Değişim Rüzgârı

15 dk

NBA’de bu yaz çoğu takımın maaş defteri tıka basa doluydu. Çılgın kontratlar dağıtılmasa da LeBron James ve Kawhi Leonard'ın takım değiştirmeleri, transfer piyasasını konuşmamız için yeterli.

LeBron James'in yeni durağı, küskün Kawhi Leonard'ın terk-i diyarı, yıllardır Los Angeles için gün saydığı söylenen Paul George'un kararı... 2018 yazı, NBA dinamiklerini değiştirecek imzalara sahne oldu. Biz de geriye kalan satır başlarını NBA yorumcuları Kaan Kural, Orkun Çolakoğlu, İnan Özdemir ve Uğur Ozan Sulak'a sorduk.

Yazın en büyük aktörü LeBron James, kararını gecikmeden açıkladı ve Los Angeles Lakers'a katıldı. Sizce James'in kararındaki ana motivasyon neydi?

Uğur Ozan Sulak: 2016’da Lee Jenkins’e verdiği röportajda sarf ettiği, “Jordan'ın hayaletini kovalıyorum’’ cümlesi üzerinden tercihi sorgulansa da bence şu aşamada artık kimsenin ağız kokusunu çekmeye ihtiyacı yok. 3-1’den geri dönülen final serisiyle birlikte kişisel mirasını tamamen sağlama aldı ve Golden State çekirdeğini korurken Doğu’dan her sene NBA finaline gitmenin çok da esprisi yok. LeBron iyi güneş alan bir malikanenin, Warner Bros'un ve multi-milyonluk yeni sponsorluk anlaşmalarının kapısını açacak bir tercih yaptı. Fakat unutulmaması gerekir ki şu anki Lakers kadrosu ve salary cap imkânları, Kyrie Irving sonrası Cleveland’dan daha cezbedici.

Kaan Kural: LeBron kesin konuşmayı sevmese de basketbol kariyeriyle ilgili hep şunu söylüyor: “Ben bir hayaleti kovalıyorum ve o da Michael Jordan.” Artık LeBron’un yapabileceği tek şey Jordan’ı geçebilmek. Bunu yapabileceği en iyi yollardan biri Houston’da şampiyonluk almasıydı ama NBA tarihinin en görkemli camiası olan Lakers’a gidip onu ayağa kaldırırsa; şampiyon olamasa bile Lakers’ı şampiyon adayı yaparsa bu onun ustalık eseri olacak. Bunu planlıyor.

İnan Özdemir: Politika, kültür, şov dünyası, iş yaşamı... LeBron James’in Los Angeles kararını etkileyen faktörler arasında bu kelimelerin olduğunu söyleyenler haklı. Ama bu kararın basketbol tarafındaki nedenler de epey kabarık. Lakers’ın finansal olarak esnekliği, genç ve yetenekli nüvesi, 2019 yazının serbest oyuncu pazarı ve Magic Johnson gibi bir patronla çalışma ihtimali... LeBron, 36 yaşına geldiğinde de iddialı olmak istiyor ve bunu yapabileceği en mantıklı yerlerden biri Los Angeles. Onun en büyük filmi de dizisi de hâlâ kendisi.

Orkun Çolakoğlu: LeBron’un çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda menajeri olan Rich Paul, “2010’da Miami’ye gitmesinin sebebi şampiyonluklar kazanmak istemesiydi, 2014’te bir sözü tutmak için Cleveland’a döndü, şimdiyse sadece içinden geleni yaparak Lakers’ı seçti” diyor. Ben kararını esas şekillendirenlerin, NBA tarihinin geleneği en zengin kulüplerinden birini tekrar zirveye taşıyarak Jordan’la yarışında büyük puan kazanma, ABD’deki siyahlar için liderlik rolünü Los Angeles şehrini fethederek pekiştirme ve Lakers’ın, yetenekli gençlerin yanı sıra salary cap boşluğuyla, etrafında şampiyonluk için iddialı bir takım oluşturabileceğine duyduğu inanç olduğunu düşünüyorum.

