Deveden Büyük Fil

14 dk

Mike Krzyzewski, 42 yıl devam ettiği görevinden ayrıldı. Arkasında kazanılan şampiyonluklar, yetiştirilen yıldızlar ve bir kültür bırakarak…

Bazı takımların kaybetmeleri, kazanmalarından daha büyük haberdir. Ya çok kazandıklarından ya da hep kazanacaklarına dair bir hissiyat yaratmalarından… Çok veya hep kazanıyor olmak şampiyonlukların manasını azaltmıyor; aksine tekrarını zorlaştırıyor. Hanedanları şampiyonlardan ayıran şey, bu devamlılığın ta kendisi. Spor tarihi, hanedanlarını başrol aktörleri ile eşleyerek en büyük hikâyelerini yaratıyor. Red Auerbach'ın Celtics'i, Nick Saban'ın Alabama'sı, Giovanni Guidetti'nin VakıfBank'ı… 

Mike Krzyzewski, namı diğer Coach K'in Duke Üniversitesi'nde yarattığı ise biraz daha nevi şahsına münhasır bir hikâye. Tam 42 sezonluk bir yolculuk. Beş şampiyonluk, beşi üst üste olmak üzere 13 Final Four, 1200'ün üzerinde galibiyet... İnanması güç bu sayılar ve NCAA rekorları bir araya geldiğinde tüm zamanların en büyük hanedanını temsil ediyor. Öte yandan, biraz da kendi duruşu ve yönlendirmesi ile Coach K'in yarattığı figür bugün artık Duke'taki eşsiz başarısını aşmış durumda. Sadakatin en hızlı tüketilen hayat öğesi olduğu bir çağda, emekliliğinden yirmi sene önce her gün işe gittiği salona adı verilen biri için belki mütevazı hâlâ... Aynı dünyada, kendi web sitesinde kullandığı cümleleri özlü söz olarak yayınlamak da bir tercih. Günümüzde seveni kadar kıskananı, özeneni kadar saygı duymayanı var Coach K'in. 

2010 NCAA Final Four'unda Duke'un finaldeki rakibi 'bir sonraki en büyük' olma adayı Brad Stevens'ın Butler Üniversitesi'ydi. Kısır skorlu maç son topa kaldı. Gordon Hayward'ın hiç de fena gözükmeyen yarı saha şutu, önce panyadan sonra da çemberden sekince Duke 61-59 kazandı ve Coach K dördüncü şampiyonluğuna uzandı. Bu şampiyonluğun öncekilerden ve sonrakinden farkı, Duke kadrosundaki hiçbir oyuncunun NBA Draft'ında ilk yirmi sıradan seçilmeyecek olmasıydı. Krzyzewski'nin yıllardır sadece yıldız değil aynı zamanda mezun yaratmayı hedefleyen Duke programı için büyük bir zaferdi. Hatta bu sezon itibarıyla koltuğunu devralan yeni Duke Koçu Jon Scheyer o takımın kaptanıydı. Coach K, "One and Done" adı verilen yıldız adayı oyuncuları birinci senesinin sonunda NBA'e kaptıracağını bile bile kadroya katma işine aleni karşıydı. 

1999 yılında Elton Brand'in ardına Corey Maggette ve William Avery mezun olmadan erken profesyonellik kararı alınca kalbinin kırıldığını söylemişti. Yıllar içinde bazı görüşler değişebiliyor galiba. 2010 şampiyonluğundan kısa bir süre sonra soluğu New Jersey'de aldı, tüm ülkenin dilindeki bir yıldız adayı point guard'ı Duke'a kaydetmek istiyordu. Görüşmeler olumlu sonuçlandı ve Kyrie Irving o senenin sonunda NBA'e gideceğini açıkça söyleyerek Coach K'in takımına katıldı. Sezon içinde geçirdiği sakatlık ile sadece 11 maç Duke forması giymiş oldu, bu durum onun draft'ta ilk sıradan seçilmesini engellemedi. Krzyzewski'nin bu duruma pek kalbi kırılmadı, değişen dünyaya adaptasyon olarak niteledi. Sorulduğunda ise bu durumu brokoliyle olan ilişkisine benzetti, eskiden ağzına sürmediği ve zamanla değişen ağız tadına hitap eden sebzeyle…

