
Hasat Zamanı
14 dk
Fransız futbolu, son dönemde büyük bir felaket atlatmadı. Buna rağmen geleceği garantilemek adına, altyyapu çalışmalarını iyice abarttılar. Şimdi onların zamanı...
Euro 2004'ün takım kadrolarına baktığınızda dikkatinizi Almanya çeker; “Yahu bunlar kim?” diyebileceğiniz birçok oyuncu vardır o takımda. Hâliyle şampiyonada da iki beraberlikle grup aşamasında elenirler. Çeyrek finalde veda ettikleri 1998 Dünya Kupası ve yine gruptan çıkamadıkları Euro 2000’den sonra bir şeyleri değiştirmeye karar vermişlerdir aslında ama 2002 Dünya Kupası’nda oynadıkları final biraz gözleri boyar. Euro 2004 ise gerçeği tüm çıplaklığıyla yüzlerine çarpar. “Biz nerede yanlış yaptık?” soruları daha sık sorulur, kısa sürede de cevaplara ulaşırlar.
Fransız futbolu, Euro 2004’teki Almanya gibi bir kadro felaketi yaşamadı. Buna karşın, 2006 Dünya Kupası’ndan sonra, yaşlanan kadrolarını tazelemek ve geleceği garantiye almak adına zaten iyi yaptıkları altyapı işini iyice abarttılar.
Clairefontaine tesislerini duymuşsunuzdur; bugüne kadar izlediğiniz hemen hemen tüm Fransa A Milli Takım oyuncularının ilk kamplarını yaptığı, istatistiklerinin tutulduğu, raporlarının toplandığı yer... Fransa'nın futbol akademisinin başarısı Clairefontaine'den gelse de artık ülke coğrafyasının tamamına yayılan bölgesel akademiler sayesinde, Avrupa'daki tüm büyük liglerin ana oyuncu kaynağına dönüşmüş durumdalar. Plan açık; oyuncu ve yetenek sorunu yaşamak istemiyorlar. Bunun için Fransa'yı bölgelere ayırıp farklı akademilerde, yetenek günlerinde veya küçükler futbol turnuvalarında geleceklerini arıyorlar. Sadece aramakla veya bulmakla kalmamak önemli tabii. Oyuncuların tamamının CFA veya Ligue 2'de düzenli olarak forma giyebilmesi, büyük takımlardakilerin nispeten küçük takımlara kiralık gitmesi ve hatta birçoğunun zaten birinci lig düzeyinde erkenden forma şansı bulması, bu planı destekleyen unsurlar... Evet, yaş ortalaması anlamında hâlâ bir Hollanda olmayabilirler ancak onları beş büyük ligden biri yapan da genç-tecrübeli oyuncu dengesi zaten.
Portekiz, İngiltere veya İspanya'nın son yıllarda alt yaş gruplarındaki performanslarına baktığınızda, Fransa'nın neden onlardan daha başarılı olamadığını sorgulayabilirsiniz. Ancak rezerv ya da B takımda oynayan bir oyuncu ile üst düzey bir ligde tüm sezon forma giymiş bir Fransız oyuncunun alt yaş turnuvalarına bakışları arasında takdir edersiniz ki önemli bir fark var... Bu sezonki U20 Dünya Kupası iyi bir örnek mesela; Fransa, en büyük favori olarak geldiği turnuvaya ikinci turda veda etti ancak 23 kişilik kadrodaki 11 futbolcu, Ligue 1 ve Ligue 2'de mücadele eden kulüplerinde tüm sezon ilk 11’de yer almıştı. Samir Nasri, Kylian Mbappe, Anthony Martial, Samuel Umtiti veya Paul Pogba'lı kadroların nadiren alt yaş şampiyonlukları yaşayabilmesinin sebebi de tam olarak bu yorgunluk işte...
Şüphesiz ki Fransa, futbol ekonomisinin kontrolden çıkmasının da sebeplerinden biri. Büyük bonservis bedellerine satılan oyuncuların yerlerini transferle değil de genç oyuncuyla doldurmak, çoğu Fransız kulübünün önceliği. Falcao'yu kiralamak zorunda kalan Monaco, 18 yaşındaki Martial'i oynatmaya mahkûmdu. Oyuncularına güvendiler. Martial 50 milyon euro'ya transfer olduğunda Monaco'nun parası vardı, oyuncu almak yerine Mbappe'ye güvendiler. Bugüne geldiğimizde Mbappe'ye paha biçilemiyor.
