Çöldeki Yeşil

10 dk

Dünya Atletizm Şampiyonası'nda onca soruna rağmen, tarihin en yüksek seviyeli şampiyonalarından biri ortaya çıktı. Karşınızda, çöldeki vahalar...

Atletizmde pek görülmedik biçimde Ekim ayına sarkan sezonun sonunda Doha'daki Halife Stadyumu, Dünya Atletizm Şampiyonası'nda yıllar sonra bile hatırlanacak performanslara sahne oldu. Tartışmaların eksik olmadığı şampiyonanın beşinci gününden sonra üst üste gelen tarihî sonuçlar, en azından 'performans' kriterinde Doha 2019'un onurunu bir parça kurtardı.

17'nci Dünya Atletizm Şampiyonası'nda üç dünya rekoru kırılırken, bu rekorların ikisi 2020 Tokyo programında bulunan yeni branş 4x400 metre karışık bayrakta geldi. İki kadın, iki erkek atletin diziliş standardı olmadan (takımlar genelde erkek-kadın-kadınerkek sıralamasını kullanıyor) yarıştığı bu branş, atletizmin son yıllardaki en oturaklı yeniliği… Keyifli yarışlar izlediğimiz 4x400 karışıkta Amerikalılar beklendiği gibi ilk dünya rekorunu kırarken, rekor statüsü verilmeyen daha önceki en iyi derece 3:13.20'yi seçme ve finalde iki kez geliştirip 3:09.34'e kadar indirdiler. Bu yarışta Selva Naser'in sürüklediği Bahreyn'in de 3:11.82'lik harika dereceyle bronz madalya alıp olimpiyat biletini aldığını dipnota alalım.

Tılsımlı Selva

Doha'nın 'kayda değer' tek dünya rekoru kadınlar 400 metre engellide geldi. Yazın Amerikan seçmelerinde kırdığı dünya rekorunu Doha'da yenileyen Dalilah Muhammad ve takım arkadaşı Sydney McLaughlin, mükemmel bir yarış çıkararak izleyenlerin nefesini kestiler. Dalilah, 0.04 saniye indirdiği yeni rekoru 52.16'ya çekerken, McLaughlin de 52.23'lük bir derece yaptı.

Dünya rekorunun değeri listelerde ayrı olabilir; ama kişisel bir tercih yaparsam, Doha'nın en iyi bireysel performansını Selva Naser'a teslim ederim. Genç atletin altı ay önce Asya Şampiyonası'nda dört gün içinde beş altın madalya zorlayan (dört altın, bir bronz almıştı) inanılmaz grafiğine çıplak gözle şahit olduktan sonra olimpiyat şampiyonu Shaunae Miller-Uibo'nun işinin kolay olmadığını öngörmüştüm. Ama kendisi dâhil hiç kimse 400 metre finalinde böyle bir derece çıkacağını tahmin edemedi.

400 finalinde henüz karşı düzlükte yan kulvarının yakalayan Selva, finiş öncesi virajı aldığında Miller-Uibo'nun dört metre önündeydi. Son düzlükte hızını artıran Bahamalı Olimpiyat şampiyonu Miller-Uibo'ya karşı olağanüstü bir direnç gösteren 21 yaşındaki Naser, 29.9 kilometre ortalama hız yaptığı müsabakayı 48.14'lük dereceyle noktaladı. Bu derece, Demir Perde'den kalma tarihin en iyi iki derecesinin (Marita Koch 47.60 ve Jarmila Kratochvilova 47.99) hemen ardında tüm zamanlar listesine yerleşti. Miller-Uibo, 48.37'lik Amerika kıta rekoruna ulaşırken, bu dereceye rağmen altın madalyayı nasıl alamadığına inanamıyordu.

2014'ten beri katıldığı tüm şampiyonalarda sürekli olarak gelişen Selva, iki yıl önce Londra'da henüz 19 yaşındayken gümüş madalya kazanmıştı. Ama Doha'da kişisel en iyi derecesini bir saniyeye yakın aşağı çekmesi, kısa kariyerindeki en büyük sıçrayış oldu.

400 metrede iddia sahibi üçüncü isim olsaydı, yarışın nasıl etkileneceğini ise asla bilemeyeceğiz. Bu sezon 49.14'ü bulunan Nijerli atlet Aminatou Seyni, sonradan IAAF'ın kuralı hâline dönüşen (Semenya'nın dava ettiği) testosteron sınırlaması nedeniyle Doha'da sadece 200 metrede yarışabildi. Eğer sezon içinde bu iki süper hızlı atletin önünde olan Seyni de 400 metre finalinde yer alsaydı, belki de daha farklı bir senaryo görecektik.

Rock Yıldızı Gülleciler

Erkekler gülle atma finali, tek bir isimle değil, komple bir yarışma olarak benzersiz seviyeye çıktı. Randy Barnes'ın 1990'dan beri sapasağlam duran 23.12'lik dünya rekoruna üç atletin birden el uzattığı inanılmaz finalde, 1987 Roma'dan kalma şampiyona rekoru üç kez yenilendi. Tarihin en iyi altı derecesinden üçünün atıldığı finalde ABD'li Joe Kovacs 22.91 ile şampiyon olurken, olimpiyat şampiyonu Ryan Crouser ve 2017 dünya şampiyonu Tom Walsh 22.90'lık dereceyle diğer madalyaları aldılar. Altın ve bronzu yalnızca bir santimetrenin ayırdığı yarışmada, daha önceki tüm olimpiyat ve dünya şampiyonalarında altın alacak dereceyi (22.53m) yapan Brezilyalı Darlan Romani'nin dördüncülükte kalması her şeyi özetliyordu.

