Gerçek 9'un Yolunda

8 dk

Pele'nin rekorlarını tehdit eden Kylian Mbappe, 2018 Dünya Kupası'na damga vurdu. 19 yaşındaki Fransız, kupanın zirvesine nasıl çıktı ve bundan sonra onu neler bekliyor?

Getty Images

Bir süredir UEFA’nın Finansal Fair Play kıskacında bulunan ve ciddi şekilde takip edilen Paris Saint-Germain’in yeni sezonda maaş ve transfer gideri sınırlaması alması gündemde. Bu tehlikenin belirmesiyle birlikte Dünya Kupası öncesinde Fransa basınında çıkan haberlerde, böyle bir durumda Neymar ve Kylian Mbappe’den birinin feda edilmesinin söz konusu olabileceği belirtiliyor ve Mbappe’nin Neymar’ın karşısında şansının zayıf olduğu ifade ediliyordu. Rusya’da geçen bir ay ve Fransa’nın Dünya Kupası şampiyonluğu sonrasında PSG’nin öncelikleri değişmiş olabilir mi? Mbappe’nin ışıl ışıl parlayışı ve Neymar’ın milli takımlar düzeyinde dibe vurmasıyla birlikte bu soruya “Evet” cevabını verebiliriz.

Mbappe, 2018 Dünya Kupası’nda 4 gole imza attı. Danimarka maçı dışında hep ilk 11’de forma giydi ve takım hücumunun kalbinde yer aldı. Peru maçında boş kaleye attığı gol dışında tüm golleri üst düzey atletizmin ve yeteneğin sonucuydu. Arjantin’i 4-3 yendikleri maçta attığı iki harika golün yanında ilk penaltıyı yaptırma şekli ve maçtaki etkinliği zaten turnuva içinde onu zirveye çıkarmaya yetmişti fakat Mbappe’nin etkisini daha iyi anlamak için gol atamadığı ve asist yapamadığı Belçika maçına bakmak da mantıklı olabilir.

Monaco’da Leonardo Jardim’in yönetimi altında parladıktan sonra 2017'de bonuslarla birlikte yaklaşık 160 milyon sterlin karşılığında PSG'ye transfer olan oyuncunun kariyerinde ilk kez düzenli bir şekilde 11’de oynadığı göz önünde tutulursa şu anki profiliyle ilgili değerlendirme yapmak daha doğru olur. Carlo Ancelotti’nin “Bir oyuncunun sezonunu değerlendirmek için onun en az 2000 dakika oynamasını beklemelisiniz” sözünü doğrularcasına PSG’de ilk kez bu sınırı geçen Mbappe, oyunu doğal olarak biraz ham olan ve gelişime çok açık bir oyuncu. Bu Dünya Kupası’na kadar özellikle adam eksiltme konusundaki yeteneğini atletizminden alan Fransız forvet, attığı çalımları teknik becerisinden ziyade uzun ve çok çabuk ilk adımı sayesinde gerçekleştiriyor ve özellikle oyununa teknik eklemeler yapması gereken bir futbolcu olarak dikkat çekiyordu.

Bu, Rusya’daki bir ayda büyük bir değişim göstermedi. Mbappe hâlâ alan isteyen ve savunma arasında/arkasında bulduğu boşlukları değerlendirmeyi seven bir oyuncu. Fransa’ya o boşlukları vermeyen ve derinde bekleyerek şampiyona problemler çıkaran Avustralya ve Uruguay’a karşı Mbappe’nin de çok etkisiz kalması, bunun sağlamalarından biri olarak değerlendirilebilir. Fakat özellikle dar alandaki yaratıcılık konusunda Belçika maçında ortaya çıkan tablo, Mbappe’nin önümüzdeki üç-dört sene içindeki gelişiminde önemli bir yer tutacak.