Lakers; Lance Stephenson, Javale McGee, Rajon Rondo gibi oyunculara birer yıllık kontratlar vererek kadroyu şekillendirdi. Bu strateji, 2019 yazını hedeflediklerinin bir sinyali olarak okunabilir mi?

İÖ: 2019 yazı çok değerli ve Kawhi olmasa bile farklı bir süper yıldız bulma ihtimalleri kuvvetli. LeBron’un arkasından imzaladıkları oyunculardan daha iyilerine gidebilirler miydi? Şüphesiz. Seth Curry, Wayne Ellington gibi parçalara yönelmek, Randle’ı ellerinde tutmak daha mantıklı olabilirdi. (Not: Draft seçimleri Moritz Wagner ve Sviatoslav Mykhailiuk sezon içerisinde onlara aradıkları şut katkısını verebilir. Garip isimlerle dolu olsa da derinliği olan bir kadro inşa ettiler bir yandan da...)

OÇ: Paul George’un Thunder’da kaldığı açıklandığı anda Lakers’ın LeBron James dışındaki hiçbir serbest oyuncuya uzun kontrat vermeyeceği belli olmuştu. Kawhi Leonard için San Antonio Spurs, Los Angeles Lakers’tan çok fazla şey istedi ve Lakers da elindeki gençleri ve draft haklarını korumayı seçti. Zaten birer yıllık kontrat verdikleri oyuncular da Brandon Ingram, Lonzo Ball, Kyle Kuzma gibi takımın temelinde gördükleri, potansiyelli gençlerin etrafına/arkasına dizilecek, tamamlayıcı parçalar.

KK: Rob Pelinka da söyledi; takımı daha güçlü bir hâle getirmek, Kawhi takası yapmak istiyorlardı. Ama Spurs öyle bir yer ki... Indiana’yla takas yapıyorsun; Oladipo ve Sabonis’i verip George’u alabiliyorsun. Ama Spurs, Kuzma+Ingram+iki pick istiyor. Lakers da bunu vermek yerine “Ne hâliniz varsa görün, seneye serbest kalınca alırım” dedi.

UOS: Magic Johnson, Leonard merkezli takas dedikodularının ayyuka çıktığı günlerde Spurs’ün üstündeki baskıyı artırmak ve talep edilen ilk tur draft haklarını vermeye çok niyetli olmadıklarını göstermek için, “2019 sınıfından bir oyuncuya maksimum kontrat verebilecek durumdayız. Acelemiz yok, bekliyoruz’’ demişti. George’un OKC’de kalma kararını beklemedikleri aşikâr ama herhangi bir süper yıldız için acele etmeyecekler.

Kawhi Leonard, Toronto’da oynamak istemediğini açıklasa da Raptors’ın DeRozan’dan vazgeçip bir yıllık olması muhtemel bir Kawhi kumarı oynamasını nasıl buldunuz?

KK: NBA’de tek başına bir takımın kaderini değiştirebilen 6-7 oyuncu var. Bunun için gerekirse tüm kulübü verirsin, Raptors’ın yaptığı mantıklı. Son 4-5 senede bu kadronun tavanının ne olduğunu gördüler. Kawhi kumarı istediği sonucu vermese bile takımı sıfırlamaları gerekiyordu, bu da ilk hamle oldu. Son bir deneme ve bence iyi bir deneme. Paul George takasında da gördük; bir sene kalıp Los Angeles’a gidecek dendi ama dört yıllık kontrat yaptı. Orada kalmayacağının bir garantisi yok. Ha, kalmasa bile Toronto, yapmak zorunda kalacağı dönüşüme bir yaz erken başlamış oldu. DeRozan karşılığında birinci tur draft hakkı almakta dahi zorlanacaklardı; onun yerine büyük bir zar atmış oldular. Kulüpler, oyuncular ve taraftarlar olarak altı taraf belirlersek takastan tek memnun olan yan, Toronto bence.

