
Cüce ile Deve
12 dk
Ajax, Avrupa'nın zirvesinde kalabilecek mi? Yeni sezon başlarken Hollanda kulübünün yöneticilerinden Marc Overmars'la buluştuk; biraz geçmişten, biraz gelecekten söz ettik.
Futbolculuğunu hatırlayanlar için Marc Overmars bir kâbustu. Yani eğer, 2000 UEFA Kupası Finali'nde olduğu gibi rakip taraftaysanız top onun ayağına geldiğinde kötü düşler görmeniz kesindi. Ajax, Arsenal, Barcelona formalarını terleten Hollandalı efsane, dar alanda yaptığı ince çalımlarla savunmacılara zor anlar yaşatır, en ufak bir boşluktan rüzgâr gibi geçerdi. Şimdi o ince ayarları yönetici olarak yapıyor. Ajax'ta futbol direktörü olarak görev alan tecrübeli isim, Şampiyonlar Ligi finalini son dakika golüyle kaçıran ve Frenkie de Jong, Matthijs de Ligt gibi yıldızlarını kaybeden takımının yol haritasını Socrates Almanya'dan Alexis Menuge'e anlattı.
Geçtiğimiz sezon Ajax, Real Madrid'i Şampiyonlar Ligi'nden elediğinde ne kadar çok futbol tutkununun havalara uçtuğunu tahmin etmişsinizdir…
Çeyrek final kura çekimi için Nyon'a gittiğimde Barcelona'lı yetkililerin hepsi beni oyuncularımızdan ötürü kutladı. Buralara nasıl geldiğimizi tekrar tekrar vurgulama gereği hissediyorum. Bütçemiz Real'inkine göre çok daha kısıtlı ve finansal açıdan Young Boys'la aynı klasmanda sayılırız. Öte yandan futbol severlerin cüceyle deve, Davud ve Golyat tarzı hikâyelere hasret kaldığının da farkındayım.
Yani Ajax kendini Avrupa'ya kıyasla küçük bir kulüp olarak mı görüyor?
Tarihsel açıdan büyük bir kulübüz fakat ekonomik anlamda küçük kalıyoruz. Yıllık televizyon gelirimiz sekiz milyon euro. Şöyle düşünün, Almanya İkinci Ligi'nde bizden daha büyük bütçeli takımlar var.
Nisan 2017'de Avrupa Ligi yarı finali öncesi Lyon yönetimiyle gittiğimiz öğle yemeğini hiç unutmuyorum. Lyon'un bütçesini sorduğumda 115 milyon euro demişlerdi. Ben aynı soruya 25 milyon euro şeklinde cevap verince başta hiçbiri inanmak istemedi. Kaportası Mercedes motoru Opel olan arabamızla, böyle şartlar altında yaşamak zorundayız.
Bu şartlar altında uzun vadede rekabetten kopmamak mümkün mü?
Bu konuda asla karamsar değilim. 2017'de Avrupa Ligi finaline çıkıp Manchester United ile mücadele ettikten sonra bazı önemli oyuncuları elden çıkarmak zorunda kalmıştık. Aradan iki sene geçti ve yine Avrupa'nın en üst liginde rekabetin içindeyiz. İki sene sonra bunu neden bir daha başaramayalım ki?
Ama o arada Şampiyonlar Ligi elemelerine takıldığınız zorlu bir sezon da olmuştu...
Bu durum kulüp içinde gerginlik yaratmıştı. Ardından yeni bir teknik direktör geldi. O günlerde kulüpte bariz bir huzursuzluk vardı.
Ajax'ın Şampiyonlar Ligi'nde yeniden son 16 turunu görecek noktaya gelmesi sizce neden 13 sene sürdü?
Öncelikle 2014'ten geçen yıla dek kendi ligimizi kazanamadığımızı hatırlatmakta fayda var. Üç farklı ipte aynı anda cambazlık yapmaya çalışmak bizim için kolay olmadı. Bayern Münih gibi iki takım çıkarabilecek derinlikte bir kadromuz yok ve oyuncularımız bu yükü sorunsuz bir şekilde kaldırmak için henüz çok genç. E kasamız da rakiplerimizinki kadar geniş değil!
