Makûs Talih

Sene 2003, Moskova’da bir evdeyiz… Rusya’daki birçok başka hanede olduğu gibi tüm aile televizyonun başında. Ekranda beyaz bir fon, üzerinde ise altın sarısı saçları ve insan üstü zarafetiyle süzülen Evgeni Plushenko var. Bu, evin üç yaşındaki çocuğu için dahi fazlasıyla kuvvetli bir imge. Zaten o da gözlerini ekrandan kesinlikle alamıyor. Bu anlar, gelecekte çocukluğuna dair hatırladığı tek şey olacak…

Evgenia Medvedeva adındaki o kız çocuğu, geçtiğimiz aylarda 18 yaşına bastı ve daha şimdiden iki dünya, iki Avrupa, iki de Grand Prix finali şampiyonluğuna ulaşmış durumda. Üstelik tüm programlardaki (kısa, serbest, toplam) dünya rekorlarını da elinde tutuyor. Artistik patinaj her ne kadar sporcuların erken yaşlarda kazanmaya başladığı bir spor olsa da Medvedeva’nın yaptıklarını mantıklı şekilde izah etmek zor. Zaten tahmin edersiniz ki hakkında “Tarihin en iyisi” yakıştırmaları yapılmaya başlandı bile.

Pyeongchang’da düzenlenecek kış olimpiyat oyunlarına doğru yaklaşırken Medvedeva da ilk kez boy göstereceği bu organizasyonun tartışmasız favorisi. Fakat önünde ciddi bir engel var; o, IOC’nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) doping kontrolü şüpheleri nedeniyle tüm Rusya takımına kestiği cezanın kurbanlarından biri. Mevcut şartlar altında genç sporcunun olimpiyata gidebilmek için önünde tek bir seçenek var: Gerekli testlerden geçmek ve bağımsız atlet olarak yarışmak. Bu aynı zamanda, kazandığı madalyaların Rusya adına sayılmaması ve takım mücadelesine katılamaması anlamına geliyor.

Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Sporcularımıza olimpiyatı boykot etmelerini söyleyemem, hepsi isteğini yapmakta özgür” açıklamasına rağmen Medvedeva, kararını vermiş durumda ve küçük bir çocukken izleyip izinden gittiği Plushenko’nun olimpiyat sahnesindeki başarılarını tekrarlamak için dört yıl daha bekleyecek gibi görünüyor:

“Ülkemle gurur duyuyorum ve Rusya adına mücadele etmek bana güç veriyor. Bayrağımı taşımadan yarışma fikrini kabul edemem.”