OÇ: Kötü ihtimali düşünelim; Kawhi Leonard gönülsüzce sezonu geçirir ve 2019 yazında basıp gider. Bu senaryoda Raptors’ın kaybettiği şey ne olacak? DeMar DeRozan ve Kyle Lowry’nin Raptors’ı, iki yıldır Cavaliers’tan tek bir maç bile alamadı. Artık LeBron yok ama bu defa da Celtics veya Sixers önlerini kesecekti. O Cavaliers’ın finalde Warriors’a rakip olamadığına değinmeyelim bile. Akıp kokmadan play-off oynamaya devam etmek yeterliyse bir riske girdiklerini söyleyebiliriz ama genel menajer Masai Ujiri'nin bununla tatmin olmadığı açık. Her şey yolunda gider, Kawhi Leonard Toronto'ya ısınır ve kendini verirse, ligin belki de en iyi oyuncularından birine sahip olacaklar. Bence onlar açısından düşünmeye gerek bile olmayan bir takastı bu.

UOS: Leonard, George’un yaptığı gibi fikrini değiştirmeyip takımda kalmayı seçmese bile bu Masai Ujiri’yi küçük düşürür mü? Bence düşürmez. Başarısızlığı defalarca kanıtlanmış eski yapıyla Boston’ın hatta bu kez belki Philadelphia’nın da gerisinde kalacaklardı. Şimdi memnun olmadıkları DeRozan’a yeni mega kontrat vermek zorunda kalmayacaklar, en kötü ihtimalle Leonard çekip giderse de yazın manevra alanları olacak. Toronto’daki 2016 All-Star hafta sonunda ‘odasından çıkmadığı’ söylenen ve soğuktan nefret eden Kawhi Leonard’ın medya baskısı ve hâlihazırda çok darbe almış PR’ı yüzünden bir sezonu daha boş geçmesi zor. Eğer bir It’s Always Sunny in Philadelphia bölümünde olsaydık, hikâyenin sonunda Kawhi Leonard muhtemelen bir Kanada takım sporları ikonuna dönüşürdü. Normal sezonda iki maç yapan San Antonio ile Toronto’nun DeMar DeRozan’ın 81 sayısıyla sonuçlanacak ilk maçını heyecanla bekliyorum.

İÖ: Doğru bir kumar. Sam Presti’nin açtığı yolda Masai Ujiri'nin yaptığı şey gayet mantıklı. Ama benim esas derdim başka. Ben Kawhi Leonard’dan çok sıkıldım. Yaptığı şey, takımıyla anlaşamaması ya da takasını istemesi sporda ilk kez gördüğümüz şeyler değil. Ama ne olursa olsun, hiç konuşmaması, sürekli çevresinden çelişkili haberlerin yayılması, herhangi bir durumu aydınlatmaya çaba harcamaması beni yordu. Spurs’le alakalı yıl boyunca çıkan “Kawhi burada mutsuz’’ haberlerine alışmıştık. Ama Toronto takası gündeme geldiği an “Kawhi, Toronto’da oynamak istemiyor’’ haberini gördüm ve artık bu konudan çok sıkıldığımı fark ettim. Ne yapalım yani, Kawhi için yeni bir basketbol takımı mı kuralım, Los Angeles’a üçüncü bir camia mı bulalım? Sürekli sıkıldı mı, mutsuz mu, keyfi nasıl, bunu mu düşünelim?

Golden State Warriors, yine maden bulmayı başardı ve DeMarcus Cousins'ı cüzi bir miktar karşılığında kadroya kattı. Bu birlikteliğe zemin hazırlayan faktörler nelerdi?

OÇ: Cousins’ın Warriors’a sadece 5 milyon dolara imza atmasının bir sebebi yok. Önünde kendisi için cazip başka hiçbir teklif yoktu. Sağlıklıyken bile fiziksel formu istenen seviyede olmayan, sadece soyunma odasında değil parke üzerinde de sorun kaynağı olan bir oyuncu, basketboldaki en ağır sakatlıktan dönmeye çalışıyorken diğer takımların ona şüpheyle yaklaşması çok normal. Warriors’ın bu tip bir kumar oynama lüksü var ve her şey yolunda giderse bu yıl da yenilmez hâle gelirler ama ben Cousins’ın teknik anlamda bu takıma hiç uymayacağını düşünüyorum.

