General

19 dk

Dâhi koç, acımasız general, kural tanımayan düzenbaz... Amerikan futbolunun yaşayan efsanesi Bill Belichick'in portresinde bütün bu sıfatlar ve tartışmalar var. Dahası da...

Kariyerinin bitmesine yıllar varken "NFL'in gelmiş geçmiş en iyi başantrenörü" titrinin en büyük adayına dönüşmek için neler yapmalı bir koç? Rekor kırmakla başlayabilir işe; bizzat Vince Lombardi gibi efsane bir koça adanmış olan şampiyonluk kupasını altı defa kaldırmak, 42 play-off maçına çıkmak ve bunların 31'inden galip ayrılmak gibi... Tam 261 maç kazanarak NFL'in en çok normal sezon galibiyeti alan üçüncü koçu olmak da önemli bir basamak olsa gerek; bunu ilk sıradaki Don Shula'nın aşılamaz gibi düşünülen 328 galibiyetlik rekorunu, altı-yedi sene içinde ondan daha az sayıda maça çıkarak kırma ihtimalini kuvvetli tutarak yapmak da hafifsenemez şüphesiz. Sayılar da bir yerde yetersiz kalabilir, maç ya da kadro bazlı şans faktörleri bir koçun başarısını küçümsetebilir. O yüzden niteliksel bir tabiri es geçmemek şart: İz bırakmak. 2000'den beri New England Patriots'ın başantrenörlüğünü yapan Bill Belichick'in en büyük başarısı bu. Kariyeri boyunca kendisine yakıştırılan sayısız lakaba bakarak bu izi takip etmek mümkün.

Dahi Çocuk

İlk olarak Belichick 25 yaşında Detroit ve Denver'da yardımcı koçluk yaparken dahi insanları etkilemiş ve "Boy Genius" lakabını kazanmıştı. Fakat bunun arkasında yirmi yıllık bir süreç vardı. Zira Bill beş yaşındayken koç olan babası Steve ile birlikte scouting yolculuklarına çıkmanın ve Amerikan futbolu setleri çizmenin hayalini kurmaktaydı. Babası oğluna daha 9-10 yaşlarındayken maç analizi görevi vermekteydi. Çocukluk yıllarında ufak bir odada projektör aleti ve film bobinleriyle birlikte saatlerce vakit geçirmiş olan Belichick'in Amerikan futbolunda ansiklopedik bilgi sahibi olması da pek şaşırtıcı değil. O dönem anne Jeanette'in de eşinin notlarını düzenlediği ve maç filmlerini izlediği anlatılmakta. Lise ve üniversitede doğal olarak bu sporu yapan Belichick'in dikkat çekici sportif başarıları olmasa da nasıl bir antrenör olacağının cevabı bu yıllarda mevcut biraz. Eski takım arkadaşlarının anlattığına göre Belichick antrenmanlarda antrenörüne sürekli rakibin izleyebileceği en garip hücum yöntemlerine karşı B planı geliştirip geliştirmediğini sorar, idmanların uzamasına sebep olurmuş. Belichick'in ismi zikredilince ilk akla gelen özelliklerinden birisi maç hazırlıklarını çok ciddiye alması. Bu konuda örnek aldığı kişilerden birisi ABD'nin eski başkanlarından Dwight D. Eisenhower. Onun "Savaşa hazırlık konusunda planların faydasız fakat plan yapmanın zaruri olduğunu hep tecrübe ettim" felsefesini benimseyen Belichick'in hazırlıkları abarttığı hâller olmuyor değil. Anlatılanlara göre koç, rakiplerinin çimlerinin hava koşullarından nasıl etkileneceğini her zaman düşünüyor, oyuncularına idmanlarda ıslatılmış, kayganlaştırılmış, soğutulmuş toplar veriyor. Bu kadarı da fazla denebilir ama Patriots son on senedir iki istisnai sezon dışında en az top düşüren takımlar sıralamasında hep ilk beşteydi.