Maçın ilk yarısında sağ kenardan içeri kat ederken yanından savunma arkasına bindirme yapan sağ bek Benjamin Pavard’ın önüne iki savunma oyuncusunun arasından bıraktığı pas, dünyanın en iyi 10 numaralarını kıskandıracak seviyedeydi. Belçika o anda yerleşik savunmadaydı ve böyle bir üretim ancak yüksek bir klas sonucu gelebilirdi. O klas, içeri kat etmeye büyük bir hızla başlayan bir oyuncunun ayaklarından geldi. İkinci yarıdaysa sadece maçın değil belki de turnuvanın en inanılmaz anlarından birinin başrolünde yine Kylian Mbappe vardı. Yine savunmada yerleşik duran Belçika’ya karşı ceza sahası içinde topla buluşan genç oyuncu, tek bir hamle sonrasında topu ayağının arkasıyla Kompany ve Dembele’nin arasından Giroud’nun önüne bırakmayı başardı. Fransız santrfor, turnuvanın genelinde olduğu gibi yine biraz beceriksizdi ve bu muhteşem pası asiste çeviremeden harcadı. Fakat Belçika gibi flaş bir takıma karşı bunlar gerçekten değerli üretimlerdi ve yıkık dökük bir savunmaya sahip Arjantin’e atılan iki golün yanında istatistik kâğıdına çıkamadan kapatılan bir Belçika maçı çok daha etkileyici olabilirdi. Oldu da...

Kylian Mbappe turnuvayı 4 golle tamamlamış olabilir ve bu, Fransa gibi oldukça savunmacı bir takımın içinde tek başına değerli bir istatistik. Ama genç yıldız, bunun dışında maç başına 1.3 anahtar pas üretti ve daha önemlisi 90 dakikaya düşen 4.6 dripling sayısıyla grup aşamasını geçen oyuncular içinde Eden Hazard, Isco ve Messi'den sonra en yüksek ortalamaya ulaştı. (Grup aşamasında kalan oyunculardan onu geçen tek isim: Nijeryalı Etebo, 5.3.) Ligue 1’deki ortalaması PSG ile 2.9, Monaco’yla da 1.1 olan bir oyuncu için 4.6 oldukça değerli görünüyor. Adam eksiltme becerisi, özellikle bu turnuvanın da zirveye çıkardığı derinde bekleme odaklı trend futbol içinde çok daha önemli bir oyuncu özelliği olarak dikkat çekiyor. Mbappe bu konuda hâlâ ağırlıklı bir şekilde atletizminden destek almaya devam etse de Belçika maçında olduğu gibi dar alanda ortaya koymaya başladığı yeni becerilerle birlikte henüz 19 yaşında bir oyuncu için çok büyük şeyler vadetmeye devam ediyor.

“Ben oyuncuları karşılaştırmayı sevmem. Mbappe, önce Mbappe olmalı. Ama bir şey söylemem gerekirse; o gerçekten iyi. Onunla tanıştım ve kafasının içindekilerden etkilendim. Onu izlemekten keyif alıyorum çünkü o, sahada düşünüyor. Bu beni sinirlendiren konulardan biri. Burada oyuncular hakkında konuşuyoruz. O çok çabuk, güçlü ve iyi sıçrayabiliyor. Ama oyuncuların beyinleriyle ilgili hiç konuşmuyoruz ve bu gerçekten can sıkıcı. Onu dripling yaparken izliyorum ve o düşünüyor. Oyunu oynarken düşünmeye çalışıyor. Benim için bir oyuncuda en önemli şey bu. Düşünmeye çalışması, beynini kullanması. Bunu yapmaya devam ederse tüm potansiyelini kullanabilecek olgunluğa erişebilir.”

2016 yazından beri Belçika milli takımında Roberto Martinez’in yardımcılığını yapan eski Sky Sport yorumcusu Thierry Henry, Canal+ için Olivier Dacourt’a verdiği röportajda Mbappe hakkında bunları söylemişti. Fransız efsane, genç oyuncu için bu cümleleri kurarken tarihler Mart 2017’yi gösteriyordu ve Henry muhtemelen yaklaşık 15 ay sonra Dünya Kupası yarı finalinde bu büyük yetenekle rakip olacağından habersizdi.

Henry’nin Mbappe’yle ilgili konuşurken akıl almaz atletizminden ya da dripling yeteneğinden çok dem vurmaması, kendisinin de bu konuda tarihin en iyilerinden biri olmasıyla anlamlandırılabilir. Fakat Henry’nin övgülerinin başka yerlere odaklanmasında muhtemelen çok daha fazlası var. Futbolun gelmiş geçmiş en zeki oyuncularından biri olan Dennis Bergkamp da kendisine Thierry Henry sorulduğunda Fransız forvette en çok etkilendiği şeyin oyun zekâsı olduğunu dile getirmişti. Dolayısıyla Thierry Henry de 100 metreci atletizminden ya da muazzam dripling yeteneğinden çok daha fazlasını barındıran bir oyuncuydu. Arsene Wenger’in Juventus’ta sağ kanatta çürümeye bırakılan oyuncuyu alıp santrfor mevkiine yerleştirmesiyle birkaç sezon içinde ortaya çok özel bir role sahip, müthiş bir oyuncu çıkmıştı. Henry’nin Robert Pires’in olduğu sol kenara yatarak arkadaki oyunculara alan açan santrfor rolünde, oyuncunun zekâsının çok büyük bir payı olduğu biliniyor. Arsene Wenger, 2004’te namağlup şampiyon olarak Premier Lig tarihine geçen takımı için verdiği bir röportajda Henry’nin sol kanada yatık oyun yapısının spontane bir şekilde Henry odaklı gerçekleştiğini ve bunun faydalarını gördükten sonra bu yapıya özel taktikler geliştirdiklerini tüm samimiyetiyle dile getirmişti. Dolayısıyla oyunu düşünerek oynayan Thierry Henry’nin Kylian Mbappe’de gördüğü şeyin düşünen bir beyin olması, genç oyuncu için yapılacak en büyük övgülerden biri olabilir.