KK: Tarihte uzunların aşil sakatlığından iyi döndüğü olmadı. Bu yüzden Cousins gibi basketbol dışı bir sürü sorun getirebilecek bir oyuncu, bir de sakatken kimse bu yükün altına girmek istemedi. Pelicans bile üç yıl için 27 milyon dolar vermiş... Ortam iyi, şampiyonluk ihtimali var; yarım sezon oynayıp sorumluluk da yokken az da olsa Cousins olduğunu gösterse iyi kontrat alır. İdeal senaryo onun için.

Sakatlıktan hazır dönse bile Golden State’e verebileceği çok az şey var. Golden State’in en büyük sorunu top kayıpları ve oyun konsantrasyonu ki bunlar da Cousins’ın defoları. Marjinal fayda kanunu işte; birinci bardak su çok değerli, çok susadıysan iki ve üç de iyi ama 10’uncu bardağa gerek yok ki...

UOS: Kendi açıklamasını esas alacak olursak: “Gelen başka teklif yoktu. Golden State'in genel menajeri Bob Myers’ı ben aramak zorunda kaldım.’’ Sağlığına ancak yeni yıla doğru kavuşabileceğini düşünürsek; takımı ve kendi üzerinde baskı hissetmeden sezona başlaması, kazanılması muhtemel şampiyonluk yüzüğü... Aşil sakatlığından dönen bir oyuncunun bu şartlarla Golden State’le anlaşması, maaş ödenirken izin yapmak gibi biraz. 2019 yazında da seçme lüksüne sahip olması cabası.

İÖ: Cousins’ın pazarının çok düşük olduğuna ve Warriors dışında çok az takımın ilgi gösterdiğine şüpheyle bakıyorum. “Kazan-kazan” durumu: Golden State uzun pozisyonuna meziyetlerini saymamıza gerek olmayan bir yıldız kattı, Cousins da gelecek yaz yapmak istediği yüklü anlaşma için kendisine güzel bir ara durak buldu. Onun varlığının soyunma odasında kötü bir etki yapacağına dair endişeleri anlıyorum ama David West, Andre Iguodala, Draymond Green gibi güçlü karakterlerin ortasında Cousins büyük sorun yaratmayabilir. Yani, Warriors yine kazandı. Her yaz olduğu gibi.

Oklahoma City Thunder, yazın en aktif takımlarından biriydi. Onları bu yazın en iyi iş çıkaranlarından biri olarak görmek mümkün mü?

İÖ: OKC’nin kumarı tuttu. Kevin Durant ve James Harden’ı kaybeden organizasyon, Paul George’ta aradığı ikinci süper yıldızı buldu ve bu onlar adına harika bir gelişme. Herkes Golden State ya da Houston olamaz, olmak zorunda da değil. Herkes çok verimli, düzgün işleyen bir yapı kuramayabilir ama yine de Sam Presti ve Billy Donovan Russ’a 40 şutun sürdürülebilir olmadığını anlatmalı. Büyük kumarları tuttu, sırada yeni kumarlar var.

KK: Tüm oyuncular birer birer kaçıyor anlatısından çıkıp yine bir adres olduklarını gösterdiler. Bu önemliydi ama yine dar bir rotasyona sahip olduklarını atlamamak lazım. Birkaç yıl önce 8-9 milyon dolar için Harden’ı elinde tutmaktan çekinen takım, ligin ilk 300 milyon dolarlık takımı oldu tuhaf bir şekilde. Yapabileceklerinin en iyisini yaptılar yine de.

