
Gelecek
7 dk
NBA’de 2015 sınıfı, geçen sezon Karl-Anthony Towns ile “Geliyorum” demişti. Bu sezon, Towns’a katılacak birkaç isim daha olacak.
NBA sezonu başlamadan önce tahminlere bir göz attıysanız, birçoğunda Minnesota Timberwolves’a Batı Konferansı play-off’unda yer açıldığını görmüşsünüzdür. Keza genel menajerler arası geleneksel ankette de bu yılın en büyük sıçrama yapacak takımı sorusuna yüzde 57 oranında Minnesota cevabı çıkmış durumda. Bunun sebebi; Minnesota’yı parkeden önce basında öne çıkaran, jenerasyonunun en iyi oyuncusu olma yolundaki Karl-Anthony Towns. Andrew Wiggins ve Zach LaVine de göz ardı edilemeyecek yetenekler fakat Towns başka bir katmanda. Zaten yine GM’ler arasındaki ankette de “Bugün sıfırdan bir takım kuruyor olsanız ve istediğiniz bir oyuncuyla imzalama şansınız olsa kimi alırdınız” sorusuna yüzde 48 oranında onun ismi verilmiş. Kısacası, Towns’ın yapacağı herhangi bir şey artık sürpriz olmaktan çıkmış durumda. Ondan farklı bir seviyede olsa da New York’a kendini çabuk kabul ettiren Kristaps Porzingis de artık gözlerden kaçacak bir oyuncu değil. Ancak 2015 NBA Draft’ı ile lige giren oyuncu sınıfında, bu ikisinin arasında sahnedeki yerini almaya hazırlanan daha birçok aday var. En öne çıkan dörtlü ise şöyle…
Myles Turner
Sahada mümkün olan en fazla sayıda şut tehdidi bulundurup alan açmanın değeri her geçen gün artıyor. Takımlar hücumda alanı açtıkça, savunmada o açık alana dalıp potaya gidecek oyuncuları son hatta karşılayacak oyuncuların önemi de doğru orantıyla yükseliyor. Trend böyleyken, savunmada elit çember savunması, hücumda da aynı anda şut tehdidi sağlayabilecek uzunlar, bir takımın sahip olabileceği en değerli parçalardan. Myles Turner da onlardan biri. Evet, çaylak sezonundaki yüzde 21’lik üç sayı yüzdesi pek de ‘şut tehdidi’ kategorisinde anılacak cinsten değildi ama orta mesafelerdeki rahatlığı ve oranı, kısa süre içerisinde mesafesini genişleteceğinin habercisi. Çoğu zaman 4 numarada rol alıp potadan uzak kalmasına rağmen 23 dakikada 1.4 blok ortalaması yakalaması ise sahanın diğer tarafında yarattığı tehdidi anlatıyor. Henüz 20 yaşındaki bir gencin bir NBA takımının savunmasını çekip çeviren adam olmasını beklemek, hem haksızlık hem de hayalcilik. Ama Turner, bugün değilse de bir gün olabilir. Bu sezon Pacers’ta daha fazla süre ve sorumluluk alacak, haliyle de göstereceği daha fazla şey olacak.
Devin Booker
Eski Ülkersporlu Melvin Booker’ın 20 yaşını yeni dolduran oğlunun geçen sezon All-Star arasından sonraki 28 maçta 19.2, ilk beş çıktığı 51 maçta ise 17.4 sayı ortalamayla oynadığını hatırlayalım. Bu yıl 20 sayı barajını yakalaması pek de sürpriz olmamalı. En az bu ortalamalar kadar etkileyici olanlar, şutör şöhretiyle geldiği ligde faul alıp serbest atış çizgisine gitme konusunda da hünerini göstermesi ve ayrıca All-Star sonrası dönemde 4.1 asist ortalaması tutturması. Suns’ın iddiasızlığı da şimdiye dek yardım etmiş olabilir ama bu yaşta bir oyuncu için anormal bir özgüvene sahip. Bir süre önce planlarını tepelerden draft seçimi yapmak üzerine kuran ama bu yoldan sapan Suns, 13’üncü sıradan belki de 10 sıra yukarısının adamını çaldı. Genel menajer anketinin “Patlama yapacak oyuncu?” sorusuna yüzde 31 oranda verilen yanıt Booker’dı ama o, patlamaya geçen sezon başladı bile.
D'Angelo Russell
Los Angeles Lakers’ın yeni umudu olarak lanse edilerek lige girmek, 19 yaşındaki bir oyuncu için altından kalkılması zor bir sorumluluk. Takım arkadaşı Nick Young’ın nişanlısını aldattığını söylediği ânı Snapchat’te paylaşmak gibi hareketlerle kendi işini daha da zorlaştıran Russell, ilk yılında Byron Scott gibi eski kafalı ve düpedüz kötü bir koçla çalışmak gibi sıkıntılar da yaşadı. İkinci sezonunun başında ise koşullar, Russell’ın sivrilmesi için çok daha elverişli. Scott’ın yerini alan Luke Walton ligin en genç koçu. Ve Scott’la arasındaki kuşak farkı hem oyun anlayışında hem de Russell’la kurduğu iyi ilişkide kendisini hissettiriyor. Kobe Bryant’ın artık olmaması da hücumda kontrolün oyun kurucuya geçmesi demek. Ne Lakers bir anda iddialı bir takıma dönüşecek ne de Russell bir yılda All-Star’a... Ama bu sezon onun ismini Snapchat skandallarıyla değil, daha fazla ‘iyi’ performansla duymamız muhtemel.
Justise Winslow
Miami Heat, son aylarda epey hızlı bir değişim yaşadı. Geçtiğimiz sezon play-off yaklaşırken gösterdiği çıkışla bir ara Doğu Konferansı’nda Cleveland Cavaliers’ı tehdit edecek bir numaralı aday izlenimi veren takım, Chris Bosh’ın sağlık sorunları ve Dwyane Wade’in ayrılmasıyla yeni sezona beklentilerini düşürmüş olarak giriyor. En büyük iki yıldızın gidişinden ve düşen beklentilerden yararlanacak oyuncuların başında ise Justise Winslow var ki Booker gibi o da daha önce Türkiye’de forma giymiş bir basketbolcunun; Rickie O’Neal Winslow’un oğlu. Wade’in gidişi, Heat’in Goran Dragic komutanlığında daha hızlı bir basketbol oynaması anlamına gelecek ve açık sahada daha da sivrilen Winslow için bu harika bir haber. Savunma aklı ve olgunluğuyla çaylak sezonunda herkesi etkileyen Winslow için, artık hücumda da üzerine takım kurulacak parçalardan biri olabileceğini gösterme zamanı.