararlı. 2022 Kış Olimpiyatı'nda Türkiye'yi Alp disiplininde temsil edecek iki sporcudan biri olan Çarıkçıoğlu, Erzurum'daki son antrenmanlarından birinin çıkışında, bilgisayarın diğer ucunda...

Hayatında yediğin ilk serumla başlayalım…

Dün gibi hatırlıyorum. 2018 PyeongChang'a gitmeden önce büyük bir stres vardı. Seçme süreci çok çetrefilli geçmişti. Favoriydim, bir yandan da Alp disiplininde saliseler her şeyi belirliyor, ufak bir hata yapsam onca emeğim boşa gidecekti. Seçmeyi kazandım ama Güney Kore'ye gittikten sonra da baskıyı hissetmeye devam ettim. Pist çok zordu, bugüne göre daha az deneyim sahibiydim. Süper yıldızların dahi art arda düştüklerini, kayıp fotoğrafçılara çarptıklarını görünce "Acaba tek parça inebilecek miyim?" diye düşündüğüm bile oldu. O adrenalinle ilk inişimi tamamladım, akabinde vücudum bir rahatlama haline geçti ve tamamen kendini koyverdi. "İlk inişte çok tutuktum, ikincide daha rahat kayarım" derken tam tersine nakavt oldum. İnsan stresle kendine bunu nasıl yapabilir, daha önce hiç tahayyül edemezdim. Yarıştan önce kustum, sırf stresten ateşim 39 dereceye çıktı. O ateş, üç gün sürdü.

Bugün, artık bunları yaşamayacağıma eminim. Hem dört senenin, ikinci olimpiyatın getirdiği bir tecrübe var hem de bu katılım biraz sürpriz yumurta gibi oldu açıkçası. Son dört sene sporculuğun yanında başka şeylerle de uğraştım. Kazanamazsam yıkılacağım bir durum yoktu. Daha az beklentiyle, daha sakin bir seçme geçirdim ve bugün, bir kez daha olimpiyata gitmenin mutluluğunu yaşıyorum. Sıfır heyecanla başarılı olmak imkânsız ama o heyecan aşırıya kaçtığında performansınız olumsuz etkileniyor. Mental açıdan hazır olmak için aradaki o tatlı dengeyi bulmak lazım.

O deneyimden sonra mental destek aldın mı?

Profesyonel bir destek almadım ama Sporcu Komisyonu Üyesi olduğum için IOC'nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) bazı toplantılarına katıldım. Kendi örneğimde, olanların sebebinin farkındaydım. Olimpiyat dışında büyük yarışlara gidemediğimiz için o büyük sahne bizi daha çok etkiledi. Şöyle açıklayayım: Benim gençlik olimpiyatından sonra gördüğüm ilk büyük organizasyon olimpiyattı. Aslında katılma hakkımız olan dünya şampiyonası gibi organizasyonlara gidebilsek bu kadar zorlanmayız. İran mesela, çoğuna katılıyor.

Yurtdışında mental sağlığın daha tartışılır hale gelmesindeki ana etmenlerden biri de sponsorlar bence. Kendinizi spor dışında şeyler düşünürken buluyorsunuz ister istemez. Alenen söylenen şeyler değil belki bunlar ama sponsorunuz, sizin başarılı olmanızı istiyor. Siz de sponsorunuzu, dolayısıyla gelirinizi kaybetmemek için çıktığınız her yarışta daimi bir başarı baskısı hissediyorsunuz. İngiliz snowboard sporcusu Ellie Soutter mesela, birkaç sene önce 18 yaşında intihar etti. Onun adına, mental açıdan desteğe ihtiyacı olan sporcuların yanında olmak amacıyla bir fon kuruldu. Bahsettiğim o kapsamlı toplantının neredeyse yüzde altmışında mental sağlık konuşulmuştu. Ben de uzun süreler o baskının altında kalsam mutlaka profesyonel bir destek alırdım.