OÇ: George’u, başarısız bir sezonun ardından tutmak kuşkusuz büyük iş ama varlığı zarar verir hâle gelen Carmelo’yu göndermek ve yedek uzun olarak Noel’i almak dışında kadroda mühim bir değişiklik yok. Schröder önemsiz oyuncu değil ama OKC’nin ihtiyaçlarını da kapatmıyor. Russ gibi dominant bir oyuncunun alternatifi olmak ona uygun değil. Ve bu takım play-off ilk turunda, bir çaylağın sürüklediği Utah'a elendi. Russ ve koç Donovan oradayken bunun çok daha ötesine geçebileceklerini de sanmıyorum.

UOS: Masai Ujiri'nin ardından PR şirketlerine en çok para ödeyen NBA GM'i muhtemelen Sam Presti. Draft seçimleri Presti için bir prestij kaynağı olsa da OKC hiçbir zaman belirlediği ideal oyuncu grubunu bir arada tutamadı. Carmelo Anthony kumarı bir sezon sürdü; hatta LeBron James, Lakers’a gitme kararı almasa belki Paul George da ikna edilemeyecekti... Kyle Singler'a 25 milyon dolar verdiler, mevcut kadrodaki en iyi şutör Alex Abrines. OKC'nin defolarını giderdiğini söylemek güç.

Houston Rockets, en büyük önceliği olan Chris Paul'u kadroda tutmayı başarsa da Trevor Ariza gibi önemli bir parçayı kaybetti. Size göre Rockets nasıl bir yaz geçirdi?

KK: Ben Rockets’ın yazını kayıp olarak değerlendirmiyorum. Play-off’ta bir şey görüldü; Golden State gibi en üst seviye rakiplere karşı herkesin topu yere vurabiliyor olması gerekiyor. Savunmalar sürekli adam değiştiği için şut tehdidinden ziyade oyuncuların topla yapabildiklerine kalıyor iş. Değersizler demiyorum ama Ariza ve Redick gibi oyuncuların en üst seviyede değerleri düşmeye başladı. Eric Gordon’ınsa play-off’ta etkisi iki-üç katına çıktı. Paul’la alakalı yaş ve sakatlık kaygılarına hak veriyorum ama fark yaratan oyuncuya o parayı verirsin. Normal sezonda 55 maç kazanayım, play-off’ta da bir-iki tur geçeyim diyorsan verme o parayı... Ama hedef şampiyonluksa Paul’larla kazanıyorsun; Ariza’larla değil. Sadece bu yılki Warriors serisinin dördüncü ve beşinci maçını oynayacağını bilsen dahi o kontratı verirsin çünkü ligde o maçları oynayacak çok oyuncu yok.

OÇ: Rockets’ın LeBron’un peşindeki takımlardan biri olduğu biliniyordu ama bunu başaramadıkları senaryoda, Warriors’ı elemenin eşiğine gelen kadroyu korumak da önemliydi. Mbah-a-Moute ve özellikle Ariza, göz ardı edilecek kayıplar değiller ama sanırım Warriors serisinde bu oyuncuların elzem konumda olmadıklarına da karar verdiler. Daryl Morey’nin, gözünü buy-out pazarına ve takaslara diktiğini düşünüyorum.

UOS: PJ Tucker’ın geçen yaz yaptığı dört yıl, 32 milyon dolar değerindeki anlaşma ligin en değerli kontratlarından birine dönüşünce Houston’ın da hareket alanı genişledi. James Ennis, Mike D’Antoni’yle beraber değerini artıracak bir ekleme, o yüzden Ariza’nın gidişinin majör problemlere yol açacağını düşünmüyorum. Capela’yı ikna edebilirlerse Golden State’in yine büyük rakibi olurlar.

