
Galatasaray'a Dönüş
5 dk
İtalya'da uygulamaya konulan yabancı sınırı, Bülent Eken'i Galatasaray'a geri getirmişti. Eken, o günleri ve dönüşünü anlatıyor.
İtalya'daki son sezonumda (1951-1952) Palermo formasıyla iyi maçlar oynamama rağmen, ertesi sezon için çıkarılan yabancı futbolcu kuralı, bu ülkedeki kariyerimin sonu oldu. Üç ecnebi futbolcuya müsaade eden İtalya Futbol Federasyonu, 1952-1953 sezonundan itibaren bu sayıyı ikiye indireceğini açıkladı. Hücum oyuncularının daha kıymetli olduğu dönemin WM taktiği gereği İtalyan takımları da haklı olarak bu kontenjanı forvetlerden yana kullanmayı tercih etmişti. Bu sebepten Palermo ile kontrat yenilemedim ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde futbol oynama gayesiyle güzel günler geçirdiğim, çok şey öğrendiğim İtalya'dan ayrıldım.
Menajerim Boghossian ile ilk durağımız Fransa oldu. İlk önce Racing Paris takımı ile antrenmanlara çıktım fakat mukavele imzalamadan Paris'ten ayrıldım. Fransa, 2. Dünya Savaşı sonrasında yeni toparlanmaya başlayan bir ülkeydi ve kulüpler, futbolcuların istediği ücreti karşılamakta zorlanıyordu. Bunu da göz önünde bulundurarak ikinci durağımız Nantes'a doğru yola koyulduk. Nantes, 1. Lig'e yükselmek için iyi bir takım kurma çabasındaydı ve oynadıkları bir hususi müsabakanın ilk devresinde beni deneyerek transfer etmeye karar vermişlerdi. Kulüp ile 400 bin lira karşılığında anlaşıp özel işlerimi halletmek için otelime doğru yola koyuldum. Fakat otele vardığımda planlarımı tamamen değiştirecek bir olay oldu. Galatasaray idari heyetinin önemli isimlerinden İhsan İpekçi'nin akrabası Abdi İpekçi, beni Galatasaray'a götürmek için Fransa'ya gelmişti. Galatasaray'ın başına geçen eski takım arkadaşım Gündüz Kılıç, Palermo'nun beni serbest bırakacağını öğrenir öğrenmez yönetimden benim transferimi talep etmiş meğer… Bu teklife olumsuz yanıt vermem düşünülemezdi dahi! Ben bir Galatasaray çocuğuydum ve para dahi konuşmadan Galatasaray'a dönmeyi kabul ettim. Nantes'ın ödediği parayı iade edip Boghossian'ın hakkı olan 10 bini de cebimden ödedim ve İstanbul yolculuğuma başladım.
Doğduğum kulübe dönüşümde muhteşem karşılandım. Hatta Sahir Özbek'in bana hitaben yazdığı Bülent Geliyor şiiri, bana sunulan en müstesna armağanlardan biri olmuştur bugüne kadar. Sahir Özbek, beni meşhur santrhaf Parola'ya benzeterek "İtalya'dan Türk'ün Parola'sı geliyor," diyor ve ekliyordu: "Palermo'dan gelmez bundan kıymetli bir hediye…" Bu muhteşem karşılama sonrasında Galatasaray ile antrenmanlara başlamıştım. Bu arada Türkiye'de oynanan futbolun, İtalya'da oynanan futbola nazaran çok ama çok geride olduğunu daha iyi idrak ediyordum. Fark, Arap alfabesi ile Latin alfabesi arasındaki kadar açıktı. Oynanan oyun dışında imkânlar da aynı şekilde mukayese kabul etmeyecek cinstendi. İtalya'da serme çim sistemi en küçük şehirdeki stadyumlarda dahi kullanılırken, Türkiye'de çamur sahalarda savaş vermekteydik. Bunun yanında Galatasaray takımı da benim oynadığım dönemdeki gücünden uzaktaydı. Üstüne üstlük eski takım arkadaşım, birbirimizin peyki misali ayrılmadığımız Gündüz ile de aram açılmıştı. İkinci Galatasaray dönemimde beni en mesud eden olay ise ikinci sezonumda yaşandı; Şükrü Gülesin, Galatasaray formasını sırtına geçirdi.
Benden bir yıl sonra İtalya'dan ayrılan can dostum Şükrü, memlekete döndüğünde bizim kulüpten çıkmaz olmuştu. Devamlı birlikteydik. Bir gün emredercesine "Galatasaray'da oynayacaksın!" dedim ve her zaman olduğu gibi beni kırmadı. Beşiktaş ile özdeşleşen Şükrü'nün Galatasaray'a geçmesi, Beşiktaşlıları hiç rahatsız etmemişti. Onun hiçbir tepkiye maruz kalmaması, o dönem taraftarının ne kadar da sportmen olduğunu gösteriyor. Şükrü ile birlikte çok az maç oynadık. Bir sene sonra o ayrılırken, ben de kısa süre sonra Galatasaray formasıyla futbola veda ettim.
İlk dönemimdeki kadar büyük başarılara imza atamamış olsam da Galatasaray'a döndüğüm için bir an bile pişmanlık duymadım. İtalya'daki günlerimde dahi her zaman 'Galatasaraylı Bülent' olarak hareket eden, Galatasaraylılığı Ali Sami Yen'den öğrenmiş bir zat olarak, kulübüme dönüşümde bu adanmışlığın tesiri olduğunu da gururla söylemek isterim.
Hazırlayan: İlhan Özgen