Şu sıralar Twitter’da, Fransa'nın çıkarabileceği beş farklı milli takım 11'i dolaşıyor. Saçmalık boyutundaki bu milli takım havuzu; uzun vadeli planların, geniş bir tarama ağının ve yetenekleri doğru eğitmenlerle buluşturmanın bir ürünü. Pogba, Umtiti, Martial, Lacazette ve Mbappe gibi oyuncuları artık biliyoruz. Sayfayı çevirdiğinizde karşılaşacaklarınız ise yakın bir gelecekte, bahsettiğimiz isimlerin seviyelerine çıkmaları beklenen diğer yetenekler. Evet, Premier Lig artık Fransa'yı soymaya başladı. Bayern Münih, tarihinin en büyük bonservislerinden birini Corentin Tolisso için ödedi. Real Madrid ve Barcelona'nın savunmaları iki genç Fransız stopere emanet. Hatta Türkiye’deki şampiyonluk savaşı bile bu sezon itibarıyla Fransızların insafına kalmış gibi görünüyor. Yoksa siz hâlâ Fransa Ligi'ni sıkıcı mı buluyorsunuz?
Olivier Boscagli
Fransa futbolu, dünyadaki sol bek krizinden pek haberdar değil. Milli takım yavaş yavaş EvraSagna'dan Mendy-Sidibe ikilisine geçerken Kurzawa ve Corchia yedek bekliyor. Boscagli de atletik, teknik ve hızlarıyla sinir bozan bu hücumcu beklere alternatif olarak çıktı. Bu sezon üçlü savunma oynayan Nice'te arada sol stoper olarak görev alsa da yazın oynanan U20 Dünya Kupası’nda milli takımının sol bekiydi. Defansif özellikleri yüksek bir sol bek olarak gelecekte A Milli Takım’a alternatif olması mümkün. En kötü ihtimalle Jeremy Mathieu olur.
Allan Saint-Maximin
Gol sıkıntısı çeken St. Etienne'de hücum yükü, henüz 17 yaşındayken kendisine verildi. Hemen hemen tüm alt yaş grubu takımlarında topu hücumda ileri taşıma görevi onundu. Fransız altyapılarının olmazsa olmazı fiziksel kalitesi, kısa boyuna rağmen savunmaların arasında boğulmadan kalabilmesini sağlıyor. Üst düzey dripling yeteneği ve oyun görüşü giderek gelişen Saint-Maximin, şutunu A seviyeye çıkardığı takdirde Monaco'nun Bernardo Silva veya Thomas Lemar'ın yerine koyabileceği hazır ve ‘Eden Hazardesk’ bir yetenek olabilir.
Maxime Lopez
Aslında, Maxime Lopez'den Fransızların da pek haberi yoktu. Marsilya'da Franck Passi onu A takıma alınca alt yaş gruplarına çağrılmaya başladı. Marsilya'nın şampiyonluk savaşı ile başlayıp düşmeme mücadelesine uzanan sürecinde, altyapıdan çıkan Maxime Lopez'in varlığı o korkunç dönemin iyi anılacak nadir olaylarından biri. Klasik bücür 10 numara gibi gözükse de yalnızca bir sene içinde müthiş bir pas merkezine, geriden oyun kurma kapasitesine sahip, yüksek oyun görüşlü bir komple merkez orta sahaya dönüştü. A takıma alındıktan yalnızca birkaç ay sonra Ligue 1'de Aralık ayının oyuncusu seçilen Lopez, en kötü ihtimalle Marsilya'nın geleceği. Saha dışında akıllı ve daha komple bir Samir Nasri olmaması içinse hiçbir sebep yok.

Faitout Maouassa
Bekte de oynasa açıkta da oynasa durdurulamayan yeni bir Fransız sol kanat. Oyunun temposunu tek başına belirleyebilecek kadar yüksek atletik kaliteye ve hıza sahip Maouassa'nın yetenek geliştirmekte gayet yetkin bir antrenör Christian Gourcuff'ün elinde olması da gelecek için heyecanlanmaya yeter. Çizgiyi kullanma kabiliyetinin yanında, ceza sahasına ve stoperlerin arasına koşu atabilen ve yeri geldiğinde bitirebilen bir yetenek. Nasıl ki Messi 22-23 yaşındayken “Yeni Messi” denen oyuncular çıktı, Maouassa da sanırım yeni Benjamin Mendy...
