Futbolcudan Anlayan Adam

7 dk

Bülent Eken’in yeşil saha hatıralarında Büyük Mehmet adı sık sık geçerdi. Mehmet Oğuz, onu Galatasaray’a getiren Bülent Eken’i anlattı.

Unkapanı Köprüsü’nü geçerken stresi daha da hissetmeye başlamıştım. Hedefe yaklaşıyorduk ama önceden duyduklarım beni germeye yetiyordu.

— Bülent Abi, konuşur mu?

— Merak etme ulan! Beni kırmaz dedim ya kaç kez...

Mehmet Oğuz, özellikle 1970’li yılların başında üç sene üst üste lig şampiyonu olan Galatasaray’ın ve milli takımın beyniydi. 31 Temmuz 1979’da Fenerbahçe’ye geçmesi, ‘Büyük’ Mehmet olarak nam saldığı tribünler için hayal kırıklığından da öte olmuştu. Takıma küsenler de vardı, ‘Büyük’ Mehmet’e küsenler de… Bir sene sonra futbolu bırakan Mehmet Oğuz, bir daha spor camiasında gözükmedi, röportaj dahi vermedi.

Bir sohbette lafı geçmişti Mehmet Oğuz’un... Bülent Eken, o kendine has heyecanıyla Mehmet Oğuz’u nasıl Galatasaray’a getirdiğini anlatıyor, ayağa kalkarak oyun stilini canlandırmaya çalışıyordu.

— Bülent Abi, görüşüyor musunuz hâlâ?

— Uzun süredir görmedim ama haberini alıyorum.

— Röportaj falan da vermiyormuş.

— İstiyorsan gider yaparız, kırmaz beni.

İki ay sonra Bülent Abi geldi, beni aldı ve Mehmet Oğuz için yola koyulduk. Unkapanı Köprüsü’nü geçtikten kısa süre sonra Mehmet Oğuz’un mekânında aldık soluğu. Kadırgaspor Lokali’ne ilerlerken, kendimi olumsuz sonuçlara hazırlıyordum ki Bülent Abi’nin kapıdan girişiyle durum değişti…

Ahali ayaklandı ve lokalin iç kısmına doğru sanki hep bir ağızdan bağırıldı: “Mehmet, bak kim geldi!”

Mehmet Oğuz karşımızdaydı. İlk bakışta asabi görünen yüzüne koca bir tebessüm yerleştirdi ve “Bülent Hoca!” diyerek Bülent Eken’e sarıldı. Hal hatır soruldu ve ziyaretimizin sebebine geldi sıra.

— Mehmet, bu benim arkadaşım İlhan. Seninle röportaj yapmak istiyor. Senden ricam, onunla bu söyleşiyi yapman.

Mehmet Oğuz, şöyle bir durdu ve bana döndü:

— Aç bakalım kaydı, konuşalım hadi…

35 yıldır konuşmayan Mehmet Oğuz’un suskunluğu böylece bozulmuştu. Ama Bülent Eken’e olan sevgisi, saygısı hep aklımda kaldı. Bülent Abi, yazılarında sık sık Mehmet Oğuz’dan bahsederdi. Şimdi sıra Mehmet Oğuz’da, onun ağzından Bülent Eken’i dinleme zamanı…

“Gündüz Hoca’nın döneminde, 1966-1967 sezonunda Galatasaray idmanlarına çıkmaya başladım. O sezon ligde iyi gitmiyordu Galatasaray. Bitime birkaç hafta kala Türkiye Kupası’nda Altay’a elendiler. Uçakta Turgay Şeren ve Metin Oktay, Gündüz Kılıç’la kavga etmiş. Gündüz Abi de orada bırakmış antrenörlüğü. O bırakınca Bülent Abi geçti takımın başına. Bülent Abi, Gündüz Kılıç’la bir görüşme yapmış. Gündüz Abi de transfer listesini hazırlamış. ‘İlk önce bu çocuğu alacaksın’ diyerek ismimi göstermiş.

Bülent Abi de beni bir maçta izlemiş ve almaya karar vermiş.” Bülent Eken’le ilk görüşmeleri de yine Kadırga’da yaşanmış: “Bugün Kadırga Karakolu’nun olduğu yer, bizim kulüp binasıydı. Bülent Hoca oraya geldi, benimle pazarlık yaptı. Hatta 15 bin lira verdi. Sonra da 1 Temmuz’da; Yasin Özdenak, Gökmen Özdenak, ben ve Özmetin Erkut, Hasnun Galip’teki binada resmi imza attık.”