2010 Butler-Duke

2010 Butler-Duke

Mike Krzyzewski, en büyük gururunun Army mezunu olması ve mezuniyet sonrası beş sene boyunca Amerikan Ordusu'nda rütbeli olarak görev yapması olduğunu söylüyor. Hayatı boyunca başarıdan başarıya koşmuş, üst üste üç olimpiyat altın madalyası kazanmış biri için iddialı bir yaklaşım. Emekliliğinin hemen ardına Duke organizasyonunda yaptığı konuşmasında, Army'den aldığı ama taşı düştüğü için Duke logosu ile değiştirdiği yüzüğünü asla parmağından çıkarmadığını söyledi. Army'deki koçu, zamanın başöğretmeni Bobby Knight idi. Knight, tüm kariyeri boyunca Coach K'in mentoru oldu. Asker kökenli, disiplin temalı düzenlerin bayrağını birlikte taşıdılar. Knight'ın Indiana Üniversitesi'ndeki sert ve mutlak riayet isteyen hali, zamanının birçok önemli antrenörüne ilham verdi. Tabii herkes için bu durum geçerli değil, bazılarının dünya görüşü eksenin başka yerlerinde kalmaya devam etti. 1980'li yılların başında Bobby Knight, Amerika'nın dört köşesinde muazzam ilgi gören seminerler veriyordu. Bu seminerler genellikle yerel lise salonlarında gerçekleşiyordu. Indiana'nın 'motion offense' denen, harekete dayalı, defansı okuyarak opsiyon yaratan yarı saha hücumu ile rakipleri bezdiren 'zone press'ini öğrenmek isteyen antrenörler için bulunmaz bir fırsat gibi görünüyordu.

O dönemde CBA'de Albany Patroons'u çalıştıran Phil Jackson -evet, ta kendisi- ve yakın arkadaşı Charley Rosen bir cumartesi sabahı Knight'ın seminerine katılmak istediler. İki yakın dost tiyatro düzeni ile dizilmiş iskemlelerde yerlerini alıp not defterlerini çıkardılar fakat tek kelime bile yazamadılar. Çünkü Knight, temel konu olarak Amerikan gençliğini zehirleyen Güney Amerika kartellerini belirlemişti. Katılımcıların yoğun desteğiyle bu konuda yapılması gerekenleri ağız dolusu sayıp ABD Başkanı'na tavsiyelerde bulunuyordu. Öğlen arasında, Jackson daha sonraları Jordan ya da Kobe'ye de atacağı sakin bakışlarından birini Rosen'a fırlatıp tek pota bire bir maç teklif etti. Bunun için dizili iskemlelerden iki-üç sırayı kenara çekmeleri gerekti. Oyunun en saf hali ile öğlen arasını değerlendirdiler, ara bitince de öğrenemeyeceklerine kani olup kibarca eğitimden aflarını istediler. Yığınlara hitap eden her durum herkese iyi gelecek diye bir kaide yok. Jackson, bambaşka yollardan kendi hanedanını yaratmayı başardı ve 11 NBA yüzüğü iki elin parmağını ve diğer tüm NBA koçlarının başarılarını aştı.

Yıllar içinde Coach K, bu konuda da duruşunu değiştirdi. Özellikle süper egolu NBA oyuncularını bir arada başarı ile tutabildiği milli takım deneyimleri ona çok şey öğretti. İnsanı disipline etmenin tek yolunun bağırmaktan değil birçok zaman sevgi kültürü yaratmaktan geçebileceğine inandı. 1980 yılında kapısından girdiği Duke'taki ilk basın toplantısında adının doğru yazılmasına dair hassasiyetini ciddiyetle söylemişti. 2022 yılında kendisi için düzenlenen emeklilik töreninde son takımının, eşi Mickie ve kendisine hediye ettiği Coach isimli yavru köpeği görünce gözleri doldu. İsmiyle yer açmak istediği işinden Duke Üniversitesi'nin koçu olmayı ebediyen tanımlayarak emekli oldu.

