
Büyük Arnavutluk veya İsviçre-B
10 dk
Her yerde, az ama güçlü... Arnavutluk’un Euro 2016 yolundaki hikâyesi aslında elemelerde başlamadı. Her şeyden evvel iç savaş, karmaşa ve göç vardı.
Arnavutluk ulusal futbol takımının tarih boyunca eriştiği en büyük başarı, 1946’da kazandığı Balkan Kupası şampiyonluğu. 1929-1936, 1946-1948, 1976 ve 1980’de düzenlenmiş, pek mütevazı bir turnuva bu. Bugüne kadar herhangi bir beynelmilel turnuvada elemeleri geçememişlerdi. 2003’te UEFA sıralamasında sondan üçüncüydüler. Bugün yükselmiş halleriyle FIFA sıralamasında 45’inci, FIFA’ya üye 55 Avrupa ülkesi arasında 29’uncu, kulüpler düzeyinde de 39. sıradalar. Velhasıl, 2016 Avrupa Şampiyonası’nın en büyük sansasyonu; Ermenistan, Sırbistan ve Danimarka’yı geride bırakarak buraya gelen Arnavutluk’tur hiç şüphesiz. “Rroftë kuq e zinjtë” diyoruz: Yaşasın kırmızı-siyahlar!
Göçmenler Takımı
Saraybosna’da yaşayan arkadaşım Bayram Şen, Kosovalı bir ahbabının Arnavutluk takımına bakıp “Her yerdeyiz; azız ama güçlüyüz!” diye övündüğünü aktarıyor. Bu takımın hususiyeti, bir göçmenler takımı olması. Geniş kadroda Arnavutluk’ta doğup büyümüş 11 oyuncu bulunuyor. 15 oyuncu ise Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yetişmiş.
Reel-sosyalist rejimin 1991’de çökmesinden sonraki iç savaş ve karmaşadan kaçıp ekmeğini gurbette arayan neslin çocukları bunlar. O dönemde 600 bine yakın Arnavut İtalya’ya, 500 bine yakını Yunanistan’a, 300 küsur bini Almanya’ya, 250 bini İsviçre’ye, 200 bini ABD’ye iltica etmişti. Bugün Kosova (1.6 milyon), Makedonya (yarım milyon) ve bu diaspora Arnavutlarının toplamı, Arnavutluk’un 2.3 milyonluk nüfusunun iki katına yaklaşıyor.
Arnavutluk takımı, işte bu göç haritasının bir yansıması gibi. Almanya’da, Yunanistan’da, Norveç’te, İtalya’da doğmuş ya da o çok küçükken ailesi oraya göç etmiş birer oyuncu bulunuyor kadroda. Dikkat çekici olan, İsviçre’nin olağanüstü yüksek temsili: Geniş kadroda İsviçre’de yetişmiş tam 10 oyuncu yer alıyor, bunların beşi ideal tertipte. Üçünün; Shkelzen Gashi, Naser Aliji, Taulant Xhaka, aynı takımdan, FC Basel’den olması da ilginç.
Kadrosunda yedi Arnavut kökenli oyuncu barındıran İsviçre’ye ‘Arnavutluk B Takımı’ diye takılıyorlardı, şimdi Arnavutluk’u ‘ İsviçre B Takımı’ diye anıyorlar. İki takımda da çift pasaportlu birçok oyuncu var. İsviçre kadrosundaki Mönchengladbach’lı Granit Xhaka’nın biraderi Taulant, Arnavutluk için oynuyor.
Şu an ülkede en sevilen insanlardan biri olduğu söylenen İtalyan teknik direktör Gianni de Biasi’nin gösterdiği en büyük ustalık da göçmen Arnavut futbolcuları adam adama markaja alıp, hepsini tek tek ikna ederek ulusal takıma devşirmek olmuş. Sonunda Almanya’yı seçip dünya şampiyonu kadroda yer alan Mustafi’ye bile asılmış zamanında.
Kadro
Arnavutluk takımının kadrosunun dikkate değer oyuncuları, savunmacılar. Savunmanın göbeğinde oynayan kaptan Lorik Cana, ulusal takım tarihinin en çok maça çıkan (90) oyuncusu. El’an Nantes kadrosunda bulunan Cana, 2010-2011 sezonunda Galatasaray forması giymişti. Onun refakatindeki Mergim Mavraj, 1. FC Köln’de oynuyor. Savunmanın sağında gidip gelen Napoli oyuncusu Elseid Hysaj, kadronun en pahalısı; 9 milyon Euro değer biçiliyor, geleceği parlak görülüyor. Savunmaya dönük orta sahacı Taulant Xhaka da takımın kıymetli bir parçası.