2017'de Avrupa Ligi finaline kaldığımızda diğer takımlardan tam 16 maç fazlamız vardı. Bu neredeyse ligin yarısı kadar daha fazla maç yapmış olmak demek. Sadece Eredivisie'ye odaklanmış olsaydık şüphesiz sekiz sezonun yedisinde şampiyonduk. Gelgelelim en büyük hedefimiz orta ve uzun vadede Avrupa'nın en iyi 20 kulübü arasında yer almak.

Avrupa'da birçok kulüp geçen sezonki oyunuyla yarattığı hayal kırıklığını unutturmak için oyuncularını peş peşe başka kulüplere yolladı. Sizse yetenekli oyuncularınız dağıldığı için rüya gibi bir sezondan sonra yeni bir başlangıçla karşı karşıyasınız. Bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Yeni sezonda kadroyu baştan kurmamız gerekeceğini uzun süredir biliyorduk. Ben zaten bu durumu kabul edip, kendimi zor ve stresli bir yaz olacağı fikrine hazırlamıştım. Bence en önemlisi, Avrupa'nın önde gelen diğer kulüplerinden daha hızlı davranabilmek. Bir oyuncuyla anlaşmaya vardığımız gibi sözleşme imzalıyoruz çünkü her geçen gün daha büyük bir risk demek.
Peki nasıl bir çalışma temponuz var?
Doğru zamanlama en büyük kozum. Beni çok iyi tanıyan ve her zaman kendi hâlimde çalışmama müsaade eden iş arkadaşlarım olduğu için şanslıyım. Bazen düzenden şaşabiliyorum ki öyle PowerPoint sunumu hazırlayabilecek bir tip de değilim. Yine de ekibime bir oyuncuyu almaktan hatta bunu çok hızlı hayata geçirmemiz gerektiğinden bahsetmişsem hepsi bana gözü kapalı güvenir. Bunu bilmek güzel bir his. Mesela Razvan Marin, üç farklı üst düzey Bundesliga kulübünün radarında olmasına rağmen doğru anda hamle yapmamız sayesinde bize geldi. Zamanında Matthijs de Ligt ve Frenkie de Jong'u da bu sayede kadromuza katmıştık.
De Jong'u gerçekten sadece 1 euro'ya mı almıştınız?
Açık konuşmak gerekirse Frenkie de Jong bedavaya geldi.
De Jong ve De Ligt, Ajax'ta iki sezon geçirip ayrıldı. Bu durum canınızı sıkmış olsa gerek?
Artık herhangi bir futbolcunun bizde beş-altı sezon oynayabileceğine inanmıyorum. O devir geçti. Günümüz futbolunda öyle paralar dönüyor ki belli bir noktadan sonra bununla başa çıkabilmek mümkün değil. Artık en iyi futbolcular takımlarından hep daha erken ayrılıyor. Bu sebeple eğitimlerini de çok hızlı ve yoğun bir şekilde almaları gerekiyor ki daha erken bir yaşta mücadele edebilecek noktaya gelsinler. Biz bir de antrenman tesisimizin yakınlarında okul inşa ettik. Çocuklar okulun dibinde oldukları için yolda hiç zaman kaybetmiyorlar. Bu sayede her gün daha uzun bir süreyi futbol odaklı geçirebiliyorlar.
Her sene en iyi oyuncularınızı satmanız tamamen gereklilikten mi?
Artık gerektiği için satmıyoruz. Altı sene önce kulübe yetkili olarak geldiğimde finansal durumumuz dengesiz ve tehlikeli bir noktadaydı. Takımı adım adım baştan kurduk. Bu süreçte Frank de Boer teknik direktör olarak çok önemli bir rol oynadı. Şimdiyse Hollanda standartlarında oldukça sağlam bir yere sahibiz.
Lakin hâlâ Ajax'tan erken yaşta ayrılmayı tercih edenler oluyor...
Taze bir örnekten gidelim: Justin Kluivert, 19 yaşında Roma'ya satıldı. Bence transferi çok erkendi ve gereksiz bir harcamaydı. En az bir-iki sene daha kalmalıydı. Öte yandan tüm açgözlülüklere rağmen bizde kalmayı tercih eden David Neres, bu sezon büyük bir gelişme kaydetti. Düzenli süre almamak gençler için felaket bir şey, resmen yavaş ama emin adımlarla oyuncunun sonunu hazırlıyor! Onlara bir yandan karar verilirken kulübün isteklerine de bağlı olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum.
