.jpg?w=3840&fit=max&q=75)
Beyaz Balina
7 dk
Maurizio Gherardini, ilk EuroLeague zaferini Zeljko Obradovic ile aldı. İtalyan yönetici, bu dostluğu ve yolculuğu anlatıyor.
Dürüst olmam gerekirse; 1993 finalinde Toni Kukoc'un kaybettiği topla başlayan uzun bir yolculuktu. Benetton'daki henüz ilk sezonumda Euroleague finalini Bozidar Maljkovic'in çalıştırdığı Limoges'a kaybetmiştik. Skor 57-55'ken dripling hâlinde tepeye doğru yönelen Toni, topu Frederic Forte'ye kaptırmıştı. Daha sonra çizgiye gidip 2/2 atarak maça noktayı koyan Jure Zdovc'tu. Euroleague'de ilk finalimi orada kaybetmiştim.
1998, 2002, 2003... Benetton'la hiç kazanamadım. Fenerbahçe'ye geldiğimde, 2015 Madrid'le beşinci Final Four'umu gördüm. Geçen yıl CSKA'ya tek ribaundla kaybettiğimiz final, kupayı alamadığım altıncı Final Four'du. Yedinci denememde, Zeljko'yla birlikte, bunu başardım. Onunla birlikte şampiyon olduğum için çok mutluyum. Başkasıyla olsa, bu denli özel hissetmezdim ki tam da burada size, Euroleague kupasını kazanmayı hiçbir zaman bir saplantı hâline getirmediğimi itiraf etmem gerek.
ABD'de günlük yaşamın parçası olan ve büyük ihtimalle Moby Dick'ten kazanılmış, sık kullanılan, 'beyaz balina' tabiri var. "Bir insanın, hayatta herhangi bir şeyi nihai hedefi bellemesi, takıntılı olması, sürekli elden kaçan şeye asla ulaşamaması" gibi tanımlayabiliriz. Euroleague kupası, benim hiçbir zaman beyaz balinam olmadı. Şampiyon olmak elbette çok güzel ama beni motive eden, sürekli en tepede olma düşüncesi. Bazen kazanırsınız, bazen kaybedersiniz ama eğer istikrarı yakalarsanız, başarı er ya da geç gelir. Euroleague kupası da bu yolculukta benim için, "Tatlı bir rüya" gibiydi.
Denge unsuru olmak, benim için önemli. Gereğinden fazla heyecanlanmamaya ve gereğinden fazla üzülmemeye gayret ediyorum. Soyunma odasında kupayla bir fotoğraf çektirmek istedim. Bana yetti. Fenerbahçe'yi bir zamanlar Panathinaikos'un, Maccabi'nin olduğu gibi, ya da son 20 yıldaki CSKA gibi bir statüye kavuşturmak benim hedefim. Bu kültürü oluşturmak için çalışıyorum. Son üç yıldır Final Four yaparak artık elit takımların arasına girdiğimizi gösterdik. Kupa beni elbette çok mutlu ediyor ama esas önemli olan, tek senede elde edilen şampiyonluk değil; üst üste üç yıl Final Four tecrübesi yaşamak. Hedefimiz, bu devamlılığın sağlanmasıydı.
Planlama yapmak her geçen yıl daha da zorlaşıyor. 10 yıl önce NBA ile Avrupa arasındaki makas bu kadar açılmamıştı, o yüzden basketbol açısından doğru kararları almak daha kolaydı. Ben bugün size, "Ekpe Udoh'u NCAA'deki maçlarını canlı izlediğim yıllardan beri yakından takip ediyorum, Baylor'da arkadaşlarım var, koç Obradovic'i de ben ikna ettim çünkü Avrupa'ya damga vuracağını biliyordum" diyebilirim ancak bu, doğru olmaz. Oyuncunun belirli kalitelere sahip olması, çoğu zaman yeterli değildir. Daha fazlası gerekir. Udoh özelinde; karakter, basketbol IQ'su... Hepsi etkiliydi. NBA kariyeri biterken bu tercihi yaptığımızda insanlar haklı olarak şüpheyle yaklaşmıştı. Yaşı ilerlemişti, sakatlık problemleri yaşamıştı ve fiziken iyi durumda değildi. 6. sıradan draft edilmiş bir oyuncu için, parlak bir kariyere sahip olmaktan çok uzaktı. Bugün koç Obradovic'in de yardımıyla geldiği nokta gerçekten inanılmaz. Real Madrid maçında, Avrupa'nın en iyi oyuncularından bazılarını çembere bile yaklaştırmadı. Ayon, Randolph, Hunter... Hepsine üstünlük sağladı. MVP seçildiği için çok mutluyum ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Şimdi kara kara düşünüyorum çünkü bu yaz onu NBA'den uzak tutmak hiç de kolay olmayacak.

Zeljko, basın toplantısında başkan Aziz Yıldırım'ın Baskonia maçındaki desteğinden bahsetti. Ben de o ana dikkat çekmek istiyorum çünkü bu tür spesifik anlar ve hikâyeler, basit bir basketbol kulübünden öte, bir aile yapısı oluşturmanızı sağlar. Başkan, koç Obradovic'e, takımının en çok bocaladığı anda, "Sana güveniyorum" dedi. O dönem, "Buradan nasıl çıkacağız?" diye birbirimize soruyorduk ve açıkçası bir cevap bulamıyorduk. Tüm hayal kırıklığını dışa vurmak, "Yanlış giden ne?" diye sormak kolaydır. Başkan bunu yapmadı. Bize arka çıktı. Belki Zeljko'nun buradaki dört yılının en kötü günleriydi. Başkan, negatif tepki vermek için haklı gerekçeleri varken koç Obradovic'e güven duymayı seçti. Zeljko için böyle anlar, kazanılan kupalardan, şampiyonluklardan çok daha değerlidir. Organizasyonun ve insanların kalitesini ancak bu şekilde ölçersiniz. Kazanırken kutlamak çok kolaydır. Baskonia maçından sonra başkanın yaptığı konuşma, kesinlikle sezonun kilit anıydı.
Bir kez daha söylemek istiyorum. Euroleague'deki ilk şampiyonluğumun Zeljko'yla gelmiş olması benim için ekstra mutluluk kaynağı. 1999'da Benetton'da birlikte Saporta Kupası'nı kazanmıştık ama bu, çok daha büyük bir mutluluk... Kupayı kazandıktan sonra podyumda yanıma gelip "Maurizio, sana şampiyon olacağımızı söylemiştim. Bak, gördün mü!" diye kulağıma fısıldadığında birbirimize sarıldık ve bir süre öyle kaldık. Dakikalarca konuşmadık. Birbirimize çok etkileyici, duygusal şeyler söylemedik. Malum... Ertesi gün iş vardı.
"Maccabi'nin ardından ikinciyiz"
"Maccabi'nin ardından seyirci rakamlarında ikinci sırada biz varız. 7 bine yakın kombine bilet sattık. Euroleague maçlarının neredeyse tamamında salon doldu. Hedeflerimize çok yakınız. Bundan sonra benim düşlediğim; aynı NBA'deki gibi, mesela Golden State Warriors'ın salonu Oracle Arena'da olduğu gibi 'sell-out' (kapalı gişe) maç serisi yakalamak. Taraftarımız sezon boyunca inanılmazdı. Euroleague'de sezon boyunca 11 bine yakın ortalamayla oynadık. Müthiş bir başarı bu."