
Buzun Geleceği
10 dk
Furkan Akar, Erzurum'da abisinin adımlarını takip ederek başladığı spor hayatına olimpik bir sporcu olarak devam edecek. Türkiye'nin kış olimpiyatına katılan ilk kısa mesafe sürat pateni sporcusu, Socrates'e konuştu.
Furkan Akar'ın spor hayatı Türkiye'de yepyeni bir branş olan kısa mesafe sürat pateniyle, rakiplerine göre pek de erken olmayan bir yaşta başladı. Çalışma isteği ve azmi, onu ülkenin ilkler listesine ekledi. Furkan, 2022 Beijing bileti alarak kısa mesafe sürat pateninde Türkiye'yi temsil edecek ilk sporcu olarak tarihe geçti. Furkan Akar'ı olimpiyat öncesi Fransa'daki hazırlık kampında yakaladık. Erzurum'da spora başlama hikâyesini, olimpiyata çıkan yolu, rap müzik sevgisini ve daha fazlasını konuştuk.
Kısa mesafe sürat pateni, Türkiye'deki en popüler sporlar arasında sayılmaz. Bu spora başlama hikâyeni anlatır mısın?
Erzurum'da doğup büyüdük. Benden dört yaş büyük bir abim var. Aslında kısa mesafe sürat patenine de ilk önce o başlamıştı. Zaten bu sezon itibarıyla antrenörlerimden de biri aynı zamanda. Onun birkaç antrenmanını izledim. Başlangıçta kafamda ne bu spora başlamak gibi bir düşünce ne de istek vardı. Bir gün, sadece hobi amaçlı bir başlangıç yaptım. Bu adımı attığımda 9-10 yaşlarındaydım. Vakit geçiririm, biraz eğlenirim diye düşünüyordum. Ama işler bu noktaya kadar geldi.

Furkan Akar ve abisi Burak Akar
Dünyada bu spora başlama yaşı kaç?
Dört veya beş. Çünkü temel eğitimi küçük yaşta almak her zaman daha iyidir. Teknik çok önemli ve küçük yaşta daha çabuk öğreniliyor.
Türkiye'de çocuklar çok da popüler olmayan sporlara yöneldiğinde aileler en başta bu konuda çok da istekli olmayabiliyor. Sen de benzer bir durum yaşadın mı?
Zaten ailem en başta artistik patinaj yaptığımı zannediyordu. Erzurum'da ilk defa böyle bir sporla tanışıyorduk ve kimsenin bilgisi yoktu doğal olarak. Sonra antrenmanımı izlemeye geldiklerinde çok şaşırdılar. Yeni bir spor olduğu için o dönem gelecek hakkında çok konuşmamıştık çünkü ciddi bir kariyer planı olarak düşünmüyorduk bu sporu.
Buzun üzerinde olmak, performans göstermek nasıl hissettiriyor?
Biz buzun üzerinde sürat yapıyoruz. Yani saatte 45-50 km hıza ulaşabiliyoruz. Buzun üzerinde bu hıza ulaşmak da bana büyük keyif veriyor. Gerçekten çok mutlu oluyorum. Bu spora başladıktan sonra bende biraz hız tutkusu da başladı. Diğer taraftan tehlikeleri var elbette. Sonuçta buzun üzerinde durmak bile kolay değilken bu hızlara çıkmak her zaman sakatlık riski barındırıyor. Ama bunun için sürekli çalışıyoruz. O yüzden de hep buzun üzerinde olma isteği, kayma isteği oluşuyor.
Short track ve long track (Kısa mesafe ve uzun mesafe sürat pateni) arasında ne gibi farklar var?
Temel olarak aynı. Hareketler de aynı… Ama long track'te buz pisti daha uzun dolayısıyla daha uzun mesafelerde performans gösteriyorlar. Biz short track'te 111 metrelik bir buza sahibiz. Maksimum yaptığımız, olimpik seviyede 13 tur. En kısası da 4,5 tur. Ama long track sporcuları bireysel olarak 47 tura kadar çıkabiliyorlar. Ayrıca antrenman farkları da var. Short track sporuları daha çok patlama gücü çalışırken, long track sporcuları doğal olarak daha fazla dayanıklılık ve güç çalışıyorlar. Eğer long track yapıyorsanız o kadar tura dayanabilmek ve başarılı olabilmek için güçlü olmak zorundasınız.