Malang Sarr
Lucien Favre'nin gençlere güvenmesi en çok Malang Sarr'a yaradı. Ligue 1 tarihinin ilk 11'de oynayan en genç ikinci futbolcusu olan Sarr, bu sezonun en dikkat çeken takımı Nice'te Dante ve Paul Baysse'ın yardımlarıyla önce üçlü savunma oynamayı öğrendi, yavaş yavaş da yeteneklerini geliştirmeye başladı. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen, oyunu okuma kabiliyeti sayesinde Ligue 1'da bu sezonun en fazla pas arası yapan oyuncularından biri oldu. Bu, kendisinin gelecekte sahanın tamamına hükmeden bir stoper olabileceğini gösteriyor. Mamadou Sakho'ya benzetilse de bir aksilik yaşamadığı takdirde çok daha pürüzsüz bir kariyere sahip olacak
Issa Diop
U20 Dünya Kupası'nda Fransa kadrosunda yer alan birçok oyuncu, rakiplerinden çok daha fizikliydi ki bu gayet sıradan bir durum. Diop’un da fiziksel üstünlüğüyle o yaş grubunu domine etmesi anlaşılabilir ancak hava topu hâkimiyeti, üst düzey fiziğiyle 90 dakika boyunca rakip hücumcuları etkisizleştirmesi ve faulden kaçınarak oynayabilmesi sebebiyle bu sezon Toulouse formasıyla Ligue 1 seviyesinde de kendini kanıtladı. Pas kabiliyeti ve top tekniği zamanla gelişirse Fransızlar komple bir stoper daha kazanabilir ama onun da Sakho'nun kariyerine bakıp ders alması gerekiyor.
Amine Harit
İlk büyük transferini bu yaz Schalke'ye giderek yapan Amine Harit, kendi ceza sahasının önünden top çalıp karşı ceza sahasında gol yaratabilecek bir yetenek. Klasik Kuzey Afrikalı-Fransız yeni Zidane yakıştırmalarından sıkılan Fransızlar, Harit için bu söyleme bulaşmaktan geri duruyorlar ancak özellikle top taşıma ve oyun kurma yeteneği sebebiyle onda bir şekilde Zidane'dan esintiler görüyorlardır, eminim. Sezon başında Nantes'ta klasik 10 numara benzeri bir rolde oynasa da teknik direktörü Sergio Conceiçao sezonun ikinci yarısında kendisine defansif özellikler de katmaya başladı ve elimizde artık güzel bir 8 numara potansiyeli var. Adrien Rabiot bu sezon itibarıyla iyice kendini ispat etmişken onun bir üst modeli iyi olmaz mı?
Presnel Kimpembe
Nasıl oldu bilmiyoruz ama PSG'de stoper bitince altyapıdan Kimpembe'ye dönmek zorunda kaldılar. Emery ona güvendiği için bir büyük transfer daha yapmadı ve solak olmasının avantajıyla sol kanattan top çıkarma ve geriden oyun kurma görevini kendisine verdi. Kimpembe artık milli takıma çağrılan bir oyuncu olarak ‘az bilinen yetenek’ kapsamından çıktı sayılır ancak hâlâ hakkının verilmediğini ve Thiago Silva-Marquinhos ikilisinin yedeği olduğunu düşünürsek hakkında biraz daha konuşulması gerektiği kesin. Sorumluluk alan ve topu oyuna sokmaktan çekinmeyen Kimpembe, ceza sahası markajında ve oyuncu karşılamada zaman zaman yerini unutup kaptanı Silva'ya ihtiyaç duyuyor. Öğrenecek fazlaca şeyi var ama Umtiti seviyesine çıkması çok mümkün.
.jpg)
Marcus Thuram
Evet, Lilian Thuram'ın oğlu. Fiziğini ve sağlamlığını babasından alan Marcus’u, yeni yeni adı konmaya başlanan kanat-santrfor pozisyonuyla tanımlayabiliriz. Skorer değil ama takımını ceza sahasına yaklaştırıyor. Kafa golü yok ama yükseldiğinde dağıtamayacağı savunmacı bulunmuyor. Dripling yeteneği ve ceza sahasına delici şekilde girebilmesi ise en büyük özellikleri Biraz biraz skora katkı yapmaya başlasa özgüveni daha da yükselecek. Kariyerine kanat olarak mı devam edeceği, yoksa 9 numaraya mı evrileceği belli değil ama yeni bir Yannick Bolasie'ye dönüşebilir.
