
Çanlar Kimin İçin...
16 dk
NFL 2020'lere nasıl girdi, bu on yılda ligi nasıl gelişmeler bekliyor? Oyun kurucu tartışmalarından sporcu sağlığına kadar geniş yelpazede inceleyelim.
Her ne kadar suni bir kavram olsa da insanlığın on yıllık zaman dilimlerine karakter yakıştırması epey eskiye giden bir pratik. Daha çok popüler kültürün müzik ve sinema gibi dalları bu pratikten nasibini almakta elbette fakat 2019-2020 sezonunda NFL'de yaşanan kimi gelişmeler önümüzdeki on yılda yaşanacak olan bayrak değişimlerine ve doğacak yeni trendlere işaret etti. Pek tabii trend sanılan gelişmeler kalıcı olduğu kadar geçici olabiliyor; NBA'de yaşanan analitik devrimi orta mesafeli şutları neredeyse yok etti fakat senelerdir "Artık bitti" denilen post up hücumu, kendini çeşitli suretlerde reenkarne edip duruyor.
Öte yandan NFL'de hem bazı efsanelerin yaklaşan emekliliği hem de kolej futbolundaki hücum set ve anlayışlarının üst seviyeye transfer olmasının belli melekelere sahip quarterback'lerin (oyun kurucu) işini kolaylaştırması geçici olmayan değişikliklerin yaşanacağı anlamına geliyor. Beklentilerden epey farklı bir Super Bowl'a doğru gidiyoruz. Mesela yarı final oynayan takımların ikisi, San Francisco 49ers ve Tennessee Titans, Super Bowl'u kazanma ihtimali sıralamasında NFL'in ilk 16 takımı arasına dahi giremiyordu; üç hafta öncesine kadar favoriler arasında Baltimore Ravens ve New Orleans Saints yer almaktaydı.
Yine de derginin baskı tarihi nedeniyle Super Bowl'un sonucu bilinmeden kaleme alınan bu yazıda, geride kalan sezondan ne gibi öngörüler çıkacak, onu inceleyelim.
New England Patriots hanedanı sona mı erdi?
Bu sene en büyük gelgiti yaşayan camialardan biri hiç şüphesiz New England temsilcisi oldu. Geçen seneki şampiyonluğun üzerine savunmasında yaşaması beklenen iyileşme yetmezmiş gibi hücum anlamında da Antonio Brown gibi son yılların en yetenekli wide receiver'larından (dış açık) birini de Eylül başında kadrosuna katınca istikrar-kalite-tecrübe baremlerinin her birinde zirveye oynayacak hâle geldi takım. Kim derdi ki Brown transferi sonun başlangıcı olacak? Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak atasözünün İngilizcesi olsa baş antrenör Bill Belichick basın toplantılarında en az bir kere kullanırdı bunu: Transfer sebebiyle kadrodan kestikleri oyuncuların ahı tutmuş olacak ki Brown bir maç oynayıp kendisine yöneltilen cinsel saldırı suçlaması ve sonrasında şikâyetçiyi tehdit etmesi üzerine sadece Patriots'tan değil, bütün NFL'den gayriresmi bir uzaklaştırma aldı. Üzerine gelen sakatlıklar, hücum bölgesinde yaşanan kayıplar vesaire derken Patriots on senedir ilk defa play-off'ların ilk turunu 'bay' geçemedi ve 2009'da olduğu gibi ilk turda elendi.

Aslında bütün bunlar herhangi bir NFL takımı için gayet normal gelişmeler sayılır, fakat Patriots hanedanına darbe vuracak başka bir haber bir iki aydır gündemde: NFL'in belki de gelmiş geçmiş en iyi oyun kurucusu Tom Brady'nin takımdan ayrılma ihtimali. Kendisinin sözde-bilimsel TB12 yöntemi ve çalıştırıcısı Alex Guerrero'ya bağlılığının Belichick ile arasını açtığı söylentileri zaten biliniyordu. Kariyerinin son döneminde -gerçi kaç senedir son diyoruz, kendisi 43 yaşına geldi- "Belichick olmasa Brady hiçbir şey yapamazdı" imalarından kurtulmak isteyecek hırsa sahip olması, ailesiyle yıllardır oturduğu evi satmaları, sözleşmesini uzatmaması ve hatta alışılmış çizgisinin aksine mealen "İndirim yok, hak ettiğim neyse onu alacağım artık" demesi Brady'nin seneye başka takım forması giyme ihtimalini artırmış durumda.
