
Daha 17
5 dk
Henüz Hakan Şükür'ün Torino macerasına tanıklık etmemiştik. 17 yaşında bir çocuğun Belçika'ya gidişini yazıyordu gazeteler. Ne var ki Egemen için zaman, o günlerde durmuştu.
Egemen Bayhan 17 yaşındayken gitmişti Liege'e, o günden sonrasını hiç öğrenmedik. Ta ki Enes'in yolu Manchester'a düşene kadar...
1993 yılıydı... Bir cumartesi günüydü... Milliyet'in arka sayfasında Galatasaray ve Beşiktaş'ın şampiyonluk çekişmesi ile ilgili bir haber okumayı beklerken 'Yılın transferi' başlıklı manşet çıkıvermişti karşıma. Emre isminde bir çocuktan bahsediyordu. Zeytinburnu'dan Galatasaray'ın altyapısına transfer oluvermişti. Dört yıl bekledim o çocuğu, dört yıl iki gün sonra canlı canlı izledim...
Ertesi yıl... Temmuz ayının 2'si... Yine cumartesi... Yine aynı gazetede başka bir isimle daha tanıştım. Sevdamız başka renklere olduğundan Bursa'nın maçlarında çoğu zaman yedek bekleyen, hatta Zeytinburnu maçında 90 dakika oynayan, hatta ve hatta Galatasaray'ın şampiyonluk maçında Ljung'un şampiyonluk golünde kafaya çıkan çocuğu fark edemedim. Egemen Bayhan'dı adı; 17 yaşındaydı ve Standard Liege'e gittiği yazıyordu gazetede.
Enes Ünal sebep oldu bu satırlara. Manchester City'ye gitti, aklımıza Egemen'i getirdi. Şimdi Manchester'daki Türk çocuğunun attığı adımı bile takip edeceğiz muhtemelen. Ama 1994'te öyle miydi! Misal ben... Sadece gittiğini okuyabildim Egemen'in. Ne öncesini bildim; ne sonrasını. 'Gitti' dediler, 'Sakatlandı' dediler, 'Döndü' dediler, 'Futbolu bıraktı' dediler... Hikayesini hiç dinleyemedim. Çoğumuz da bilemedik, ta ki bugünlere kadar.
Konuştum Egemen'le... Evveli hiç de yabancı olmayan bir hikaye anlattı; Akyazılı, Bursa'ya taşınmış bir aile, toprak sahada başlayan futbol hayatı ve seçmeler sonrası açılan Bursa Vakıfköy kapısı: "Sonra fark ettim, meğer Ajax gibi yapıyormuşuz. Kara tahtada futbolun matematiğini öğreniyorduk, çıkıp sahada uyguluyorduk. Çok şanslıydık."
15, 16 ve 17 yaşlarında göğüste ay-yıldız; Serpil Hamdi Tüzün, Necati Özçağlayan ve Bora Öztürk'ün tornasından çıkmış bir genç. 1993'te Dublin'de şampiyon oluyorlar. Turnuvayı izleyen Ajax, Anderlecht ve Standard Liege Egemen'e talip oluyor. A takım sözü veren Liege uzun çöpü çekiyor. Gazete sayfasında yazdığı gibi; 125 bin mark, bir ev, bir araba... Eh Egemen öğrenci, okul masrafları da Liege'den.
Sonrasını bilmiyoruz. Söz Egemen'de: "İtalya'daki hazırlık kampına katıldım gider gitmez. Çok tuhaf, uzun süredir oradaymışım gibi hissetmiştim. Maçlara çıktıktan bir süre sonra ağrı hissetmeye başladım. Belçika, Hırvatistan ve Paris'te onlarca operasyon geçirdim. Münih'te Wohlfahrt'ın kliniği ikinci adresimdi. Sürekli düz koşu, rehabilitasyonla geçti günlerim. Kalça kemiğimde kıkırdak parçalanması varmış meğer. 1997 yılında kemik yapısı bozuldu; bırakın futbol oynamayı, normal hayatımı bile etkileyebilecek bir sakatlıkla karşı karşıya kaldım."
Dönmüş Egemen, bir süre futbol maçı bile izleyememiş. Bir zamanlar aynı sahayı paylaştığı oyuncuların sevincini, o televizyon başında tek başına kutlamış. Hep kendisini koymuş sahadaki arkadaşlarının yerine. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra, 2000 yılında aile mesleğini sürdürerek iş hayatına atılmış.
Sordum, "Neler canlanıyor geçmişe dair?" diye... İdolü Marc Wilmots ile aynı sahada olduğu sahneleri, bir daha futbol oynayamayacağını öğrendiği andaki gözyaşlarını, Liege'deyken çektirdiği takım fotoğrafını anlattı.
Egemen, hayatının 17 yaş, 4 ay, 27. gününde Bursaspor'un ligde forma giyen en genç oyuncusu olmuş. Kariyerini bitiren sakatlık sonrası Liege'den Bursa'ya, neredeyse topa hiç dokunmadan döndüğünde Enes Ünal yeni doğmuş. Aynı Enes, yıllar sonra Egemen'in rekorunu kırmış. Aynı Enes, şimdi Egemen'in gerçekleştiremediği bir hayalin peşinde: "Onu kendime çok benzetiyorum. Sakatlanmasın, bizi mutlu etsin..."