Odsonne Edouard
Toulouse ve Pascal Dupraz bu sezon Ligue 1 sahnesine çok fazla genç oyuncu çıkardı. Lige müthiş dinamik bir başlangıç yapıp işin içine tecrübe ve baskı altında oynama girince dağılmaları da bundan zaten. Odsonne Edouard, bu sezonu PSG'den kiralık olarak Toulouse'da geçirdi ve ligde yalnızca 1 gol atabildi. İstatistik kâğıdında kötü dursa da alt yaş gruplarındaki skorer geçmişi, biraz zaman tanındığında neler yapabileceğinin göstergesi. Ceza sahası ve çevresinde kendine şut hazırlama konusunda sıkıntı yaşamayan ve iyi bir bitirici olan Odsonne Edouard'ı Emmanuel Adebayor'a benzetmek çok da yanlış olmaz...
Jean-Kevin Augustin
Paris Saint-Germain altyapısının yeni ürünlerinden Augustin, henüz ne takımında forma şansı buldu ne de kiralandı ama özellikle bu yaz düzenlenen U20 Dünya Kupası'ndaki birkaç maçta çok fazla dikkat çekti. Müthiş şut kabiliyeti, ani driplingleri ve pozisyon bulduğu anda savunmayı dağıtabilen yeteneği, onu iyi bir gezici forvet olarak ön plana çıkarıyor. En büyük problemi, fazla forma şansı bulamaması ve biraz da törpülenmesi gereken egosu. Ancak daha zamanı var. Yeni Alexandre Lacazette olabilir mi, göreceğiz...
Ludovic Blas
Guingamp'ta bu sezon Antoine Kombouare'nin formayı ona vermesiyle birlikte kendine şans bulan Blas, yeteneklerinin tamamını gösterdi. Defansif veya ofansif görevle orta sahanın her yerinde oynayabilen bir oyuncu. Çizgiye veya merkeze dripling atabilen, kafasını kaldırdığında gördüğü oyuncuya da doğru anda pas verebilen Blas'a sahip olmak, Guingamp'ın da elini çok rahatlattı. Liverpool'un sezonun ikinci yarısında izlemeye başladığı Blas, belki de ileride Klopp'un bücürlerinden birinin yerini dolduracak. Coutinho olmaması için pek bir sebep yok gibi görünüyor.
Alexis Blin
Fransa’da şu sıralar top yiyen ve rakip ısıran defansif orta saha modelinden bol bir şey yok. Oyun konsantrasyonu yüksek, maç içinde bolca pas arası yapan ama daha da önemlisi kaptığı topu kullanabilen Blin, fiziksel mücadeleden kaçmayan bir tarza sahip. Stoperlerin arasına girip her iki kanada, her iki ayağıyla top yönlendirebilen 1.84'lük Blin, çok uzun sayılmasa da giderek güçlenen yapısıyla birlikte kas kütlesini artırıp daha da korkutucu bir defansif orta sahaya dönüşebilir. Gençliğin Thiago Motta'ya cevabı olup PSG'ye gider mi, göreceğiz.
Yann Karamoh
Caen'i çok duymamış olabilirsiniz ama son iki sezondan Thomas Lemar ve N’Golo Kante gibi referansları var. Karamoh da en yeni ürünleri. Patlayıcı bir kanat oyuncusu gibi gözükse de ilk kulübü Racing Colombes'la 2015-16 sezonunu 11 golle geçti. Hızlı, dripling özelliği yüksek ve çizgiye indiğinde de gol pozisyonu yaratabilen Karamoh'un en büyük eksiği ise şut. Yine de şimdilik, bu eksiği diğer üst düzey yetenekleriyle kapatabiliyor. Gelecekte Gervinho'nun daha iyisi olmak istiyorsa sanırım bir an önce çalışmaya başlamalı.
Lucas Tousart
Lyon, kaptanı Maxime Gonalons'u kaptırdıktan sonra paniklemediyse tek sebebi Tousart. Valenciennes'de henüz 16 yaşındayken oynamaya başlayan Tousart, 18 yaşında Lyon'a geldiğinde göreve hazırdı aslında. Bu sezon teknik direktörü Bruno Genesio'dan aldığı güvenle birlikte Gonalons'un yardımcılığı rolünü üstlendi. Yıpratıcı ve baskılayıcı bir defansif orta saha; Gonalons'a göre artısı ise karttan kaçınabilmesi. Topla ilişkisi oldukça iyi. Havadan gelen toplarda ve üçüncü bölgeye girdiğinde ciddi eksikleri var ancak Lyon gibi bir takımda bunları geliştirmemesi sürpriz olur. Pek benzetilecek bir adam değil ama Michael Carrick'i andırıyor.