"Dün gibi hatırlıyorum. 2018 PyeongChang'a gitmeden önce büyük bir stres vardı."

"Dün gibi hatırlıyorum. 2018 PyeongChang'a gitmeden önce büyük bir stres vardı."

2018'de ailenin de seninle PyeongChang'da takip ettiği bir olimpiyattan sonra sıkı pandemi önlemlerinin alınacağı Beijing yolculuğu öncesi beklentilerin neler?

Çin'in kuralları çok sıkı tuttuğunu okuyorduk, önden çalışmaya gidenler de bunu teyit ediyor. Biz sporcular için olimpiyat deneyiminin maalesef çok daha keyifsiz olacağına inanıyorum. Sürekli testler, hele covid kaparsanız yandınız! 21 gün karantina var... Temelde olimpiyat, diğer yarışlardan farklı olarak birleştirici bir organizasyon. Baktığınız zaman dünya kupasında sporcuların çoğu Alp bölgesi sporcuları. Olimpiyattaysa Asya'dan Afrika'ya hiç hayal etmeyeceğiniz yerlerden sporcular gelip ülkelerini temsil ediyorlar. Sporcu ağı geniş, farklı kültürlerin bir arada olduğu bir ortam. Bu sıkı tedbirler altında, olimpiyatın ruhuna ters bir deneyim yaşayacağız. Tam aksini çok isterdim, birincil hedefim elbette en iyi şekilde kayağımı kayıp orada ülkemi temsil etmek. Bunun yanında da oradaki olimpiyat ateşini tatmak... O kısım biraz eksik olacak. Madalya hedefi maalesef çok uzak, o yüzden kazandığımız deneyimleri yeni nesle aktarmayı da önemsiyorum. Burada bir kayak okulum var mesela, beni orada izleyecekleri için çok heyecanlılar. Onlara iyi örnek olmayı, önlerinde bir yol açmayı kıymetli buluyorum.

2018 PyeongChang öncesi bir yandan üniversite eğitimin de devam ediyordu, yarı zamanlı antrenman yapabiliyordun. Altmış gün ile 300 gün kara çıkmak arasındaki farkın önemini en iyi bilenlerden biri olarak mezuniyet sonrasında neler değişti?

Üniversiteden sonra farklı bir hayata geçtim, beni İstanbul'a bağlayan daha az şey kaldı. Endüstri mühendisliği okudum ama bahsettiğim gibi, bir kayak kulübüm var, onunla ilgilenmeye başladım. Bu da kış aylarında, antrenman yapabileceğim zamanlarda vaktimi alan başka sorumluluklar demekti. Bir süre, spora devam edip etmemek arasında kaldım. Kayağı çok seviyorum ama bir yandan da çok talepkâr bir spor. İstanbul'da yüzme havuzuna gidip çalışmak gibi yapabileceğim bir spor değil. Hayatınızı tamamen kayağa endekslemeniz lazım. Ama kayak sevgim ağır bastı, kayak okulu için kara çıkınca antrenman yapma isteği duydum. Biraz kulüp, biraz antrenman derken senenin yüz gününü Erzurum'da geçirmeye başladım iki yıl kadar. Doğal olarak kayak sürem arttı. Geri dönüp baktığımda, çocuklara öğretirken tekniğimin de geliştiğini fark ediyorum.

