Cehennemde Sekiz Saniye

5 dk

Romain Bardet omuzlarında Fransa bisikletinin yükünü taşıyor. Laurent Fignon için 1989’da işler yolunda gitse, o yük daha hafif olabilirdi.

-Sizi hatırlıyorum... Tour de France’ı sekiz saniye farkla kaybetmiştiniz.

-Hayır Mösyö. Ben Tour de France’ı iki kez kazanan adamım.

Laurent Fignon ile bindiği taksinin şoförü arasında geçen diyalog bu şekildedir. Fransız efsanenin meşhur otobiyografisi Gençtik ve Kaygısızdık’ta yer verdiği bu sohbet, bisiklet tarihinin en romantik ve klişe alıntılarından biri. Ancak Fignon, kendi adına trajik biten o 1989 sezonuna İtalya Turu’nu kazanarak girmişti ve sırada Fransa Turu vardı. Herkes onu favori gösteriyor, yine eski bir şampiyon olan rakibi Greg LeMond’u ise o sıralar kimse umursamıyordu. Bunun arkasında, ABD’li yıldızın 1987’de yaşadığı tüfek kazasının etkisi büyüktü. LeMond, eşi Kathy’nin kardeşiyle çıktığı hindi avında, gizlendiği çalılıkların arasında saçmaların hedefi olmuştu. Kathy LeMond o günü “Vücudunda 60 farklı delik vardı ve her birinden kan damlıyordu” sözleriyle anlatacaktı.

LeMond’un kaza sonrası bisiklete dönüş süreci hızlı işliyordu ama sözlük anlamından sonra metaforik olarak da ölüme göz kırpmıştı. Kariyeri yoğun bakımdaydı. 1989 Giro’nun daha ilk gününden sekiz dakika fark yemiş ve Richard Moore’un Etape kitabında anlattığına göre, bu fark kısa sürede yirmi dakikaya yaklaşınca meslektaşı Stephen Roche’la dertleşmek istemişti. LeMond, “Bisiklete devam etmeyeceğim. Eskiden ne kadar iyi olduğumu aklım almıyor” diyordu. Ancak iyi günler yoldaydı. Fransa Bisiklet Turu’nun asıl sahiplerinin hiç unutmayacağı anların başrolünde yer alacaktı.

1989 Fransa Turu, Fignon için basit bir zafer şansı değildi. Aynı zamanda sık görülmeyen Giro-Tour dublesi yapma fırsatı vardı. Şanssızlığı, rakibinin yaralarını bu dönemde sarması oldu. LeMond, yarışa hiçbir beklentisi olmadan başladı ama daha beşinci etaptan sarı mayoyu devraldı. O mayo sırasıyla Fignon, LeMond, Fignon şeklinde gidip geldi. Ta ki son güne kadar...

1975’ten itibaren yarışı Champs-Elysees’de bitirmeyi âdet haline getiren Fransa Turu, o yılki son etabını 24.5 kilometrelik bir zamana karşı olarak belirlemişti. İkili arasındaki zaman farkı 50 saniyeydi. LeMond’un saate karşı verilen mücadelede rakibinden daha avantajlı olduğu biliniyordu ama kısa mesafe de ‘Profesör’ lakaplı Fignon’un yanındaydı. LeMond parkuru 26 dakika 57 saniyede bitirdikten sonra hemen Fransız radyosunu dinlemeye başlamıştı. Fignon finişe gelirken kamera bir yandan onu takip ediyor, bir yandan da mucize bekleyen LeMond’a bakıyordu. Fignon birkaç saniye sonra finişteydi. Bu kez herkes kafasını kronometreye çevirmişti. Fark 58 saniyeydi. Yani, LeMond’un ihtiyacı olandan sekiz fazla. Bu, hâlâ Fransa Turu tarihindeki genel klasman mücadelelerinde görülen en küçük fark. Hatta finiş çizgisindekilerin, Fignon’un yüzüne bakıp gerçeği söyleme cesaretini kıracak kadar küçük. LeMond’un beklediği mucize gerçekleşirken, diğer tarafta yaşananları yine Fignon’un otobiyografisinden öğreniyoruz: “Finişte beni diğer herkesten ayıran şey şuydu: Onlar kaybettiğimi biliyordu.”

Daha sonra Fignon da öğrendi. Fransızlar kaybetmişti. O günden beri de kazanamıyor ve hiçbir yarışın son etabını zamana karşı yapmıyorlar. Yaklaşık 30 yıldır Hinault ve Fignon’un yerini doldurma çabası hâkim. Thomas Voeckler, Pierre Roland, Thibaut Pinot ve Bardet gibi isimler bu arayışın son yıllardaki karşılığı. Bardet şimdiden diğerlerinin arasından sıyrılıyor. Böyle olunca, ileride bindiği bir takside duyacağı cümleyi hayal edebiliyoruz.

-Sizi hatırlıyorum Mösyö... Tour de France’ı yıllar sonra Fransa için kazanan adamsınız.

Socrates Dergi