2000-2020 arası iki koca on yılı, inişiyle çıkışıyla Patriots hanedanı tanımlamıştı. Hem bu sene yaşadıkları öngörülememiş düşüş ve mevzubahis parçalanma ihtimalleri yeni on yıla bu camianın gölgesi olmadan girileceği anlamına gelebilir ki Belichick de 67 yaşına erdi artık. Patriots'ın hegemonyasında olmayacak bir AFC Doğu grubu ve hatta AFC Konferansı'nı kimse tahayyül edemiyor henüz, Texans-Titans yarı finali ihtimali belirdiğinde "Bunu izleyeceğimize beş sene daha artık bıktığımız bu camiayı izleriz" diyen taraftar sayısı da az değildi...
Devir Patrick Mahomes ve Lamar Jackson tipi quarterback'lerin devri mi, yoksa Jimmy Garoppolo ve hatta Ryan Tannehill gibilerin bahtı açık kalacak mı?
Peki, öyle ya da böyle Brady'den bayrağı kim devralacak? Bu sorunun cevabı sene başında tartışmasız Mahomes'tu ki Socrates'in Eylül 2019 sayısında bir portresini de kaleme almıştım. Fakat Ravens'ın "Hücumu yeniden inşa ediyoruz, bildiğiniz her şeyi unutun" sözlerinin altını ziyadesiyle doldurması bu sezon için yeni bir yıldız doğurdu: Lamar Jackson. 2018 NFL Draft'ında kendisinden önce dört quarterback seçilmişti fakat her birine tabiri caizse toz yutturdu Jackson. NFL yorumcularının, hâlâ imalı ve hatta açık ırkçılığa rastlamanın mümkün olduğu konuşmalarında hem latent ten rengi hem de oyun stili sebebiyle eleştiriler vardı. Ama hepsini hafta hafta yapısöküme uğrattı. Gerçi geçen seneden beri "Bence Jackson'dan olsa olsa dış açık olur" diyen ve de 3000+ pas yardası, 36 touchdown ve sadece yüzde 1,5 pas kaptırma ile oynadığı bir sezondan sonra bile kendisine MVP oyu vermeyen futbol yazarları mevcut.

Gelgelelim kendisinin play-off'lardaki sicili 0 galibiyet, 2 mağlubiyet. Mahomes'un hisse senedi değerini korusa da riskli oyun stili süreklilik sorusunu gündeme getiriyor. Evet, hem aşırı hareketli hem de isabetli paslar atabilen, Russell Wilson'ın izinden giden oyun kurucular NFL'in geleceği gibi görülüyor fakat bu play-off deneyimi başka bir rotayı da tekrar öne çıkardı: Oyunu idare eden, bu isimlere kıyasla spektaküler olmayan oyun kurucular da var bu ligde. Jimmy Garoppolo, niyetlenilen hava yardasına bakınca en az bomba yollayan üçüncü QB. Tannehill'in sezon boyunca koşarak aldığı yardayı Jackson iki maçta alıyor. Fakat sırf değindiğimiz profile uyuyor diye genç QB Marcus Mariota'da ısrar etmek yerine ipleri tecrübeli ve sene başında neredeyse bir çuval pirinç karşılığı takas ettikleri oyun kurucuya bırakmış olan Titans, favorileri teker teker saf dışı bıraktı. Özetle tabii ki seyir zevki ve skora ulaşma hızı açısından göz kamaştırıcı işler yapan oyuncular daha revaçta olacak fakat yeni veliahtları ilan ederken biraz aceleci davranmış olabiliriz.
Tennessee Titans hücumda bir devrim gerçekleştiriyor mu?