Eskiden çok zor ulaştığım bir şeydi kayak. Şimdi Erzurum'da arabaya kayaklarımı koyup kısa sürede kayağa çıkabiliyorum. Kayakla olan bağımı ve spora bakış açımı değiştirdi bu süreç. Ötelediğim sakatlıklarımdan kurtulmak için birkaç küçük operasyon da geçirdim. Son yıllarda milli takımla beraber çalışmadığımdan gri pasaportum yoktu, yurtdışı yarışlara gidebilmek için pandemide vize almak çok zordu. Olimpiyat puanı toplamam gerekiyordu bir de. Şubat'ta Covid-19'u atlattıktan sonra geçen olimpiyata da katılan Serdar Deniz'le beraber yollara düştük. Milli takım Sırbistan'da, Bosna'da görece kolay yarışlara katılırken biz onlara gidemediğimiz için kendimiz vize alıp İtalya ve Fransa'daki daha zor yarışlara katılmak zorunda kaldık. Onlar da tuhaf deneyimlerdi... Her yer kapalı, yarışa gidiyorsunuz yemek bulamıyorsunuz. Dağ başında marketler sınırlı saatler açık. Macera dolu bir mart ayı geçirdik. Serdar Covid-19'u atlatsa da iki ay boyunca ne zaman test yapsak pozitif çıkıyordu. Slovenya Sağlık Bakanlığı aradı, onlara durumu izah ettik, pozitif çıktıktan sonra üç ay test yaptırmamıza gerek olmadığını söylediler. Sonra Türkiye'ye dönüş için havalimanına gittiğimizde bizi uçağa almadılar. Kayak Federasyonu, Sağlık Bakanlığı ve Spor Bakanlığı, aralarında yazışmalar yapıp bizi nihayet ülkeye getirdiler. Neyse ki gereken puanları aldım ve akabinde eylül-kasım arası çok sıkı antrenmanlara başladım. Seçmelerde de iyi kaydım ve bir kez daha olimpiyat bileti aldım.

Aslı Nemutlu

Aslı benim ilkokul arkadaşımdı. On sene olmuş hayatını kaybedeli, inanamıyorum. Hepimiz için şoke edici bir olaydı. Mesela Formula 1'de karşılaşılır ama kayakta çok nadir görülür böyle kazalar. Her gün ölümle yüz yüze geliyoruz da yırtıyoruz gibi bir durum yok. Çok büyük bir kızgınlık, öfke vardı içimde. Kimi suçlayacağımızı da bilemedik, o tahta perdelerin nerede durduğuyla ilgili çok fazla spekülasyon vardı. Yurtdışındaki farklı dağlarda farklı uygulamalar var onların nerede durduğuyla ilgili, kesin bir doğru yok. Tatsız bir süreçti, birçok arkadaşımız o olayın ardından kayağı bıraktı. Aileler istemedi, sporcular korktu... Benim ailem belki içlerinde yaşadılar ama bana yansıtmadılar o çekinceyi. Hissettirseler ben de bırakmayı düşünebilirdim. O kadar olmayacak bir şeydi ki... Kayakta Aslı'nın mirası bugün de yaşıyor. Onun adına bir burs fonu var, yeni kayakçılar yetişiyor. Ayşe Abla (Nemutlu) da "Lanet olsun" demedi, aksine Aslı'nın adını yaşatacak projeler ortaya koydu.

O olaydan sonraki ilk senelerde, çok büyük önlemler alınmadı. Aslı'yı kaybettiğimiz pistin iki yanındaki piste uzun süre file takılmadı mesela. Millet olarak akıllanmıyoruz. Biz yandık, başkaları yanmasın diyorduk ama file olmadığı için birkaç milli sporcu daha düşüp sakatlandı takip eden yıllarda. Birkaç senedir o pistleri yönetmeye başlayan işletmeyle bu önlemler arttı, artık bu konulara daha çok dikkat ediliyor.

Milli takım kapsamında devam etmeme tercihinizin sebebi neydi?

Biraz daha özgür olabilmek. Federasyonun yıllık kamp programı çok değişken. Bazen birkaç gün kala kamp açıklandığı oluyor, tüm programınızı son dakika değiştirmeniz gerekiyor. Bunu üniversite zamanı yapabiliyordum ama 28 yaşında bir yetişkin olarak "Yarın kampa gel" dendiğinde büyük sıkıntı çekiyordum. Başka işlerim de olduğundan benim için bağımsız ilerlemek daha verimli oldu.