Belichick'in alametifarikası sadece takımını bütün koşullara hazır tutmak değil, aynı zamanda rakibi de iyice etüt etmek. Tevekkeli değil, Patriots soyunma odasında geride bıraktığımız sezonda sadece bir alıntı asılıymış: "Zafer, muharebeden önce kazanılır." Belichick'in favori kitaplarından biri olan Sun Tzu'nun Savaş Sanatı'nda geçen bu söz, çalıştırdığı takıma dair bir ipucu sunmakta bize. Oyuncularına hafta içi rakipleriyle ilgili bilgi içeren kâğıtlar verip bir sonraki gün onları imtihan etmesi bu sürece dâhil mesela. Hatta bir keresinde nasıl bir pas baskısı geleceği sorusuna yanlış cevap veren oyun kurucusu Matt Cassel'e "Annene 'Oğlunuz kaz kafalı olduğu için vefat etti' diye mektup mu yollayayım gene?" demiş.

Gene Belichick'in imzası hâline gelmiş bir başka özelliği, rakibin en iyi oyuncusu ya da oyuncularını saf dışı bırakmaya odaklanması. Bu, hayatındaki en önemli figürlerden birisi olan Bill Parcells'in altında New York Giants'ta çalıştığı günlerden beri sürdürdüğü bir gelenek. Vazgeçmesi için de bir sebep yok zaten. Tecrübeli koç, bu sezon da en zorlu play-off eşleşmelerinden aynı felsefe doğrultusunda galibiyetle ayrıldı.

Tabii Belichick'i Belichick yapan en önemli şeylerden birinden bahsetmeden bu kısmı bitirmek olmaz: Sürekli kendini yeniden icat etmesi. Spor tarihinde iz bırakmış koçların sistemlerinden hep bahsedilir. NBA'de Phil Jackson'ın Tex Winter önderliğinde kullandığı üçgen hücum, Johan Cruyff ve Hollanda ile özdeşleşen total futbol gibi... Patriots'ın koçunun ise onunla özdeşlemiş bir hücum anlayışı yok, esas olarak savunma konusundaki dehasıyla tanınmasına karşın o alanda da bir sistemi yok! Patriots savunmalarının en göze çarpan yanı, farklı şekillerde kamufle edilmiş şablonlar kullanılması. Rakipler de buna aldanıyor zira Belichick'in her an her şeyi değiştirebileceğini biliyorlar. Hücum konusunda da benzer bir durum var: Bir Belichick takımı sezonun akışında dizilişini ve felsefesini değiştirebilir, maç esnasında bir oyuncunun oynadığı pozisyon bile birkaç defa değişebilir. Mesela NFL'e oyun kurucu adayı olarak girmiş olan Julian Edelman, Belichick'in öğretmenliğinde bir dış açığa (wide receiver) dönüşebilir ve 32 yaşında Super Bowl MVP'si seçilebilir.

Bütün bunları bir araya getirince, Belichick'in başarısının sırrı da biraz belli oluyor. Eski oyuncusu Kevin Faulk'un dediği gibi: "Her şeye hazırlanırdık. Bill'in takımındaysanız sahada tereddüt etmeye vaktiniz olmaz. Düşünürseniz, yavaşlarsınız. Ama neyi, nasıl ve niye yaptığınızı biliyorsanız yeteneğiniz akar gider. Sınav kitapçığını alıp sorulara bakınca 'Vay be bütün cevapları biliyorum!' demiş gibi olursunuz."

Felaket Tellalı

Peki Belichick, babacan bir figür mü? Kendisine 'The Voice of Doom' (Kıyametin Sesi) lakabını takan Parcells'e bakacak olursak bu sorunun cevabı hayır. Zaten Belichick'in kariyerine ilk etapta sekte vuran özelliklerden biri de bu. Her şeyi olduğu gibi söyleyen, sürekli potansiyel olumsuz gelişmelerden bahseden, sportif olarak da sükseli bir geçmişi olmayan genç bir koç; hem çalıştırdığı oyuncuların hem de takım sahiplerinin güvenini kazanmak için ekstra mesafe kat etmek zorunda kalıyor en başlarda. Mesela Giants'ın genel menajeri George Young, 1980'lerin sonundaki bir basın toplantısında açıkça Belichick'in Parcells'in halefi olamayacağını belirtiyor. Sebep Belichick'in kişiliği ve insan ilişkileri... Gene Parcells, 1997'de çalkantılı bir şekilde Patriots'taki görevini bırakırken yerine yine Belichick düşünülmüyor zira takım sahibi Robert Kraft "güvenebileceği" bir insan arıyor ve kapalı kutu Belichick bu kişi değil.