Az ve zor yemesine rağmen, az ve zor gol atan bir takımla karşı karşıyayız. Düşünün; bu sezon Süper Lig’de üç gol atabilen Başakşehirli Sokol Cikalleshi, favori forvet. Forvetin bir başka elemanı; 2010-2011 sezonunda Gençlerbirliği’nde bir maç forma yüzü görebilmiş olan, şimdi Hırvatistan’da Rijeka’ya hizmet eden Bekim Balaj. Bir de Hamdi Salihi var, ilginç bir figür. Ender ‘yerlilerden’ biri, Beşiktaş’ın geçen yaz sonu elediği Skenderbeu’da oynuyor. Yunan, İsrail, Avusturya, ABD, Çin liglerinde top koşturmuşluğu var. 32 yaşında, 14 yıllık profesyonel kariyerinde 213 gol atmış (bunların yalnızca 12’si ‘milli’) bir emektar.
Gariban Altyapı
Arnavutluk’ta bir futbol endüstrisinden bahsedilemez. Sponsor kıt, bir kulübün televizyon yayını geliri yılda 70 bin Euro’yu geçmiyor. Yine de futbol federasyonu, diasporaya güvenmekle yetinmeyip yerli üretimi güçlendirmeye çalışıyor. Büyük şehirlerde ve bazı taşra merkezlerinde her okulda futbol altyapısı çalışması başlattılar. İşkodra, Elbasan ve Tiran’daki statlar yenilenip UEFA standartlarına uyduruldu. Kıt kanaat, çabalıyorlar.
Sırbistan'ı Geçmek
Sırbistan’ı geçmek ve onların katılamadığı finallere katılmayı başarmak, Arnavutluk ahalisine yetmiş aslında. Sırf buna, şampiyonluk gibi seviniyorlar. Malûm, sıkı bir husumet var arada. Yugoslavya’nın çöküş sürecinde yükselen Sırp milliyetçiliğinin en kanlı canlı malzemesi, Kosova’ydı. Milliyetçi politikacılar ve başka dönemin cumhurbaşkanı Miloşeviç, Kosova’nın Sırp millî kimliği açısından ‘kurucu’ önem taşıyan şehadet toprağı olduğu motifini işlediler ve bu coğrafyadaki Arnavut nüfusa diş bilediler. Arnavut milliyetçiliği de bu kampanyaya reaksiyonla ve Kosova’yı da içeren ‘Büyük Arnavutluk’ hamasetiyle gelişti.
Grup elemelerinde Belgrad’da yapılan maçta o ‘Büyük Arnavutluk’un haritasının resmedildiği bayrağı taşıyan bir uzaktan kumandalı hava aracı, Arnavut milliyetçisi bir pilot tarafından sahanın üzerine salınmış, bir Sırp oyuncu bayrağı indirmiş, kavga dövüş çıkmış, maç yarıda kalmıştı. (Arnavutluk hükmen galip edildi.)

Arnavutluk’un Edi Rama başbakanlığındaki sol koalisyon hükümeti Büyük Arnavutlukçu milliyetçiliğe yüz vermiyor, Arnavut-Sırp husumetini dindirmeye çalışıyor. Nitekim Elbasan’da oynanan rövanştan önce, bir yandan milliyetçi basın ve politikacıların ajitasyonu sürerken, Sırp öğrenciler maça davet edildi, Arnavut ailelerin yanında misafir kaldılar, başbakanlığı ziyaret edip beraber “Oyununu oyna, neşene bak” (Just play the game, have fun) tişörtü imzaladılar. Maç hadisesiz geçti gitti. (Sırbistan iki 90+ golüyle kazandı!)
Sefamız Olsun!
Sırbistan’ı elemek yeterince büyük saadet, tarihinde ilk kez bir beynelmilel turnuva finallerine kalmak, yeterince büyük saadet. Modern Arnavutluk’un gelişiminde ve politik hikâyesinde futbolun rolüyle ilgili çalışmaları olan Dr. Falma Fshazi, “Beklentiler büyük değil, coşku büyük” diyor nitekim. “Bundan sonra ne yapsak kârdır mantığı hâkim” ona göre. “İyi bir performans gösterelim, bu son olabilir” diyen karamsar-alaycıların da bulunduğunu söylüyor.
Uzun bir aradan sonra geçen yıl yeniden konan doğrudan Tiran-Paris uçuşlarının çoktan dolduğu söyleniyor. Almanya’da Sport 1 portalının “Avrupa Şampiyonası finallerindeki en güzel formayı seçin” anketinden Arnavutluk forması birinci çıktı. Bir göçmen harekâtının neticesi muhtemelen, zira ikinci de Türkiye olmuş (26 bine karşılık 24 binle)! Arnavut diasporası, kazanılan her bir kornerin zevkine vararak, tatlı bir hatıra ‘kazanmak’ üzere yaşayacak bu finalleri, besbelli.
Arnavutluk’la İsviçre’nin, yani İsviçre-B ve Arnavutluk-B takımlarının, aynı grupta yer alması hoş tesadüf. İlk maçlarını birbirleriyle oynayacaklar. Sahadaki yirmi dört oyuncudan en az on beşi Arnavut kökenli olacak!
İsviçre’nin yanı sıra ev sahibi Fransa ve Romanya’nın yer aldığı bu grupta Arnavutluk’un bir şansı olur mu? En iyi dört üçüncüden biri olarak, mesela? Elemelerde Portekiz’i deplasmanda 1-0 yenmişliği var bu takımın, unutmayın.