Coach K'in kaybetmek ile arası hiçbir zaman iyi olmadı. Zaman zaman bu konuda soğukkanlılığını yitirdi, buna dair çok da eleştirildi. 2016 yılında Sweet 16 turunda Oregon görece rahat bir maç sonunda Duke'un sezonunu bitirdi. Oregon'un önemli oyuncularından Dillon Brooks, muhtemelen Duke'u elemenin heyecanıyla, maçın son on saniyesinde 11 sayı önde olmalarına rağmen topu çembere göndermeyi yeğledi. Atış isabetli oldu, fark 14'e çıktı. Kazananı değil skoru değiştiren manasız atışlar ve bitmiş maçların içinde alınan molalar basketbol teamülünde olumlu karşılanmaz, özellikle kaybeden tarafın çokça tepkisini çeker. Sezona erken havlu atan Coach K, maçtan sonraki el sıkışma ânında bu tip bir atış kullanan Brooks'a bir hayat dersi verme ihtiyacı hissetti.

Ona, böyle bir şeye ihtiyacı olmadığını sert bir ifadeyle dile getirdi. Duke'un erken kaybetmesi yetmezmiş gibi bir de Coach K draması yakalayan medya, olayı kurcalamaya başladı. Amerika'nın en saygı duyulan koçu, rakip oyuncuyla maç sonrası nasıl olur da böyle bir diyaloğa girerdi... Krzyzewski önce olayı inkâr etti, daha sonra CBS görüntülerinden diyalog netleşince ertesi gün bir yazılı açıklama yayımladı. Beyanında Brooks yerine Oregon koçu Dana Altman'dan özür diledi. Olayı aydınlatırken bir noktada kimin nerede durması gerektiğine işaret ediyor olmaktan kendini alamadı. Öte yandan Dillon Brooks'un ve Oregon'un performansının önüne geçmek istemediğini de dile getirdi. Coach K'in ortamı yönetme güdüsünün beslediği egosu ile mağlubiyeti hazmedemeyen yapısı arasına sıkışıvermiş bir açıklamaydı. Coach K, kazanmak kadar kaybetmeye isyan etmek ile özdeşleşmiş durumda. Zaten 42 yıl aynı yerde ateşini muhafaza etmenin başka bir açıklamasını bulmak epey güç.

Coach K'in Duke'un mabedi Cameron Indoor'daki son maçı, ezeli rakibi North Carolina'ya karşıydı. Aylar öncesinden tükenen maç biletleri, salondaki yerini alıp bu ölümsüz ana tanık olmak için 5 bin doları gözden çıkaran ünlüler ve NBA oyuncuları, maçın sonunda Coach K için planlanan seremoni… Fakat maç beklendiği gibi gitmedi, North Carolina, Duke'u hem de 94 sayı atarak yenmeyi başardı. Maçtan sonra Duke oyuncuları biraz da partiyi berbat eden oyuncu edası ile soyunma odasının yoluna koyuldu. Coach K, televizyon için zorunlu röportajını verdi ve oyuncularını takip etti. Kaybetmenin hiçbir hali ona uymuyordu, kendisi için hazırlanan programı bölmek pahasına sahanın ortasına bir mikrofon rica etti. Mikrofona doğru yürürken az önceki mağlubiyeti çoktan unutmuş 9 binden fazla seyirci onun etkileyici veda konuşmasını dinlemeye hazırlanıyordu. Salondan sessizlik rica etti ve az önceki takım performansı için tüm Duke sevenlerinden özür diledi. Salondan mağlubiyeti boş vermesine, 42 yılın kutlamasına dair birkaç ses yükseldi. O meşhur el hareketi ile bir kez daha sessizliği rica etti. North Carolina karşısındaki oyunun kabul edilemez ama sezonun o ana kadarki halinin de son derece tatminkâr olduğunu hatırlattı. İnceden kopan alkışa biraz müsaade edip aniden parlayan gözlerinden çıkan ateş ile "Bu sezon daha bitmedi" diyerek aniden sahneyi terk etti. Sonrası malum: Coach K'in 13'üncü Final Four'u. Tamamen kendi için düzenlenmiş bir organizasyonu mağlubiyete direnme mesajını kendi oyuncularına verebilmek için hiç düşünmeden feda etti Coach K. Belki de onun için egosundan büyük bir şey gerçekten de var: Her daim kazanmak.