Mesela takımın sol beki Nicolas Tagliafico gibi yüksek fiyata aldığımız bir oyuncu daha bir seneyi devirmişken gitmek istediğini söylediğinde net bir şekilde izin vermiyoruz. Nico'ya açıkça söyledim: "Daha bir sene bitmişken ayrılamazsın. Olacaksa da bunu ancak önümüzdeki yaz düşünürüz. O zaman iyi bir teklif alırsan gitmekte özgür olan ilk kişi sensin."

Genç oyuncular bu şartlarda sabretmeyi nasıl öğreniyor?
Gençlere düzenli olarak onlarla aynı yollardan geçtiğimi hatırlatıyorum. Özellikle kendileri için sabırlı olmayı öğrenmek zorundalar, bunun başka yolu yok.
Peki hatırlatmanız yeterli oluyor mu?
Her zaman olmuyor hatta bu bazen aramızda bir tartışmaya dönüşebiliyor. Hak eden oyuncuları finansal anlamda ödüllendirmek de işimin önemli bir parçası. Genç oyuncuların çoğu dört senelik anlaşmalar imzalıyor ama günümüzde bunun pek bir önemi kalmadı.
Üst seviyede oynuyorsanız buna uygun kazanmak zorundasınız. Oyuncu milleti kendi arasında konuşmayı sever, kazandıkları paraları kıyaslar. Maaşlarda düzenli olarak uyarlamalar yapıyorum. İnce ayar yapmak böyle bir şey, işler saat başı değişiyor. Evet, vaktimi alıyor ama çok da önemli bir konu. Oyuncu menajerleriyle de aynı şekilde ilerliyoruz. Bizden neredeyse hiç komisyon almıyorlar. Sadece oyuncu büyük bir transfere imza attığında onlar da anlaşmaya dâhil ediliyor.
Sizce ebeveynler bu futbol ortamında nasıl bir rol oynuyor?
Genç oyunculara ve ailelerine neden Ajax'la sözleşme imzalayabileceklerini anlatan 'Made in Ajax' temalı bir broşür hazırlamıştık. İki sene önce Avrupa Ligi finali oynadığımız takım, 21 yıl 7 aylık yaş ortalamasıyla Avrupa kupaları tarihinin en genciydi. Bu müthiş bir başarı ki aynı zamanda maçı neden kaybettiğimizi de açıklıyor. Şunu da atlamayalım, Ajax'ta yetişen çocukların yüzde 82'si profesyonel futbolcu olarak sözleşme imzalıyor, en iyi şekilde yukarılara taşınıyor.
Hepsi kulağa müthiş geliyor da o zaman bu işin pürüzü nedir?
Manchester United, Manchester City veya Chelsea'den acayip teklifler alan birçok genç oyuncumuzu kaybediyoruz. Artık gençler, henüz profesyonel seviyeye geçmemiş olsalar da düzenli menajerlik hizmeti alıyor, dolayısıyla kulüpte kalabilmeleri için gittikçe daha sık ve daha erken yaşta uçuk sözleşmeler talep ediyor. Bizi inanılmaz baskıya sokuyorlar. Bence böyle bir eğilimde olmaları onlar için çok tehlikeli. Hepsi birer çocuk fakat daha kariyerleri başlamadan milyoner oluyorlar.
Cruyff üç sene önce aramızdan ayrıldı. Kaybı Ajax'ta bir şeyleri değiştirdi mi?
Ölümünden önceki son birkaç ayda frekanslarımız pek tutmamış olsa da onunla geçirdiğim süre unutulmazdı. Bir şekilde hâlâ yanımızda olduğunu hissettiriyor. Sıkıntılı bir tartışmayı basit bir sohbete dönüştürmek gibi acayip bir meziyeti vardı. Ben de onu örnek alıp her durumda en doğru çözümü bulmaya çalışıyorum. Hepimiz için gerçek bir ilham kaynağıydı, hep de öyle kalacak.
Çeviri: Göksu Bulut