Ding Etkisi
15 dk
Snooker artık daha global bir oyun ve bunda Ding Junhui gibi Ada dışından çıkmış dev isimlerin payı var. Çin'in snooker'daki öncüsüyle, Nirvana Turkish Masters için geldiği Antalya'da buluştuk.
Snooker'da öznesini hem onurlandırıp hem de üzecek meşhur bir paye vardır: Dünya şampiyonu olmamış en büyük oyuncu… Öyle ki bu paye seksenli ve doksanlı yıllarda art arda yaşadığı final hüzünleri sonrası Jimmy White'ın isminin bir nevi uzantısına dönüşmüştür. Kimseler ondan bahsederken kaybettiği altı Crucible finalini anmadan, kabuk bağlamış ama bir yandan da hep açık yarasını deşmeden geçemez.
Peki Jimmy White sahiden snooker tarihinin dünya şampiyonu olmamış en büyük oyuncusu mu? Muhtemelen öyle. Müthiş yeteneği, agresif stili, doğal karizması, seyirci çekme becerisi ve bilhassa Britanya insanını kalplerinin orta yerinden vuran 'kaybeden' öyküsüyle zirveyi hak ediyor. Bir rakibi var mı? Şüphesiz. O isim de yarattığı tesirle sadece kendisinin değil ulusunun kaderini değiştirmiş Ding Junhui'den başkası olamaz. 23 ile İngiltere'den sonra en fazla profesyonel snooker oyuncusuna sahip, aşağı yukarı 50 milyon kişinin snooker oynadığı ve günün birinde oyunun haritadaki merkezini dahi kaydırabilecek gibi görünen Çin'in lokomotif isminden bahsediyoruz. Yani 'Ding Etkisi' de öyle pek azımsanacak gibi değil.
Mart ayında çiçeği burnunda sıralama turnuvamız Nirvana Turkish Masters'ı oynamak için Antalya'ya gelen oyuncular arasında Ding Junhui de bulunuyordu. Eski dünya 1 numarası, yarı final maçına çıkacağı gün röportaj teklifimizi geri çevirmeyip bizimle buluştu. 18 yaşında, oynadığı müthiş snooker sayesinde tanıdığımız çocuk, şimdi mutlu bir aile babası ve ülkesinde bir kahraman konumundaydı. Hep utangaçlık şeklinde yorumlanan sükûneti yerli yerindeydi, bir yandan da her zamanki gibi çok sempatik ve alçak gönüllüydü.
Sohbete ilk olarak 2005'te, yedi kez dünya şampiyonu Stephen Hendry'ye karşı Çin Açık'ı kazandıktan sonra hayatının nasıl değiştiğini sorarak başladım. "İlk turnuva zaferim sonrası 'baskı' kavramıyla tanıştım" dedi ve devam etti: "Başka turnuvalar kazanabileceğimi ummaya ve kendi üzerime baskı koymaya başlamıştım. Artık Çin'deki milyonlarca snooker izleyicisinin takibindeydim. Yanlış anlaşılmasın, bu beklenti sadece kazanarak yaratabileceğiniz bir şey ve kötü bir tarafı yok. Benim de her şeyi kazanamayacağımı bilmem, hayal kırıklığı ile mücadele etmeyi öğrenmem gerekiyordu."
Ding'in yirmi yaşına ulaşmadan çıktığı ilk üç turnuva finalinde mağlup ettiği isimler sahiden akılalmazdı. Hendry sonrası Birleşik Krallık Şampiyonası'nda bir diğer efsane Steve Davis'i, Kuzey İrlanda Kupası'nda dünyanın en iyisi Ronnie O'Sullivan'ı devirdi. Onun da en iyilerinden biri olması kısa sürmeyecekti. Çocukken babası Wenjun'un bilardo salonunda saatler boyunca çalışarak geliştirdiği kusursuz bir tekniği, idolü Ronnie'yi andıran keskinlikte bir beyaz top kontrolü vardı. Doğal yetenek bakımından gelmiş geçmiş en iyilerden biri olduğu aşikârdı. Yine de bunu kazanan formüle nasıl bu kadar erken dönüştürdüğünü merak ettim. Ne yazık ki cevabı o da tam olarak bilmiyordu: "Snooker'da turnuva kazanmak çoğu zaman en iyilerden birkaçını yenmek demek. Gayet fazla antrenman yaptım, kendimi erken tanıdım ve baskı altında oynamayı erken öğrendim. Ama o üç efsaneyi nasıl yendim? Bunun formülünü veremem çünkü ben de bilmiyorum."