Tabii bildiğiniz gibi Kraft sonradan fikrini değiştirecek ve böylece bir hanedan doğacaktı ama Belichick hâlâ aynı Belichick. Super Bowl'da kameralara gülerken yakalanınca bir mucizeye tanıklık edilmiş gibi davranılıyor, basın toplantılarında bir soruya ters cevap vermemesi haber niteliği taşıyor. Mübalağa etmediğimin altını çizmek isterim zira o zamanın ABD başkan adayı Donald Trump ile ilişkisi sorulunca "Seattle" cevabı verdiği ya da bütün sorulara "Cincinnati'ye bakıyoruz" dediği toplantılar Belichick efsanesinin geçiştirilemez parçaları. Öte yandan aynı Belichick, tamamen Amerikan futbolu ile ilgili akıllı bir soru gelirse 500-1000 kelimelik cevap dizmekten de imtina etmeyen bir insan. Bu konuda yalnız da değil esasen: San Antonio Spurs Koçu Gregg Popovich de sorulara ters cevaplarıyla meşhurdur. Bu iki ismin Amerikan spor tarihindeki onlarca başarısız örneğe karşılık genel menajer-koç titriyle başarı kazanan az sayıda isim arasında olmaları da belki de tesadüf değildir.

Belichick'in portresini çizerken en önem gösterilmesi gereken detaylardan birisi de bu: Kendisi duygularını göstermiyor yahut mümkün mertebe karar mekanizmasına duygularını katmıyor. Sporun içinde yetişmesi, karakteri, çok fazla bilgi ve strateji odaklı olması bunun sebeplerinden tabii ki. Fakat Belichick'in Patriots hanedanını yaratabilmesindeki en büyük faktörlerden birisi de bu 'merhametsizliği'. Daha Cleveland Browns'ı çalıştırdığı zamanlarda yıldız oyun kurucusu 30 yaşındaki Bernie Kosar'ı sezonun ortasında kadro dışı bırakmış ve bu yüzden aldığı ölüm tehditleri yüzünden geçici FBI korumasına alınmış. Gene Patriots hanedanının doğmasındaki dönüm noktalarından birisi Belichick'in sakatlanan başarılı oyun kurucu Drew Bledsoe'nun yerine 199. sıradan seçtiği genç oyun kurucu Tom Brady'yi oynatması, Bledsoe sakatlıktan döndüğünde ise kendisinin kıdemine bakmadan güle güle demesi.... Deneyimli koç, Patriots kariyeri boyunca defalarca yüksek performanslı oyuncularını ya yaşları ilerlediğinden ya da daha fazla maaş isteyeceklerinden dolayı göndermekten veya kadro dışı bırakmaktan çekinmedi.

Bu merhametsizliği taviz vermez bir disiplinle de birleşmekte. Örneğin eski oyuncularından Mike Compton fırtına yüzünden mahallesinin elektrikleri kesildiği için antrenmana geç kalıyor bir gün, dilediği özre Belichick'in verdiği karşılık mealen şu: "Eczanelerde satılan alarmlı saatleri biliyor musun? Git bir tane al, koluna tak." Seneler sonra isimsiz bir NFL oyuncusuyken Patriots formasıyla sezona fırtına gibi başlayan ve Sports Illustrated'ın kapağına konuk dahi olan Jonas Gray, Compton kadar şanslı olmayacak ve alarmı duymadığı için kaçırdığı idmandan sonra Belichick'in planlarından silinecekti. Belichick'in hışmından belki de tarihin en iyi oyun kurucularından biri olan Brady de defalarca nasibini alacaktı. Bir gün antrenmanda pas kaptıran Brady'ye Belichick "Tom, kariyerin boyunca 130 küsur pas kaptırdın, yarısı şu rotada. Dönüp dolaşıp aynı b.ku yiyorsun!" diye çıkışacaktı. Bu disiplin aynı zamanda bir adalet hissini de tesis etmekte: Söylenenleri yaparsanız, değeriniz bilinecektir. Belichick hakkındaki belgesellerden birinin başlığı da sürekli kullandığı şu tabir: "Do Your Job (İşinizi Yapın)"