Alban Lafont
Geleceğin Fransa 1 numarası. 16 yaşında ilk 11'e girmesi büyük ihtimalle Toulouse'un da tercihi değildi ancak “Korkulan olmadı” klişesi bir yana, çok büyük bir karakter kazandılar. Gianluigi Donnarumma'dan daha önce oynamaya ve dikkat çekmeye başlayan Lafont, kalesini hızlıca terk edebilen, oyunu okuyabilen ve ceza sahası dışında olmaktan korkmayan bir kaleci profili çiziyor. Şutları karşılama kabiliyeti, ceza sahası hâkimiyeti ve hata yapsa da oyundan düşmeyen yapısı, en önemli özellikleri. Nadir eksikleri de henüz tam oturmayan fiziği ve tecrübesi. Hava toplarındaki eksiğini ise sezon içinde ciddi şekilde geliştirdi. Gelecekte, kalecilere ödenen bonservis bedeli rekorunu kırabilir. Donnarumma'yla birlikte önümüzdeki dönemi domine edecek.
Paul Bernardoni
Bordeaux'da takımdan ayrılan Cedric Carrasso'nun yerini doldurması mümkün. Tecrübe kazanması için Ligue 2 ekibi Clermont'a kiralanan Bernardoni, önümüzdeki sezonun tamamında 11 oynadığı takdirde, gelecekte 2016’da U19 Avrupa şampiyonu olan Fransa Milli Takımı'ndaki gibi önemli bir role bürünebilir. 1.90’lık boyuna rağmen atletik ve yerden başarılı bir kaleci olan Bernardoni, aynı zamanda lider karaktere sahip. Şu ana kadarki en büyük problemi ise 20 yaşında olmasına rağmen (evet, Fransa için geç bir yaş) as kaleci olarak ilk sezonunu geçirecek olması. Belki Ruffier kadar kedi kaleci değil ama Jan Oblak'a mümkün olduğunca yaklaşabilir.
Thomas Lemar
Son iki sezonda ‘az bilinenler’ seviyesinden çıktı ancak hâlâ hakkı tam anlamıyla verilmeyen bir oyuncu. Caen'deyken klasik 10 numara oynuyordu, Monaco'da 4-4-2’nin orta sahasında sol kanada dönüştü. Orta kabiliyeti, asist sayısı, serbest vuruşlardaki güvenilirliği ve Leonardo Jardim'in ona eklediği savunma özelliğiyle birlikte komple bir oyuncuya dönüştü ve artık herhangi bir eksiği yok gibi. Arsene Wenger, onu yeni Robert Pires'ine dönüştürmek için elinden geleni yapıyor ve bu rol Lemar'a çok yakışabilir.
Angelo Fulgini
Valenciennes, son dönemde Tousart ve Upomecano'yu cüzi fiyatlara kaptırdı. Altyapısı sağlam bu takımdan çıkan ve 17 yaşından itibaren forma şansı bulan Fulgini'nin en büyük özelliği; sağ bek, sağ ön, ön libero ve merkez orta saha oynayabilmesi. Henüz 20 yaşında birçok görevi repertuvarına eklemiş olması, gelecekte onun adına bir avantaj gibi gözükse de kısa vadede sabit bir pozisyon bulamazsa yetilerini kaybedip sıradan bir oyuncuya dönüşebilir. Bu sezon Angers'te merkez orta sahada görev alacak gibi görünüyor. Kim bilir, belki de Fransızlar Phillippe Lahm gibi her şeyi oynayabilen bir oyuncu kazanır.
Vincent Koziello
Jean Seri'yle birlikte Nice'in iki dinamosundan biri. 12 yaşındaymış gibi gözükse de can yakabilecek kadar ısrarlı pres yapan, fazlaca top kazanan ve mücadeleci bir orta saha profili çizen Vincent Koziello, belki de beyaz Kante olarak nitelendirilebilir. Rakip ceza sahasına Kante gibi uzak kalması ise belki de en önemli eksisi. Yanında hücuma yeterince katkı yapacak oyuncularla oynaması, defansif yeteneklerinin ne boyutta olduğunu rahatlıkla gösterecektir.