Dejavu

13 dk

Katar 2022 heyecanına sayılı günler kaldı. Grup analizi, grubun maçı, yıldız oyuncular, çıkış yapabilecek genç isimler... Fransa, Danimarka, Tunus ve Avustralya’nın mücadele edeceği D Grubu sizlerle...

O ses, o uğultu nasıl unutulabilir? Andreas Christensen, Rusya duvarından seken topu gerilerden gelip sol köşeye astığında çıkan gürültüyü unutamıyorum. Euro 2020'nin en gerilimli grubunda ev sahibi, Christian Eriksen'in kalp kriziyle başladığı turnuvayı son şansında kurtarmıştı. Arkası da geldi. Simon Kjaer kaptanlığında kenetlenen takım, PierreEmile Hojbjerg'in orta sahadaki çift yönlü liderliğiyle müthiş bir turnuva çıkaracaktı. 4-0'lık Galler zaferlerini, yarı finale çıkışlarını, İngiltere karşısındaki karakterli futbolu izlerken hep aynı şeyi düşünüyordum. Artık Parken'i iyi hatırlamamın tek sebebi 17 Mayıs 2000 olmayacaktı. Christensen'in o golü, koca bir ülkenin nefesini bırakması gibiydi. Eriksen hayattaydı, gülümsüyordu ve Danimarka, kâbusu masala çevirmek üzereydi.

O turnuvanın benim için bir anlamı daha vardı. Kupa öncesi Euro 1992 şampiyonu Danimarka'nın kilit isimlerinden Kim Vilfort'a mikrofon uzatmıştık İlhan Özgen'le birlikte. Vilfort, 1980'lerde Sepp Piontek'le değişen Danimarka futbolunun ruhunu şöyle özetlemişti: "Danimarka zihniyetinin temelinde futbol oynamanın insana verdiği keyif vardır. Kazanmak isteriz, mücadele ederiz ama temelde hepimiz eğlenmek için başlamışızdır." 1980'lerde Brondby çevresinde kariyerini inşa eden bir nesille Tottenham Hotspur, Sevilla, Manchester United formalarını giyen günümüz futbolcularının bakış açısı aynı değil ama hem Euro 2020'deki başarıları hem de 2022 Dünya Kupası elemelerindeki performansları Danimarka'nın o bağı hâlâ koruduğunu gösteriyor.

Dünya Kupası elemelerinde sekiz maç üst üste kazanırken attığı 27 gole karşılık kalesinde gol görmeyen Danimarka, Katar'a da büyük bir heyecanla geliyor. Teknik direktörleri Kasper Hjulmand, bu tabloya şu eklemeyi yapıyor: "O sekiz maçta Kasper Schmeichel yalnızca dört top kurtardı." Euro 2020'de futbolun birleştirici gücünü keşfettiklerini söyleyen deneyimli teknik adam, 1986 Dünya Kupası'ndaki takım gibi ikonik bir etki bırakabileceklerine inanıyor. Orta sahalarının dinamizmi, oyunun temposunu değiştirebilme, rakip sahada hızlı şekilde toplanabilme becerileri onları grubun gizli favorisi yapıyor. UEFA Uluslar Ligi'ndeki son maçlarında, Fransa'yı 2-0 geçtikleri de hesaba katılırsa… Yoksa onlara favori mi diyeceğiz?

Mutluluk demiştik. Fransa, mutsuz bir futbol ülkesi. Daha doğrusu, olağanüstü başarıların ortasında kendisine trajediler kurmayı seven bir ülke. Eleştiri, kriz, tartışma her zaman yeteneklerle yan yana gidiyor. Dolayısıyla 2018 Dünya Kupası'nın şampiyonu için bu yıl da ziyadesiyle fazla soru işareti var. Didier Deschamps'ın kontratının son yılında olması bunun sebeplerinden biri. Zinedine Zidane'ın "Koçluk yapmayı özledim mi? Zaten çok uzakta değilim. Göreceğiz" demesi de bir başka işaret. Federasyon başkanının "Kupa bir geçsin, Deschamps'ın yeni kontratına öyle karar vereceğiz" demesi de… Yalnızca o da değil, form durumları ve sakatlık haberleri de son şampiyonun karşısında duruyor. 2018'de takımın belkemiği olan N'Golo Kante, Katar'da olmayacak. Milli formayla kulüp takımlarına göre her zaman daha aktif olan Paul Pogba da Fransa kadrosunda yer alamayacak. Lucas Hernandez, Digne, Kamara, Kimpembe de sakatlıklarla boğuşuyor.

