
Tılsım
3 dk
O kırmızı otomobilin en büyük hayranlarından biri, belki de en büyük hayranı bugün Ferrari koltuğunda oturuyor. Sebastian Vettel, her şeyden evvel o şampiyonluğun peşinde.
"Maranello'daki fabrikanın ana kapısı açılırken bir rüyada gibiydim. Oraya en son gittiğimde küçük bir çocuktum ve tellerin arkasından Michael'in Ferrari'siyle pistte attığı turları izliyordum. Şimdi ise o kırmızı otomobili ben kullanıyorum. Hâlâ inanmakta zorlanıyorum."
Sebastian Vettel, tıpkı kendi nesli ve kendinden sonraki tüm Alman pilotlar gibi Michael Schumacher'i izleyerek büyüdü. Motor sporlarına ilgi duyan bütün insanlara ilham veren Schumi'nin izinden gidebilmek, yalnızca Alman gençlerinin değil, herkesin hayaliydi. Red Bull ile dört şampiyonluk kazandıktan sonra 2015'te Ferrari ile anlaşan Vettel, hayalini gerçekleştirmek için ilk adımı atmış oluyordu. Geç saatlere kadar garajda kalıp mekanikerlerle pisti terk eden, herkesin ismini tek tek bilen Alman pilot, idolünün bir kopyası olmaktansa onun eserini kendi stiliyle yorumlayacak özgünlüğü yakaladı. İki yıllık bir gelişme süreciyle birlikte bu sezonun başında kurallar değişti ve Mercedes-Hamilton hegemonyası kırılırken Ferrari-Vettel birlikteliği şampiyonluğun en kuvvetli adayı hâline geldi.
Önce Alman, sonra da İtalyan Milli Marşı arka arkaya çalındığında herkesin aklında özel bir görüntü canlanır. Michael Schumacher'in 72 kez Formula 1 izleyicilerine dinlettiği bu iki marş, tek parça olarak 'Formula 1 Marşı' adıyla anılıyor. Vettel, Ferrari'ye gelmeden önce, 2008 İtalya Grand Prix'si sonrası kariyerinin ilk zaferini kutlarken, 'Formula 1 Marşı'nı dinleten son isim olmuştu. Yedi yıllık bir nadasın ardından, 2015 Malezya ile birlikte Ferrari de artık, yeniden, kazanan bir Alman pilota sahip.
Schumi'nin Ferrari yılları, mutlak hâkimiyetiyle geçen sezonlarla değil, Mika Hakkinen ile çekiştiği zamanlarla hatırlanıyor. Birbirine denk iki sporcunun, karşısındaki rakibi ezip geçmek istemesi fakat karşı tarafı anlayarak ona saygı duyması kolay bulunan bir denklem değil. Şanslıyız ki Vettel ve Hamilton da kendi efsanelerini yaratacak bir ikili olmaya yakınlar.
Son 8 yılda 7 şampiyonluğu aralarında paylaşan Vettel ve Hamilton, neredeyse hiçbir sezon şampiyonluk yolunda birbirlerinin karşısına çıkmadılar. 2017 Formula 1 sezonu bu açıdan, 2010'lu yılları domine eden ikilinin ilk şampiyona düellosu olacak.
Dahası, Hamilton ve Vettel'in birbirlerini anlayabilecekleri bir de ortak noktaları var. İkisi de takım arkadaşlarıyla yarışırken pek keyifli değillerdi. Aynı garajı paylaştığınız birinden nefret edemezsiniz, markanın imajı zedelenir. Ama sizi tehdit ederken onu bağrınıza da basamazsınız. En yakın rakibiniz başka bir takımdaysa işler daha kolaydır. Birbirinizi sevmeme hakkını saklı tutarsınız, siz ne yapıyorsanız, kazanmak için o da aynısını yapabilir. Bunu anlar, empati kurar ve ona saygı duyarsınız. Hakkinen ve Schumacher'in ilişkisi tam da bu temeller üzerine kuruluydu.
Lewis Hamilton'ın yeni sezon hakkındaki sözleri de aralarındaki saygıyı net bir biçimde ortaya koyuyor: "Sebastian dört şampiyonluk kazandı ve Formula 1'e çok güçlü bir giriş yaptı, hâlâ güçlü bir pilot ve yıllar boyunca bunu sürdürecek. Onunla ve Ferrari'yle savaşacağım için kendimi şanslı hissediyorum."
Ferrari bir rönesans döneminden geçiyor. Eskinin taklidinden ziyade, onları başarıya taşıyan tılsımı yeniden keşfedip yeni bir hikâye yazmanın peşindeler. Kırmızı aracın kokpitinde, tıpkı daha önce olduğu gibi, çalışkan, zeki, hızlı bir Alman var. Ve yine, tıpkı eskiden olduğu gibi, karşısında gümüş bir aracın içinde, ona denk bir şampiyon oturuyor.