Şehir
3 dk
MLB ekiplerinden Chicago Cubs şampiyonluğa eriştiğinde manşetlerde kendisine yer bulanlardan biri de Eddie Vedder'di. Evet, Pearl Jam grubunun üyesi olan Vedder...
Amerikan Ulusal Beyzbol Ligi ekiplerinden Chicago Cubs, geçtiğimiz aylarda World Series’i kazandı ve büyük bir lanetten kurtulup 108 yıl sonra şampiyonluğa ulaştı. O gün; tüm Cubs Ailesi manşetlerdeydi. En çok da oyuncular ve Pearl Jam grubu solisti Eddie Vedder gibi azılı Cubs taraftarları...
Vedder, Cubs’a sevgisini sadece iyi günde gösterenlerden değildi. Yaklaşık on yıl önce, yani o büyük lanet hâlâ sürerken, All The Way isimli bir şarkı bestelemiş ve yıllar sonra yaşanacak güzel günlerin müjdesini vermişti: "Bir gün biz de o yolun sonuna kadar gideceğiz.”
Vedder, sözünü verdiği şampiyonluk gününde kendisiyle yapılan röportajda “Bu gerçek, değil mi? Oldu bu. Kafamda yarattığım bir hayal değil. Böyle bir şeye şahitlik ettiğim için çok gururluyum” diyecekti. Ancak tüm bu beyzbol soslu pasajlara rağmen, Eddie Vedder’ın sporla asıl ilişkisi basketbol üzerindendi, Pearl Jam’in başlangıç hikâyesi de...
Basçı Jeff Ament ve gitaristler Stone Gossard ile Mike McCready bir grup kurdular. İsim arayışları, onları en sevdikleri spora; yani basketbola götürdü. O dönem 10 numaralı New Jersey Nets formasıyla NBA’de boy gösteren ve hayranı oldukları Mookie Blaylock’ın isminde karar kıldılar. Zaman içinde, hukuki çekinceler nedeniyle bu karardan döneceklerdi. Vedder ile yolları da bu süreçte kesişti. Daha sonra gruba da katılacak yakın arkadaşları Jack Irons’a bir kayıt göndermişlerdi. Irons o kaydı, sokak basketbolu oynadığı günlerden arkadaşı Vedder’a yolladı. O sıralar San Diego’da amatör bir grupla sahne alan Vedder, eklediği şarkı sözleriyle birlikte kaydı geri gönderdi. Sözler, babasının aslında gerçek babası olmadığını öğrenip Oedipus kompleksine sürüklenen bir adamın hikâyesini anlatıyordu. Ve bu hikâye sayesinde, müzik tarihinin en eşsiz sayfalarından biri açıldı.
Mookie Blaylock’tan vazgeçtikten sonra yeni isim arayışına giren grup, Pearl Jam’de karar kılacaktı. Blaylock da ismiyle olmasa da forma numarasıyla grubun ilk albümü Ten’e isim babalığı yaptı. Nirvana ile aynı dönemde Seattle’da kurulan Pearl Jam, grunge müziğin yapıtaşlarından birine dönüşecekti. Dünya değişiyordu ve Seattle da bu değişimin başlangıç noktalarından biriydi.
Vedder ve arkadaşları da bu süreçte Seattle şehriyle bütünleşti. Yıllar sonra NBA takımlarından Supersonics’in Seattle’dan taşınma hamlesine en büyük tepki verenlerden biri de onlar oldu. Vedder, organizasyonun yeni sahibi Oklahoma City’deki insanları “S.kikler” olarak tanımlayacak, konserlerinde de takımın eski sahibi ve Starbucks CEO’su Howard Schultz’u seyircilere hedef gösterip “S.kin onu, arkanızda ben varım” diyecekti.
Grubun NBA ile ilişkisi bununla da sınırlı değildi; dönemin aykırı yıldızlarından Dennis Rodman, grup üyeleriyle yakın arkadaştı. Bu öyle bir yakınlıktı ki Jeff Ament, SLAM dergisinde Rodman’la geçirdiği birkaç günü kaleme alırken Rodman da Pearl Jam konserlerinde sahneye çıkıyor, omuzlarına oturttuğu Vedder’la birlikte şarkı söylüyordu.
Aslında, başta Jeff Ament olmak üzere diğer tüm Pearl Jam üyelerinin sporla ilişkisi ayrı birer yazıyı hak ediyordu. Ament, Arcade Fire grubu solisti Win Butler’ın da dâhil olduğu maçlarda rakiplerinin burnunu kıracak kadar sert bir oyuncu olarak tanınıyordu mesela... Ya da Brother şarkısının yapım sürecinde Stone Gossard ile yaşadığı bir kavgadan sonra hırsını bileklerini kanatana kadar smaç bastığı çemberlerden çıkarmasıyla... Veya tanıştıklarında kendisini umursamayan Kareem Abdul-Jabbar’dan intikam almak için yazdığı ve uzun insanlara hizmet veren oteller açmak için tüm parasını kaybeden bir adamın hikâyesini anlattığı Sweet Lew şarkısıyla...
Hâl böyleyken ve ne yazılsa az kalacakken, belki de en doğrusu, sözü kısa kesip Pearl Jam’e kulak vermek olacak. Ne de olsa, eğrisiyle ve -çoğunlukla- doğrusuyla tüm bu hikâye onlara ait. “Bir zamanlar, onun anlattığı tüm hikâyelere inanmıştı, bir gün buna bir son verdi ve çekip gitti” dedikleri Nothingman’den, “Daha iyi bir adam bulamaz” diye devam ettikleri Better Man’e kadar... Ya da bir diğer deyişle, Seattle’dan ayrıldıktan sonra yok olup giden Supersonics’e kadar...
“Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin,
Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet (...)
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.”
Kavafis, Şehir