Kota mücadelesinde kıyasıya bir rekabet vardı. O yarışın öncesinde ne hissediyordun?
Hollanda'da 1000 metre son yarışımdı. Tüm takımın yarışları bitmişti, benim yarışım kalmıştı geriye. Ya kotayı alacak ya da üzgün bir şekilde Türkiye'ye geri dönecektim. Biz de antrenörüm Artur Sultangaliyev ile oturduk, taktik belirledik. Buza girmeden önce patenlerimi giyerken kafamda sürekli "Acaba kotayı alır mıyım, alamaz mıyım?" düşüncesi vardı. Çok odaklandım ve aşırı stresliydim. Bu şansı çok iyi kullanmam gerekiyordu. Yarış başladığında antrenörümle konuştuğumuz taktikleri uygulamaya, onun söylediklerini yapmaya çalıştım. Yarış esnasında da şansım yaver gitti ve kotayı kazandık.
Antrenörün Artur Sultangaliyev ile konuştuğunuz taktikler nelerdi?
Sporcuya ve koşulan mesafeye göre taktikler değişiyor. Yarış dokuz tur, 1000 metre olduğu için son yarışmada Artur'un verdiği taktik şuydu: "Mümkün olduğunca ortalarda bekle, son turlara doğru yavaş yavaş öne doğru geç. Gücünü koruman çok önemli. "Çok zor bir yarıştı çünkü herkes doğal olarak kota almak istiyordu. Ben de antrenörümün dediklerini yarış boyunca yapmaya çalıştım. Yarış sonuna doğru yavaş yavaş önlere doğru gitmeye başladım.
2022 Beijing'e kotayı aldıktan sonra neler yaşandı?
Yarışı bitirdiğimde kota aldığım kesin değildi, sınırdaydım. Kafile başkanımız Daniel Köhler durumu öğrenmek için hakemlerin yanına gitti. Baktım, dönerken yüzü gülüyor. Orada anladım iyi bir şeyler olduğunu. Geldi, "Furkan, tebrik ederim. Kazandık!" dedi. Takım arkadaşlarım, tüm olimpik kadro oradaydı. Zaten ben kendimi tutamadım, ağlamaya başladım. Bir ilki başardım sonuçta. Arkadaşlarla sarıldık. Federasyondan da çok insan aradı. Ailemle konuştum tabii ki. Onlar da kendilerini tutamayıp ağladılar...
"Takım arkadaşlarım, tüm olimpik kadro oradaydı. Zaten kendimi tutamadım, ağlamaya başladım."
Artık bir olimpik sporcu olarak spor kariyerine devam edeceksin. Bu seviyeye çıkabileceğini ilk ne zaman fark ettin?
Olimpiyattan önce dört tane eleme vardı. Antrenörümüz ayrıldı. Onun yerine Artur geldiğinde olimpiyat seçmelerine beş ay kalmıştı. Onunla sadece o beş aylık süre boyunca çalışabilecektik ve gerçekten çok da sıkı çalıştık. Aslında kısa bir süre tabii. Olimpik sporcular bunun için dört yıl çalışıyorlar. Biz bu süreçte farklı şehirlerde, farklı ülkelerde çalışmalar yaptık. Tam seçmelere katılacağımız dönemde odağımız sadece buydu: "Artık olimpiyata katılma hakkını almamız lazım" diyorduk kendimize. Çok istiyorduk.
Artur'la çalışmaya başladığında seviye atladığını fark ettin mi?
Artur'un programı çok zor. Çünkü programı tamamen beni geliştirmek amacıyla hazırlıyor. O antrenmanlara başladıktan bir süre sonra geliştiğimi hissetmeye başladım.
Beijing'de sportif ve kültürel anlamda farklı bir ortama gireceksin. Orada, her ülkeden çok önemli sporcular olacak. Olimpiyat köyüne ve oyunlara dair merak ettiğin şeyler var mı?
İlk defa katılacağım için doğal olarak hiçbir şey bilmiyorum. Aslında her ortamı da merak ediyorum. Sporcuların antrenmanları, müsabakaya hazırlanışları… Olimpiyat, sporcular için bir zirve demek. Bu zirvedeki sporcuların nasıl davrandıklarını, hal ve hareketlerini de çok merak ediyorum. Her ne kadar pandemi olsa da sosyal ortamı da incelemek isterim elbette.