Genç oyuncular için hazırlık dönemi hep önemlidir. 18 yaşındaki Mehmet Oğuz da o sezon başında Bolu’da yapılan kampı neşeyle hatırlıyor. Bunda Bülent Eken’in ve ilginç antrenmanlarının da payı var: “Bülent Abi çok neşeli idman yaptırırdı. Fırlama isimler boldu takımda. Ergün Acuner de onlardan biriydi. Bülent Abi, İtalya’da eğitim gördüğü için yabancı terimler kullanırdı. Bir ‘Bello Forse’ mi ne vardı, ona takmıştı Ergün Abi. Bülent Abi, ‘Bello Forse’ dedikçe Ergün Abi türlü hareketler yapardı. Sonra toplarla idmanları vardı. Elimizde sektirir, çevirirdik o topları devamlı…”

Mehmet Oğuz’la konuştukça olaylar daha da iyi oturuyor. Bülent Abi’nin sık sık bahsettiği “Antrenör, saha içinde oyuncuların yerini değiştirerek çözümler aramalı” düsturuna Mehmet Oğuz da şahit olmuş tabii. Hem de ilk resmi maçında:

“Beni ilk üç maç oynatmadı. Dördüncü hafta Altınordu ile oynuyoruz, İzmir’de… Sağ bek Erdal vardı, sakatlandı. Bülent Abi, 4-2-4’ten 4-3-3’e döndü. Gökmen’i sağ beke çekti, beni de orta sahaya aldı. Çok da iyi oynadım. Metin Abi’in şahane bir kafa golüyle kazandık maçı.”

Tebessümle yâd edilen anılara rağmen, Galatasaray’da işler o sezon iyi gitmez. Art arda alınan başarısız sonuçlar neticesinde yönetim, Bülent Eken’in yanına yardımcı antrenörler getirir. Belki de Mehmet Oğuz’un hayatında Bülent Eken’in apayrı bir yere sahip olmasının nedenlerinden biri de bu dönemde yaşanan bir olaydır.

“Yeniköy’de Boğaziçi Oteli’nde kamptaydık. Sahipleri hasta Galatasaraylıydı. İstanbul’daki maçlardan önce orada kamp yapardık. Yardımcı hocamız, Ayhan Abi ve Ergün Abi’nin falan olduğu bir ekibi doping etkisi olan iğneler vurdurmaya götürüyordu. Beni de çağırınca ‘Gelmiyorum’ dedim, binmedim arabaya. Öyle olunca da sinirle ‘Kampı terk et!’ dedi. Çıktım yukarı, valizlerimi hazırlamaya başladım. Bir baktım Bülent Hoca geldi, duymuş sanırım. ‘Sakın bir yere gitme’ deyip odadan çıktı, bir süre sonra tekrar geldi. ‘Bırak valizleri falan, kalıyorsun’ dedi ve kaldım. En büyük şansım, onun başımızda olmasıydı. Eğer olmasaydı belki de kadro dışı kalacaktım, başka takıma gidecektim ve kaybolacaktım…”

Parçalar birleşmeye devam ediyor… Bülent Eken’in gururla anlattığı hadiselerden biri daha yerli yerine oturuyor. Galatasaray tarihinin bir diğer önemli ismi ile yaşadıkları tartışmayı, aylar evvel şöyle aktarmıştı Bülent Abi:

“Baktım, Mehmet’i kadro dışı bırakmışlar. Sinirlendim tabii. Öyle bir olaydan haberim yoktu. Bu duruma neden olan kişiyi buldum ve ‘Senin bu takıma katacak bir şeyin yok artık. Futbolu bıraktın, bitti. Bu çocuk, Galatasaray’ın geleceği. Onu nasıl kovarsın!’ dedim.”

Bülent Eken, o sezon sonunda takımdan ayrılsa da kararında haklı çıkar. Mehmet Oğuz, ilerleyen yıllarda Galatasaray’ın simgesi olur ve ‘Büyük Mehmet’ mertebesine yükselir. Eken de bunun gururunu, Mehmet Oğuz’la sık sık paylaşır: “Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra Taşlık Tenis Kulübü’nde sıkça görüşürdük. Baba oğul gibiydik… ‘Sayende adım, futbolcudan anlayan adama çıktı’ derdi hep.”

Bülent Eken, Mehmet Oğuz’un top koşturduğu dönemlerde Galatasaray’da tekrar görev yapmaz. Ama etkisinin sürdüğü de aşikârdır. Bir sorunun ardından, yapbozu birleştirme sırası Mehmet Oğuz’a geliyor:

— Bülent Abi’nin enteresan yöntemleri vardı. Futbolculara pedikür yaptırmanın gerekliliğinden bahsederdi hep. Hatırlıyor musun böyle şeyler Mehmet Abi?

— 1973’te, Bülent Abi’nin kardeşi Reha Eken idare heyetindeydi. Abant’ta kamptayız… Reha Abi iki tane kadınla geldi kampa. Biz de şaşırdık tabii, “N’oluyor?” falan… Meğerse manikür-pedikür için ta İstanbul’dan getirmiş. “Futbolcu için çok mühimmiş” dedi. “Ben olmam” diye direttim. Herkes oldu, ben olmadım. Sen söyleyene kadar anlam veremiyordum. Reha Abi de kesin Bülent Hoca’dan duymuştur onu…

Socrates Dergi