Tarih de karşılarında. 1998'i kazandıktan sonra 2002'de grupta elenen, 2006'da finale çıktıktan sonra 2010'da 1 puanla evine dönen Fransa, Euro 2020'de yaşadığı hayal kırıklığının benzerini tadabilir mi? 2018'de Maviler, bir antitez takımı olarak görülmüş; geçiş oyunu ağırlıklı futboluyla zafere yürümüştü. Geniş kadrosuna karşın asla risk almayan Deschamps, Fransa'nın futbolunu cevaplarda buluyor. Tecrübeli antrenör, rakiplerin hatalarını en hızlı şekilde değerlendiren, bunu yaparken de ilk pası Kylian Mbappe'ye doğru atan bir düzen inşa etmişti. Kante'nin hatasız liderliği, Pogba'nın yaratıcılığı, Varane'ın ortada, Pavard ile Hernandez'in beklerde yıldızlaştığı savunma düzenleri… Hepsi "Önce iş güvenliği" diyen, sonra golü düşünen Fransa'nın sırları arasındaydı.

Fransa, yine aynı yerde. 1998'de Dünya Kupası kazanırken de 2000'de Avrupa şampiyonu olurken de önce temeli sağlam tutan Maviler, bu stili Euro 2020'de devam ettirmiş fakat İsviçre maçı, rüyalarının son 16'da sona ermesine sebep olmuştu. Bir önceki Dünya Kupası mesailerine göre en büyük farkları ise Karim Benzema. Euro 2020'de mili takıma dönerek büyük bir heyecan dalgası yaratan Benzema, Ballon d'Or aldığı bir sezonun ardından Katar'a geliyor. Olası bir krizde kimler suçlanacak? İlk taş Benzema'ya mı gidecek? "Onu hiç almamalıydık, yokluğunda kazanmıştık" mı denecek? Peki ya Mbappe'nin PSG'deki mutsuzluğu milli takıma yansıyacak mı? Mbappe, 2018'deki rüzgârıyla mı gelecek yoksa yakın dönemdeki kaosuyla mı?

Elbette sorular ve cevaplar, iki takımdan ibaret değil. Bu ülkelere bir tane daha eski dost eşlik edecek. 2018'de Fransa ile Danimarka'nın bir üst tur bileti aldığı C Grubu'nu sonuncu bitiren Avustralya, yine aynı devlere karşı şansını deneyecek. Üstelik epey meşakkatli bir yolu aştıktan sonra. Elemelerde ilk grubu sorunsuz geçen, ikinci grupta Suudi Arabistan ve Japonya'nın arkasında kalan, kıtalararası eşleşmede Peru'yu penaltılarla 5-4'le geçen Avustralya, nihayet Katar biletini aldı. Takımının başında ikinci milli takım dönemini geçiren teknik direktör Graham Arnold, Peru maçında penaltılara gidilmeden kaleci değişikliği yapmış, Andrew Redmayne'in kurtarışlarıyla kendi 'Van Gaal-Krul' ânını yaşamıştı. Teknik açıdan zayıf olduklarını kabul eden Arnold, fiziksel açıdan herkesle baş edebileceklerini ifade ediyor. Hep altını çizdiği 'Aussie DNA'sında ise savaşmak var. Savunmada Harry Souttar'ın sakatlıktan nasıl döneceği, orta sahanın Aaron Mooy etrafında yükü taşıyıp taşıyamayacağı merak ediliyor. Deneyimli bir Avustralyalı spor yazarının ifade ettiği üzere ülkede şu an beklenti yok, umut var.

Aynı şekilde Tunus da umutla kupaya yaklaşan takımlar içinde. Avustralya gibi onlar da sınırlarının farkındalar. Kendi sahası önünde duvarı örmeyi seven Jalel Kadri ve öğrencileri; geriye yaslanacak, bekleyecek ve yakaladığı az sayıda fırsatı deneyimli forvetleri Wahbi Khazri ile değerlendirmeye çalışacak. Kısacası, D Grubu'nun manzarası şimdiden belli gibi. Güçlüler ve zayıflar tam ortadan ikiye ayrılıyor. Ama mevzubahis Fransa ise asla "Asla" dememek lazım. Onlar için 9 puanla birinci çıkmakla 1 puanla elenmek arasındaki mesafe, başka ülkelerden biraz daha yakın.

Bu maç kaçmaz!

