Efsanenin Doğuşu

5 dk

Boston Celtics, bugünlerde NBA’in en köklü kulüpleri arasında yer alıyor. Ancak buraya bir günde gelmediler. Her şey 1957’deki şampiyonlukla başlamıştı.

Credit: USA Today - Celtics Wire

Boston Celtics, kazandığı 17 şampiyonlukla NBA’in en başarılı takımı. Fakat Celtics için NBA’in ilk yıllarında istediğine ulaşmak çok kolay olmadı. 1950’li yıllar Boston Celtics için fena başlamamıştı. Oyun kurucu Bob Cousy liderliğindeki Celtics, Doğu Konferansı’nın en iyi takımlarından biri olmuştu her zaman ama en iyi olmak için gereken son adımı atamıyorlardı bir türlü. Takımın hem koçu hem de genel menajeri olan Red Auerbach da bunun farkındaydı. Celtics’in şansı ise NBA tarihinde zirveye ulaşmak için ne yapması gerektiğini en iyi bilen isimlerden birinin Auerbach olmasıydı. Celtics ilk NBA şampiyonluğunu getirecek hamleyi çok geçmeden yaptı. Auerbach, hasta oğluna yakın olmak için St. Louis Hawks’a takas olmayı isteyen Ed Macauley ile çaylak Cliff Hagan’ı gönderdi ve karşılığında 1956 ikinci sıra draft hakkını aldı. Auerbach’in draft günü aklında tek bir oyuncu vardı: San Francisco Üniversitesi’nden Bill Russell!

Bob Cousy ve Bill Sharman halihazırda Celtics’in skor yükünü üstleniyorlardı. Yine o sene draft edilen ve ileride takımın 17 şampiyonluğunun da bir şekilde parçası olacak Tommy Heinson da (oyuncu olarak sekiz, koç olarak iki ve hiçbir hakemin memnun etmeyi başaramadığı bir televizyon yorumcusu olarak yedi şampiyonluk) çaylak sezonunda takımın en skorerleri arasındaydı. Takıma lazım olan ise savunmaydı ve Russell’ın masaya getirdiği tam olarak buydu. Russell, ilk sezonunda yaklaşık 15 sayı ve 20 ribaunt ortalamayla oynadı. O zamanlar henüz istatistiği tutulmayan bloklar da Russell’ın oyununun önemli parçalarındandı. Bütün bunlar birleştiğinde, 1956-1957 sezonu sonunda Boston Celtics’in ilk şampiyonluğu kaçınılmazdı.

Russell’ın oyun stili daha önce görülmüş şey değildi ve Auerbach bunu Russell’a daha çaylak sezonunda söylüyordu: “Bu ligdeki en iyi basketbolcu sen olsan da ben tam olarak ne yaptığını anlayamıyorum; o yüzden sana yardım edemem ama yeteneğini bir şekilde sistemimizin parçası olarak kullanacağım.” Auerbach sözünde durdu ve sistemini Russell’ın üzerine kurdu. Çok geçmeden de karşılığını aldı.

Bu dönemde lige giren başka bir yıldız daha vardı: Wilt Chamberlain. Russell’ın mütevazı kişiliğinin aksine Chamberlain, bir rock yıldızını andırıyordu. Russell defans odaklıydı, Chamberlain hücum… Russell, Muhammed Ali’nin yanında siyahlar için eşitlik mücadelesi veriyordu, Chamberlain ise Ali’ye ringde meydan okuyordu. Russell iyi bir takım arkadaşıydı, Chamberlain’in önceliği ise kendi istatistikleriydi ve bunda da çok iyiydi. Fakat onun akıl almaz istatistiklerini insani seviyelere çekebilen tek savunmacı da Russell’dı. Bütün bunlar üst üste eklenince, Russell’ın karşılaştıkları maçların çoğunda Chamberlain’e üstünlük sağlaması şaşırtıcı değildi.

1957, Celtics ve NBA tarihinin değiştiği yıl oldu. NBA tarihinin en yetenekli oyuncularından biri, ona en uygun takıma gelmişti. Celtics, beklediği şampiyonluğa o sene ulaştı. İlk şampiyonluğu takip eden 12 sezonun 10’unda gülen taraf yine onlardı ve spor tarihinin gördüğü en güçlü hanedanlıklarından birinin temelleri atıldı. Red Auerbach, elinden düşürmediği purosunu bu sefer kutlama için yakıp mimarı olduğu bu takıma gururla bakabilirdi artık…

Socrates Dergi