Antrenörün de eski bir olimpiyat sporcusu, değil mi?
Evet ve Artur da Kazakistan adına 2010 yılında ilk defa olimpiyata kota kazanmış. Bazen oturup konuşuyoruz. Gerçekten ciddi bir ortam olduğunu, elemelerdeki gibi olmadığını, orada sadece üst düzey sporcuların olduğunu anlatıyor.
Peki antrenman düzenin nasıl?
Sabah ve akşam antrenman yapıyoruz. Erzurum'da sabah kar antrenmanı, fitness ve kondisyon çalışıyorduk, akşam da önce bir saat buza hazırlık yapıp sonra iki saat buzun üzerinde çalışıyorduk. Sadece pazartesi günü dinlenip haftanın altı günü antrenman yapıyorduk. Ama şu an Fransa'dayız ve burada sabah buz antrenmanı, akşam da fitness, kondisyon çalışıyoruz.
Fransa'da olimpiyat hazırlık kampındasın değil mi?
Evet, Fransa Kısa Mesafe Sürat Pateni Milli Takımı'nın da iki kadın, iki erkek sporcusu olimpiyata katılacak. Onlarla birlikte çalışıyoruz. Tabii burada artık amacımız sonuca yönelik antrenmanlar yapmak. Yani ben 1000 metrede yarışacağım. Dolayısıyla antrenmanlarda sadece 1000 metre üzerine yoğunlaşıyoruz; ağır bir şekilde hem de. Sadece son hafta biraz daha dinlenmeli geçecek.
Bu sporda örnek aldığın sporcular var mı? Varsa onların hangi yönlerini örnek alıyorsun?
Kısa mesafe sürat pateninde Güney Kore dünyanın en iyi ülkesi. Harika sporculara sahipler ama benim idolüm, Kanadalı Charles Hamelin. Bu spora başladıktan sonra kendisini idol olarak kabul etmeye başladım. Bazen yarışlarda karşılaşıyoruz ama hiç konuşup sohbet etme fırsatım olmadı. Teknik açıdan onu çok başarılı buluyorum. Dönüşlerde nasıl döndüğüne ve düzlüklerde nasıl gittiğine her zaman dikkat ediyorum.
2022 Beijing ve sonrasına dair hedefler neler?
Beijing'de en iyi performansımı sergilemek ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Şans benden yana olursa kürsüye de çıkmak istiyorum tabii ki. Antrenörümle de beklentilerimiz paralel zaten. Gelecekle ilgili ise bir sonraki olimpiyatta hedef, kota almaktan ziyade madalya almak olacak. Ara yıllarda da dünya ve kıta şampiyonaları oluyor. Oralarda hedefim zaten her zaman madalya.
"Beijing'de en iyi performansımı sergilemek ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum."
Spor dışında nelerle uğraşıyorsun, hobilerin neler?
Antrenmanlardan pek fırsatım olmuyor açıkçası. Bazen arkadaşlarımla sinemaya gidiyorum. Bu aralar Fransa'da her boş vaktimde masa tenisi oynuyorum. Oynaya oynaya epey çözdüm masa tenisini. Erzurum'da spor ve okul birlikte olunca pek başka işlerle uğraşacak vakit kalmıyor.
Müzik merakın var ama sanırım?
Müzikle aram iyidir. Daha çok rap dinlemeyi tercih ediyorum. Mesela Defkhan'ın şarkılarını çok dinliyorum. Özellikle antrenman ve yarışlar öncesinde rap müzik dinlemeye çalışıyorum. Daha çok, yarışa hırslı bir şekilde başlayacağım şarkıları tercih ediyorum.
Peki Beijing'de seyircilerin olmasını tercih eder miydin?
Seyirci olması sporcular açısından taraflı ya da tarafsız önemli bir faktör. Mesela Hollanda'daki şampiyonada tribünler tıklım tıklımdı. Gürültüden buz kırılıyordu resmen. Hollanda'daki yarışlarda mücadele ederken sesler çok yükseldiğinde ve buz sarsıldığında hemen arkamdan Hollandalı bir sporcunun geldiğini anlıyordum. Diğer taraftan da tribün beni bazen strese sokuyor. O yüzden illaki seyirciler olsun diye bir düşüncem yok.