Stephen Hendry ve Ding Junhui
Genç yaşta turnuva kazanmaktan bahsetmişken lafın güncel Çinli oyunculara gelmesi kaçınılmazdı. Zira Ding'in ayak izlerini Britanya'ya dek takip eden birbirinden yetenekli gençler, profesyonel seviyede fark yaratabilmek için kıyasıya rekabet içinde. 2021'de Masters'ı kazanan Yan Bingtao ve bu sezon Birleşik Krallık Şampiyonası'nda mutlu sona ulaşan Zhao Xintong ilk akla gelenler. Sayıları onlarla ifade edilebilecek diğerleri profesyonel turda bu başarıları tekrar etmek için çalışırken, amatör statüde oynayanlar dahi yetenek tavanı bakımından turdaki deneyimli oyuncuları gölgede bırakabilecek seviyedeler. Herhalde gençlerle Ding'den daha iyi empati yapacak birisi olamaz…
"Çok yetenekli oyuncularımız var. Enerjikler, sıkı çalışıyorlar ve kesinlikle günün birinde dünya şampiyonu olabilirler. Ama birçoğunun yaşı çok genç. Bırakın bilardo masasını, hayatta yeterince tecrübeli değiller. Ülkelerinden ayrılıp senelerin profesyonelleri karşısında kariyer inşa etmeye çalışıyorlar. Bazılarını turnuvalar kazanmaya zorlamak için erken olduğunu düşünüyorum. Konuşma fırsatı bulduklarıma biraz rahatlamaları gerektiğini söylerim hep. Umarım öncelikle Birleşik Krallık'ta mutlu bir hayatları olur ve snooker'ın tadını çıkarırlar. Aile baskısı, snooker severlerin yarattığı baskı, kendi kendilerine oluşturdukları baskı… Ne yazık ki bu yüzden tutunamayanları gördüm."
Birleşik Krallık'a yerleştiğinden bu yana Sheffield'da yaşayan Ding, yaklaşık iki yıl evvel adını taşıyan 18 masalı bir snooker akademisi kurdu. Bunu yaparken amacı kendine iyi antrenman şartları oluşturmak kadar Çin'den gelen oyuncuların bilmedikleri ülkede tutunmalarını sağlamaktı. Her ne kadar araya pandemi nedeniyle bazı zorluklar girdiyse de Ding Junhui Snooker Akademisi artık yere sağlam adımlarla basan ve hatta irili ufaklı resmi turnuvalara ev sahipliği yapan bir kulübe dönüşmüş durumda. Tabii pandemi ve bu süreçte Çin'deki ailesinden uzak kalışı, Ding'in masa üzerinde pek mutlu olmadığı bir dönem geçirmesine de neden oldu. Yıldız isim, sıralamada ilk kez 30'lu basamaklara geriledi ve ülkesinin 1 numarası unvanını yıllar sonra kaybetti. Bu ona ne hissettirmişti?
"15-16 senedir yaşadığım bir his değildi ama içten içe günün birinde bunun olabileceğini biliyordum. İlk başta anlamlandırmakta zorlandım. Birkaç hafta boyunca kendimi ciddi baskı altında hissettim. Fakat sonra tekrar yapabilirim diye düşündüm. Yeni turnuvalar gelecek ve ilk 16'ya dönebilmek için gerekli puanları kazanma şansım olacak. İnsan nelere alışmıyor ki... Zaman her şeyin ilacı. Önemli olan neden öyle hissettiğini anlamak ve bundan tekrar ileriye gitmeni sağlayacak bir ders çıkarmak. Bu benim büyüdükçe öğrendiğim bir şey oldu."