Kylian Mbappe, kariyerinin sonunda Thierry Henry’nin sahip olduğu statüye erişebilecek mi, bunu şu anda bilmek çok kolay değil. Oyun içinde onun kadar etkin bir oyuncu olması için gerçekten potansiyelini sonuna kadar kullanması gerekecek. Onun kadar keskin bir bitirici olmaktan şu an için uzak olsa da oyunun gittiği noktanın yardımıyla çok daha yüksek gol sayılarına çıkabilecek yeteneğe fazlasıyla sahip görünüyor. Elde ettiği istatistiklerin ve kazandığı kupaların Henry’den çok daha fazlası olma ihtimali de az değil. En büyük avantajı, Didier Deschamps’ın da belirttiği gibi 19 yaşındaki Henry’den şu an için çok daha iyi bir oyuncu olması ve daha erken oynamaya başlaması ona büyük avantaj getirmiş durumda.

Hem Monaco’da hem PSG’de sağ kenarda görev yapan oyuncu, mevcut yeteneğiyle bir gün mutlak surette en uca yerleşecek ve bu durum gerçekleştiğinde eksik kalmaması için Henry’de olan bitiriciliğe yaklaşması çok önemli. Son iki sezonunda Ligde 1’de 14 gol, 8 asist ortalamasıyla oynayan Mbappe’nin önce 20 barajını düzenli bir şekilde kırması gerekiyor ki bunun için önümüzdeki sezon onun adına ciddi bir şans olabilir. Zira Monaco’da Leonardo Jardim’le oldukça direkt futbol oynayan bir takımın hücum öznesi olan Mbappe, Unai Emery’li PSG’de ise topa sahip olma oyunu içinde de kendisini ifade edebileceğini gösterdi. Fakat Emery, pas oyununa yatkın bir teknik adam olmasına rağmen, bunu belirli direkt oyun paternleriyle de destekleyen bir teknik adam. Kylian Mbappe’nin bu sezon tanışacağı Thomas Tuchel ise ondaki potansiyeli tüm açıklığıyla ortaya çıkarabilecek bir oyun mantalitesine sahip görünüyor.

Topa sahip olma oyununu Pep Guardiola ve Maurizio Sarri gibi maksimize etme çabası içinde olan Tuchel’le birlikte Mbappe’nin dar alandaki becerisi artmak durumunda. Zira Alman hoca için işler iyi giderse PSG’yi bu sezon sadece Ligue 1 iç saha maçlarında değil, tüm kulvarlarda, içeride dışarıda oyunu rakip yarı alana yıkma çabası içinde göreceğiz. Bu, Mbappe gibi muazzam patlayıcılığa sahip bir genç için çok iyi bir haber gibi görünmeyebilir. Fakat elit futbolculuğun artık ham maddesi hâline gelmiş sıkışık alanda yaratma becerisi eğer Thomas Tuchel tarafından Mbappe üzerinde erken bir şekilde keskinleştirilebilirse oyuncunun var olan potansiyel basamaklarını tırmanması çok daha kolaylaşacak.