Peki Belichick, lakaplarından bir başkası olan "Misanthrope"u (merdümgiriz) hak ediyor mu? Şimdiye kadar çizdiğim resme bakarsak evet. Fakat pek dillendirilmeyen hikâyelere bakınca bambaşka bir insan karşımıza çıkıyor. Mahkûmlarla ilgili hayır işleriyle bire bir ilgileniyor örneğin. Kurduğu vakıf aracılığıyla Uganda'da bir lacrosse programı başlatıyor. Bu farklı profilde dikkat çeken tek özellik hayırseverliği de değil. Mesela kadro dışı bıraktığı oyuncusuna master programlarına girebilmesi için tavsiye mektubu yazıyor. Kendisini beyzbol play-off'ları öncesinde arayan St. Louis Cardinals koçu Tony La Russa ile üç saat telefonda konuşmaya erinmiyor. Aile üyeleri sağlık sıkıntıları çeken çalışanlarına yardımda bulunuyor. Sıkı bir rock müzik hastası ve Jon Bon Jovi ile arkadaş. Şimdiye kadar savaş kitaplarıyla anmış olmama rağmen unutulmaması gereken bir detay da Harry Potter'ı çok sevmesi. Peki neden Belichick'in bu insani yönünü daha sık görmüyoruz? Çünkü gazeteci Ian O'Connor'ın konuştuğu insanlara göre kendisinin imajını yumuşatmak gibi bir isteği ve talebi yok.

Hilebaz Palpatine

Peki "Belichick bu olumsuz imajı hiç hak etmiyor" gibi bir iddiada bulunmak mümkün mü? Hayır. Bu da konuyu bir diğer lakabına getiriyor: Belicheat (Türkçesiyle 'Hile'chick?) Patriots hanedanlığı, ikisi de ayrı ayrı yazıları hak eden iki skandalla sarsıldı son 15 yılda: Spygate ve Deflategate. Belichick bunların ilkine esas, diğerine yan aktör olarak dâhil oldu. Aslında iki skandal da Belichick'in ve inşa ettiği kültürün temel taşlarından birinin yansımasıydı: Kuralları sınırına kadar zorla. Belichick'in kural kitabıyla yakın ilişkisi üniversite yıllarına kadar uzanmakta zira 1974 yılında rakip takımın yıldızının kaskının kayışı olmadığını fark edip hakemlere bildirmişliği var. Aynı Belichick'in hücum çizgisine dizilen oyunculardan kimlerin pas tutup kimlerin tutamayacağı kuralının açığını bulup Baltimore Ravens'ı play-off maçında iki defa avlamışlığı, bahsi geçen sezonun sonunda bu kuralın değişmesine sebep olmuşluğu da var. İsmini vermeyen eski bir NFL antrenörüne göre Belichick sadece sınırları zorlamakla kalmıyor: "İşten sıyrılacağını anladığı anda çizgiyi aşar. Oradaki kültür öyle. Eh, günde 23 saat çalışıp en ufak avantajın peşine düşüyorsan, hayatını maçların sonuçlarına endekslemişsen 'Biraz daha zorlasam kim ne der ki' diye düşünmeye başlaman çok doğal."

ABD Senatosu'nun bile müdahil olduğu Spygate özünde buydu: Belichick, "Rakiplerin el sinyallerini maçın oynanışı esnasında fayda sağlamak amacıyla kaydedemezsiniz" kuralındaki ifadenin muğlaklığından "Ben aynı maçtan bahsediliyor sanmıştım" diyerek istifade etmeye çalışmıştı. Topların şişkinliği ile ilgili bir skandal olan ve Spygate'in cezasız kaldığı düşüncesiyle NFL tarafından ismine aykırı olarak şişirilen Deflategate'in en makul açıklaması da Brady'nin topların yasal alt limitte şişirildiğinden emin olmak istemesi ve bu doğrultuda bazı çalışanların görevlendirilmiş olmasıydı.