Mikaela Shiffrin, Sara Hector, Petra Vlhova... 2022 Beijing'de Alp disiplini seyrederken kaçırmayın diyeceğin favoriler ya da sürpriz adayların kimler?

Emin değilim, sürprizlere çok alıştık. Mesela son olimpiyatta çıkıyoruz, yarış iptal oluyor. İniyoruz, çıkıyoruz yapılamıyor derken herkes stres olmuştu. Frida Hansdotter'le sohbet ederken bu durumdan bahsedip ona hislerini sormuştum. O da soğukkanlılıkla "Sonuçta herkes için aynı durum geçerli" deyip rahatlatmıştı beni. Yanında hocası yok, başka bir görevli yok. Mikaela Shiffrin geldi mi etrafında 15 tane de antrenörünü görürsün. Biri koluna masaj yapar, diğeri öbür koluna... Frida'ysa tek başına, gayet rahattı. Kayaklarını kendi taşıyarak çıktı indi, çıktı indi. Ertesi gün de çıkıp slalomda altın madalya aldı... Hiç beklemiyordum. Ester Ledecka ya da: Aynı olimpiyatta hem snowboard'da hem süper dev slalomda birinci oldu. Böyle tarihi anlar görebiliriz yine. Mikaela'nın herkesten farklı, müthiş bir tekniği var ve izlemesi çok keyifli. Petra'nın ise fiziksel bir avantajı var. Çıktıkları her yarışta iddialı olacaklardır.

"Yarış takımımızda otuz tane çocuk var. Çok tatlılar, onları izlemek oldukça keyifli."

"Yarış takımımızda otuz tane çocuk var. Çok tatlılar, onları izlemek oldukça keyifli."

Geleceğin kayakçılarını yetiştirdiğin, antrenmanlarının yanında bolca mesai harcadığın Ski Lab adlı kayak kulübünüz nasıl gidiyor?

Sporculuk haricinde, mezuniyetime dek kayakla ilgili başka bir kariyer hedefim yoktu. Fakat üniversitede yaptığım zorunlu stajlar, beni kurumsal hayattan bir hayli soğuttu. Arada tuvalete gidip zıplıyordum mesela insanlar görüp deli olduğumu düşünmesin diye. Bütün gün kapalı alandayım, enerji patlaması yaşıyordum! Bir yandan da 5-6 gibi eve vardığımda, spora gidecek enerjiyi bulamıyordum kendimde. Mental olarak ruhumu emiyordu resmen.

Ski Lab de arkadaşlarımızla konuşa konuşa kendiliğinden doğdu. Kayakta eksik, yapılabilecek çok fazla şey olduğunu biliyorduk. Ufak ufak, kuzenlerimle yazın paten kayarak başladı her şey. Olimpiyat bittikten sonra, Aralık 2018'de faaliyetlere giriştik. Bugün Ski Lab'in altında bir kayak okulu var, bir de yarış takımı var. Halihazırda yarış takımımızda otuz tane çocuk var. Çok tatlılar, onları izlemek oldukça keyifli. Diğer kulüplere kıyasla yaşça daha küçük çocukları alıyoruz. Çünkü yurtdışına bakıyoruz, orada sekiz yaşındaki çocuklar benim 15 yaşındaki halim gibi kayıyorlar. Ben sekiz yaşımda kayağa başlayabilmiştim anca, o yüzden çocukları üç-dört yaşında almamız gerektiğine inanıyoruz. Zamanında bizim gelişimimizde yapılan hataları düzeltmeye çalışıyoruz. Yurtdışına çok gidip geldiğimiz için orada öğrendiklerimizi buraya taşıyoruz. Dördüncü sezonumuzdayız, çocuklar yeni yeni yarışlara katılmaya başladılar. Yılda en az otuz günü kar üstünde geçirdikleri; yaz kamplarına, yurtdışı kamplarına katıldıkları, kardan uzaktayken de bir yandan kondisyon çalıştıkları bir oluşumdan bahsediyorum. Çok umutluyuz onlardan.

Socrates Dergi