Tannehill demişken, Titans'ın akılalmaz başarısının başrolünde bir running back (koşucu -RB) var: Derrick Henry. Bu sene yaptığı koşuların yüzde 35'ini kendisini 'Tackle box' diye tabir edilen bölgede bekleyen 8+ kişinin arasına dalarak yapan Henry, bu koşullara rağmen 1500+ yarda alıp takımını play-off'a taşıdı. Playoff başlayınca rakip savunmalar topu Henry'nin alıp koşacağını bildikleri dizilişlerde dahi çaresiz kaldı ki Ravens'ın saygın savunmacısı Earl Thomas, Patriots defansına 'diss' attıktan bir hafta sonra Henry'yi çelmelemeye çalışırken canlı yayında topaç gibi döndü.
Şunun altını çizmek şart: Henry, 1.91 boyunda, 108 kilo ve buna rağmen 36 metreyi 4.54 saniyede koşan inanılmaz bir atlet; Amerikan futbolunun Usain Bolt'u. Sadece atletik yetileri değil, saha görüşü de çok iyi ki fizikli koşuculara kıyasla geride bir tık daha uzun bekleyip inisiyatif alarak yaptığı koşular da fazla. O yüzden "Henry, NFL'in kaybolan koşu oyununu geri getiriyor" gibi bir yorum yapmak fazla iyi niyetli olacaktır. Öte yandan önümüzdeki on yıl, ona benzer fizyolojik özelliklere sahip olduğu için üst sıralardan seçilen ve hayal kırıklığı yaratan birden fazla koşucuya tanık olacağımız da garanti.

Ek olarak baş antrenör Mike Vrabel'a da değinmek gerekir. Belichick'in yetiştirdiği koçlardan en etkileyicisi olma yolunda ilerliyor zira. Mariota'yı kesme kararı olsun, Titans savunmasının yukarı yönlü ivmesi olsun, Patriots ile oynadığı play-off maçında süre eritmek için kurallardakı açığı kullanıp yarda cezası almayı akıl etmesi olsun -ki bu tam Belichick'in yapacağı bir hamleydi- yetenekli ve zeki bir çalıştırıcı olduğunu belli ediyor. Titans'ın yaptığı şeyi yapmaya çalışacak takımların başarısız olması için bir başka sebep de bu belki: Başantrenörün rolünü hafifseme.
Drew Brees emekli olmadan bir Super Bowl daha görecek mi?
Yazının en başında bir hanedanın potansiyel sona erişinden bahsettim fakat bir de hanedan olacakken olamama hikâyesi var ki bunun baş kahramanı Brees'in önderliğindeki Louisiana eyaleti temsilcisi. Brady'den sadece 1 yıl 4 ay genç olan Brees de kariyerinin son demlerinde artık ve liderliğini yaptığı takımın başantrenörü de -Belichick kadar olmasa da- tecrübeli bir isim, yani Sean Payton. Bunun üstüne Michael Thomas gibi iki sezondur kendisine atılan pasların yüzde 80'inden fazlasını yakalayan bir yetenek küpüne; İsviçre çakısı gibi pas atan, tutan, koşan ve rakipler hangi rolde olacağını kestiremediği için sürpriz katkılar verebilen Taysom Hill gibi bir Rönesans oyuncusuna sahip Saints. Savunması da her zaman ligin en iyileri arasında.
Drew Brees'in isabetli pas, pas yardası, touchdown pası gibi kategorilerde kariyer ortalaması açısından Brady'nin önünde olduğunu da düşünürsek Patriots'tan daha Patriots olması gereken bir camia belki de New Orleans. Fakat üç senedir öyle trajik mağlubiyetler aldılar ki anlatmak çok zor. İki sene önce 'Minneapolis Mucizesi' olarak adlandırılan son saniye yenilgisi, geçen sene NFL'in kural değiştirmesine neden olacak bir hakem hatası derken bu sene yine Minnesota Vikings'e karşı fakat bu sefer kendi evinde, Brees ve Payton'a hiç yakışmayacak hatalarla uzatmalarda boyun eğdi. 2008'den beri bir sefer hariç her sene Pro Bowl'a seçilen, birçok QB istatistiğinde ligin zirvesinde yer alan Brees fakat hem şampiyonluğa ulaştığı 2009'dan beri Super Bowl göremedi hem de çıktığı altı play-off yolculuğunda da en az bir kere elindeki topu kaybetti. 2020, Brees için de son şans olabilir. Olası bir başarısızlık anahtarların Hill'e bırakılması anlamına dahi gelebilir.