Bunların yanı sıra belki gerçeklerin belki de Belichick'in adının dokuza çıkmasının sebep olduğu başka suçlamalar da oldu. Örneğin Pittsburgh Steelers'ın başantrenörü Mike Tomlin, ne zaman Foxborough deplasmanında oynasalar kulaklıklarının bozulduğunu iddia etti. St. Louis Rams eski oyuncusu Marshall Faulk bugün dahi Patriots'ın gol çizgisi oyunlarına hileyle erişim sağladığına inanmakta. Peki Amerikan futbolu tarihinde hiç böyle anekdotlar yok mu? Oakland Raiders'ın eski sahibi Al Davis'in oyuncuları filme aldığı, rakibin taktik kitapçığı için insanlara para önerdiği biliniyor mesela. Belichick'in, yahut başka takımların da bu videoya çekme olayının hem faili hem mağduru olduğu birçok olaya NFL folklöründe rastlanabilir. Eski oyuncuların ifadelerine bakarak Patriots'ın bu konularda paranoyak olduğunu, yerde buruşturulmuş hâlde duran kâğıt parçalarının bile toplanıp öğütücüden geçirildiğini söylemek mümkün. Belichick'in bu kural tanımazlık ile kuralları zorlayıcılık arasındaki çizginin neresinde olduğunu, diğer kulüplere kıyasla ne kadar farklı davrandığını belki de hiçbir zaman tam anlamıyla bilemeyeceğiz fakat bütün bunlar, kapüşonunu kafasına geçirmiş bir Bill Belichick'in Star Wars'taki kötü imparator Palpatine'i anımsattığı gerçeğini değiştirmeyecek.

Küçük Bill

Bu efsane antrenörün profilinin tamamlanması için iki isimden bahsetmek lazım. Parcells'e, nam-ı diğer Büyük Bill'e zaten parça parça değinmiştim. Belichick, The Two Bills belgeselinde Parcells'in altında 14 sene boyunca yardımcı koçluk yaparken -ki bu dönemde ve öncesinde hemen her özel pozisyonu çalıştırmış olması kariyeri için değinilmeyen bir artıdır- Parcells'in onu ara sıra odasına çağırıp başantrenörlük dersleri vermesini minnetle anar. İkilinin arasının bir süreliğine bozulması da Belichick'in kişiliğine dair önemli bir öykü. 1999'da Patriots'ın Belichick'e teklif yapacağını öğrenen Parcells, apar topar Jets'in koçluğundan istifa eder ve yerine Belichick'i aday gösterir. Küçük Bill, kendi ifadesiyle Jets'in sahibi Leon Hess'in vefatının yarattığı belirsizlik ve kendisinin Patriots'la görüşmesine izin verilmemesine kızması sebebiyle yeni görevine dair bir şeyler söylemesi beklenen basın toplantısında şok bir istifa demeci verir. Belichick'in kariyerinin en büyük dönüm noktasında aldığı bu kararı Parcells'in gölgesinden kurtulmak olarak da okumak mümkün. Nihayet koçluk kariyerinin en kötü sezonunu, Browns'ın sahibi Art Modell'in durup dururken "Takımı Baltimore'a taşıyorum" açıklaması yapması üzerine gelen dağılmışlık sebebiyle yaşayan Belichick'in doğru bir karar verdiğini de tarih gösterdi.