Mike Krzyzewski, 1980 yılında kapısından girdiği Duke'tan tam 42 sezonun ardından emekli oldu. Algısı, hep üzerine düşünenleri arada bıraktı. Etrafına toplananlar onun yöntemlerini benimseyen yoldaşlar mı, yoksa aslında sadık kalırlarsa başlarına daha iyi şeyler geleceğine inanan müritler mi oldu? Kim ne derse desin, oyuncu ve yardımcılarının bu kazanma makinesi içinde hissettiği baskının katbekat fazlası Coach K'in omuzlarındaydı.

Deveden büyük fil var… Yönetmekten asla geri kalmadığı imajı da cabası. Hâlâ girdiği tüm salonlarda, bench değil tribünde bile olsa ona ayrılan kameralar olmaya devam edecek.

NBA play-off'larında Brooklyn ile Boston eşleşince Boston Garden'da bir maç izlemeye gitti Coach K. Bir maçta her iki takımın belki de en önemli oyuncuları Kyrie Irving ile Jason Tatum Duke çıkışlı olunca maçın hikâyesinin önüne geçiveriyor o ziyaret. Tribünden maç yönetir gibi. Deveden büyük fil hep var… Takımdaşlık ve rekabet, Coach K'in üzerine en çok konuşmayı sevdiği konular. 2001 yılı şampiyonluk sezonunu detaylı anlattığı Five-Point Play (Beş Sayılık Oyun) isimli kitabında bütünün parçalarının, toplamından daha büyük bir şey olma ihtimalini sevmekten bahsediyor, şampiyonluğu bunu başarmış olmalarına yoruyor. Takımlarını rekabet teması ile beslemekten geri kalmadığını, bazı maçların diğerlerinden hep daha önemli olduğunu söylüyor.

Tüm Amerika'ya mal olmuş bölgesel rekabette Duke-North Carolina ve NC State denen bir Bermuda Şeytan Üçgeni var. North Carolina ve Dean Smith ile durum belli: Tek güzel his yok ama soğukkanlılığı elden bırakmayan sürekli bir poker oyunu. Öte yandan başarı anlamında biraz daha geride kalan ama bazı sezonlarda sürpriz çıkışlar yapan Jim Valvano'nun State'inin de ayrı bir yeri var. Valvano, İtalyan kökenlerinin beslediği Akdenizli çıkışları yapmaktan geri kalmayan bir koç. Oklar ve üzerine çektiği şimşekler ile yaşamakta sorun görmüyor. Fakat hayat ve amansız hastalık Valvano'yu genç yaşta yakalayınca dünyanın öncelikleri bir perspektife oturuyor, Krzyzewski kendi okulunun bu konudaki yetkinliğini bildiğinden Valvano'nun tüm tedavisinin Duke'ta yapılmasını sağlıyor. Dahası, eşi Mickie ile birlikte her gün Valvano'yu ziyaret ediyor. Son kez bir topluluk karşısına çıktığı 1993 ESPYS ödül töreninde, yürümekte güçlük geçen Valvano'nun sahne takdimini onun koluna girerek yapıyor. Valvano, o herkesin malumu spor tarihine geçen konuşmasını belki de Coach K sayesinde tamamlıyor. Deveden büyük fil kesin var…

Socrates Dergi