Green Bay Packers'ın sorunu gerçekten hocası Mike McCarthy miydi? Aaron Rodgers bu on yılın ne kadarını çıkarır?
Brees ve Brady kadar olmasa da yaşı kemale ermiş bir oyuncu daha var: Aaron Rodgers. Geçen sene başantrenör McCarthy aleyhine lobi yaptığı herkesin bildiği bir sıra dönüşmüş olan tecrübeli oyun kurucu bu sezona epey stresli ve gelgitli bir başlangıç yapmıştı. İşin ilginç yanı şu ki Packers hücumu bulduğu sayı ve aldığı yarda açısından bakılınca ciddi bir gelişme de sergilemedi, bu alanlarda orta sıralardaki yerini korudu ve hatta geriledi bile. Gelgelelim sezonu ikinci sırada bitirdiler ve Super Bowl yolculukları da bu yazı kaleme alındığı an sürmekteydi. Sorun Rodgers'ın McCarthy'ye inancını kaybetmiş olması mıydı yoksa McCarthy'nin koçluk yeteneksizliği miydi -baskı altında aldığı yanlış kararlar da epey tenkit ediliyordu zaten- bunu önümüzdeki birkaç sene içinde anlamak mümkün olacak zira McCarthy, Dallas Cowboys'un başına geçti. Cowboys oyun kurucusu Dak Prescott bir sıçrama yaşarsa ve Packers'ın bu seneki skor anlamındaki talihi talihsizliğe dönerse, hemen değil ama üç beş sene içinde bu konudaki anlatı değişebilir.

Russell Wilson hak ettiği değeri görebilecek mi?
Önünde kâğıt helvadan yapılma bir muhafız hattına, gittikçe gerileyen bir savunmaya, beklenmedik stratejiler geliştirip en önemli anlarda kendini kullanmaktan imtina eden bir koça sahip olmasına rağmen -Chicago Bears'in istikrarsız ve yerden yere vurulan genç QB'si Mitch Trubisky ile aynı sayıda pas atarak tamamladı normal sezonu- Wilson 30 üstü touchdown yaparak ve attığı pasların sadece yüzde 1'ini kaptırarak kapattı seneyi. Jackson'ın alev alması sebebiyle MVP ödülünü kazanamayacak fakat ilginç olan, NFL ile alakalı diyaloglarda adının bahsi gerektiği kadar geçmemesi. Evet, Mahomes sakatlık geçirdi ve ritmini kaybetti ama pasların zorluğu, beklenen isabet yüzdesi gibi istatistiklere bakınca da Wilson, play-off'ların en sükseli performansına imza atan QB'sine kıyasla daha iyi bir sezon geçirdi.
Russell Wilson henüz 31 yaşında. Brees, Rodgers ve Brady'nin olmadığı bir NFL'de bu isimlerin şimdi gördüğü saygıyı belki de yaşı sayesinde görecek bir gün. Öte yandan kariyerini, aktif futbol oynadığı dönemin en hafife alınan oyun kurucusu olarak tamamlama ihtimali de hiç az değil.
Son yılların en derin oyun kurucu draft'ı ne getirecek?
"Bu draft sınıfında inanılmaz oyun kurucular var, en az birkaç camianın kaderi değişecek."
Geride kalan on yılda bir iki quarterback'in öne çıktığı draft'lar gerçekleşti fakat bu cümleyi sadece bir kere, 2018'de duyduk ve şimdilik sonuç pek de hayırlı olmadı gibi duruyor. Son senelerde hayal kırıklığına uğrayan -ve bu yüzden hâlâ QB ihtiyacı olan- takımlar için 2020 Draftı da kâğıt üzerinde oldukça bereketli. Joe Burrow, Tua Tagovailoa gibi iki yıldızın yanı sıra Justin Herbert, Jake Fromm ve Jalen Hurst gibi oyuncular da üst sıralarda seçilmesi muhtemel isimler. Fakat bu iki yıldız haricinde diğer bütün oyuncuların üst düzey atletik yetenekleri kadar oyunu okuma konusundaki eksiklikleri de göze çarpıyor.