Küçük Bill

Bu efsane antrenörün profilinin tamamlanması için iki isimden bahsetmek lazım. Parcells'e, nam-ı diğer Büyük Bill'e zaten parça parça değinmiştim. Belichick, The Two Bills belgeselinde Parcells'in altında 14 sene boyunca yardımcı koçluk yaparken -ki bu dönemde ve öncesinde hemen her özel pozisyonu çalıştırmış olması kariyeri için değinilmeyen bir artıdır- Parcells'in onu ara sıra odasına çağırıp başantrenörlük dersleri vermesini minnetle anar. İkilinin arasının bir süreliğine bozulması da Belichick'in kişiliğine dair önemli bir öykü. 1999'da Patriots'ın Belichick'e teklif yapacağını öğrenen Parcells, apar topar Jets'in koçluğundan istifa eder ve yerine Belichick'i aday gösterir. Küçük Bill, kendi ifadesiyle Jets'in sahibi Leon Hess'in vefatının yarattığı belirsizlik ve kendisinin Patriots'la görüşmesine izin verilmemesine kızması sebebiyle yeni görevine dair bir şeyler söylemesi beklenen basın toplantısında şok bir istifa demeci verir. Belichick'in kariyerinin en büyük dönüm noktasında aldığı bu kararı Parcells'in gölgesinden kurtulmak olarak da okumak mümkün. Nihayet koçluk kariyerinin en kötü sezonunu, Browns'ın sahibi Art Modell'in durup dururken "Takımı Baltimore'a taşıyorum" açıklaması yapması üzerine gelen dağılmışlık sebebiyle yaşayan Belichick'in doğru bir karar verdiğini de tarih gösterdi.

Belichick için önemli bir diğer isim de Ernie Adams. Adını daha önce hiç duymamış olmanıza şaşırmayın, zira Patriots oyuncularının birçoğu "Ernie" diye hitap ettikleri ismin soyadını bilmemekteymiş. 1970'te tanışan bu ikilinin yolları Adams'ın 1985-1991 yılları arasında Wall Street'te çalıştığı süre haricinde hep kesişmiş. Tanışma hikâyeleri de ilginç; Adams lisedeyken Belichick'in babasının yazdığı Amerikan futbolu kitabını hatim etmiş durumda. Okuluna Belichick gibi ender görülen soyadlı bir öğrenci kaydolunca hemen Bill'le tanışıyor ve ömür boyu sürecek dostluk başlamış oluyor. 1979'da Belichick'in Giants'ta iş bulmasına yardımcı olan faktörlerden birisi de Adams'ın tavsiyesi. İkilinin oyuna olan aşklarından başka bir ortak noktası da mahremiyete verdikleri önem. Öyle ki Browns'ın sahibi Modell'in zamanında "Bana bu adamın [Adams] ne iş yaptığını söyleyene on bin dolar vereceğim" dediği rivayet edilmekte. Adams'ın artık ne yaptığını biliyoruz: Maç günlerinde Belichick'e bağlantısı olan bir kulaklık takımı kullanmakta, Belichick'in itiraz edeceği (challenge) oyunlara dair tavsiye vermekte, locadan yaptığı gözlemler neticesinde devre arası ayarlamalarında etkin bir rol oynamakta. Belichick'in biyografisinin yazarı David Halberstam'ın kendisine "Belichick'in Belichick'i" yakıştırması yapması da oldukça isabetli.

Son Söz

Patriots taraftarlarının Belichick'e karşı olumsuz duygular beslemesi söz konusu olamaz elbet, bu yüzden rakip takım taraftarı arkadaşlarıma şunu sordum: "Belichick denince aklınıza gelen ilk iki şey nedir?" Cevaplar, bu yazının paralelinde oldu: "Winner", "acımasız", "düzenbaz"... Fakat en geç üçüncü sıfatta Belichick'in ne kadar büyük bir koç olduğuna değinildi hep. Bu komplike efsaneyi yaratan faktörleri, karakterini, çalışma yöntemlerini anlamaya ve anlatmaya çalıştım ama bir belgeselde sarf ettiği şu cümleye de değinmek isterim: "Savaşın ortasında münazara yapacak vaktiniz yoktur. Emir verirsiniz, emir alırsınız ve söyleneni yaparsınız." Aldığı her nefeste Amerikan futbolu soluyan bir insanın oyuna bakışı ve başarısının sırrı bu ifadede yatıyor belki de.

Socrates Dergi