Dünya Atletizm Şampiyonası'nda sporun büyük isimlerinin kariyerlerine yeni madalyalar eklediğine de şahitlik ettik. Doğum arasından sonra henüz eski formunu bulamadığı için 400 metrede takıma giremeyen Allyson Felix, iki bayrak yarışında aldığı altın madalyalarla toplam dünya şampiyonluğu sayısını 13'e yükseltti ve tüm zamanlar listesinde zirveyi paylaştığı Usain Bolt'u geride bıraktı. Felix gibi bir başka anne Shelly-Ann Fraser-Pryce 33 yaşında geçirdiği mükemmel bir sezonu 100 metredeki dördüncü zaferiyle taçlandırırken, 37 yaşındaki Justin Gatlin ikinci olup 100 metrede kariyerinin beşinci dünya şampiyonası madalyasını boynuna taktı. Katar'ın en büyük küresel markası Mutaz Barşim de sakatlıkla uğraştığı sezonun sonunda 2.37 atlamayı başararak bir kez daha şampiyon oldu. Bu isimlere maalesef yine bayraksız olarak zafer turu atmaya zorlanan Rus yüksek atlamacı Mariya Lasitskene ve gülleci Gong Lijiao'yu da eklemeli.

Sabah seansları hava koşulları nedeniyle kullanılamadığı için alışıldık programın dışına çıkılan Doha'da ilk kez çoklu branşlar aynı günde yapıldı. Dekatlon ve heptatlonun yapıldığı günde saha yarışmalarının diğer branşların seçmeleriyle çakışması cirit ve gülle atma sektörünün iç içe çizilmesi gibi garip görüntüler ortaya çıkardı. Bu karmaşa içinde Katarina Johnson-Thompson'ın dört branşta kişisel en iyisini yaparak 6981 puana ulaştığı heptatlon şampiyonluğu önemli bir performans olarak öne çıktı. Dekatlonda ise ikinci güne 11'inci sırada girmesine karşın 79 metrelik müthiş ciritiyle bir anda potaya giren ve gün sonunda da altın madalyayı kapan Alman yetenek Niklas Kaul, büyük bir alkışı hak etti. U18 ve U20'de kazandığı şampiyonluklarla zaten kendisini belli eden Kaul, Doha'da sakatlanarak gözyaşı içinde yarışmayı bırakan dünya rekortmeni Kevin Mayer için ciddi bir tehdit oluşturacak.

Alışıldık Bir Şey Değil...

Tabii ki Doha 2019 dendiğinde Sifan Hassan'ın 10,000 metre ve 1500 metredeki dublesi de akıllara gelecek. 30:17.62 gibi muhteşem bir dereceyle Doğu Afrikalılar'ı bir bir geçip ipi göğüslediği 10,000 metre zaferinin ardından, sıradışı bir dubleye giderek 1500 metreyi kazandı. Üstelik, 59 saniyelik göz kamaştırıcı son turuyla 3:51.95'lik şampiyona rekoruna ismi yazılarak! 1500'e çıkmadan dört gün önce antrenörü Alberto Salazar'ın doping cezası nedeniyle akreditasyonunun iptal edilmesi, gözlerin Hollandalı atletin üzerine dönmesine neden olmuştu. Hassan, sevincini yaşarken bile kızgın olduğunu gizlemediği yarışın sonunda "Ben temizim. Defalarca doping testine girmeme rağmen hâlâ hakkımda ileri geri konuşulmasına inanamıyorum" dedi. ABD'nin şampiyona tarihindeki en başarılı madalya performansını (14-11-4) yakaladığı Doha'da, bu sonucun ortaya çıkmasında Avrupa'nın atma branşlarında azalan etkinliği ve Rusya'nın yokluğu rol oynadı. Ne olursa olsun, yine de Amerikalılar, atletizmde tekrar güçlü bir şekilde ipleri ellerine aldıklarını gösterdiler.

Türkiye takımına gelince… Avrupa ikincisi 4x100 metre bayrak takımı seçmede diskalifiye olmayıp olimpiyat vizesi alabilseydi, fena olmayan bir şampiyona geçirildiğini söylemek mümkündü. Ancak bayrak takımının istediğini alamaması, maratoncuların tamamının yarışı terk etmesi, madalya beklentisi yüksek isimlerden Ramil Guliyev'in beşinci, Yasmani Copello'nun altıncı olmasının gösterdiği tablo, bir başarısızlık fotoğrafı. Ama Türkiye'nin kendisini fazlasıyla aştığı Londra 2017'nin öncesiyle kıyaslarsak, sonuç o kadar da kötü değil. Yürüyüşte inanılmazı başararak beşinci olan Salih Korkmaz ve ilk kez geldiği böylesine büyük bir şampiyonada üç adım finali gören Necati Er'i hesaba katarsak, 'orta karar' bir şampiyonanın geride kaldığını söylemek daha adil olur.

Socrates Dergi