Covid-19 kaynaklı önlemler nedeniyle henüz tekrar turnuva düzenlemeyi tercih etmeyen Çin, ne olursa olsun snooker'a en büyük yatırımı yapan ülkelerin başında geliyor. Semih Saygıner'in Türkiye'de neredeyse tek başına bir üç bant bilardo geleneği yarattığı gibi sporunu Çin'de kitlelere yayan Ding ise bunun ödülünü müthiş bir popülarite ile almış durumda. Şu ana kadar snooker masasında kazandığı dört milyon sterlinin yanında sahip olduğu yerel sponsorluk anlaşmalarıyla beraber herhangi bir finansal kaygısı kalmadığı sık sık dillendiriliyor. Öte yandan snooker oyuncularının kırklı yaşlarının ötesinde dahi iyi oynadığı bir dönemdeyiz ve Ding'in henüz 35 yaşında olduğunu göz önüne alarak gelecek planlarını soruyorum:
"Evet, snooker'da kariyerler eskiye nazaran uzadı. Bu, diğer sporların çoğunda sahip olunmayan bir lüks. 45'ten önce birçok oyuncu performansını aşağı yukarı aynı seviyelerde tutabilir. O yaştan sonra biraz düşüş başlaması olası. Özellikle konsantrasyon süresi, azalan bir şey. Mesela gençlerin konstrasyon süresi dört saat diyelim, Ronnie için o süre iki saate düşebiliyor. Gerçi o hâlâ çok üst düzeyde. Belki formunu tüm turnuvalara yayamıyor ama maç maç bakıldığında inanılmaz seviyelere çıkabiliyor. Benim yaşım ise gayet ideal bir yaş. Tam form tutup önemli şampiyonluklar kazanabileceğim bir dönemde olduğumu hissediyorum."
Konu önemli şampiyonluklara gelmişken Crucible'dan, yani dünya şampiyonasından konuşma zamanı. Girizgâhta bahsettiğim "Dünya şampiyonu olmamış en iyi oyuncu" tartışmasının içinde yer almak Ding'in hoşuna giden bir şey değil. Fakat öte yandan da milyarlık nüfusa sahip ulusunu hep 'ilk dünya şampiyonluğu adayı' olarak temsil etmek de baskıyla eşanlamlı. Müthiş formda ve favori olarak gidip ilk turda elendiği 2014 ve elemelerden çıkıp kimseler ondan beklemezken finale yürüdüğü 2016 turnuvalarını anımsatıyorum:
"2014'te dünya şampiyonu olmam bekleniyordu çünkü o sezon beş sıralama turnuvası kazanmıştım. Ben de dahil kimse ilk turda kaybedeceğimi kestiremezdi. O günü çok net anımsıyorum. Rakibim Michael Wasley harika oynamıştı. 2016'da da ben çok iyiydim. Hayatımın en iyi Crucible performansıydı desem yanlış olmaz. Nitekim ilk finalime çıktım. Gergindim ve üzerime fazla baskı yükledim. 6-0 geriye düştükten sonra fena oynamamaya başladım. Skor 11-10'ken, 11-11 yapmalıydım. Ancak Mark Selby müthiş bir taktisyen, oyunun nabzını çok iyi tutan bir oyuncu. Tabii ki hayal kırıklığına uğradım ama tekrar finalde olabileceğimi, elime tekrar şanslar geçirebileceğimi biliyorum. Kimbilir, deneyeceğim…"
Ronnie O'Sullivan ile Ding Junhui
Siz bu satırları okurken, Ding Junhui için bir dünya şampiyonası daha hayal kırıklığı ile sonlandı. Fakat Antalya'da yarı finale kadar ilerlerken veya Crucible'da Kyren Wilson'a yakın kaybettiği maçta gördüğümüz üzere, yavaş yavaş eski seviyesine yaklaşmakta. 2021- 22 sezonunun kendi adına en iyi performansını ülkemizde gösteren Ding, "Türkiye hakkında pek fikrim yoktu ancak sevdim. Organizasyon iyi, yemekler harika ve burada oldukça keyifli ağırlandık" sözleriyle bir haftalık deneyimini özetliyor. Oyunun globalleşmesindeki en önemli paydaşlardan biri olarak, yeni yerleri snooker takvimine katmanın önemiyle sözlerini noktalıyor:
"Sporumuz artık Britanya dışına daha sık çıkmalı. Burada da gördük ki insanlar snooker'a ilgi gösteriyor ve gayet iyi anlıyor. Türkiye'de daha önce amatörlerin dünya şampiyonası oynanmış ama seyirci profesyonelleri yakından izlememiş. Bu bambaşka bir his. Çocukken Ronnie O'Sullivan ya da Stephen Hendry'yi ilk gördüğümde tanrıyı görmüş gibi olmuştum. Günün birinde onlara karşı oynayacağımı sadece hayal edebilirdim. İnsanlara bu şansı vermek lazım. Snooker tutkunları, bu oyuncuları görebilmeli ki hayal kurabilsinler. Şimdi dünyanın her yerinden profesyoneller gelmeye başladı ve 'Dünya Snooker Turu' isminin içini daha iyi dolduran bir organizasyonumuz var. Çinli, İranlı, Taylandlı, günün birinde belki Türk… Bu dönüşümün bir parçası olduğum için çok mutluyum."