Tuchel’in muhtemel 4-3-3’ünde daha önce Jardim ve Emery’de çok görmediği half-space denen iç koridoru kullanmayı da öğrenmek durumunda kalacak olan Mbappe’nin daha içeride konumlandığı ve arkadaki beki üzerinden genişleyecek oyun içerisinde kaleye yaklaşacağı yeni düzen, bu sezon 20 barajını rahat yıkan bir oyuncuyu beraberinde getirebilir. Maurizio Sarri’ye göre half-space oyununu öğrenmek, aynı zamanda forvet olma becerisine de sahip olmayı beraberinde getirir. Bu nedenle Mbappe için de kaleye yaklaşacağı bu yeni yapı, birkaç sezon sonra kaçınılmaz olan santrfor mevkii için de önemli bir adaptasyon dönemi anlamına gelebilir. Kenarda oynamak; Messi, Ronaldo, Mbappe gibi genç yaşlarında böylesine atletik ve özel yetenek özellikleri gösteren oyuncular için bir mecburiyet gibi. Fakat bu özel futbolcular içlerindeki gol canavarını açığa çıkarmaya başladıkça bu yeteneklerin doğal bir şekilde merkez forvette konumlanması da kariyerlerinin bir noktasında mutlaka önlerine gelen bir durum. Mbappe’nin de potansiyelinin ne kadarını kullanabileceği ve sezonda 50’li gol sayılarına çıkıp çıkamayacağı merkez forvete kariyerinin hangi noktasında evrileceği üzerinden değerlendirilebilir.

2018 Dünya Kupası bundan 10 yıl sonra tarihin en iyi turnuvalarından biri olarak hatırlanmayacak. Hatta Rusya’daki mücadeleyi şimdiden en kötü Dünya Kupası olarak değerlendirenler mevcut ve eğer söz konusu olan alınan futbol keyfiyse çok haksız olmayabilirler. Fakat kupanın tamamen defansif yapılar tarafından domine edildiği göz önüne alınırsa Kylian Mbappe’nin bu turnuvada en çok parlayan oyuncu olması, aslında bir o kadar büyük olay. Takımların rakip hücum yapılarına hiçbir şekilde oynama izni vermediği ve oyunu oynamak isteyenlerin genellikle turnuvaya erken veda ettiği bir ortamda oyuncular bundan neden etkilenmesin ki? Futbol oynayamayan ve parlayamayan takım yapılarının dikkat çektiği turnuvada bir oyuncunun bireysel anlamda bu kadar öne çıkması düşük tempo içinde çok daha değerli değil mi? Peki ya Fransa gibi turnuva boyunca ortaya tek bir hücum seti koyamayan bir takım içinde bu kadar parlamanın önemi? Bunların tamamı Mbappe’ye yazılması gereken artılar ve genç oyuncu bunlar üzerinden özel bir paye almayı hak ediyor.

Babası Kamerunlu eski bir futbolcu, annesi de Cezayirli eski bir hentbolcu olan Kylian Mbappe sporcu ve atlet genlerini ailesinden alıyor. Wilfried Mbappe’nin futbolculuğu bıraktıktan sonra oyuncunun çocukken büyüdüğü Fransız banliyösü Bondy’nin aynı isimli takımında teknik direktörlük yaptığı ortamda Kylian da neredeyse bebekken futbolla tanışmış biroyuncu. Altı yaşındayken hocalığını yapan Antonio Riccardi, onun yaşıtlarının kat kat ilerisinde olan bir yetenek olduğunu söylüyor. 12 yaşında Clairefontaine’de eğitim almaya başlarken de hakkında benzer şeyler söyleniyordu. Şu anda da Didier Deschamps başta olmak üzere hemen herkes Kylian’ın 19 yaşındaki tüm yaşıtlarından fersah fersah önde bir oyuncu olduğunda hemfikir. Bu durum, 25 yaşında neden değişsin ki? Pele’nin Dünya Kupası rekorlarını tehdit eden Mbappe için Rusya yeni bir milat olacak mı, bunu ilerleyen yıllarda göreceğiz fakat oyuncu bu bir ay içinde ortaya farklı şeyler koydu ve var olan potansiyelini açığa çıkarmayı başarabilirse Messi-Ronaldo sonrası dönem için direksiyonun ana hâkimi olmak için ekstra bir şey yapmasına gerek kalmayabilir. Tabii bir de kendi oyuncu tipinin zirvesinin, Thierry Henry'nin söylediklerini göz önüne alırsa... Ne demişti efsane?

“Hocası olsaydım ona sanırım şunu söylerdim: Beynini geliştir ve katil bir ruh edin. Beynini, zekânı, hareketliliğini geliştir. Maç izlerken sadece topu ve onun etrafını izleme, topun hareketliliğini takip et. Bir maçta oynarken çok çabuk şekilde rakibin en zayıf halkasını anlamaya çalış ve onun üzerine oyna. Kime saldıracağını ve kime saldırmaman gerektiğini bilmelisin.”

Socrates Dergi