Oyun kurucu draft etmek hiç kolay değil ki bu işin bir formülü olsa herkes kullanırdı. Hoş, apaçık formül verilse bile yanlış tercihi yapacak kulüpler var. Diğer mevkilerde, yapılan potansiyel hataları aynı mevki için birkaç seçim yapıp telafi etme fırsatı var fakat camianın geleceğini emanet etme iddiasıyla yapılan QB seçimlerinden böyle nicelik yahut takas yoluyla sıyrılmak kolay değil. Ki kültürü ve idaresine dair soru işaretleri olan kulüplerin, statükoyu koruyarak sadece oyun kurucu değişikliği ile seviye atlamayı beklemesi de bir yerde hayalperestlik. Geride kalan on yılda beş adet play-off maçı oynayamamış takımlar ligin yarısını oluşturuyor, öte yandan Kansas City Chiefs, Philadelphia Eagles, Ravens gibi yerleşik bir kültüre sahip takımlar zorunlu yahut gönüllü oyun kurucu değişikliklerini dahi hasarsız bir şekilde atlatabiliyor.
Sporcu sağlığı konusunda NFL gerçek adımlar atabilecek mi?
Şimdiye kadar kulüplerin ve oyuncuların kısa ya orta vadeli geleceklerine baktık daha çok fakat kamunun sporcu sağlığı konusunda artan hassasiyeti, yaşanan bilimsel ilerlemeler, kümülatif şekilde geliştiği anlaşılan beyin travmalarının genç ve çocukları futboldan uzak tutacak olması NFL'in geleceğine dair daha ciddi soruları gündeme getiriyor. NFL'in resmi hesabının Twitter'da en çok paylaştığı sponsorlu tweet'lerden biri bu sene bazı perdeleme türlerini engelleyerek nasıl sakatlıklarda yüzde 26 azalma sağladıklarını, bu konularda nasıl deneysel çalıştıklarını anlatıyor. Öte yandan play-off'ta Seahawks savunmacısı Jadeveon Clowney yere düşerken bilinçli bir şekilde Eagles oyun kurucusu Carson Wentz'in kaskına kaskıyla vurmuş, sonrasında Ziggy Ansah gene Wentz'e sert bir müdahalede bulunmuş, Wentz beyin sarsıntısı sebebiyle oyundan alınmıştı. Bunlara ne maçta ne de sonrasında herhangi bir ceza verildi. Bu bütün sezon yaşanan tutarsızlıklara bir örnek sadece.
Kulüp sahiplerinin profili düşünülünce NFL örneğin NBA'e kıyasla epey muhafazakâr, bu yüzden oyuncu sağlığı konusunda kozmetik adımların ötesine geçmekte zorlanıyor lig. Sporun popülaritesi eskisi kadar artış göstermese de önümüzdeki on yılda pabucu dama atılacakmış gibi bir intiba da uyandırmıyor. Amerikan futbolunun doğası gereği bazı sakatlıkların önüne geçmek mümkün değil fakat en azından futbolcuların sigortaları yahut gelecekte yaşayacakları potansiyel sağlık sorunlarına dair sahip oldukları kaynaklar iyileştirilebilir.
Amerikan fubolunun popülaritesi azalmasa bile ligde şok bir erken jübile trendi başlamış durumda. Bu sene birkaç maçlığına geri dönmüş olsa da Marshawn Lynch'in kariyerinin ortalarında ayakkabılarını asması, sezon başında bütün lige şok dalgaları yayan Colts QB'si Andrew Luck'ın emekliliği, daha birkaç gün önce ligin en iyi savunmacılarından Panthers oyuncusu Luke Kuechly'nin "Sekiz yıl bana yeter" demesi gibi aktif oyuncu temelli baskılar artarsa NFL gerçek anlamda reformlar yapmaya yaklaşabilir.