İÖ: Açıkçası elleri kolları bağlıydı. Oyuncular Birliği Başkanı da olan Paul, 2022’de 38 yaşındayken 44 milyon dolar kazanacağı bu devasa kontratta herhangi bir ücret kesintisini kabul etmeyecekti. Rockets da alırken bunun farkındaydı. Ariza’ya istediği kontratı vermeleri mümkün değildi. Şimdi, bundan sonraki planları ne? Clint Capela ile görüşmelerin iyi gitmediği söyleniyor, onu takımda tutmak zorundalar. Kanatlara Kevin Durant ile eşleşebilecek birilerini almaları gerekiyor, Carmelo Anthony o isim değil, James Ennis de kâğıt üzerinde aşırı heyecanlandıracak bir hamle sayılmaz. Ama Twitter arkadaşım Daryl Morey’ye güveniyorum, bir planı olduğuna eminim.

Büyük aktörleri kenara koyarsak bu yaz hamleleriyle takdirinizi kazanan bir takım oldu mu? Pacers, Pelicans, Mavs, Clippers ya da bir başkası...

OÇ: Geçen sezon hemen herkesin beklentisinin üzerine çıkan Pacers, bench’e sessiz sedasız iki önemli takviye yaptı. Tyreke Evans, Memphis’te çok iyi sezon geçirmişti ve Victor Oladipo’nun omzundaki skor üretimi yüküne destek olacaktır. Kyle O’Quinn de birçok işi yapan, takımın karakterine uyan, kenardan gelmeyi kabullenen, faydalı bir uzun. LeBron sonrası Doğu’da bir tur daha ileriye gittiklerini görebiliriz.

UOS: Bir yaz önce Paul George’un takımda mutlu olmadığını söylemesiyle köşeye sıkışan Kevin Pritchard’ın 12 ay içinde tüm takımı Nate McMillan-Victor Oladipo ikilisinin etrafında toplayıp yanına getirdiği Domantas Sabonis, Bojan Bogdanovic, Darren Collison gibi parçalardan da istediğini alması bir hayli etkileyiciydi. Play-off’ta Cavaliers serisini yedi maça taşıyan takıma şimdi de Tyreke Evans, Kyle O’Quinn ve Doug McDermott eklenmiş durumda. 50 galibiyet barajını geçmeleri olası. Dallas zaten draft gecesinin kazananıydı, DeAndre Jordan’la da seviye atladılar. Oyun kurucu olarak Elfrid Payton’la devam etmeleri hâlinde Pelicans’ın play-off yapamayacağını düşünüyorum; Clippers da Clippers işte...

İÖ: Ben Denver Nuggets’ı seçeceğim. Hakkında sağlık endişeleri olsa da bir yıl önce geleceğin en büyük yıldızlarından biri olarak gösterilen Michael Porter Jr.’ı draft’ın 14. sırasından seçmek önemli bir başarı. Nikola Jokic ile beş yıllık anlaşma yapmaları, Kenneth Faried, Darrell Arthur ve Wilson Chandler’ın kontratlarından kurtulup finansal açıdan ellerini rahatlatmaları ve lüks vergisinin 8.7 milyon dolar altına düşmeleri, Will Barton ile kontrat uzatmaları, Isaiah Thomas’ı 2 milyon dolar karşılığında kadroya katmaları önemli hamleler. Yine çok savunma yapamayacaklar ama geçen seneden daha korkutucu bir hücum takımı olmayı başardılar.

KK: Pelicans’ın iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Davis’le Julius Randle iyi bir ikili olacaklar bence. Çok da para vermediler Randle’a. Cousins hatasını başta yapmamaları lazımdı ama geç olmadan kurtulmak iyi fikirdi. Sacramento, Phoenix gibi takımların kısa vadede iyi olamayacakları belliyken öne çıkma çabalarını ise anlayamıyorum. Suns neden Mikal Bridges’ı alıyor abi draft’ta? Daha uzun vadeli bir plan yap, zaten yeniden yapılanmaya girdin... Önünde 10 tane takım var.Bu yazın benim açımdan en büyük hayal kırıklığı Doğu ile Batı arasında tarihin en büyük uçurumunun oluşması. Hiç bu kadar derinleşmemişti. Batı’da 15 takım da kazanmak için oynayacak; böyle saçmalık olur mu?

Socrates Dergi