Fransa-Danimarka (26 Kasım 2022)

Çok zor bir tahmin olmadı. İki takım, en son UEFA Uluslar Ligi'nde aynı gruba düşmüş, o kapışmalardan 3 Haziran'dakini Danimarka 2-1 kazanırken, 25 Eylül'de ise yine Danimarka 2-0'la galip gelmişti. Fransa'nın Dünya Kupası öncesi gol yollarında yaşadığı kısırlık, unvanlarını koruma yönündeki en büyük engeller içinde. Bir de şu var: İki favori, gruptaki ikinci maçlarında karşı karşıya gelecek. 2002'deki açılış maçında Senegal'e 1-0 yenilen, 2010'a Uruguay beraberliğiyle giren Fransa, Avustralya karşısında benzer bir sorun yaşarsa Danimarka maçının değeri katlanabilir. Ve gerilimi… Diğer taraftan, aynı sıkıntının Danimarka için yaşanmayacağına emin miyiz? İyi kapanan Tunus, açılışta duran toptan Danimarka'yı yıkarsa bütün hesaplar tersine dönebilir.

Yıldızlar

Karim Benzema

"Cristiano Ronaldo yeteneğiyle neler yapacağını çok iyi anlamış vaziyette. Karim ise bunu bilmiyor. Eğer Karim, Ronaldo'nun azminin yüzde 10'una sahip olsa Ballon d'Or'u kazanabillir." Raymond Domenech, 2010'da kadroya almadığı Benzema'yı böyle eleştirmişti. 12 sene sonra Benzema o ödüle sahip. Tek bir eksiği kaldı: Milli takım zaferi.

Kylian Mbappe

Paul Pogba'nın kardeşi Mathias Pogba haklı mı? Paul Pogba gerçekten de Kylian Mbappe'ye kara büyü yaptırdı mı? Bilmiyoruz. Ama işler Mbappe için son zamanlarda iyi gitmiyor. 2018 Dünya Kupası'nın en büyük fenomeni, PSG'de can sıkıcı bir dönemden geçiyor. Milli formayla bir kez daha tarih yazmak, iyi bir arınma formülü olabilir.

Christian Eriksen

Futbola girmeye gerek bile yok. Brentford ile sahalara dönüşü, Manchester United'a transferi, kupada oynayacağı rol… Bunlar cidden önemsiz. Danimarka formasıyla sahaya çıkan mutlu, gururlu, sağlıklı bir Christian Eriksen... O görüntünün hayali bile 2022 Dünya Kupası için sabırsızlanmaya yeter.

Ya tutarsa?

Burada çok olaylı bir senaryo yazmak, krizlerden krizlere girmeye meyilli Fransa'nın 1 puanla grupta elenmesini tahmin etmek isterdim. Zira âdetleri budur. Ya şampiyon olurlar ya da grupta kaosun içine düşerler ama Avustralya ile Tunus'un oyun kaliteleri uçuk bir tahmini zorlaştırıyor. Bir önceki kupada olduğu gibi Fransa ile Danimarka'nın el ele gruptan çıkacağını tahmin edersem "Ne sıkıcı insan" der misiniz? Kusura bakmayın.

Cevher: Skov Olsen

Mikkel Damsgaard yazabilirdik ama onun çıkışı, Euro 2020'deydi. Kante ile Pogba'nın yerini doldurması beklenen Fransa orta sahasından adaylar koyabilirdik fakat yirmi yaşında Avrupa'nın devlerine giden isimleri bu kategoriye alamayız. Dolayısıyla, en doğru adres bir Danimarkalı. Club Brugge forveti Skov Olsen, son dönemde milli takımın en güvendiği ayaklar arasında. UEFA Uluslar Ligi'nde Fransa filelerini de havalandıran 22 yaşındaki yetenek, Dünya Kupası'na da hazır.

Malumatfuruş

• Brezilya, üst üste iki Dünya Kupası (1958 ve 1962) kazanan son ülke. Fransa, 2002'de yapamadığını yirmi yıl sonra becerebilir mi?

• Avustralya'nın eleme süreci 1008 gün sürdü. Bu süreçte 15 stadyumda, 20 maç oynadılar ve 48 oyuncudan faydalandılar.

• Avustralya, 1974'te Batı Almanya, 2018'de Fransa ile aynı gruptaydı. 2006'da İtalya'ya elendi. Yani bolca şampiyona elendiler.

• Danimarka'nın resmi forma tedarikçisi Hummel, Katar'daki insan hakları ihlallerine tepki olarak sadeleştirilmiş formalar tasarladı ve görünür olmak istemediğini açıkladı.

• Altıncı Dünya Kupası deneyimini yaşayacak olan Tunus, henüz grup aşamasını geçemedi.

• Kupayı falan boş verin. Danimarka sinemasının dâhisi Lars von Trier'nin 1997'de bıraktığı Riget'in üçüncü sezonu bu ay MUBI'de...

Socrates Dergi